Proje koordinatörlerinden Emre Bostanoğlu, Türkiye Fotoğraf Ligi ile Türk fotoğrafçılığında gruplar arası dayanışma ve iletişimin arttırılmasının amaçlandığını, fotoğraf üretiminin ve kalitesinin de tatlı bir rekabet içerisinde geliştirilmesine katkı sağlayacaklarına inandığını söyledi.
Fotoğraf sanatçısı Emre Bostanoğlu ile koordinatörlüğünü yürüttüğü Türkiye Fotoğraf Ligi’ni konuştuk. Bostanoğlu, oldukça uzun süren bir hazırlık aşamasının ardından hayata geçirlen projenin hikayesini şu sözlerle anlattı:
“Fotoğraf liginin Türk fotoğrafçılığına birçok açıdan katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Sıradan bir yarışmadan ziyade düzenleyeceğimiz diğer etkinlikler ve festivallerle, projenin Türkiye’nin önemli fotoğraf organizasyonları arasında adının anılmasını hedefliyoruz.
TELİF HAKKI KONUSU
Özgün yapısı ve farklı bir formatı olan profesyonel ekiple yola çıktık. Türk fotoğrafçılarının ve fotoğraf topluluklarının destekleriyle Türkiye Fotoğraf Ligi’nin dünyaya örnek, geleneksel bir organizasyon olmasını istiyoruz. Ayrıca belirtmeliyim ki, Türkiye’de çekilen bir fotoğrafın telif hakkı ve değeri konusunda ne yazık ki bir yetersizlik var. Fotoğrafçılığın ilerlemesi için fikir alışverişine, fotoğraf sanatçısının korunmasına, organizasyonlara ve büyük sponsorluklara ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Biz ekip olarak Türkiye Fotoğraf Ligi’nin, bu eksiklikleri gidermek için iyi bir başlangıç olduğunu düşünüyoruz.
25 BİN TL ÖDÜL VAR
Ligin, 2016 sezonu nisan ayında başladı. Kasım ayına kadar 8 ay boyunca kesintisiz devam edecek. 8 aylık lig maratonu sonunda en fazla puanı toplayan fotoğraf takımı, birincilik kupası ile ödüllendirilecek. Lig sonunda ilk 5 takıma ve bireysel alanda başarılı fotoğrafçılara ise değeri 25 bin TL’yi geçen ödüller verilecek. Türkiye’de ve dünyada ilk defa uygulanan ‘Fotoğraf Ligi’ 2016 sezonunda Sony desteği ile gerçekleşiyor. 2016 sezonu sonunda düzenlenecek olan ödül töreninin festival havasında yapılması planlıyoruz.”
Dergi sayfasında ömrü bir hafta, gazete sayfalarında bir gün, internetteki haber portallarında bir kaç saat hatta dakika ve artık en etkin iletişim araçları arasında üst sırada yer alan sosyal medyada ise kimi zaman birkaç saniye. Bir saat önce duyduğunuz haber bir saat sonra etkisini yitirip “bayatlıyor.” Tüm bu hızlı tüketim süreci içerisinde basın fotoğraflarının yeri ise çok farklı. Bazen bir fotoğraf bu bir günlük kısa ömründe tarihin akışını değiştirebiliyor. Doğan Haber Ajansı’ndan Nilüfer Demir’in çektiği “Aylan bebek” gibi. Bu kare, gazete sayfalarında, internet portallarında ve televizyon ekranlarında yayınlandıktan sonra yarattığı etki ile gözünü yaşanan mülteci sorununa kapayan pek çok Avrupa ülkesinde politikaların değişmesine neden oldu. Belki bu sayede yeni “Aylan Bebek”lerin ölümüne de engel oldu Nilüfer Demir’in fotoğrafı.
