Oya Armutçu

Restorandaki ‘bahşiş’ sorusu

10 Haziran 2024
Restoran ve kafelerde bazen hesabın yüzde 20’sini bulan oranlarda ‘servis bedeli, servis ücreti, kuver’ adları altında para alınıyor. Bazı okurlarım, “Zaten bahşiş veriyoruz, neden servis bedeli de hesaba ekleniyor?” diye şikâyet ediyorlar. Müşteriler, ‘servis ücreti’ adı altında ücret ödemek zorunda mı?  İşletmeler bu yüzden vergi incelemesi, ceza gibi sorunlarla karşılaşabilirler mi?

Önce ‘kuver’ adıyla da bilinen servis ücretinin sözlük anlamına bakalım: Kuver, “Yemeklerin servisinden önce masaya serilen örtü ve bu örtüyle birlikte çatal, bıçak, kaşık, şamdan, tuzluk vb şeylerin servise sunulmasından dolayı alınan ücret” demek. Kafe, restoran, bar gibi işletmeler de servis ücreti nedeniyle farkında olmadan cezalı vergi hatta hapis cezası gibi ağır yaptırımlarla karşılaşmamak için dikkat etmeli. Vergi hukuku uzmanı Avukat Burak Aslanpınar’ın okurlarımın soruları ışığındaki değerlendirmeleri bakın şöyle:

MÖNÜDE YAZMALI

“Kafe, restoran, bar gibi yeme içme ağırlıklı satış yapan yerlerde masalara sunulan hizmet ve garsonların servisi için müşteri gönlünden koparsa yiyecek ve içecek hesabına ek olarak bahşiş bırakabilir. Burada bir zorlama veya bahşişin oranı ya da tutarı bakımından bir belirleme bulunmuyor. Bazı işletmeler ise bu hizmetlerin karşılığını yemek tutarının belli bir yüzdesiyle doğrudan hesaba yazarak tahsil ediyor. İşletmeye göre değişen ve yüzde 10, 13, 15 hatta 20’yi bulabilen bu bedelin karşılığı servis bedeli, servis ücreti gibi adlar altında olabiliyor. Bu adlar altında müşteriden ücret alınması, usule uyulması halinde kanuna aykırı değil. Servis ücreti alınacaksa mutlaka bu durumun önceden müşterinin yani tüketicinin zahmetsizce fark edebileceği şekilde belirtilmiş olması gerekiyor.

GÖRÜLÜR OLMALI

Masaya bırakılan, işletmenin girişinde bulunan mönülerde servis ücreti alınacağının ve oranının kolayca fark edilebilir, gözden kaçmayacak şekilde belirtilmesi bu bakımdan önemli. Salgın döneminde hayatımızın bir parçası haline gelen “QR kod” okutularak akıllı telefonlarla görüntülenen mönülerde de bu açıklamaya yer verilmesi hatta kodun okutulduğu yerde ayrıca yazıyla belirtilmesinde fayda var. Aksi takdirde müşteri, gerekli bilgilendirmenin yapılmadığından bahisle bedeli ödemekten kaçınabilir.

TÜKETİCİ HUKUKU KAPSAMINDA

Servis bedelinin müşteriden alınıp alınamayacağı meselesi tüketici hukuku ile ilgili. Ama bu bedel dolayısıyla ortaya çıkan ve pek farkında olunmayan önemli ve tehlikeli konu vergi hukuku kapsamında. Öncelikle alınan bu bedeli işletme tahsil ettiği için vergisel yükümlülükler işletme nezdinde doğuyor. Ancak garsonlara dağıtılan kısım için ayrıca “ücret” kapsamında gelir vergisi stopajı (kesintisi) yapılması gerekiyor.

