Paylaş
Toplumumuzda çok derin ve değerli karşılığı olan “aile” kavramı ile yakınlık kurmak,
aynı amaç için bir arada olunduğunun vurgusu,
belki kurum için herkesin değerli olduğuna atıf,
şu an ve gelecek üzerine güvence sözü & koruma vurgusu,
“Neşeli Günler” nostaljisince kalbe dokunmak
Vs.
…
Daha birçokları sayılabilir…
…
Konunun bilincindeki yönetimler bu söylemin; aynı gaye üzerinde çalışan insanlar bütünü olma arzusuyla ve
takım olma, liderliği yükseltme gibi ihtiyaçlarla eşleştiğini
bilir.
Söylem kademe kademe alta indiğinde ise;
içi biraz gaz ve tozla, bolca hamasetle, istemsiz bir şekilde ailevari çatışma ile doluverir.
Bir anda kendinizi;
harçlık kavgası yapan ergenlerin,
bayramlaşma telaşındaki çocukların,
sınav sonucunu eleştiren ebeveynlerin, kuzenini kıskananların,
komşunun oyuncağına öykünenlerin,
bazen Yeşilçam tadında kalabalık sofraların, bazense en entrikalısından
hırçınlaşmaların içinde buluverirsiniz.
…
Tanıdık geldi mi?
…
Oysa “aile” kavramı kurumlar için de geleceğin mesajını taşıyor.
Çalışanların alternatif bulma kabiliyeti yükseldikçe sadece ihtiyaçlarını karşılamak için bir kurumda
bulunması imkansız hale geldi.
Artık bir değer, bir amaç, bir gönül birliğine ihtiyaç var.
Tabi doğru konumlandırmak ve içini şişirmemek kaydı ile!
…
Türk Dil Kurumu, aileyi 6 farklı anlamda açıklar. Kurumlarla eşleşen en doğru anlam sıralamadaki 5. anlamdır;
“Aynı gaye üzerinde anlaşan ve birlikte çalışan kimselerin bütünü.”
Yanlış uygulandığında ise 3. Anlam
ortaya çıkıyor; “Birlikte oturan hısım ve yakınların tümü.”
…
Yani iyi bir geleceği ve hedefi amaçlarken;
hısımlığın yükselmesi “tabi tabi hepimiz aileyiz ama bazılarımız daha da aileyiz” yorumlarına maruz kalmanız muhtemel.
“Aile gibi” olmanın içini dolduranları tenzih ve takdir ederek
aman dikkat derim…
Paylaş