“Bu sene üst katımıza bir aile taşındı. Küçük çocukları akşam başlayıp gece 01.00 sularına kadar sürekli koşuyor ve bağırıyor. Ses yalıtımı kötü olduğu için huzurumuz kalmadı. Kendileriyle konuştuk, özür dilediler. Ancak değişiklik olmadı. Muhtemelen çocuğu gündüz geç saatlere kadar uyutuyorlar. Bu durum bizim uykumuzu etkiliyor. Ben de kiracı olduğum için adım atmak konusunda emin değilim. Bu sorunun çözümünün yasal bir dayanağı var mı?”
Kat Mülkiyeti Kanunu’na (KMK) göre apartmanda, huzur bozup uyku kaçıracak kadar “çekilmez hal” alan gürültü yasak. “Komşuyu rahatsız etmemek” yasal bir yükümlülük. Kiracı ve ev sahibi fark etmiyor ve aynı yasal yükümlülüklere tabiler. KMK’nın 18. maddesindeki “genel kural” şöyle:
“Kat malikleri, gerek bağımsız bölümlerini, gerek eklentileri ve ortak yerleri kullanırken doğruluk kaidelerine uymak, özellikle birbirini rahatsız etmemek, birbirinin haklarını çiğnememek ve yönetim planı hükümlerine uymakla, karşılıklı olarak yükümlüdürler.”
BİR KEZ DAHA UYARIN
Yasal durum bu. Benim önerim, “komşuluk hukuku” çerçevesinde üst kat komşunuzu bir kez daha kesin bir dille uyarın. Ev sahibinize de durumu bildirin ve apartman yöneticinize başvurun. Apartman yönetim planını isteyip inceleyin. Kat Malikleri Kurulu’nca önceden bu tip davranışları yasaklayıp yaptırıma bağlayan bir karar alınmış olabilir. Bu kararın girişe asılmasını ve “hassasiyet” gösterilmesi için tüm kat maliklerine gönderilmesini sağlayın.
Bu kadar uyarıya rağmen üst kat komşunuz gürültüye devam ederse, belediye zabıtasına şikâyet ederek, idari para cezası kesilmesini sağlayın. Apartmanlarda Gürültü Yönetmeliği ve Kabahatler Kanunu’nun 36’ncı maddesi çerçevesinde bu yıl için gürültü cezası 124 lira. Özeti hiç caydırıcı değil.
Komşunuz cezaya rağmen aynı şekilde davranırsa son çare mahkemeye gitmek. Bulunduğunuz yer sulh hukuk mahkemesine başvurup komşunuzun gürültü yapmasını yasaklatabilirsiniz. Mahkeme, desibel ölçümü de yaptırarak, bu konuda tedbir kararı verebilir. Komşunuz, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın belirlediği değerlerin üzerinde gürültü yapıyorsa hâkim yasaklar, aksi halde tedbir talebiniz reddedilir.
Basit apartman kurallarına uymamak hukuki olmaktan çok ortak yaşam kültürünün yerleşmemesinden kaynaklı bir sorun. Keşke, “komşuluk hukuku” ile çözülebilse ve mahkemeye gitmesek.
Devlet Tiyatroları’nda çalışan devlet konservatuvarlarını bitiren “mezun sanatçıların” sahneye çıkıp asgari ücretin yarısından az 440-770 lira kazandıklarını biliyor musunuz?
Devlet Tiyatroları’na oyuncu yetiştiren devlet üniversiteleri, özel üniversitelere bağlı konservatuvar ve güzel sanatlar fakültelerinin tiyatro bölümü mezunu onlarca genç tiyatro sanatçısı 2010’dan bu yana kadro sınavı açılmadığı için kötü ve güvencesiz çalışma koşullarına mahkûmlar.
Bakmayın sözleşmelerindeki “mezun sanatçı” unvanlarına. “Mevsimlik işçi” statüsünde günlük sigorta ve yevmiye ile sahneye çıkıyorlar. Statüleri gereği de herhangi bir sendikaya bağlı değiller. Sayıları da milyonlar değil 450-500. Özetle devletin kurumundaki sanatçılar taşeron işçilerden daha mağdur. Önce onların talepleri:
AYLIK KAZANCIMIZ 440 TL
“Mezun sanatçılar olarak çalıştığımız gün başına yaklaşık 110 lira alıyoruz. Aylık oyun takvimi ve görevli olduğumuz oyun sayısına bağlı aylık kazancımız 440-770 TL arası değişiyor. İmzaladığımız sözleşme mesleğin diplomasına sahip olmayan ‘Figüran’ adı altında emek veren mesai arkadaşlarımızla imzalanan sözleşme. Yalnızca Mezun Sanatçı/Figüran ibarelerinden ‘Mezun Sanatçı’ ibaresi seçilip 20 lira fark sağlanıyor.
