İnsanlık öldü mü?

ZİYARET için gazeteye gelen bir arkadaşım, daha odadaki koltuğa oturmadan, içini çekerek, hüzün dolu bir sesle: “İnsanlık ölmüş vallahi!” dedi.

“Hayrola, ne oldu?” diye sordum.
“Az önce Güneşli yolunda gördüğüm olayın insanlıkla ilgisi yok!”
“Ne oldu ki? Ne gördün? Anlat bakalım...”
“Adamın biri yerde yatıyordu. Ölmüş mü, yaralı mı, bir araç mı çarptı, fenalık mı geçirdi, belli değil! Yardıma ihtiyacı olduğu belli...”
“Eee... Sonra ne oldu?”
“Onlarca insan yürüyüp yanından geçti, dönüp ona bakan olmadı. Herkes görmezlikten geldi. Kimsede yardım duygusu ve vicdan kalmamış arkadaş!”
“İyi diyorsun da, peki, sen niye yardım etmedin?”
“Haklısın. Ben de yardım etmedim. Yaralı bir kişiye yardım etmek, insanî bir görevdir ama ben de insanlık yapmadım doğrusu... Eski bir tarihte başımdan geçen bir olaydan sonra Kuran-ı Kerim’e el basarak yemin ettiğim için artık kimseye yardım edemiyorum. Kalbim parça parça olsa da, kafama tabanca dayasalar da, yine yardım edemem. Üzülürüm sadece... Kalbim kan ağlar, elim ayağım titrer ama yapamam... Dedim ya, yemin ettim bir kere...”
“Garip bir durum... Hem insanlık ölmüş diyorsun, hem de aynı vicdansızlığı kendin yapıyorsun. Tam bir çelişki, tam bir saçmalık değil mi?”
“Öyle söyleme... Dedim ya, birkaç yıl önce, yolda bulduğum bir yaralıyı hastaneye götüreyim demiştim, başıma gelmeyen kalmamıştı... Dinlemek ister misin?”
“İsterim tabii... Merak ettim, anlat bakalım, ne oldu?”
* * *
Arkadaşım anlattı:
“Birkaç yıl önceydi. Topkapı dışında, yerde bir adamın yaralı olarak yattığını gördüm. Her yanı kan içindeydi ve can çekişiyordu! Bir otomobilin çarpıp kaçtığını anladım.
Adamı kucaklayıp, bin bir güçlükle arabamın arka koltuğuna taşıdım. Üstüm başım da, yepyeni arabamın koltuğu da kanlar içinde kaldı.
Alelacele Cerrahpaşa Hastanesi’ne gittim. Yaralı derhal Acil Servis’te ameliyata alındı.
Benim insanlık görevim bitmişti. Artık gidebilirdim. Öyle değil mi?
Nah gidebilirim! Hastane polisi yakama yapıştı:
‘Dur bakalım arkadaş, belki adamı sen ezdin!’ dedi.
Polise, sadece insani görevimi yaptığımı anlatamadım. ‘Bak memur bey’  dedim, ‘Eğer adama ben çarpsam, arabada ezikler olur. Gördüğün gibi en ufak bir iz yok. Ayrıca adımı-sanımı, işimi-adresimi verdim. İstediğiniz vakit beni bulabilirsiniz. İşim gücüm var, iş görüşmeleri yapacağım. Ben sanık değil, tanığım, ifademi verdim, bırak gideyim.’
Hayır, gidemedim. Beni 24 saatten fazla nezarette tuttular. Çektiğim eziyeti ve yaşadığım korkuyu ben bilirim. Allah’tan, yaralı kendine geldi ve ifade verdi de, yakamı bıraktılar.
Eğer adam konuşamadan ölseydi, yanmıştım. Suçsuz olduğumu nasıl kanıtlayacaktım?”
* * *
“Bir daha insani yardım mı? Allah göstermesin! Artık yeminliyim.
Ülkemizde önce anlayışın değişmesi ve insanlara güvenilmesi lazım...
Yardım eden herkese suçlu muamelesi yapılırsa, iyiliğin karşılığı karakollarda sürünmek olursa, kimse kimseye yardım etmez!
Ben o gün dersimi aldım, o öfkeyle yemin ettim. Artık kalbim parça parça olsa da, yüreğim yangın yerine dönse de kimseye yardım edemiyorum.
Hadi ben böyleyim... Utanıyorum... Peki, diğer insanlar niye yardım etmiyor?
İnsanlık ölmüş arkadaş!”
Yazarın Tüm Yazıları