Paylaş
2020 yılında televizyonda ne futbol, ne siyaset ne de survivor izlendi, genç ama yetenekli aşçı adaylarının usta şeflerle olan maceraları izlendi. Resmen herkes evde master chef oldu..
Televizyonda yemek ve seyahat programları pandemi nedeniyle aksayınca televizyonlar bile önceki yayınlarını ekrana koyduğu gibi, bizler de #tbt yaparak ne zaman, nerde, ne yedik? arşivden derlediğimiz fotoları sosyal medyalarımızdan servis ettik.
*
#Evdekal diyerek evde kaldığımız bu sene, home ofis çalışan babalar evde anne rolünü kapmaya çalışırcasına, yemek yapmaya başladılar. Ev dışı tüketim azalırken, ev tüketimi arttı. Pijama satışları tavan yaptığı bu sene, evde atıştırmalık ürünlerde talep patlaması oldu.
Pandemi nedeniyle ‘bağışıklık sistemi’ önem kazandığı için suya daha fazla limon katık, kelle paça, ilik suyu, propolis takviyeleri, E vitamini, D vitamini, Çinko, Demir, Fosfat derken, hangi gıdada ne var araştırır olduk.
Mutfaklarda hijyen hiç bu kadar önemli olmamıştı. Ateş ölçmeden, eldiven ve maske takmadan mutfağa girmedik. İş yeri hijyeni ve sertifikalı işletmeler önem kazandı.
Paket servis hızlandı ve önem kazandı. Kuryelik yeni meslek oldu. Servisi bilen garson yerine, motor kullanmayı bilen garson aranır oldu.
*
Büyük işletmeler günlerce aylarca kapalı kalınca, ‘her şeyin küçüğü makbuldür’ sözünü hatırlayarak ‘küçük olsun benim olsun’ işletmelerine doğru bir kayış başladı.
Gastronomi festivalleri, gastronomi fuar ve tüm organizasyonları iptal edildi. Online bir hayata merhaba dedik. Online paneller, online mutfak work shopları, online gastronomi hayatımıza girdi, izleyerek öğrenmeye geçtik.
Bakkaldan marketten pazardan gıda alışverişi yapmak yerine marketlerin online sitelerinden, sipariş vermeye başladık.
Koronavirüs salgını ve bunun sonucunda ortaya çıkan kilitlenmeler, sağlık davranışlarında büyük değişikliklere yol açarak, insanları fiziksel aktiviteyi azaltmaya ve daha fazla abur cubur yemeye teşvik etti. Stres seviyelerimizi yükseltti ve kilo alımını artırdı.
*
Unesco’nun Gastronomi şehirleri kervanına Gaziantep, Hatay’dan sonra Afyonkarahisar da katıldı. Bursa, Kahramanmaraş, Urfa, Çorum, Kastamonu, Tokat gibi şehirler de hazırlıklara başladı. Gastronomi şehri olamasak da uğrunda yeriz içeriz ölürüz moduna geçtiler.
Şimdilik restoranlar, eğlence işletmeleri kapalı, garsonlar, komiler, aşçılar sektörün mutfak çalışanları yardımlarla geçinmeye çalışıyor. Ağzımızın tadı bozuldu. İşletmeler su üzerinde kalarak nefes alsak yeter diyorlar.
Umarım ağzımızın tadı yerine gelir, kafelerde, lokantalarda eğlenip neşelendiğimiz keyfimizin geldiği günler geri gelir… Bu günleri de unutur gideriz.
Yılın son iyilik hareketi
Gecenin bir saati ortak whatsapp grubundan PR uzmanı Ece Arar’dan bir mesaj geldi: ‘A.B.D’de yaşayan bir Türk vatandaşı, yaşlı amcasının ve eşinin bir ameliyat nedeniyle İzmir’den Bursa’ya gelerek önemli bir operasyondan geçtiğini, Bursa’da yalnız ve kimseleri olmadığını, bir sıcak gülümseme, dost aradıklarını, hastane yemeklerinden de bıktıkları için bizim ilgilenmemiz konusunda ricası oldu.
Bursa insanı yardımsever ve misafirperverdir. Grubumuzda yer alan Pissboğazlar’dan Barış hemen organize etti. Bursa Gastronomi Turizmi Derneği başta olmak üzere, Kardelen Kestane Şekeri’nden Mümin Akgün, Siesta’dan Müşfik Çırpanlı, Nevale’den Ayşe Aktaş, Beef Burger’den Ozan Dündar, Balıkçı Rıza gece gündüz demeden hastanenin kapısında bitiverdiler. Yemekler, tatlılar biri gitti biri geldi. Amaç yalnız olmadıklarını hissettirmek, onlara Bursa’nın gönül zenginliğini sunmaktı. 2020 bizi bu sene çok yordun. Bu da sana giderayak kapak olsun...
Paylaş