Paylaş
İş hayatı insanın geldiği nokta, sıkışmışlık ve şaşkınlık arasında fena halde dalgalanıyor.
Üstüne bir de kızgınlık ve
muhtemel kırgınlık var ki; sorma gitsin!
…
Son yıllarda çokça bireyselleşmeyi, kişinin kendi kanatları ile uçmasını,
hatta yeni kuşakların - ki ben konunun sadece kuşak farkı ile açıklanamayacağını düşünüyorum – cesur denilecek tercihlerini,
kurumların uyumlanmasını ya da öğrenmesini
konuşuyoruz.
Eee tabi çokça da geçim derdi ve her seviyedeki çalışanın bu noktada karşılıklı duyarlılığı gündem konusu.
Daha doğrusu; geçim derdi gündem, karşılıklı duyarlılıksa umut düzeyinde!
…
İnsanları duyuyor musunuz?
Ekibinizdeki çalışanları, yöneticinizi,
üst yönetimde olan ama kendi sıkışıklığını yaşayanı,
sorumlulukları altında darlananları,
şikayet konularını ya da hayıflanma noktalarını,
bırakma isteklerini,
belki ara ara yükselen umutlarını…
Duyuyor musunuz?
…
Eskiden Bodrum’a yerleşip domates yetiştirecekler vardı ki son yıllarda Bodrum’un Etiler’den hallice olması ile cümle
“memlekete yerleşip domates yetiştirmeye” döndü,
hani bir de kafe açacaklar vardı ama
onun da pek tadı kalmadı sanki?
Yurt dışına çıkma fikri ise eskiye oranla çığ gibi büyüse de daha kısıtlı bir alanda olduğunu söylemek mümkün.
…
Tekrar soruyorum;
duyuyor musunuz?
…
Onca yerdeki çokça serzenişi anlamlandırma vaktidir!
…
Ekiplerinde, işlerinde ve insanda nitelik istiyorsa iş hayatı inisiyatif sahipleri, bence duymak lazım…
Çünkü istifa edemeseler de
istifra ettikleri kesin.
Paylaş