Paylaş
Türkiye ve Suriye arasındaki sınır noktasında bulunan bereketli Kızıltepe toprakları, ülkemizin en kaliteli durum buğdayı ve kırmızı mercimeğinin de yetiştiği yer. Mezopotamya güneşi olarak bilinen coğrafi işaret tescilli Mardin bulguru, kehribar sarısı rengi ve özgün rayihasıyla muhteşem bir lezzet.
Anadolu ile Ortadoğu coğrafyası arasında bir kavşak noktası olan Kızıltepe’nin tarihi binlerce yıl öncesine gidiyor.
İpek Yolu ise ilçe merkezinin içinden geçiyor. 2000’li yıllardan itibaren tarımla beraber yükselen ticaret hayatı, büyük bir toplumsal değişim ve dönüşüme sebep olmuş.
Kızıltepelilerin misafirperverliği muhteşemdi. İlk andan itibaren modern binaları, otel, kafe ve restoranların yanı sıra sosyal yaşamdaki canlılığıyla dikkatimizi çeken Kızıltepe, bereketli bir “Mutfak Hikayeleri” çekimi yapabileceğimizin de habercisi gibiydi.
Güneşin erken doğup erken battığı bu toprakların tadı damağımızda kalan lezzetleri arasında kaburga dolması, kırmızı mercimek çorbası, iri etli ve sebzeli saç tavası, mercimekli köfte, mehir, etli bulgur pilavı, haşlanmış içli köfte olarak adlandırılan igbebet, kızarmış içli köfte irok, mumbar dolması, sembusek aynı zamanda çok sevilen yöresel yiyecekler vardı.
Benim peşinde koştuğum lezzet ise, pekmezli muhallebi olarak tanımlanan harire yani namı diğer pelul idi.
Üzüm şırası pekmez toprağıyla kaynatıldıktan sonra koyulaşır ve kaplara koyulur. Ceviz, bademle süslenerek tüketilen bu hafif mayhoş, hafif tatlının lezzeti hep aklımdadır.
Üzümün ana vatanı olarak gösterilen Mezopotamya’da 7000 yıl öncesine ait üzüm asması kalıntıları bulunmuştur.
Bu yörede üzüm sofralık olarak tüketilmesinin yanı sıra; pekmez, şura, sucuk, pestil, şarap yapılır ve kurutularak kış aylarına saklanır.
Tadına bayıldığım harire tatlısı ise mazrone üzümünden yapılıyor. Üzerine koyulan ünlü Mardin bademinin tadı tıpkı çocukluğumuzdaki gibiydi.
Yağlı, kalın kabuklu, irili ufaklı boylardaki bu bademin tadı sanki damağınıza yayılıp kalıyor.
Yanı sıra içtiğim 7 bitki karışımıyla yapılan dibek kahvenin tadını bastıracak kadar yoğun ve güçlüydü.
Sadece köylerde kalan ama gitgide azalan orijinal badem ağaçlarının yerini artık Amerikan bademi almış görünüyor.
Kadın Emeği Tandır Evi’ne hayran oldum
Mardin’in ünlü hayalet şekerinde kullanılan badem, uzunca süre tamburlarda, kabuğuyla beraber kavruluyor. Bu aşamada şekerli şerbetle incecik kaplanan badem şekerinin çıtır lezzeti doyumsuz. Kahveci Yaşar Budak, bu işin sırrını iyi biliyor. Bu şekere en çok sert ve uzunca kavrulan kakuleli Süryani kahvesinin yakıştığını kulağımıza fısıldarken önümüze ünlü Mardin leblebisi geldi.
Kavrulup iri tuzla karışan Mardin leblebisi ise tam damak tadıma göreydi.
Kadın istihdamını artırmak, geleneksel mutfak kültürünü yaşatmak amacıyla Kaymakam Abdullah Şahin tarafından kurulan Kadın Emeği Tandır Evi’ne tüm ekip hayran olduk. Taş değirmende öğütülmüş buğday unuyla hazırlanan ve tandırda pişirilen ekmekleri almak için Kızıltepe halkı kuyruğa giriyor.
Tandır ocaklarının temizliği, kadınlarımızın güler yüzlü üretimleri sanırım televizyon çekimimizin en güzel bölümleri olmuştur.
Çekimlerimizde bize eşlik eden, bizi bilgilendiren kaymakam ve Belediye Başkan Vekili Abdullah Şahin’le eşi sevgili Emine Şahin’e çok teşekkür ederiz.
Paylaş