Yazının Devamını Oku

‘Uyutmama’ formülleri

3 Haziran 2024
Sahiplenilmeyen sokak köpeklerinin bir ay sonunda uyutulması seçeneğini de içeren yasa teklifinin temmuz ayı içinde Meclis’e sunulması bekleniyor. Buna karşı hayvanseverler de çözüm önerilerini Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile tüm partilere ve milletvekillerine iletiyorlar. Benim de incelediğim bu projelerde hayvanseverlerin ve STK’ların desteği ile derhal kısırlaştırma seferberliği ilk sırada. İki milyon erkek köpeğin kısırlaştırılmasının sorunun altı ayda çözebileceği iddia ediliyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a sunulan projelerden ilki, İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi eski başkanı avukat Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu’nun hazırladığı “Eylem Planı”. Kalafatoğlu’nun, “Köpek OHAL”i öneren planı şöyle:

- ÜÇ MİLYON KÖPEK ACİLEN KISIRLAŞTIRMALI: Ülke çapında, acilen belediyeler, ilgili bakanlıklar, STK’lar Veteriner Hekimler Odaları, Veterinerlik Fakülteleri ve hayvan severlerle işbirliği yapılarak altı ayda tamamlanmak üzere erkek köpeklerden başlayarak ve kırsal kesime ağırlık verilerek, kısırlaştırma seferberliği başlatılmalıdır. Nüfusun yüzde 70’i kısırlaştırıldığında üreme durur. 34 veterinerlik fakültesinin ve 30 bin veteriner hekimin bulunduğu ülkemizde 180 günde 833 veteriner hekim her gün 20 kısırlaştırma ameliyatı yaparak toplamda 3 milyon hayvanı kısırlaştırabilecektir. Evdeki hayvanlar da mutlaka kısırlaştırılmalıdır. Kısır olmayanlar sokağa terk edildiğinde üremeye yol açmaktadır.

- BEŞ YIL HAYVAN ÜRETİM VE SATIŞI YASAKLANMALI: En az 3, ideali 5 yıllığına, ülkedeki tüm hayvan üretim ve satışı, yurtdışından hayvan ithalatı ivedilikle yasaklanmalıdır. Bu sürenin sonunda da, merdiven altı satışlar ve internetten kaçak–kayıt dışı–vergisiz satışlar ile kaçakçılıkla mücadele kapsamında mücadele edilmelidir.

- ALFA KÖPEKLER TOPLANMALI: Sokaklardaki alfa köpekler terörist değildir. İçgüdüsel koruma duygusu ile saldıran bu köpekler, toplanıp rehabilite edilerek sahiplenilir hale getirilebilir.

- YAKALA, AŞILA, KISIRLAŞTIR: Öldürerek bitirmek mümkün değildir. Bitebilse, tüm dünyada bitmiş olurdu. İsveç, İsviçre, Almanya, İspanya’da ötenazi yasak olup, yakala, aşıla, kısırlaştır, yerinde yaşat modeli (CVNR), öldürerek yok etmeye göre, yapılan istatistikler uyarınca daha çok işe yaramaktadır. İngiltere, Fransa ve İtalya’da ise sınırlı ötenazi olmakla birlikte, onlar da çöken bu sistemden çıkma çabası içindedir.

- KAT MÜLKİYETİ KANUNU DEĞİŞTİRİLMELİ: Kat Mülkiyeti Kanunu değiştirilerek, yönetim planlarındaki hayvan beslenmesini yasaklayan keyfi maddeler, hükümsüz kılınmalıdır. Tek başına hayvanın varlığının tahliye sebebi olmasının önüne geçilmelidir.

-

Yazının Devamını Oku

Ortak alandaki ‘kaykay’ kazasında kim sorumlu

27 Mayıs 2024
Site ve apartmanlarda daire giriş kapılarının bulunduğu sahanlıklara bisikletler, kaykaylar hatta ayakkabılık, sandalye, koltuk gibi eşyalar bırakılıyor. Kapıların önüne ayakkabı koymak ‘ortak alan işgali’ sayılır mı? ‘Ortak alan işgali’ nedeniyle yaşanan yaralanma veya ölümden kim sorumlu? Bu sorularınızı kat mülkiyeti bilirkişisi Murat Erdoğan yanıtladı...