1985 YILINDAN BERİ YAPILIYOR
Türkiye’nin en uzun soluklu fotoğraf organizasyonu Yılın Basın Fotoğrafları Yarışmaları ise bu hızla tüketilen gündemde gazete sayfalarının arasına sıkışıp kalan haber fotoğraflarını tekrar tekrar yeniden toplumun hafızasına sunuyor. Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin 1985 yılından bu yana aralıksız olarak gerçekleştirdiği yarışmada 2016 yılının ödül alan kareleri ilk kez dün Ankara’da Antares AVM’de açılan sergi ile görücüye çıktı. 18 Mayıs’a kadar gezilebilecek “Yılın Basın Fotoğrafları’2016” sergisinde 2015 yılına damga vuran ve 8 farklı kategoride ödül alan 30 fotoğraf ve 6 serinden oluşan 102 kare fotoğraf yer alıyor.
ÖDÜL TÖRENİDE ANKARA’DA
Geçtiğimiz ay 2016 yılı sonuçları açıklanan yarışmada Doğan Haber Ajansı’ndan Nilüfer Demir’in çektiği, “Aylan Bebek” fotoğrafı ile “Yılın Basın Fotoğrafı” ödülünü almıştı. Bu yıl 31. kez düzenlenen ve Türkiye’nin en önemli medya organizasyonları arasında da yer alan, basın fotoğraflarının ödüllendirildiği tek yarışma “Yılın Basın Fotoğrafları”nın ödül töreni ise 25 Mayıs’ta yine Ankara’da Sheraton Otel’inde gerçekleştirilecek.
8 KATEGORİDE 4 BİN 155 KARE YARIŞTI
Bu yıl ilk kez haber kategorileri ile Spor Toto Spor Fotoğrafları iki farklı jüri tarafından değerlendirildi. Yılın Basın Fotoğrafları’na 4 bin 155 kare fotoğrafın katıldığı açıklandı. Sergide ise Haber, Günlük Yaşam, Çevre ve Doğa, Portre, Siyaset, Foto Röportaj, Türkiye’nin Güzellikleri ile Spor Toto Spor Fotoğrafları kategorilerinde ödül alan renkli fotoğraflar yer alıyor. Yarışmanın seçici kurulunda da Reuters’in dünyaca ünlü spor foto muhabirlerinden Kai Pfaffenbach, World Press ve POYİ gibi dünyanın önemli fotoğraf organizasyonlarında ödüller kazanan İsveçli foto muhabiri Paul Hansen ve İsrailli Heidi Levine, Hollanda haber ajansı ANP’nin Türk asıllı fotoğraf editörü Pelin Tatlı, AP’nin Türkiye fotoğraf editörü Yunanistanlı Lefteris Pitarakis gibi yabancı konukların yanı sıra Türkiye’de basın fotoğrafına yön veren isimler yer aldı.
ANTARES’TE BAŞLAYIP TÜRKİYE’Yİ TURLAYACAK
Geçtiğimiz gün yaklaşık 250 fotoğraf tutkunu Anıtkabir’de gün batımını, yansımaları ve gece fotoğraflarını çekti. Yarışma sonunda en güzel Anıtkabir fotoğrafları, 15 Ekim’de açılacak sergi ve hazırlanacak özel bir katalog sayesinde vatandaşlarla buluşacak.
İKİNCİSİ DÜZENLENİYOR
Ankara’yı sergileri ile dünya başkentlerine taşıyan Hamit Yalçın’ın başkanlığını yaptığı Anadolu Fotograf Derneği’nin öncülüğü ile ilki geçtiğimiz yıl yapılan “Anıtkabir Fotoğraf Yarışması” bu yıl tekrarlanıyor. Yarışma kapsamında düzenlenen gece çekim etkinlikleri fotoğraf tutkunlarının büyük ilgisini çekiyor. Yarışma ve Anıtkabir’de yapılan gece çekimlerini usta fotoğrafçı Yalçın anlattı:
21 MAYIS’TA TEKRARLANACAK
“Türkiye’nin dört bir yanından gelen fotoğraf ustaları, sevdalıları büyük bir ilgi ve heyecan içinde Anıtkabir’de buluşup deklanşöre bastı. ‘Bir ışık da sen yak Anıtkabir’de’ sloganıyla düzenlediğimiz gece çekimlerinde beklentilerimizin üzerinde bir katılımla karşılaştık. Bu ilginin de etkisiyle 21 Mayıs Cumartesi gecesi bir gece çekim etkinliği daha organize ettik. Anıtkabir’de gece çekimlerine katılmak isteyenler komutanlığın veya bizim sayfalarımızdan duyurularımızı takip edebilir.
