Paylaş
Türkiye, 9 yıl önce, 14 Kasım 2013’te ihtiyari (isteğe bağlı) olarak başlatılan alternatif çözüm yöntemi arabuluculukla tanıştı.
Hukuk uyuşmazlıklarını, tarafların anlaşması ile bir ay gibi kısa sürede mahkemesiz ve ekonomik şekilde çözüme kavuşturan arabuluculuk, yargının işyükünü azalttığı gibi toplumsal uzlaşı kültürüne de katkı sağlıyor.
Arabuluculuk sisteminde yakalanan başarı sonrası bu yöntem iş uyuşmazlıklarında 1 Ocak 2018, ticari uyuşmazlıklarda 1 Ocak 2019, tüketici uyuşmazlıklarında 28 Temmuz 2020’den itibaren zorunlu hale geldi. Artık, bu uyuşmazlıklar dava şartı olarak önce arabulucuda müzakere ediliyor. Anlaşma sağlanamazsa, taraflar dava açıyor.
KİRA ANLAŞMAZLIĞINI DA ARABULUCU ÇÖZECEK
Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre 2022’de ihtiyari arabuluculukta başarı oranı yüzde 99’a yükselirken, kapsam da genişletiliyor. Kısa sürede Meclis’e sunulması ve yasalaşması beklenen yeni yargı paketiyle patlayan kira uyuşmazlıkları, kat mülkiyeti ve komşuluk hukukundan doğan ihtilaflar zorunlu dava şartı olarak arabuluculuk kapsamına alınıyor. İş, ticari ve tüketici uyuşmazlıklarından sonra kira uyuşmazlıkları da mahkemeden önce arabulucuya gidecek.
KİRA UYUŞMAZLIĞINA BİR AYDA ÇÖZÜM
Paket yasalaşınca, arabulucular, kira uyuşmazlıklarının yanı sıra, balkondan halı çırptığı, yüksek sesle müzik dinlediği, televizyon izlediği için kavga eden komşular için de çözümün ilk adresi olacak. Bazen yıllarca süren kira ve komşuluk davaları arabulucuda bir ay içinde çözümlenebilecek. Taraflar arabulucuda anlaşamazlarsa mahkemenin kapısını çalacak.
BOZDAĞ: KİRA UYUŞMAZLIKLARI HIZLA ÇÖZÜLECEK
Geçen hafta Hürriyet’in geleneksel kahvaltısına konuk olan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile arabuluculukta yeni dönemi konuştum. Bozdağ, yeni yargı paketinin tamamlandığını, Meclis’e sunulacağını, kira, kat mülkiyeti ve komşuluk hukukundan doğan ihtilafların da zorunlu dava şartı olarak arabuluculuk kapsamına alındığını söyledi. Bozdağ, yeni paketin seçimden önce yasalaşacağını belirterek, bakın düzenlemelerle ilgili neler anlattı:
ARABULUCULUĞU GENİŞLETECEĞİZ
“Kira uyuşmazlıkları çok arttı. Artık bu uyuşmazlıklar, mahkemeye düşmeden, arabulucuda daha iyi bir şekilde ve kısa sürede çözümlenecek. Komşuluk hukuku, kat mülkiyeti hukuku, kiralar her gün bir arada olan insanlarla ilgili konular. Bunların mahkemeden önce arabulucuda çözülmesi daha uygun. Bu uyuşmazlıklarda doğrudan dava açılamayacak. Önce arabulucuya gidecek, bir ay içinde bu iş neticelendirilecek. Bu dosyalar mahkemelerin üzerinden düşecek. Yargının işyükü azalacak. Arabuluculuğun kapsamını da adım adım genişleteceğiz. Arabuluculuk sınavı kaldırılmayacak. Beş yılını dolduran avukatlar sınava girip arabulucu olabilecek. Çok hayırlı ve yararlı bir müessese.
YENİ ARABULUCULUK KANUNU SEÇİMDEN SONRA
Arabuluculuk Merkezleri Kanunu’nu seçimden sonra daha geniş ele alacağız. Birtakım boşluklar var. Yeni bir kanun çıkarılacak. Çalışmamız hazır ama seçim yaklaştığı ve teknik bir konu olduğu için seçimden sonra ilk gündeme getireceğimiz düzenlemelerden biri olacak.