* Daire giriş kapılarını kapsayan sahanlıklar ortak alan mı? Temeller ve ana duvarlar, taşıyıcı sistemi oluşturan kiriş, kolon ve perde duvarlar ile taşıyıcı sistemin parçası diğer elemanlar, bağımsız bölümleri ayıran ortak duvarlar, tavan ve tabanlar, avlular, genel giriş kapıları, antreler, merdivenler, asansörler, sahanlıklar, koridorlar ve buralardaki genel tuvalet ve lavabolar, kapıcı daire veya odaları, genel çamaşırlık ve çamaşır kurutma yerleri, genel kömürlük ve ortak garajlar, elektrik, su ve havagazı saatlerinin korunmasına mahsus olup bağımsız bölüm dışında bulunan yuvalar ve kapalı kısımlar, kalorifer daireleri, kuyu ve sarnıçlar, yapının genel su depoları, sığınaklar, ortak alandır.

ORTAK ALAN KULLANIMI

* Ortak alanların işgali ne demek? Binalarda ve/veya ana yapılarda ‘ortak alan işgali’ en basit tanımıyla KMK Madde 4-a’da detaylı olarak belirtilen alanların herhangi bir yerini diğer kat maliklerinin rızası olmadan kullanmak ’ortak alan işgali’ anlamına gelir. Bu işgal ortak alanlara bir yenilik ya da ekleme yapmak olabileceği gibi bir eşyayı sürekli olarak orada tutmak da olabilir. Otopark alanında izinsiz kurulan bir araç şarj istasyonu da sığınak veya kapalı otopark alanlarında eski eşyaların muhafazası da kapıların önüne ayakkabı bırakılması da ‘ortak alan işgali’ olarak kabul edilir. İzinsiz olarak dış cepheye klima takmak, balkon kapatmak ya da farklı renge boyamak, otoparklara araç şarj istasyonu yapmak, ortak bir alanı maliklerin tamamının izni olmadan kiraya vermek de ortak alan işgali sayılmaktadır.

KAPI ÖNÜNE AYAKKABI KOYMAK 

Binalarda ve apartman girişlerinde kapı önleri de ortak alan olarak kabul edilmiştir. Dairelerin küçüklüğü, eşyaların ya da ayakkabıların ortak alana konulması ve işgal etme sebebi olamaz.

* Ortak alana eşya koymak neden risklidir? Ortak alanlarda bulunan yangın merdivenleri, sığınaklar ve daire giriş kapılarını kapsayan sahanlıklar en riskli alanlardır. Çünkü bu alanlara koyulan eşyalar ve ayakkabılar ciddi sakatlanmalara ve hatta ölümlere bile sebep olmaktadır. Afet anında (deprem, yangın gibi) binalardaki sensörler ya da enerji şirketleri binalardaki elektriği güvenlik açısından kesmektedir. Bu arada dairesinden kaçmak isteyen kişilerin ilk ulaştığı yer içgüdüsel olarak asansörler olmaktadır. Asansörlerde elektrik olmadığını gören bina sakinleri bu sefer normal merdiven veya yangın merdiveni seçeneğine yönelmektedir. Karanlıkta kaçmaya çalışan insanlar karmaşaya ve paniğe sebep olmakta, önce daire önündeki ayakkabılar sebebi ile sonrasında yangın merdiveni ya da normal merdivenlere koyulan bisiklet, kaykay, pazar arabası, bebek arabası, dolap, sandalye, masa, kutu gibi ortak alana koyulmaması gereken şeylere çarparak kaçış anında sakatlanmakta ya da yere düşerek yolu kapatmakta, arkadan gelen kalabalık yere düşen kişiyi görmeden ezmekte ve bazen ölümlere bile sebep olabilmektedir.

