Paylaş
Halbuki kadının bu dünyadaki en büyük düşmanı erkek değildir.
Hiçbir zaman da olmamıştır. Çünkü kadının gerçek düşmanı yine kadındır. Bunu kanıtlayan yüzlerce araştırma yapılmış bugüne kadar. Konu hakkında yazılmış onlarca da kitap var.
Neden? Çünkü ezelden beri kadını en çok yine kadın incitiyor. Çünkü sadece bir kadın başka bir kadına iltifat ederken aynı anda onu aşağılamayı becerebiliyor. Ve sadece bir kadın başka bir kadının yumuşak karnını veya en gizli sırlarını öğrenmek için en iyi arkadaşıymış numarası yapabiliyor...
Erkek dediğinse daha düz. Arkadan iş çevirmeye üşeniyor, direk lank diye soruyor kafasındakini. Beğenmemişse üstündekini (sen ne kadar istesen de) kibarlıktan bile yalan söyleyemiyor.
Tüm bunlara rağmen kadın yine de gardını erkeğe karşı alıyor. Erkekten gelecek her türlü kazığa açık. Hatta erkeğe o kadar konsantre olmuş ki asıl kazığı hemcinsinden yiyeceğini düşünmüyor hiç. Hayatındaki tüm kazıkları kadınlardan yese de hep düşmanı erkek sanmaya devam ediyor.
Şöyle bir düşünün, aşağıdaki soruların kaçına “kadın” cevabı veriyorsunuz bir bakın.
Sonra kadının gerçek düşmanı kadın mı erkek mi siz karar verin…
• Bugüne kadar hakkınızda çıkan dedikoduları kadınlar mı çıkarmıştır erkekler mi?
• Yüzünüze gülüp arkanızdan sevgilinizle kırıştıranlar erkekler midir kadınlar mı?
• Bir kadın çalışana kadın yönetici mi daha iyi ve sabırlı davranır erkek yönetici mi?
• Bir kadının aynı elbiseyi üst üste iki gün giydiğini anlayarak buradan hikayeler uydurmaya kadın mı başlar erkek mi?
• Bir kadına en acımasız eleştiriyi kadın mı yapar erkek mi?
• Uzun yıllar görmediği biriyle karşılaştıktan sonra ilk yorumu “Ne biçim yaşlanmış, ne kadar da kilo almış” diyen kadın mıdır adam mı?
• Denize girmek üzere olan bir kadının poposuna bakıp “Ayyy o ne biçim selülit” diyen kadın mıdır erkek mi?
• Çalışan anneleri çocuklarıyla yeterince ilgilenmemekle suçlayan çalışmayan anneler midir yoksa erkekler mi?
• Çalışmayan anneleri tembellikle suçlayan çalışan anneler midir yoksa erkekler mi?
• Gelinlerin en büyük düşmanı eşlerinin ailesindeki kadınlar mıdır adamlar mı?
Erkekgiller
Yazılarımın bu bölümüne gelen tepkilerin pek çoğunda erkekleri anlamamakla suçlanıyorum. Doğru erkekleri anlamıyorum. Hem de hiç. Ama erkeklerle ilgili anlamadığım ve ne kadar zorlarsam zorlayayım anlayamadığım en temel şey ne biliyor musunuz? Tuvalet alışkanlıkları.
Mesela tuvalet kağıdı ile ilişkileriyle başlayalım. Ben daha tuvalet kağıdı bitince yenisini yerine yerleştiren erkek görmedim. En iyisi bile yeni ruloyu alıp tuvaletin yakınlarına bir yere bırakıyor ama neredeyse hiçbiri kartonu çıkarıp yenisini takmıyor.
Bir de kirli sepeti sorunsalı var. Kirli sepetini basket potası olarak kullanmalarına bir şey demiyorum. Ama en azından isabet ettiremediklerini yerden alıp sepete koymalarını beklersiniz değil mi? Yok. Nedense söz konusu erkekler olduğunda kirli çamaşırlar bir türlü kirli sepetini bulamıyor. Ya kenarından sarkıyor ya önünde yerde bırakılıyor ya kapının önüne atılıyor ama bir türlü sepetin içine giremiyor.
Gelelim tuvalette geçirdikleri sürelere. Ya saniyeler ya saatler olmak zorunda mı? Tuvalete girdikten sonra ellerini yıkamak gibi alışkanlıkları olmadığı için birkaç saniyede çıkabilen erkeklerin diğer ihtiyaçları için saatlerce içeride kalması neden? Onlarla aynı yemekleri yiyen kadınlar ortalama beş dakikada çıkabilirken onlar neden koca bir gazeteyi bitirecek kadar kalıyorlar içeride?
Ya da diş macunu erkekler kullandıktan sonra neden bir türlü kapağıyla buluşamıyor mesela? Ucundan sıkmak yerine ortasından sıktıkları macunları saymıyorum bile!
Peki ya klozette bıraktıkları noktalama işaretlerine ne demeli? Hepimizin içimizden “Madem isabet ettiremiyorsunuz o zaman bir zahmet kaldırıverin klozetin kapağını” dediğimizi bilmiyorlar mı? Klozetin kapağını önce kaldırmak işleri bitince de indirmek neden bu kadar zor?
Paylaş