Durum böyle olduğu halde, sözde kulübünü seven taraftarın, takımlarına verdiği bu zarar için her taraftarın oturup düşünmesi, hatta hesap yapması gerekir.
Verilen bu paralar ile kaç tane forma ile küçük çocuklara forma alınıp, kaç tane minik timsaha kombine alma şansımız olabilirdi diye.
Bu konuda hem kulüp yönetimlerine, hem de sorumluluk sahibi taraftara görev düşüyor.
Kendisi bu eylemleri yapmasa bile, yapanlara engel olmalı.
Aksi halde zaten batmakta olan takımlarına, bir darbe de taraftar vurmaktadır.
Ligin en az gol atan ama aynı zamanda ligin en az gol yiyen takımlarından biri olan Bursaspor’da sıkıntı, son yıllarda görmeye alışkın olduğumuz hücum hattıydı.
Ofans bağlamında kritik üç bölge olan orta saha, kanat ve santrafor üçlüsünü aynı sezonda yan yana getirememek sanırım yeşil beyazlıların son yıllarda en büyük sorunu.
Geçtiğimiz sezonlarda son vuruşu yapacak oyuncu bulmayan Bursaspor, bu sefer de çok kaliteli bir santrafora sahip ama topla onu buluşturabilecek orta saha ve kanat yok.
Özellikle oyun kurma anlamında Saivet’in yokluğunda muhtemel olarak bu sezon her maç aynı sıkıntıları yaşayacağız.
Kanatlarda ise Kembo ve Lima’nın mümkün olan en kısa zamanda takıma adapte edilmesi ya da Umut Meraş’ın devamlılığının sağlanması gerekiyor.
Aksi halde sezonun kalan tüm maçlarında Okan ve geri dörtlünün hata yapmaması için kendimizi dua eder pozisyonda bulacağız.
Tıpkı cumartesi günü olduğu gibi.
İyi niyetli ve istekli mücadele.
Genç oyuncuların varlığı.
Fikstür zorluğu.
Bunların her biri geçerli ve gerçekçi bir mazeret olabilir.
Lakin, 7 maç geride kaldı.
Devrenin neredeyse yarısı bitti.
İyi mücadele ve futbol mutlaka önemli.
Ligin kadro kalitesi ve derinliği bakımından en iyi ekiplerinden biri.
Üstelik çok az transfer yaptığı için, ligin en oturmuş takımı konumunda.
Ve ligin en az gol yiyen takımı…
Böyle bir takım karşısında, 9 yeni oyuncusu ile Bursaspor sezonun en iyi performansını ortaya koydu.
Özellikle oyunun ilk yarısında hem rakibi oynatmadı, hem de çok kaliteli bir futbol ortaya koydu.
Orta alanda oynayan Badji-Saivet-Aytaç üçlüsü hem ofansif anlamda, hem de defansif anlamda Başakşehir’in orta sahasına üstünlüğünü kabul ettirdiler.
Fakat ikinci yarıda maalesef aynı tempoyu koruyamadı.
Pazar gecesi Rize deplasmanını da bu şekilde yorumlayacak olursak;
Bardağın dolu tarafı:
İki takım arasındaki geçmişte yaşanan olaylardan dolayı gerilimi ve atmosferi yüksek bir karşılaşmadan yenilmeden çıkmak önemliydi.
Halen özellikle fiziksel açıdan zamana ihtiyacı olsa da Bursaspor yıllar sonra aradığı santrafora kavuşmuş gibi duruyor.
Umarım geçmiş yıllarda yaşadığı kronik sakatlıklar tekrar baş göstermez.
Zaten şu an ki en büyük sıkıntısı son yıllardaki maç eksikliği...
Defansın göbeğinde oynayan Ertuğrul-Chedjou ikilisi çabuk uyum yakaladı.
Pazar gecesi için 2 cümle yazacağım Cüneyt Çakır ile ilgili:
Babel’in golünü, İstanbul’da Yusuf Erdoğan atmış olsaydı gol VAR ile iptal olurdu.
İlk yarıda Medel’in boş alanda topa değil, rakibe doğru yüklenip düşürme olayını Aytaç yapsaydı kırmızı kartı yerdi.
İşte Türk futbolunun her zamanki açmazı da budur.
Kararların renklere göre değişmesi.
O bakımdan VAR da gelse YOK da gelse Anadolu takımlarının yazgısı kolay kolay değişmeyecek.
***
Devşirme stoper, gol atamayan santrafor, çalışan ama bal yapamayan kanatlar, bir de üstüne ilk iki haftanın en iyi oyuncusu Badji’nin sakatlığı.
Tüm bu olumsuzluklar yetmezmiş gibi maça adeta 1-0 yenik başlayan bir Bursaspor.
Kim ne derse desin, bu kadar yokluğun olduğu bir atmosferde, çıkarılan 1 puan değerlidir.
Hatta Furkan 73. dakikadaki pozisyonda biraz daha sakin kalabilse, 3 puanı almak işten bile değildi.
Maçın kırılma noktası ise, maç 1-0 Konyaspor’un lehine iken, Fofana’nın 2’ye 1 pozisyonda pas vermeyip dışarıya vurduğu pozisyondu.
Zaten o dakikadan sonra da genel olarak oyunun kontrolünü ele alan ve sahada istediğini yapan takım Bursaspor idi.
Ama her zamanki gibi bitiricilik konusunda ciddi sorunlar yaşamaya devam ediyor yeşil-beyazlılar.
Bu görüntü yakın zamanda düzeltilmezse, bu maceranın sonu kötü bitebilir.
İlk olarak saha içinden başlayalım:
Geçtiğimiz sezon son maçlarda ligde kalmayı başaran bir kadro vardı elimizde.
O kadrodan, takımın en büyük silahı Pablo Martin Batalla ayrıldı.
Defansın en iyi adamı ve geriden oyun kurma anlamında ciddi katkıları olan Titi de gitti.
Karakter ve devamlılık konusunda sıkıntıları olsa da, adam eksiltme özelliği ile takımı ileriye taşıyan en iyi adamlardan biri Kembo yok.
2 yıldır süren santrafor sorunu halen devam ediyor.