YARALANMA VE ÖLÜMDEN SORUMLU KİM

* Komşunun sahanlığa bıraktığı kaykaya basıp kolunu kıran 78 yaşındaki okurum D.S., kime nasıl tazminat davası açabilir?

Yazının Devamını Oku

‘Devremülk’te yeni dönem

20 Mayıs 2024
Yaz sezonuna girerken konutlarda kısa süreli kiralamaya getirilen düzenlemeye ilişkin yeni kanun, devremülklerin kiralanmasını ilgilendiriyor mu? Yazlığına, devremülküne akrabasını gönderenler var. Akraba mı, kısa dönemli kiracı mı? Bu nasıl kontrol edilecek? Prof. Dr. Özmen’e göre devremülkler bu kanuna tabi tutulamaz.

Konutlarda kısa süreli kiralamaya ilişkin kurallar 1 Ocak 2024’te yürürlüğe giren 7464 sayılı kanun ile silbaştan düzenlendi. Kanundaki, “Konutların turizm amaçlı kiralanması” ifadesi ise tartışılıyor. Tapu sicilinde konut amaçlı kayıtlı olan veya üzerinde konut amaçlı kat irtifakı ya da kat mülkiyeti bulunan her türlü bağımsız bölüm yeni düzenlemenin kapsamı dahilinde bulunuyor. Avukat Şimal M. Tol ile birlikte Devre Tatil Sistemleri kitabının da yazarı Prof. Dr. E. Saba Özmen, kanundaki uygulamayı okurlarımın tüm bu soruları ışığında devremülkler açısından değerlendirdi. Bakın şöyle:

NASIL KONTROL EDİLECEK

-Devre tatil sistemlerini de ilgilendiren yeni kanun tartışılıyor. Sizin yorumunuz nedir?

Özmen: Ülkemizin kanunlarının bilimsel bir süzgeçten geçerek hazırlanmama olgusunun izlerini bu kanunda da görmekteyim. Kanunun düzenleme amacı gözetildiğinde her tür kazancın vergilendirilmesi anlayışı çok doğal karşılanmalıdır. Fakat, arkasında gizli niyet belirtileri gördüğümden otel lobisinin eseri olduğu ve birçok sorunu beraberinde getireceği düşüncesindeyim. Bu kanun anayasaya aykırı.

100 GÜN MÜLKİYET HAKKINA AYKIRI

-Kanun neden Anayasaya aykırı? Mülkiyet hakkı, Anayasa'nın 35. maddesi ile Medeni Kanunumuzun 683 ve devamı hükümleri ışığında malikine veya konutu kiraya verme yetkisine sahip ayni hak sahiplerine, kira geliri elde etme hakkı sağlar. Bu açıdan “100 gün ve altında” sınırlaması koyarak kısa süreli kiralama yetkisinin “turizm amaçlı kiralama” tabiriyle izne bağlamak Borçlar Kanunu hükümlerine göre sıkıntı yaratır. Bana göre bu kanun, Anayasa’ya ve mülkiyet hakkına aykırıdır.

-Nasıl sıkıntılar ortaya çıkabilir?

Yazının Devamını Oku

IBAN’la ödemede suça ortak olmayın

13 Mayıs 2024
Maliye, IBAN üzerinden ödeme talep eden esnafın peşine düştü. IBAN’a ödeme yapan, yaptıran, hesabını kullandıran yani 'IBAN kiralayana' yaptırım uygulanabilir mi? Vergi hukuku uzmanı avukat Aslanpınar, “Banka hesaplarına bloke koyulabilir, malvarlığı tamamen durdurulabilir” uyarısında bulundu