KOMUTAN DA FOTOĞRAF ÇEKTİ
Gece çekim etkinliğimiz güneşli bir günün akşamında gerçekleşti. Önceden kayıt yaptıran fotoğraf dostları gün batımını görüntüledi. Anıtkabir avlusu itfaiye araçları tarafından sulanarak yansıma fotoğrafları için zemin hazırlanmış oldu. Arkadaşlarımız büyük bir heyecanla gecenin içerisinde Anıtkabir’i fotoğrafladı. Anıtkabir’in sıra dışı fotoğrafları ile evlerine döndüler. Tabii bu arada Anıtkabir Komutanı Albay Nezih Aşıcı’nın da fotoğraf makinesi ile birlikte arkadaşlarımıza eşlik etmesi önemliydi. Anıtkabir merdivenlerinde fotoğraf çektirirken aramızdan biri olarak fotoğafta yeraldı.
SERGİ 15 EKİM’DE
Sabah Gazetesi foto muhabiri Yıldırım, cep telefonları ile 3 yıldır çektiği portreleri hem kitap, hem de bir sergi ile sundu. “İstanbul’un Yüzleri –HİÇ-“ adıyla yayınlanan 264 sayfalık kitapta, bir sayfada portreler yer alırken diğer sayfada portre sahibi kişinin kaleme aldığı yazılar bulunuyor.
127 “YÜZ” AYNI KİTAPTA BULUŞTU
İstanbul’un sevilen gazetecilerinden değerli meslektaşım İlhami Yıldırım, hayatımızın akşını kolaylaştırmak ve iletişim kurmak için kullandığımız akıllı telefonlarla İstanbul’da insan portrelerini çekti. Yıldırım’ın üç yıl boyunca cep telefonuyla çektiği 127 kişinin portreleri, İstanbul’da Galata’daki Beyoğlu Gençlik Merkezi’ndeki sergide 7 Mayıs’a kadar görülebilecek. “Toplumsal yabancılaşma ve bireyci yalnızlığı her geçen gün hızlandıran akıllı telefonları, insani suretin gerçekliğiyle karşı karşıya getirmek istedim” diyerek projesini anlatan Yıldırım, sosyal, ekonomik, kültürel ve etnik birçok farklı “Yüz”ün aynı kitapta buluştuğunu söyledi.
3 YILDA 400 PORTRE ÇEKTİ
“İstanbul’un Yüzleri –HİÇ-“ adlı kitap ve sergi üç yılda 400 farklı portreyi fotoğrafladığını aktaran İlhami Yıldırım, bunların arasından 127 portrenin yayın için seçildiğini söyledi. Sabah foto muhabiri İlhami Yıldırım’la sıra dışı projesini konuştuk: “1997 yılından bu yana haber fotoğrafçılığı yapıyorum, insan, mekan, gezi fotoğrafları çekiyorum. 2011’de Suriye’ye geçip, fotoğraf çekmek için akıllı telefon aldım. Çünkü fotoğraf makinemle sınırı geçemezdim. Ama yine de pasaportumda gazeteci olduğu için ülkeye almadılar. Sonra akıllı telefonun fotoğraf özelliğini kurcalamaya başladım. Siyah beyaz portreler çekmeye başladım. Akıllı cep telefonumla siyah-beyaz olarak çekilen fotoğraflarla, duyguların yüzlere yansıyan izlerini farklı bir bakış açısıyla yansıtmak istedim. Proje, İstanbul’da yaşayan her meslek, yaş ve sosyal gruptan yerli-yabancı kişilerin portrelerinden oluşuyor. Ayrıca, portrelerini çektiğim insanların seçtiği müzikle birlikte kurgulanan videolar da bulunuyor.