EMEKLİLİK ÜMİDİMİZ DE YOK
Yevmiye usulü ve sigortamız çalıştığımız gün üzerinden yatırılıyor. Emeklilik ümidimiz yok. Yaz aylarında ne sigorta ne kazancımız var. Devlet Tiyatroları’ndaki mezun sanatçılar olarak diplomamız cep harçlığından ileri gitmeyen bir kazanç sağlıyor. Kurumdan ayrılmak, başka arayışlara girmek zorunda bırakılıyoruz. Bu da genç kadrosu giderek azalan kurumun güvenle oyun seçebilme şansını düşürüyor.
SON KADRO SINAVI 2010’DA YAPILDI
Vatandaşlar artık 6 bin liraya kadar akıllı cep telefonlarına dönük şikâyetlerini mahkeme yerine il hakem heyetine ücretsiz olarak yapabilecek. Hatta ocak başından itibaren Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun uyarınca, tutarlar “Yeniden Değerleme Oranında” artırılacak. İl hakem heyetlerinin parasal görev sınırı 7 bin liraya yaklaşacak.
Ankara Barosu Tüketici Hakları Kurulu Saymanı ve Sincan Kaymakamlığı Tüketici Hakem Heyeti üyesi avukat Buğcan Çankaya’ya göre 6 Aralık 2017’de Tüketicinin Korunması Kanunu’ndaki değişiklikle parasal sınırın artırılması tüketicinin lehine görünse de asıl abonelik hizmeti veren şirketlerin önü açıldı. Bu şirketler artık 6 bin TL’ye kadar olan her türlü alacak için tüketiciye doğrudan icra takibi yapabilecek. 300 liralık fatura için tüketici icra masrafıyla 1500 lira bedel ödemek zorunda kalacak. Çankaya’nın tüm tüketicileri ilgilendiren değerlendirmeleri bakın şöyle:
KANUN NASIL DEĞİŞTİ
“6 Aralık 2017 tarihli ve 7063 sayılı Kanun’nun 11. maddesiyle, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’nun 68/1 fıkrasında değişiklik yapıldı. Bu fıkradaki ‘değeri’ ibaresi ‘Tarafların İcra ve İflas Kanunu’ndaki hakları saklı olmak kaydıyla; değeri’ şeklinde, ‘iki bin’ ibareleri ‘dört bin’ ve ‘üç bin’ ibareleri ‘altı bin’ şeklinde değiştirilmiştir. Yeni düzenleme ile 68. madde şu şekilde değiştirildi:
‘Tarafların İcra ve İflas Kanunu’ndaki hakları saklı olmak kaydıyla; değeri dört bin TL’nin altında bulunan uyuşmazlıklarda ilçe tüketici hakem heyetlerine, altı bin TL’nin altında bulunan uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine, büyükşehir statüsünde bulunan illerde ise dört bin TL ile altı bin TL arasındaki uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Bu değerlerin üzerindeki uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamaz.’
YARGITAY İÇTİHADI KALDIRILDI
Maddeye “Tarafların İcra ve İflas Kanunu’ndaki hakları saklı olmak kaydıyla” ibaresi eklenmiştir. Bu değişikliğin amacı, Yargıtay’ın anılan bedeller kapsamında hakem heyetine başvurmadan doğrudan icra takibine geçilemeyeceği içtihadının kaldırılmasıdır. Bu düzenlemeye kadar tüketici, satıcı ve sağlayıcıların birbirleriyle olan uyuşmazlıklarında 3 bin 610 TL’ye kadar hakem heyetlerine başvurması zorunluydu. Bu zorunluluk abonelik sözleşmeleri kapsamında ortaya çıkan fatura borçlarının ödenmemesi nedeniyle, sağlayıcıların icra takibini önlemekteydi. Ancak, uygulamada bu şirketler, doğrudan icra takibi yaparak, tahsilat işlemlerini hukuksuz zeminde sürdürmekteydi.
FATURA BORCUNA DOĞRUDAN İCRA YOLU AÇILDI
TÜRKİYE Necati Şaşmaz’ı, Polat Alemdar olarak tanıdı ve sevdi.
