Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu
Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu
Prof.Dr. Mikdat KadıoğluYazarın Tüm Yazıları

El Nino’nun gecikmeli etkisi ve biriken sera gazları nedeniyle, 2007 en sıcak yıl olmaya aday, demiştim

"2007, dünyanın gördüğü en sıcak yıl olabilir" şeklindeki dış kaynaklı haberleri görmüşünüzdür.

Hálbuki aynı açıklamayı ben yaklaşık 4 ay önce burada yapmıştım. Peki, neden medyamız ve bazı kurumlarımız kendi meteorologlarını dikkate almıyor?

Dünyadaki meteorolojik ve iklimsel değişimleri çok yakından takip eden biri olarak 2007 yılının en sıcak yıl olabileceğini bu köşeden 18 Eylül 2006 tarihinde "2007 en sıcak yıl olacak Allah beni ıslah etsin!" başlığı ile vermiştim. Bunun nedenini şöyle açıklamıştım: "Şimdi gözler yine El Nino’da. Bulgulara göre şuan El Nino da önemli gelişme işaretleri var. Eğer bu durum devam eder kuvvetli bir El Nino ortaya çıkarsa, 1998’den beri artan sera gazları ile birlikte 2007 yılı en sıcak yıl olmaya aday."

Aslında son 1400 yılın en sıcak 1. yılı 1998 yılıdır. Bunun havada biriken sera gazları ve kuvvetli bir El Nino gibi 2 büyük nedeni vardı. Böylece, 1998 en sıcak 1. yıl, 2002 en sıcak 2. yıl, 2003 en sıcak 3. yıl, 2004 en sıcak 4. yıl, 2005 en sıcak 5. yıl ve 2006 en sıcak 6. yıl oldu. Bir ara 2005 ve 2006 yılında da El Nino doğacak diye bir beklenti vardı. Bu nedenle, 2005 ve 2006 yılları da en sıcak yıl olmaya adaydı. Fakat El Nino kuvvetli bir şekilde ortaya çıkmayınca 2005 ve 2006 yılı, en sıcak 1. yıl yerine; en sıcak 5. ve 6. yıl oldu. Benzer şekilde mart ayında kaybolacak olan El Nino’nun gecikmeli etkisi ve zamanla artan sera gazları nedeniyle 2007’nin de en sıcak yıl olabileceği söyleniyor.

ONLARI DUYDULAR BENİ DUYMADILAR

Bugünlerde medyamızda "2007 ateş gibi!" vb. başlıklar ile yer alan haberlerin kaynağı İngiltere’deki İklim Araştırma Birimi Başkanı ve East Anglia Üniversitesi öğretim üyesi Profesör Phil Jones. Bu meslektaşım Independent gazetesine verdiği demecinde şunları söylüyor: "Küresel ısınmayla birlikte bu yıl etkili olması beklenen El Nino, 2007’yi dünyanın gördüğü en sıcak yıl haline getirebilecek." Bu haber birçok gazetemizde ve televizyonumuzun ana haber bültenlerinde yer adlı. Ama benim yaklaşık 4 ay önce yaptığım benzer açıklamayı ise sadece bu köşeyi takip edenler duyabildi.

Geçen haftaki yazımda ise "Özetle, IRI’ya göre 2007 Kış mevsimi Ocak ayının son günlerine doğru (Türkiye’de) kendini iyicene göstermeye başlayacak ve bu yıl uzun yıllar ortalamasında bir kış mevsimi yaşanacak." dedim. Benzer bir açıklamayı birkaç ay sonra İngiliz meslektaşım yaparsa onun artık Türkiye’de bir haber değeri olacağını sanmıyorum. Bunun bir örneğini 2005 yılında şöyle yaşamıştık: "NASA’ya göre 2005 yazı, son yılların en sıcak yazlarından birisi olacak" şeklinde bir haber çıktı. Tahminler yenilenip değiştirilmesine rağmen ancak, "’En sıcak yaz’ korkusu bitti. NASA’nın en sıcak yaz tahmini tutmadı. Son meteorolojik gelişmeler, ’2005, son yılların en sıcak yazı olacak’ iddiasında bulunan NASA’yı yalancı çıkardı." şeklinde çok sonra bu haber takip edilebildi.

Dünyanın en iyi üniversitelerinde eğitim almış ve çalışmalar yapmış olsak da çoğu kez söylediklerimizin bir İngiliz’in söyledikleri kadar kıymeti yok. Benzer şekilde, TÜBİTAK Bilim ve Teşvik Ödülleri de almış olmalarına rağmen, bölümümüzdeki hiçbir öğretim üyesinin kendi konularındaki TÜBİTAK’ın hiçbir çalışmasında yeri yok. Aynı şekilde meteoroloji kurumumuz için, adı meteoroloji olan bölümümüzde hayatlarını meteorolojiye adamış öğretim üyelerinin, hayatında hiç meteoroloji ile ilgilenmemiş olan ne öğretim üyelerinden ne de herhangi birinden hiçbir farkı ve artı bir değeri yok. Maalesef yıllardır bir türlü kırılamayan bir yabancı hayranlığı, kurumsal milliyetçilik ve körlük, hizipçilik, vb. komplekslerimiz var. Özetle, hiçbir gruba dáhil olmadan, siyaset, kulis, vb. şeyler yapmadan Türkiye’de sadece bilim insanı olarak bir şeyler yapmaya kalkışmak çok zor. Bu ülkede dost-ahbap ilişkilerinin yerini kurumsal ilişkilerin almasını ve gerektiğinde de takdir edilmeyi beklemek ise sadece ham bir hayal.
Yazarın Tüm Yazıları