GERÇEKLİĞİMİZE AYNA TUTMAK İSTEDİM
Toplum yaşamındaki sosyal farklılıkların en düşük seviyedeki halini yansıtan suretlerden oluşan projenin en önemli sonucu fotoğraf ve yazılarla birlikte hazırlanan kitap oldu. “İstanbul’un Yüzleri –HİÇ-“ adıyla yayınlanan kitabın bir sayfasında portreler yer alırken diğer sayfasında portre sahibinin kişinin kaleme aldığı yazılar bulunuyor. 264 sayfadan oluşan kitap, internet üzerinden ve kitapçılardan satın alınabiliyor. Milyonlarca kişinin her an elinin altında bulunan akıllı cep telefonuyla üçüncü bin yılın iletişim aracının insanları yalnızlaştırmasına dikkat çekmek, kendi yüzlerine bir ayna olmak istedim”
Pek çok meslektaşım günü birlik işlerin dışında takip ettikleri özel projelerle vitrine çıkıyor. Sergiler, kitaplar, sunumlar, söyleşilerle foto muhabirleri farklı platformlardan kendilerini ifade etmeye çabalıyor. Geçtiğimiz yıl Suriyeli mültecilerin yaşamlarına “Misafir” adlı sergiyle bambaşka bir açıyla tanıklık eden Kerem Yücel, bu kez aynı adlı kitapla karşımıza çıkıyor. Atlas Dergisi foto muhabiri Kerem Yücel, Can Yayınları’ndan çıkan “Misafir” adlı kitabıyla, fotoğraf tutkunlarının kitaplıklarında kalıcı bir yer sahibi olacak.
ZOR YAŞAMLARA ORTAK OLDU
Uzun yıllar zorlu coğrafyalarda fotoğraf çeken Kerem Yücel, Suriyeli mültecilerin ülkelerini terkedip Türkiye’ye sığındıkları ilk zamanlardan beri yaşamlarını fotoğraflıyor. Doğdukları yerleri terk ederek, yeni bir yaşama başlayabilmek için Türkiye’ye sığınan mültecilerin yaşadığı zor şartlara tanıklık eden Kerem, bu hikayelerin peşini bırakamadı ve onların zor yaşamlarına ortak oldu. Kendisiyle ekmeklerini bölüşen mültecilerin yaşadıklarını Kerem’in objektifi bize anlatıyor. Her bir fotoğrafın farklı bir hikaye anlattığı bu kitapta metinler ise Serdar Korucu’ya ait. “Misafir”le yüreklerimize sızan dostum Kerem Yücel’le, kitabının hikayesini konuştuk:
HAYALLERİ KIRMIZI GELİNCİK TARLALARI
“Misafir olarak geldiler, üç günden sonra toplum olarak azıdişlerimizi onlara gösterdik. Umarım geri dönebildiklerinde bana hep o anlattıkları yemyeşil tarlalar üzerinde kırmızı gelincikleri görebilirler” diyerek Suriyeli mültecilerin umudunu anlatan Kerem, “Misafir” in doğuşuna sebep olan olayı şöyle aktardı:
“O güne kadar Suriye’den kaçanlara mesafem bir fotoğrafçı olarak otele döndüğümde bitiyordu. Yağmur, çamur. Ama sonrasında sıcak bir kahve, sıcak bir duş ve otel odası. Benden istenen, hikâyeleri ve yaşananları fotoğraflamamdı. Fakat o gün çamurun içinde çuvalın üzerine üç tane koliyi koymuş çekmeye çalışan on yaşlarında bir çocuk gördüm. Fotoğraf makinemi bırakıp kolilerden ikisini ben yüklendim. Onunla birlikte sığındıkları eve kadar çamurun içinde ve uzunca bir yolu yürüdüm. Bir ev bile diyemeyeceğim kerpiçten binanın kömürlüğünde bekleyen insanların yanına vardık. Dağ gibi bir adam yardım paketini görünce ağlamamak için kendini zor tuttu ve eridikçe eridi. O gün benim fotoğrafçılığımın otel odasına dönene kadar bitmediğini anladım. Benim fotoğrafçılığım her biri bana umutlarını ve hayallerini anlatıncaya kadar ve benim kim olduğumu, nereden geldiğimi ve onlardan ne alıp ne verebileceğimi öğreninceye kadar devam edecekti.”