Son dönemde bazı işletmelerin, esnafın hatta küçük kafe ve restoranların “POS cihazı arızalı”, “Banka komisyonu yüksek” gibi bahanelerle kredi veya banka kartı yerine IBAN üzerinden ödeme talep ettikleri şikâyetleri geliyor. İşletmeler, IBAN’a havale yoluyla fiş ve fatura düzenlemekten de kaçınıyorlar. Artan şikâyetler Hazine ve Maliye Bakanlığı’nı harekete geçirdi. Maliye, bu yöntemle kazançlarını kayıtdışı hale getiren işletmelerin peşine düştü. Bu konudaki sorularınızı vergi hukuku uzmanı avukat Dr. Burak Aslanpınar’a yönelttim. Yanıtları şöyle:

IBAN’A ÖDEME YASAL MI

* IBAN’a yapılan ödeme yasal mı?

Banka hesabı üzerinden tahsilat yapılması, işlemin tarafları, miktarı doğru olduğu ve gerçek durumla uyumlu olduğu sürece elbette yasal. Ancak banka komisyonundan, ödeme gecikmesinden veya vergiden kaçmak, kayıt dışında kalmak gibi nedenlerle başkalarının IBAN’ının kullanılması söz konusu olduğunda konu yasal değil. Üstelik tüm taraflar için ağır cezalar var. Bu cezalar, ihtimallere göre değişiyor.

* Kendi adına ödeme alıp fatura kesmeyenin durumu nasıl değerlendirilir?

Bu ihtimallerden ilki ve en masumu, işletmenin ödemeyi kendi hesabına yaptırıp fatura kesmemesi. Bu işletmenin vergi mükellefiyeti varsa düzenlenmeyen her fatura için 3 bin 400 TL’den (2024 yılı için) az olmamak üzere fatura tutarının yüzde 10’u kadar özel usulsüzlük cezası kesilir. Bu tutarın 2024 yılı için yıllık toplamı 1.7 milyon TL’yi geçemez. Ayrıca ödenmeyen vergiler, yani şahıs şirketi diye de bilinen şahıs mükellefiyeti için gelir vergisi, ticaret şirketi için ise kurumlar vergisi ile KDV de bir kat cezası ve aylık yüzde 3.5 faiziyle birlikte istenir. Vergi mükellefiyeti hiç yoksa bu cezalara, geriye dönük verilmeyen beyannamelerden kaynaklı cezalar da eklenir. Bunları alt alta koyup topladığınızda çok yüksek miktarlarla karşılaşılabilir.

* Başkasının IBAN’ını kullanmanın cezası var mı?

Bu durumda da KDV, gelir veya kurumlar vergisi, bunların bir kat cezası ve faizi ile özel usulsüzlük cezası ile karşılaşılıyor.

Yazının Devamını Oku

Hâkim-savcıların gözü 9. Yargı Paketi’nde

6 Mayıs 2024
- Hükümetin sekizinci yargı paketinden kalan konularla, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) iptal kararı ışığında yapılması gereken süreli düzenlemeleri 9. Yargı Paketi’ne koyması bekleniyor. 80 maddeyi aşacağı belirtilen pakette, AYM’nin iptal ettiği yargıya ek zam düzenlemesi de var.

ÖNCE Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) iptal kararını nasıl verdiğini anımsatalım. TBMM’de, 30 Mart 2023’te çıkarılan torba kanun ile Hakimler Savcılar Kanunu’na ek zam maddesi eklenmişti. Yargıtay ve Danıştay üyelerine 40 bin, birinci sınıf hâkim-savcılar için ise 15 bin gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan katsayıyla çarpımı sonucu bulunacak miktarda aylık ek zam ödenmesi kabul edilmişti. Böylece, birinci sınıf hâkim-savcılara daha az ek zam öngören düzenlemeyle Yargıtay ve Danıştay üyelerinin maaşı, AYM üyeleriyle eşitlenmişti. Bu durum tartışma yaratmıştı.

