Cumhurbaşkanı bu işe “Tarihi fırsat” diye başladı.
İçişleri Bakanı “Cesur adımlar atıyoruz!” dedi. Yandaş medya onları alkışladı.
Başbakan da dün, PKK’nin Meclis’teki temsilcileri olan DTP’lilerle bir saat görüştü.
Yavaş yavaş akan su taşı aşındırır.
Anlaşılan, 25 yıldır devam eden terör de devleti aşındırdı.
Aksini kimse iddia etmesin, kimse “Terörle bir yere varılmaz!” demesin.
Geldiğimiz noktada anlaşılıyor ki, terörle bir yerlere varılıyor!
* * *
Geçmişteki olumlu ya da olumsuz olaylar, tatlı ya da hüzünlü anılar, anlayana önemli derstir.
Başbakan Tayyip Bey bugün, demokrasiden, laiklikten, cumhuriyetten, her şeyden bol bol bahsediyor, nutuklar çekiyor.
Peki, eskiden neler diyordu? İnsan hafızası zayıftır. Hele bizim gibi ülkelerin toplumsal hafızası daha da zayıf... Hani “balık hafızası” dedikleri cinsten... Zayıf mı, zayıf!
Hulki Cevizoğlu, 1994 yılında HBB televizyonunda yaptığı sohbetleri kitap halinde yayınlayarak eski günleri anımsattı.
“Geçmiş Zaman Olur ki...” adlı kitapta ilginç söyleşiler var. Hele bir tanesi var ki, özellikle üzerinde durulmalı...
* * *
Tarih 22 Kasım 1994... HBB televizyonu - Ceviz Kabuğu Programı... İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Tayyip Erdoğan, Aziz Nesin’e şöyle ateş püskürüyor:
“Benimle ilgili Aziz Nesin Bey bir ifade kullandı. ‘İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, ben şeriatçıyım’ diyor. İşte böyle diyenlerin olduğu Türkiye’de filan... Onları yetiştirenler... İmam hatip okullarına saldırlar filan... Aziz Nesin Bey kendisinin aydın olduğunu söylüyor. Tabii aydınlığın tarifini de, karanlığın tarifini de anlamak mümkün değil.
Önümde 18 Şubat 1951 tarihli eski Vatan Gazetesi’nin birinci sayfası var.
Gazetenin manşetini koskocaman bir fotoğraf kaplamış...
Elinde süngüsü parlayan 22 yaşında bir Türk askerinin fotoğrafı bu... Altında şöyle yazılı:
“Dünyaca şöhret olan süngüsüyle Kore’deki insanlık cephesine giden Mehmetçik.”
O gün gemi ile İskenderun Limanı’ndan Kore’ye Türk takviye birliği uğurlanıyor. Kore’de kanlı savaş olanca şiddetiyle devam ediyor.
Fotoğraftaki zıpkın gibi Mehmetçik, binlerce kişilik savaş birliğine gönüllü olarak katılan iki askerden biri... Peki, gönüllü olarak kendini savaş cehennemine atan bu genç adam kim?
Adı; Zeki Başeskioğlu... Biz onu bugün “Zeki Triko” diye tanıyoruz.
¡ ¡ ¡
Ucu bucağı belli olmayan soruşturmalar... Ne olduğu bilinmeyen açılımlar... İçeriği anlaşılamayan “tarihi fırsat”... İmralı canisi Abdullah Öcalan’ın 15 Ağustos’ta açıklayacağı belirtilen “terör sorununa çözüm planı”...
Kavgaları bitmeyen parti liderleri... Birbiriyle boğuşan medya...
Gırtlak gırtlağa gelen laikler, antilaikler... Laik Cumhuriyet yanlılarının gözünü oymaya çalışan dinciler...
Terör, çeteler, hırsızlık, arsızlık, vurgun, soygun! Ne ararsanız var bu tiyatroda...
Satılan değerler, ekonomik kriz ve her geçen gün biraz daha artan işsizlik de cabası!
Böyle bir hengâmede yaşamaya çalışıyoruz!
* * *
Dışarıdan Ermeniler bastırıyor, Rumlar Kıbrıs’ı kapmaya çalışıyor, Kürtler bağımsız bir Kürdistan peşinde koşuyor. DTP’li bir kadın milletvekili de her fırsatta “Kürdistan’ın sınırlarını çizdik!”diyerek yangına mazot dökmeyi seviyor!
Yasalar insan öldürmeye ancak “nefsi müdafaa” halinde izin verir. Sadece, can kurtarmak için can almak meşrudur, cezası yoktur.
Güvelik güçleri silahlı çatışmalarda kendilerini savunmak için birilerini öldürmek zorunda kalırlarsa durum yargıya intikal eder, olayın “nefsi müdafaa” olup olmadığına, delilleri inceleyen, tanıkları dinleyen hâkim karar verir.
* * *
Güneydoğu’daki güvenlik güçleri çok sayıda yargısız infazla suçlanıyor
Halen tutuklu olan Kayseri Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz’ün, Cizre’de görev yaptığı 1994 ve 1995 yıllarında birçok yasadışı infazın sorumlusu olduğu iddia ediliyor. Kim iddia ediyor bunu? Bir zamanlar devletin “tetikçi” olarak kullandığı eski PKK itirafçıları...
Albay Temizöz, uzun zamandan beri terör örgütlerinin, özellikle PKK’nın hedefindeki isimlerden biriydi.
“Tükenmez Kalem” ve “Sokak Lambası” rumuzlu gizli tanıklar, kendileri de hapse girince, ifadelerinin doğru olmadığını söyleyip itiraflarının yok sayılmasını istediler.
Bunlar şimdi, savcılığa yolladıkları yeni dilekçelerde “Gizli tanıklık yapıp kendinizi kurtarın dediler, birçok vaatte bulundular. Biz de kendimizi ve ailelerimizi korumak için bu yola başvurduk. Söylediklerimizi dikkate almayın” diyorlar.
Türkiye, dünyada krizden en çok zarar gören ülkelerin başında geliyor. (Kriz bizi teğet geçecek diyen Tayyip Bey’in kulakları çınlasın!)
İşsiz sayımız tahammülü aşan boyutlara yükseldi...
En pahalı benzin ve motorini kullanarak “kazık yemekte” nasıl Avrupa şampiyonu olduysak, işsizlik artışında da, maşallah “dünya ikinciliğini” elde etmiş bulunuyoruz! Şampiyonluğa bir adım kaldı. Ha gayret Tayyip Bey!
Ülkede, AKP yandaşları hariç, tüm vatandaşların geliri azaldı, borçları arttı.
İki üniversite bitirmiş pırıl pırıl gençler bile artık geleceğe kaygıyla bakıyor.
* * *
Ana muhalefet lideri Baykal, bu gelişmeleri şöyle izah ediyor:
“Çöküşün sorumlusu bizzat biziz. Maalesef yıllardır yanlış bir politika uyguladık, hâlâ da uyguluyoruz. Nedir bu yanlış politika?