Paylaş
-ABD’nin iyi ki bir stratejik planın yok. Olsaydı herkes yanmıştı
Öncelikle şunu hatırlatalım. ABD, bol bol savaşa ve çatışmaya giren bir ülke. Belki de yönetmen Oliver Stone’un dediği SSCB’nin dağılmasıyla kendisine yeni bir düşman yaratmak zorundaydı. Bu defa İslam’ı seçti. Bu elbette bir komplo teorisi. Ancak gerçek olan şu ki; ABD, Vietnam yenilgisinden sonra Irak ve Afganistan’daki savaşlarının yanısıra, Libya, Yemen, Pakistan ve bazı Afrika ve Orta Amerika ülkelerinde gerek hava bombardımanı, gerek İHA araçları ile infaz, gerekse özel eğitimli askerlerle küçük hedefli operasyonlar yapıyor. Bunların hepsi de stratejik bir planla yapılmıştı. Peki strateji vardı da ne oldu? ABD, gerçekten en son ne zaman bir savaş kazandı? Nükleer bombalarla kazanılan 2. Dünya savaşı dışında, akla gelen bir Kore savaşı var. O ise resmen kazanılmadı. Çünkü ortada bir barış anlaşması dahi yok. Bu savaş yasal olarak halen devam ediyor. Irak ve Afganistan’da söze gerek yok. Durum ortada. ABD’nin hedefi ister petrol, ister güvenlik, isterse demokrasi getirme hevesi olsun, bu hedefleri tutturamadığını görüyoruz. Büyük askeri gücü ve zenginliğine rağmen dünya sorunlarını çözemediği ortada. Bunu bile bile bölgemizdeki sorunları ABD’nin çözmesini bekliyoruz. ABD asker sokarsa ‘’Müslümanları ölecek’’ diye kızıyor, sokmazsa ‘’Eyyy Amerika’’ sesleri ile ‘’Müslümanlar ölüyor dünya seyrediyor’’ diye sitem ediyoruz.
-ABD’nin Ortadoğu’da başarısı yok
ABD ordusu ne kadar ileri teknolojiye sahip olursa olsun, ortada, özellikle Ortadoğu’da hiç bir başarısı yok. Hatta başka bir yerde başarısı olduğuna dair bir örnek de yok.
-Peki, bu sorunlar ABD’siz nasıl çözülür?
Birincisi, Ortadoğu’daki savaşlarda gerçekte Müslümanlar birbirlerini öldürüyorlar. IŞİD’ın 250 kadar Suriyeli rehin askeri çıplak halde çölde kurşuna dizerken çekilmiş görüntüleri sonrasında İslam dünyasından ses çıkmıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘’İslam ve terör birarada olmaz’’ söylemi ile ‘’İslami Terör’’ terimini yıllardır reddediyor ve bu vahşi eylemleri görmezden geliyor. İslam dünyası, peygamberimizin karikatürü çizildiği zaman tepki gösteriyor da, İslam adına katliam yapanlara neden aynı tepkiyi vermiyor? İsrail , Gazze’de kız çocuklarını öldürdüğünde Türkiye ayağa kalkarken, Sözde İslam adına yüzlerce çocuk, genç, kadın, sivil, gazeteci ve askerleri vahşice öldüren bu teröristlere karşı çevrenizde tepki veren kimse gördünüz mü? İslam dünyası terör sorununu ve içsavaşlarını sadece kendi aralarında mezheplere yaslanmadan diyalogla çözmelidir. Bu da şimdiki liderlerle mümkün görünmüyor.
-Terörün gelir kaynaklarını kesmek için uluslararası bir çaba yok
İkinci ve daha kapsamlı yöntem ise bu terör örgütlerinin gelir kaynakları mutlaka kesilmelidir. Ancak, bunun için de bir Uluslararası gayretli çaba yok.
Yakın tarih ve bazı rakamlar bize gösteriyor ki, ucunda büyük para varsa terör asla bitmiyor. El Kaide, PKK ve Güney Amerika’daki FARC gibi örgütlerin uyuşturucu ve insan ticareti ile milyonlarca dolar kazandıkları her yıl yayınlanan raporlarda görülüyor.