HÂKİM DAVA AÇMIŞTI

Bir hâkim ek zam düzenlemesine karşı, Ankara 25. İdare Mahkemesi’nde dava açmıştı.  İdare mahkemesi, baktığı bu davada yargıya ek zam düzenlemesini, anayasanın “hukuk devleti”, “yargı bağımsızlığı”, “eşitlik ilkeleri” ile “Çalışma barışının sağlanması” kurallarına aykırı olduğu ve iptali talebiyle AYM’ye taşımıştı.

AYM İPTAL ETMİŞTİ

Peki AYM ne yapmıştı? 11 Ekim 2023’te yargıya ek zam düzenlemesini eşitlik ilkesine aykırı bularak iptal etmişti. İptal kararı, 30 Ocak tarihli Resmi Gazete’de yayımlanırken, Hükümet’e, yeni düzenleme için altı ay süre verilmişti. AYM, yargıya maaş düzenlemesi yapılırken, dikkate alınması gereken kriterleri sıralarken “Anayasa’da güvence altına alınan hakimlik teminatı bakımından farklılıkları bulunmayan birinci sınıf hâkim ve savcılar ile Yargıtay ve Danıştay üyeleri arasında çalışma barışını bozacak düzeyde olduğu ve söz konusu farklılığın makul ve orantılı olmadığı sonucuna ulaşılmıştır” demişti.

30 TEMMUZ’A KADAR 

AYM’nin, Hükümet’e ek zam konusunda düzenleme yapılması için verdiği altı aylık süre 30 Temmuz’da dolacak. İptal kararı 30 Temmuz’da yürürlüğe girecek. 30 Temmuz’a ek zam düzenlemesi yapılmazsa, yargı mensuplarının maaşlarında düşme tehlikesi ortaya çıkacak. Adalet Bakanlığı, 9. yargı paketinde bu konuda da çalışırken, yargı kulislerinde yeni düzenlemenin nasıl yapılması gerektiği konusunda tartışma yaşanıyor.

Yazının Devamını Oku

Gümrük Birliği’nde güncelleme tartışması

29 Nisan 2024
Türkiye’nin AB’ye tam üyelik sürecinde geçici çözüm olan Gümrük Birliği güncellenmesi ile ilgili tartışmalar sürüyor. Peki güncelleme çare mi, tam üyelik hedefinin sonu mu? Hukukçu Dr. Selim Sarıibrahimoğlu yanıtladı.

Önce Türkiye’nin Gümrük Birliği (GB) serüvenini anımsayalım. Türkiye ile dönemin Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) arasında 1963’te imzalanan Ankara Anlaşması ile başlayan, 1973’te Katma Protokol ile devam eden ilişki, 6 Mart 1995’te GB kararıyla yeni bir boyuta geçti. GB ile birlikte Türkiye ile AB arasında sanayi ürünleri ticaretinde gümrük vergileri, miktar kısıtlamaları ve eş etkili önlemler ortadan kalktı. Türkiye, üçüncü ülkelere yönelik AB’nin belirlediği ortak gümrük tarifesini uygulamaya başladı. AB’nin diğer ülkelerle yaptığı serbest ticaret anlaşmalarına Türkiye’nin doğrudan taraf olmaması, Türkiye’den araçlara uygulanan karayolu kotaları, GB’nin işleyişiyle ilgili danışma ve karar alma mekanizmalarında Türkiye’nin yeterince yer almaması ise ciddi sıkıntı yaratıyor. Uluslararası hukukçu Dr. Selim Sarıibrahimoğlu “Gümrük Birliği kararları üye ülkelerin veto hakkı nedeniyle güncellenemez” görüşünde.

