“YEMEN’de Türk izleri” başlıklı yazıma her yerden mesaj geldi. “Çok duygulandık, gözlerimiz yaşararak okuduk” diyenler olduğu gibi, Yemen hakkında bilgi isteyenler de var. Ben kısaca, bizimle ilgili bazı bilgiler verdikten sonra, okur mektuplarından söz edeceğim.
* * *
Yemen 1517 yılında Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethi ve Memlûklu Sultanlığı’na son vermesiyle Osmanlı yönetimine girdi.
401 yıl Türk idaresinde kalan Yemen, 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi ile terk edildi ve İngiliz hâkimiyetine girdi, 1962’de cumhuriyet ilan edildi. 300 binden fazla şehit verdiğimiz Yemen için söylenen türkülerin en hazini “Yemen Türküsü”dür:
“Burası Huş’tur, yolu yokuştur / Giden gelmiyor, acep ne iştir?”
Bu arada “Kahve Yemen’den gelir / Bülbül çemenden gelir” diyen neşeli Yemen türkülerimiz de var tabii...
* * *
Yemen, Arap Yarımadası’nın en ucunda bir ülke. Başkenti Sanaa...
Osmanlı, Yemen’i terk ettikten sonra, Yemen halkının iki yakası bir araya gelmedi.
İç mücadeleler bir türlü bitmiyor, Yemen dağlarında hâlâ kan akıyor!
Ülke fakirleşmiş, “Kahve Yemen’den gelir” türküsündeki kahve ağaçları gitmiş, yerini uyuşturucu özelliği olan “gat” ağaçları almış. Yemenliler, ağızlarında “gat” denilen bitkiyi sakız gibi çiğniyor, sonra da uyuşup bir kenarda sızıyor!
Tüm geri kalmış ülkelerde olduğu gibi Yemen’i de, Batı emperyalizmi bu hale getirdi.
* * *
“Yemen’de Türk İzleri” başlıklı yazıma gelen çok sayıdaki mesajdan iki örnek vermek istiyorum: atillaengin@atillaengin.com yazıyor:
“Yemen ile ilgili yazınızı bir çırpıda okudum ve çok duygulandım. Bu muhteşem türkü, Yemen’e gidip de dönmeyen cesur yüreklerin türküsüdür. Basireti bağlanmış, hanedan kavgalarından zayıf düşmüş, harem saplantılı, kadınını doğumdan ölüme kadar bir hizmetkâr sayan Osmanlı’nın çıkarlarını savunmaya yeminli bu gencecik ve cahil aslanların türküsü...
Yurdu ve vatanı için hayatını feda eden aslanların...
Allah katında ölümsüzleşip cennete gideceğine inandırılan bu fidanlar, gözlerini kırpmadan ölüme gitmişlerdir. İşte, insanın iliklerine işleyen bu türkü onların türküsüdür. Acıların türküsü...
İsimsiz Anadolu âşığının yarattığı bu içli melodiyi ve sözlerini unutmamak, Yemen’de canını verip, meçhul mezarlarında ebedi uykularına dalmış şanlı kahramanlarımızı da unutmamaktır. Bu türkü her çalındığında, doğanın kutsal ve gizemli toprağı ile bütünleşen o ölümsüz bedenlerin ruhları okşanacaktır. Bilecekler ki, unutulmadılar. Bilecekler ki unutmadık!”
* * *
Yemen’in başkenti Sanaa’daki Büyükelçimiz Mehmet Dönmez’den haber geldi. Diyor ki:
“Yemen’de Türk İzleri başlıklı yazınızı duygulanarak okudum. Bu topraklarda sayıları 300 bine ulaşan şehit bırakmışız. Bu açıdan acı anılarla dolu bir ülke Yemen...
Türkiye’nin aziz şehitlerimizin ruhlarına borcu olan Sanaa’daki ‘Şehitlik anıtımız’ tamamlanmak üzeredir. Sayın Cumhurbaşkanımızın Yemen’e bu yıl gerçekleştirmesi planlanan ziyareti sırasında şehitliğimiz Osmanlı Kışlası’nın karşısında, tüm görkemi ile açılacaktır. Köşenizde Yemen şehitlerimizin anılarına yer verdiğiniz için şükranlarımı, selam ve saygılarımı sunarım.