NOTERLER GİBİ DENETLENECEKLER
Arabulucular ve uzlaştırmacılarla ilgili yeni bir sistem kurulacak. Bu merkezlere standart getirilecek. Teftiş Kurulu’na bağlı Adalet müfettişleri arabuluculuk merkezlerini noter gibi denetleyecekler. Disiplin hükümleri uygulanacak. Her yerde arabuluculuk yapılamayacak. İşyerinde arabuluculuk olmayacak. Arabuluculuk merkezinde olacak. Onlara da standart getireceğiz.
BAŞARI ORANI YÜKSEK
Arabuluculuktaki başarıyı rakamlar ortaya koyuyor. 19 Ekim 2022 itibarıyla arabuluculuk için sisteme girilen dosya sayısı 3 milyon 564 bin 214. Bu dosyaların 2 milyon 279 bin 156’sında anlaşma sağlandı. Başarı oranı genelde yüzde 69 oldu. İhtiyari arabuluculuğa gelen dosya sayısı 1 milyon 182 bin 519. Bu dosyalardan 1 milyon 53 bin 750’sinde anlaşma sağlandı. İhtiyari arabuluculukta başarı oranı çok yüksek ve yüzde 99’a ulaştı. İş uyuşmazlıklarında sisteme giren dosya sayısı 1 milyon 626 bin, anlaşma sağlanan dosya sayısı 881 bin 224 ve başarı oranı yüzde 57. Ticari uyuşmazlıklarda sisteme giren dosya sayısı 554 bin 211, anlaşma sağlanan dosya sayısı 254 bin 71, başarı oranı yüzde 51. Tüketici uyuşmazlıklarında sisteme giren dosya sayısı 201 bin 248, anlaşma sağlanan dosya sayısı 89 bin 461, başarı oranı ise yüzde 49.”
UCM’YE KORONAVİRÜS BAŞVURUSU
2019’da ortaya çıkan resmi rakamlarla 18 milyondan fazla kişinin ölümüne neden olan COVID-19 pandemisi, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) taşındı. Daha önce örneği bulunmayan ve dünyada bir ilk olan başvuruyu 45 yıllık avukat Dr. Selim Sarıibrahimoğlu yaptı.
Uluslararası Mahkemeler Nezdinde Çalışan Savunma Avukatları Birliği’nin (ADC-ICT) “İyi Duruş Sergileyen Üye”si statüsündeki Sarıibrahimoğlu, tüm dünyayı etkileyen koronavirüs pandemisinin “Sorumlu ya da sorumlularının ortaya çıkarılması” için dava açılması talebiyle UCM’ne başvurdu.
İNSANLIĞA KARŞI SUÇ
Başvurudaki dört talep şöyle sıralandı:
1) Salgına neden olan kişilerin belirlenmesi.
2) Bu kişilerin “insanlığa karşı suçlar” ve “savaş suçları” kapsamında yargılanması ve cezalandırılması.
3) Dünyanın uğradığı bütün ekonomik ve sosyal zararların bu kişiler tarafından giderilmesi.
4) Roma Statüsü’ne taraf olan ülkeler tarafından buna benzer biyolojik saldırıların tekrar yaşanmaması için belirli önlemler alınması.
UCM İNCELİYOR
Başvuru, COVID-19’la ilgili tüm dünyanın merak ettiği bu sorulara yanıt aramak adına atılan önemli bir adım olarak hukuk tarihine geçecek gibi görünüyor. Avukat Sarıibrahimoğlu, başvurunun UCM tarafından incelemeye alındığını, mahkemenin ayrıntılı bilgi talep ettiğini ve bu yanıtı da eylül ayında gönderdiklerini söyledi. Neden böyle bir başvuru yaptığı konusunda avukat Sarıibrahimoğlu ile konuştum. Sadece Avrupa’da 47 milyon insanın koronavirüs nedeniyle enfekte olduğuna, milyonlarca kişinin işsiz kaldığına, dünya ekonomisinin sarsıldığına dikkat çeken Sarıibrahimoğlu bakın ne dedi:
BİYOLOJİK SİLAH MI BELİRLENMELİ
“Bu hastalığın, biyogüvenliği tehlikeye atarak biyolojik silah olarak mı kullanıldığı ya da biyo-laboratuvarlarda mı üretildiği mutlaka belirlenmeli. Bunu sağlamak için, Roma Statüsü’ne göre kurulan Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvuru yaptım. UCM, biyogüvenliği tehlikeye atarak biyolojik silah olarak kullanılan koronavirüsün kökenini araştırmaya ve tüm insanların biyolojik refahını sağlamaya yetkili tek mekanizma. Bundan sonra UCM Savcısı’nın soruşturmayı başlatması gerektiğini düşünüyorum.”
Paylaş