AB’ye üye olmadan GB anlaşmasını imzalayan dönemin siyasileri hakkında Meclis soruşturması yapılması gerektiğini savunan Sarıibrahimoğlu’nun, güncelleme konusundaki değerlendirmeleri şöyle:

AB HUKUKUNDA MÜMKÜN DEĞİL
* “Gümrük Birliği kararlarının güncellenmesi AB hukuku çerçevesinde mümkün görünmemektedir. AB’de kararlar GB de dahil oybirliği ile alınmak zorundadır. Türkiye’nin göreli üretim ve fiyat avantajı olan tarım ve benzeri ürünlerde kolaylık sağlamayı amaçlayan güncellemeye, üye 28 ülkenin özellikle çıkarları zarara uğrayacak olanların veto haklarını kullanacakları kuşkusuzdur.

GB ve AB birbirinden ayrı düşünülemez. Biri olmazsa diğeri işlevsiz kalır. AB ile Türkiye arasındaki GB protokolü, başlangıçta, taraflar arasında sanayi mallarının sınır ötesine kolay ve gümrüksüz geçişini sağlayan ve her iki tarafın da çıkarlarına hizmet eden bir anlaşmalar dizini şeklinde imzalanmıştır. Ancak zaman içerisinde bu anlaşmanın ayrılmaz bir parçası olan tam üyelik süreci AB tarafından askıya alınınca, GB anlaşması tek taraflı çıkara hizmet eden yeni nesil bir kapitülasyona dönüşmüştür. Ayrıca AB’nin bu anlaşmaya aykırı koruyucu uygulamaları da rekabetçi dengeyi bozmuştur. Türkiye vatandaşlarının, AB ile imzalanan anlaşmalara rağmen hukuka aykırı şekilde dolaşım serbestisinden (vize) yararlanamaması haksız rekabet oluşturmuştur.

2001 BANKACILIK KRİZİNİ TETİKLEDİ

* GB, 2001’deki bankacılık krizinin de en önemli tetikçisi olmuştur. 2001’deki kriz 2000 yılına kadar 14 milyar dolar civarında seyreden dış ticaret açığının birdenbire 34 milyar dolara yükselmesi nedeniyle meydana gelmiştir. Yapılan haksızlık sebebiyle Türkiye her yıl milyar dolarlar kaybederken AB kâra geçmiştir. Bugün ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik krizin bile muhtemel sebebi GB’dir.

Yazının Devamını Oku

Kiracıya tahliye taahhüdü

22 Nisan 2024
Konut kiralarını yüzde 25 ile sınırlayan yasal düzenlemenin süresi 1 Temmuz’da dolarken, ev sahipleri de kiracılar da tahliye taahhüdü konusunu merak ediyor.

Tahliye taahhüdü ne demek? Kiracının kendi fotoğrafını ve iletişim bilgilerini eskort sitesine koyarak, evi de bu amaçla kullanması tahliye nedeni sayılır mı? Ankara Barosu avukatı arabulucu Burcu Akar Muratoğlu yanıtladı...

GEÇERLİLİK ŞARTLARI

-Kira taahhüdü ne demek? Ev sahiplerinin ne işine yarar? Kiracı tahliye taahhüdü ile kiralayana (ev sahibi) karşı taşınmazı belirli bir tarihte tahliye edeceğini bildirip bunu taahhüt etmektedir. Ev sahibi, evin tahliye için bu taahhüdü kullanabilmekte. Ancak, ev sahibi tarafından kiracıya sunulan tahliye taahhüdü, kiracının tahliye taahhüdünü kabul etmemesi halinde kiracı lehine veya aleyhine herhangi bir hüküm doğurmamakta. Tahliye taahhüdünün geçerli olması için bazı şartlar aranmaktadır.

-Tahliye taahhüdünün geçerli olması için hangi şartlar gereklidir?

1- Tahliye taahhüdü yazılı olmalıdır.

2- Kiralananın teslim edilmesinden sonra ve kira sözleşmesindeki tarihten sonraki bir tarihe ilişkin olarak verilmelidir.

3- Bizzat kiracı veya yetkili temsilcisi yapmış olmalıdır.

Yazının Devamını Oku