Ödül alan fotoğraflar önümüzdeki günlerde ilk kez Ankara’da (Antares AVM’de) sergilenecek. Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin 1985 yılından bu yana düzenlenen yarışmasında Doğan Haber Ajansı’ndan Nilüfer Demir, “Aylan Bebek” fotoğrafı ile “Yılın Basın Fotoğrafı” ödülünü kazandı. Hürriyet Gazetesi’nden Selahattin Sönmez’in Günlük Hayat dalında 3. olduğu, Levent Kulu’nun ise Portre kategorisinde mansiyon kazandığı yarışmada, 8 kategoride 30 fotoğraf ve 6 seri ödül aldı.
JÜRİDE DEV İSİMLER
4 bin 155 kare fotoğrafın yarıştığı organizasyonun belkide en zor aşaması seçimleriydi. Yarışmanın jürisinde Türkiye’de basın fotoğrafına yön veren isimlerin yanı sıra dünyadan da önemli konukları vardı. Usta foto muhabiri Coşkun Aral, Hollanda’da genç yaşına rağmen büyük başarılara imza atan, ANP’nin Türk asıllı fotoğraf editörü Pelin Tatlı, Pulitzer ödüllü Türk foto muhabiri Murad Sezer, Anadolu Ajansı Görsel Haberleri Daire Başkanı Ahmet Sel, Milliyet Gazetesi Fotoğraf Editörü Bünyamin Aygün, Sabah Gazetesi Fotoğraf Editörü Kutup Dalgakıran, Habertürk Gazetesi Yazarı Atilla Türker, Fanatik Gazetesi Foto Muhabiri Yaşar Saygı, Hürriyet Gazetesi Foto Muhabiri Süleyman Arat, TSYD Antalya Şube Başkanı Emin Demir’e dünya basın fotoğrafçılığından da önemli isimler eşlik etti.
İşte o isimler:
Kai Pfaffenbach - Almanya
Kai Pfaffenbach, Reuters Haber Ajansı’nın Frankfurt ofisinde yerleşik uzman olarak görev yapan bir spor fotoğrafçısı. Pfaffenbach, Reuters adına dünyanın en önemli spor turnuvalarını takip etmesinin yanı sıra zaman zaman çatışma bölgelerinde de görev yapıyor. 1999 Marmara Depremi, 11 Eylül New York sadırıları bunlardan bazıları. Son yıllardaki tüm olimpiyat ve dünya kupalarını izleyen Kai Pfaffenbach’ın çalışmaları, ülkesi Almanya ve dünyanın sayılı gazetecilik organizasyonları tarafından defalarca ödüllendirildi.
Paul Hansen – İsveç
Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde gerçekleştirilecek etkinlik kapsamında 20 sergi, 50 gösteri, 8 yayın, imza ve söyleşi, 5 panel, 10 söyleşi ve bir de fotoğraf yarışması yapılacak. Fotoğrafta 50. yılını tamamlayan ustaların “50. Sanat Yılı Ödülü” alacağı fotoğraf günlerinin teması ise “değişim.”
TEMA NEDEN DEĞİŞİM?
