Paylaş
Yumurta ve unu derin bir kaba aktarıp tel çırpıcı yardımıyla iyice çırpın. Yoğurdu ekleyip tekrar çırpın. Tuz ve kırmızıbiberi de serpiştirin.
Kaynayan çorbanın suyundan 1 kepçe kadar alıp yoğurtlu karışıma ekleyerek karışımın ılık hale gelmesini sağlayın. Bu ılık sosu, bir taraftan çorbayı karıştırmaya devam ederek tencereye aktarın. Sık sık karıştırmaya devam ederek çorbayı en az 10 dakika, mantılar iyice yumuşayıncaya kadar pişirin.
Ocaktan alıp üzerine sıvıyağda ya da tereyağda pişirdiğiniz naneyi gezdirin. Sıcak sıcak servise sunun.
Malzeme listesi
- 1 su bardağı haşlanmış mercimek
- 2 su bardağı hazır minik Kayseri mantısı
- 8 su bardağı su
(Et ya da tavuk suyu da kullanabilirsiniz.)
- 2 su bardağı yoğurt
- 1 adet yumurta
- 2 yemek kaşığı un
- 1 çay kaşığı tuz, kırmızı pulbiber
- 1 yemek kaşığı kuru nane
- 3-4 yemek kaşığı sıvıyağ
(20 gr tereyağı da kullanabilirsiniz.)
Kadim nimetimiz çorba
Yemek tarihimize bakınca, tahıllarla zenginleştirilmiş çorba çeşitlerinin ne kadar önemli olduğunu görmemek mümkün değil.
Ee Çelebi’nin “Seyahatname”sinde dahi yemek kültürümüzün vazgeçilmezlerinden kebaptan 85 kez bahsedilirken, çorba 107 kez tekrarlanan bir yemektir.
Osmanlı’da imaretlerin, tekkelerin, kervansarayların ve hatta bazı manastırların ortak yemeğiydi çorba.
Özellikle de buğday çorbasının önemli bir yeri vardı.
Bayramlarda, dini günlerde buğdayın yerini pirincin aldığını da biliyoruz.
Osmanlı’da sabahların da vazgeçilmez yemeği olan çorbanın tarihine baktığımızda, Batı’da bulyon (et suyu) olarak başlayan çorba alışkanlığının da sabahlara dayandığını görürüz.
Osmanlı saray ahalisi de günde iki öğün yemek yerdi ve bu iki öğünde de mutlaka birer kazan çorba bulunurdu.
Paylaş