Poligon

Reşit ÇAĞLAYANGİL
Haberin Devamı

Bu kadarına da pes

BUCA'da duyduğumda kulaklarıma, belgelerini okuduğumda gözlerime inanamadığım bir olay yaşanıyor. Ramazan davulcularına izin belgesi karşılığında Bucaspor'a 60 milyon lira bağış alındı. Davulcular istenen bağışı denkleştiremeyince kapı kapı dolaşıp bahşiş toplayacakları gün ödeme yapmak üzere senet imzaladı.

İLÇENİN 38 mahallesinde Ramazan'da davul çalmak isteyenler muhtarlıktan aldıkları belgelerle kaymakamlığa başvurdu. Her mahalleye bir davulcu için izin verecek olan Emniyet Müdürlüğü, bir dizi istekte bulundu. Nüfus cüzdanı ve diğer belgeleri tamamlayıp, ‘‘Buca İlçesi Kamu Birimlerine Yardım Derneği’’ne 10 milyon lira ‘‘Gönüllü’’ bağış yapan davulcular belgelerine kavuşacaklarını sanıp yanıldı.

POLİS, bu kez Bucaspor'a ‘‘60 milyon lira’’ bağışta bulunarak makbuzu kendilerine getirince çalışma izin belgesi alabileceklerini söyledi. Davulcular itiraz etti, polisler, emrin kaymakamlıktan geldiğini söyledi. Davulcuların temsilcisiyle görüşen Buca Kaymakamı, iddiaya göre bağışı yatırmazlarsa çalışamayacaklarını yineledi. Mecburen Bucaspor Kulübü'ne giden 38 davulcu, idarecilere ceplerinde para olmadığını söylediyse de kurtulamadı.

KULÜP görevlileri davulcuların kapı kapı dolaşıp bahşiş toplayacağı 15 Aralık'ta ödenmek üzere 60 milyon liralık senetler düzenledi. Davulculara senetler imzalatılıp karşılığında 60 milyon lira bağışta bulunduğuna gösterir Bucaspor Kulübü Derneği Kasa tahsil-tediye makbuzu verildi. Makbuzu götüren davulcuya polis çalışma izin belgesini verdi.

BENZERİ görülmemiş uygulamayla Bucalı davulcular, toplam 70 milyon lira ‘‘Zoraki‘‘ bağışla izin belgesi almış oldu. Şimdi davulcular, senet tarihinde parayı denkleştirme hesapları yapıp tokmağı daha hızla, sinirle vuruyor.

İZİNLERİ iptal edilir korkusuyla isimlerini açıklamayan davulcular bağışa zorlandıklarını söyledi, ‘‘Mecbur kaldığımız için bu işi yapıyoruz. Herkes evinde uyurken biz geceyarısı sokaklara çıkıp yağmurda, çamurda, tehlikelerle karşı karşıya vatandaşı uyandırıyoruz. Ne kadar bahşiş toplayacağımız belli bile değilken, Bucaspor'a yardım diye 60 milyon lira parayı ne hakla alırlar? Bu bağışı yapmasaydık izin belgemizi alamayacaktık’’ diyerek tepki gösterdi.

KAYMAKAM

İlgim yok

BUCA Kaymakamı Mehmet Fahri Can ise bağışla ilgisinin olmadığını belirtip, ‘‘Bucaspor'la, davulcular arasında bir konu. Zorlama yok. Zaten davulcular izin belgesini aldı. Şu anda bir sorun yok. Senet olayını da bilmiyorum.’’ dedi.

MUHAFIZ

Senetleri yırttım

BUCASPOR Kulübü Başkanı Yusuf Muhafız ise davulculardan senetle bağış alındığından geç haberi olduğunu söyledi. Senetleri yırttığını belirten Muhafız, ‘‘Bunu kaymakamlık ve belediye yaptırmış. Davulculara (makbuz getiriseniz izin veririz) denilmiş. Bucaspor gariban davulcunun, zurnacının parasıyla kalkınacaksa kalkınmasın. Bu tamamen kulübün dışında gelişen bir uygulama. Dünya görüşüme de ters. Senetleri yırttım attım. Davulcularımız Bucaspor'a kendilerini borçlu hissetmesin’’ dedi.