-Teröre para akıyor
IŞİD için korku terörü yayarak saflarını sıklaştırdıkları ve önlerine geçen engelleri kolaylca aştıkları iddia ediliyor. Halbuki, IŞİD’ın El Kaide gibi bir ideolojisi yok. Çok daha vahşi, para kazanmaya odaklı. Böylece hedeflerini daha kolay ele geçirebiliyor. Para karşılığı istihdam sağlıyor. Tıpkı dağılmakta olan Roma imparatorluğunun askerleri gibi hangi kumandan daha fazla para veriyorsa onun safına katılıyorlar. IŞİD’ın son zamanlarda petrol satışından tutunda , özelikle fidye işinden kazancı ortaya çıkınca, başlangıçta yüzlerce kişiden oluşan sayılarını nasıl on binlere çıkardıklarını anlamak daha kolaylaşıyor.
-Escobar’ın tetikçisi anlatıyor
Bunu en iyi açıklayan taze bir örnek daha verelim; bir zamanlar dünya uyuşturucu pazarının yüzde 80’ını elinde tutan Kolombiyalı kartel lideri Escobar’ın güvenlik işlerinden sorumlu olan sağ kolu Popeye lakaplı John Velasques’in 30 yıllık hapis cezasının 22 yılını doldurup serbest kaldıktan sonra yaptıkları açılamalara bakalım. Popeye’ye göre kendileri gibi,bugün dünyada toplu katliam yapacak, insan kaçırıp işkence yapabilecek terörist adayı bulmak hiç zor değil. Yeterki ortada büyük para olsun. Geçmişte en az 250 kişiyi öldürdüğünü söylemekte artık bir çekince görmeyen Popeye, terörün neden sona ermeyeceğini şöyle anlatıyor;
-Askerlerde vicdanlarını kaybedebiliyorlar,ama bizim vicdanımız hiç olmadı ki
"Benim gibi insanlar durdurulamaz. Bu bir savaş. Askerlerde, bizlerde insan kaybediyoruz. Onlar bu savaş sürecinde vicdanlarını kaybedebiliyorlar, ancak bizde zaten bu vicdan hiç olmadı. Terörü nasıl bitirirsiniz ve ne yapacağınızı bilmiyorum. Belki, kokaini eczanelerde satarsınız. Ortada kazanılacak bu kadar çok para varken bu savaş asla bitmez.
-Terörün para musluğu kesilmeli
Birleşmiş Milletler’in 2009 yılında yayınladığı bir rapora göre dünyadaki yıllık uyuşturucu pazarı 300-350 milyar dolar arasında. Bu rakam dünyadaki ülkelerin üçte ikisinin milli gelirinin çok üzerinde. Aynı raporda yeralan Avrupa Polisi EUROP’un verilerine göre ise, Avrupa çapındaki uyuşturucu pazarında ilk sırada yer alan PKK’nın, uyuşturucudan kazandığı yıllık gelirinin 400 milyon doları bulduğunu açıklamıştı. Orta Asya’dan Avrupa’ya kadar uyuşturucu ticaretinin PKK’nın kontrolünde olduğunu vurgulayan EUROPOL, örgütün ekonomik kaynağının büyük bölümünü özellikle İngiltere ve Romanya üzerinden Avrupa’ya dağıttığı uyuşturucu ve insan kaçakçılığı ticaretinden sağladığına dikkat çekmişti.
-Sadece uyuşturucu değil, fidye pazarı da büyüyor
2 yıl önce ABD Kongre üyelerine sunulan “Terörizm ve Uluslararası Suç” başlıklı raporda, PKK’nın 1990’lı yıllarda çoğunlukla dış destek ve kaçakçılıkla faaliyetlerini finanse eden siyasi bir terör örgütü iken bu durumun 2000’li yıllarda değiştiği kaydediliyor. Rapora göre, bu dönemde Sovyetler Birliği, Suriye, Irak, İran ve Yunanistan’dan aldığı desteği kaybeden PKK, terör ya da gerilla örgütünden çok, bir organize suç örgütüne dönüştü ve ideolojisinden uzaklaştı. Örgüt söz konusu suçları genellikle Kürt diasporasının oluştuğu Avrupa ülkelerinde işliyor.
PKK, ABD’nin hem uyuşturucu kaçakçısı örgütler hem de terör örgütleri listesinde yer alıyor. Örgüt, ABD’nin 2008’de çıkardığı özel yasaya göre “Özel Olarak Belirlenmiş Uyuşturucu Kaçakçısı” (SDNTK) ilan edildi. PKK ayrıca ABD Kongresi’nin “terör örgütü” olarak kabul ettiği 19 örgüt arasında sayılıyor. Araştırma Komitesi’nin raporu ile PKK, ABD’nin “organize suç örgütü” listesinde de anılmış oldu. Bu tanımlamada adı geçen örgütler arasında Ebu Seyyaf Grubu (ASG), El Kaide ve bağlı örgütler, D-Company, Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC), Hakkani Şebekesi ve Lübnan Hizbullahı yer alıyor.