Fotoğraf Sanatı Kurumu üyesi ve Ankara Fotoğraf Günleri Düzenleme Kurulu Başkanı Sami Türkay, ‘Değişim’ temasını “İletişim ve etkileşimin bir sonucu olarak fotoğrafın insan ve toplum üzerindeki yarattığı değişimi ortaya koymak istiyoruz. Fotoğrafı çekiyoruz ancak yarattığı değişimin farkında mıyız? Bu tema ile fotoğrafçıların belli bir konu üzerine proje bazlı çalışmalarını da sağladığımıza inanıyorum” diyerek anlattı.
6 YIL SONRA
Ankara Fotoğraf Günleri’nin 2009 yılına kadar her yıl yapıldığını, 6 yılın ardından tekrar bu etkinliği gerçekleştirebildiklerini aktaran Türkay şöyle konuştu: “Bu etkinlikler sayesinde fotoğraf üreten insanlar birbirlerinin çalışmalarından haberdar oluyor ve bunlar kamuoyu ile buradaki sunumlarla paylaşılıyor. Fotoğrafseverleri heyecanlandırmak ve devamını sağlamak adına önemli. Keşke her yıl yapılabilse ama bir STK’nın her yıl bunu gerçekleştirmesi çok kolay değil. Bundan böyle en azından iki yılda bir bu etkinliği sürdürmeyi amaçlıyoruz.
FOTOĞRAF DOLU GÜNLER
Birçok önemli ismi ağırlıyoruz. Bu anlamda Andrey Veretennikov yabancı konuklarımızdan biri örneğin. Türkiye’den de Mehmet Turgut popüler olmuş biri. Ancak buraya ilk kez Kenya’dan tarzının dışında fotoğraflarla geliyor. Mehmet, Kenya’daki çocuk anneler üzerine fotoğraflarıyla bu etkinlikte. Fotoğraf günlerinin buna benzer renkli, bizce önemli bir çok etkinlikle dolu dolu geçmesini ve Ankara’nın sanat ve toplum yaşamına önemli katkısı olmasını umut ediyoruz.”
Ankara, İzmir, İstanbul, Bursa, Aydın, Marmaris’ten 8 kadın fotoğrafçının “Sessizlik” isimli sergisi saat 18.00’de Kızılay’da Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu’nda açılıyor. 40 fotoğrafın yer aldığı sergi, 15 gün boyunca gezilebilecek.
8 FARKLI BAKIŞ AÇISI
“Kadını 8 farklı kadının bakış açısıyla anlatmaya çalıştık” diyen Nadire Günday’la bu sergiyi konuştuk. Kendisinin de aralarında bulunduğu Gülsev Aydın, Zehra Çöplü, Şiir Dürüst, Sema Karlıova, Aylin Kırgözoğlu, Havva Önder, Zeynep Özcan’dan oluşan kadın fotoğrafçıların her birinin kendi bireysel projelerinin bulunduğunu, bir araya gelerek farklı bakış açılarını kolektif bir şekilde yansıttıklarını aktaran Nadire Günday, sözlerini şöyle sürdürdü:
SÖZCÜKLER YERİNE FOTOĞRAF
“Yaşamın her alanında kadın var. Bu sergide yaşamın her alanındaki kadınlar, kadın gözüyle fotoğraf karelerine taşınıyor. Şiddet gören kadın, Afrikalı kadın, sanatta ve iş hayatında kadın, sahnede kadınlar önce Ankara’da sergilenecek. Sergi daha sonra öncelikle fotoğrafçı arkadaşlarımızın kentlerinden başlayarak Türkiye’yi gezecek. Lewis Hine, ‘Eğer hikayeyi sözcüklerle anlatabilseydim, yanımda sürekli bir fotoğraf makinesi taşımaya ihtiyaç duymazdım’ diyor. Biz de sözcükler yerine fotoğraf makinesi kullanmayı tercih eden 8 kadın, birlikte yola çıktığımız bu sergide her birimiz kendi tarzımızı yansıttık. Aynı coğrafyada değil ama aynı düzlemde buluştuk.
Anlatacağımız çok şey vardı. Kimi mutluluğa, kimi acıya dair. Daha da ötesini fotoğraf anlatsın istedik.”