Hayalicinin hayali

ODUNCULUK yaparken ‘Hayalici Şebeke’nin tuzağına düşerek paravan şirketin ortağı yapılan ve olanlardan ancak gözaltına alınınca haberi olan Sinan Gündoğdu şimdi kendine yeni bir yol çizmek istiyor. Balina operasyonunun tutuksuz sanığı Bergamalı Oduncu Sinan Gündoğdu'nun hayali, gösteri dünyasına adım atmak. Ortaokul eğitimi olmasına rağmen, sahne deneyimi olduğunu öne süren Gündoğdu, tek kişilik oyun sahnelemek istediğini, bunun için sponsor aradığını söyledi. Oldukça iddialı olan Gündoğdu, ‘‘Yeteneğim var. Bu işi Beyaz'dan bile iyi yaparım’’ diyor.

Öldüren acılar

Yaşamın içinden

BURSALIYDILAR. Güzel Hatice varlıklı bir ailedendi. Babasının iki mağazası vardı. Çocukluk aşkı Mustafa'yla evlendi. Mutluluklarını dünyaya gelen 2 çocukları taçlandırdı. Evliliklerinin yedinci yılında kocası Mustafa, otomobiliyle kaza geçirdi, ölümden döndü, bir bacağı sakat kaldı.

ÜZÜNTÜSÜ tazeyken, ağabeyi İsmail de trafik kazasında yaralandı. O da ölümden döndü, sakat kaldı. Kocaya bir de ağabeyin durumu eklenmiş, Hatice'nin gözyaşı kurumamaya başlamıştı. Acıların üzerinden bir yıl geçmişti. Babasının işleri bozuldu, iflas edip iki mağazasını kapattı. Borçluları kapıya dayanınca buna dayanamayan baba, Mudanya Körfezi'nde kendini sulara bırakıp canına kıydı.

ARTIK Hatice'nin ağzını bıçak açmıyordu, ağlamaktan göz pınarları kurumuştu. Çok sevdiği babasının ölümü onu iyice sarsmış, yüreğinde onulmaz yaralar açmıştı. Hastanede ruhsal tedavi gördü. Kocası ortamdan uzaklaşırlarsa karısının iyileşeceğini düşünerek, mülklerini satıp İzmir'e göçtü. Bir süre yakınlarının yanında kaldıktan sonra Yeşilyurt'ta ufak bir daire aldılar.

FAKAT tüm bunlar Hatice için bir şey ifade etmiyordu. Kocası sürekli olarak kötü günlerin geçtiğini, yeni bir hayata başlamaları gerektiğini söylüyordu. Yeni evlerine göçeli henüz iki hafta olmuştu. Hatice, sabaha karşı kocasının yanından kalktı, 8 katlı apartmanın terasına çıktı, bir süre güneşin doğuşunu seyredip kendini boşluğa bıraktı. Çığlıklara uyanan sakat koca, eşinin cansız bedenine sarılıp ‘‘Hayat mücadeleni neden bıraktın neden’’ diye gözyaşı döktü.

TEBESSÜM

‘‘Bir kedi daha’’

AKIL hastanesinden kaçan iki deli, karşıdan gelen bekçiyi görünce ulu bir çınarın arkasına saklandı. Ses duyan bekçi, çınarın yakınına gelip ‘‘Kim o’’ diye bağırdı. Delilerden biri kedi gibi miyavladı. Delinin yaptığı taklit çok başarılıydı ve bekçi gerçekten kedi gürültüsü olduğunu düşünüp geri döneceği sırada delilerin ayakları altındaki yapraklar hışırdadı. Bekçi şüphelenip ‘‘Kim var orada’’ diye yine seslendi.

İkinci deli cevap verdi:

-Bir kedi daha.

Yazarın Tüm Yazıları