-IŞİD’e fidye paraları hep Katar üzerinden ödeniyor. İlginç değil mi?
Suriye içsavaşı öncesi hazırlanan bu listede bugün Suriye ve Irak’ta İslam adına müslümanları katleden benzeri şimdiye kadar görülmemiş bir terör estiren IŞİD yok. Derin cepleri ve karanlık hedefleri olan IŞİD’ın kısa zamanda bu kadar güçlenmesini bölgedeki kuvvet boşluğundan kaynaklandığını önceki yazılarımızda kaydetmiştik. Ancak, gelir kaynaklarına yönelik bilgiler daha yeni ortaya çıkmaya başladı.
IŞİD’ın alçakca katlettiği Amerikalı foto muhabiri James Wright Foley’in iadesi için 100 milyon avro fidye istediğinin ortaya çıkması üzerine finans kaynaklarına bakış açısı da değişti. Columbia Üniversitesi’ndan Austin Long, IŞİD’in adeta mafia gibi çalıştığını ve ortada para kazanmak için bir fırsat gördüğünde bunu değerlendirdiğini iddia ediyor. Daha önce sadece ele geçirdikleri petrol rafinerilerinden günde en az 2 milyon dolar kazandıkları, Musul’u ele geçirmeleriyle, bankalardaki 400 milyon dolar nakit paraya el koydukları ve Katar gibi bazı körfez ülkelerinin kendilerini finanse ettiği yönündeki iddialar bulunuyordu.
New York Times gazetesinin yayınladığı bir araştırma haberde El Kaide bağlantılı terör örgütlerinin 2008 yılından bugüne fidye işinden en az 125 milyon dolar kazandığı belirtilirken, ABD Hazine Bakanlığı 2012 yılında yayınladığı raporda bu karamı 120 milyon dolar olarak göstermişti.
Raporlarda sadece Fransa’nın kaçırılan vatandaşları için terör örgütlerine 58 milyon dolar fidye ödediği, ve çok ilginç bu paraların transferinde de IŞİD’ın finansörü olduğu iddia edilen Katar hükümetinin arabuluculuk yaptığı ileri gelen uluslararası medya kuruluşlarında yar aldı.
-Fransa, IŞİD’a fidye öderken çok çömert
Teröristlerle pazarlık yapmakta çekinmeyen Fransa hükümeti, geçtiğimiz yıl IŞİD tarafından Suriye’de kaçırılıp fidye istenen dört Fransız gazeteci Nicolas Henin, Pierre Torres, Edouard Elias ve Didier François’un elleri ve gözleri bağı halde Türkiye sınırında serbest bırakılması sonucunda ne kadar fidye ödediklerini açıklamamıştı. IŞİD, Fransa başta olmak üzere diğer bazı Avrupa ülkelerinin ödediği milyonlarca dolar fidye karşılığında saflarını daha da sıklaştırıyor, ve karlı gördüğü bu pazarda büyümeye devam ediyor.
IŞID’ın elinde rehin tutulan 49 Türk vatandaşımızın dışında 2 Amerikalı, 2 İtalyan, 1 Danimarkalı ve 1 Japon daha bulunuyor. Rehinelerin kurtarılabilmesi için ABD’nin temmuz ayında Foley’I kurtarmak için yaptığı , ancak Foley’in başka yere nakledilmesiyle ıskaladığı operasyon benzeri olumsuz sonuç almamak için ilgili hükümetlerin daha iyi istihbarat için çalışması gerekiyor. Yoksa, fidye ödeyerek geri kazanılan hayatlar, IŞİD’ın elindeki rehine listesini büyütmeye yardımcı olacaktır.
-Uyuşturucu kullananlar iyi düşünsün!
Bize düşen tüm dünyanın sigaranın yasaklanmasında gösterdiği başarıyı, uyuşturucu kullanımında da tekrarlamak. Çok ilginçtir ki üzerinde ‘’Sigara Öldürür’’ yazan ürünlerden hükümetler ağır vergi alarak zenginleşirken, kokain ve uyuşturucu ürünlerine karşı silahlı mücadele veriliyor. Bu iş size garip gelmiyor mu?. Uyuşturucu kullanan herkes artık şunu iyi anlamalı; Uyuşturucuya ödediğiniz her kuruş uluslararası terörün eline geçip katliam olarak yakınınıza geliyor.
Paylaş