10 yılı aşkın süre yayınlanarak bir rekora imza atan Kurtlar Vadisi dizisinin Polat’ı ile bilin bakalım nerede karşılaştık?
Geçen hafta Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ı, Habertürk Özel Haber Koordinatörü Gazeteci Yasemin Güneri ile ziyarete gittiğimizde, Başsavcı Kocaman’ın odasında. Makam odasının kapısı açıldı. Fenomen dizinin başrol oyuncusu Necati Şaşmaz içeri girdi. Yanında, “Kurtlar Vadisi Pusu” dizisinde “Cahit” karakterini oynayan Cahit Kayaoğlu ile birlikte.
Yüksel Kocaman
‘CAHİT’, ŞAŞMAZ’IN ÇOCUKLUK ARKADAŞIYMIŞ
Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nde komiser olarak görev yapan Kayaoğlu’nun polisliği bırakıp oyunculuğa geçmesi de “tesadüf” değil, Şaşmaz’la çocukluklarına dayalı dostluklarının sonucuymuş. Çocukken Elazığ’da, Necati Şaşmaz ile Cahit Kayaoğlu sokakta beraber oynamış. Babaları da hâlâ dost.
Şaşmaz içeri girip daha karşımdaki koltuğa oturmadan gazetecilere özgü merakla “Hoş geldiniz” yerine “Siz neden başsavcılığa geldiniz” demeyi ihmal etmedik. Şaşırma sırası Şaşmaz’a geldi. Başsavcı Kocaman ile karşılaşıp tanıştıklarını ve “sadece nezaket ziyaretine” geldiklerini söyledi. Sohbetimizin konusu ise oyuncularla, hâkim-savcıların yaşamları ve yeni dizi oldu.
BANKALAR, hakem heyeti kararıyla iade ettikleri kredi-dosya masraflarını geri isteyebilirler mi? Bu sorunun yanıtı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nden verildi.
Yargıtay, bankaların “kredi masrafı” adı altında tahsil ettiği ve kesinleşen tüketici hakem heyeti kararlarıyla iade ettikleri bu paraları almak için istirdat davası (geri isteme) açamayacaklarına karar verdi. Ülke çapında uygulama birliğini sağlamak üzere verilen kanun yararına bozma kararları benzer davalar için örnek olma niteliği taşıyor. Yargıtay kararı şöyle alındı:
BANKA ÖDEDİĞİ 878 TL MASRAFI GERİ İSTEDİ
Afyon Samandağ’da bir tüketici hakem heyeti kararıyla ticari kredisi için ödediği 878 liralık masrafı icra yoluyla geri aldı. Banka bunun üzerine, Samandağ 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde, “istirdat” davası açtı.
Davacı özel bankanın avukatı, bankanın itiraz etmediğini ve “icra tehdidi” altında ödeme yaptığını, zaten “ticari kredi” olması nedeniyle hakem heyeti kararının yasaya aykırı olduğunu savundu. Ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ve yargılama giderleri ile birlikte paranın davalı vatandaştan geri istenmesini talep etti. Davalı vatandaş ise davanın reddini istedi.
OKURUM T.Ö. sitelerde yaşanan ortak otopark sorununun nasıl çözülebileceğini sormuş. Önce sorusu:
“Bizim site iki binadan oluşuyor. Bizim bina 30 diğeri 42 daireli. Park yeri de ortak kullanılıyor. Fakat bu kadar daireye yetecek kadar araç park yeri mevcut değil. Karşı apartmanda oturanların hepsinde de en az iki araba var. Böyle olunca da bizim apartmandaki sakinlere hiç yer kalmıyor. Çoğu zaman ‘Erken gelen park eder’ durumu var. İki giriş kapısı olan park alanını bölmek için belediyeye danıştım. ‘Site olduğu için bölemezsiniz’ cevabı aldım. Site yönetimi de yok. Kavga gürültü olmadan bu sorunu nasıl çözebiliriz?”
OYBİRLİĞİ İLE KARAR ALINAMAZSA ÇARE MAHKEME
Bu soruyu Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan kaynaklı davaların temyiz incelemesini yapan Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin emekli üyesi Avukat Mahmut Kamacı’ya yönelttim. Kamacı’nın yanıtı şöyle:“Siteye ait bir yönetim planı yoksa ve kat mülkiyeti tesis edilmemişse; her iki blok aynı parsel üzerinde yer almış olması şartıyla sorun kat mülkiyeti hükümlerine göre değil paylı mülkiyet hükümlerine göre çözülür. Paylı mülkiyette taşınmazın kullanım şeklinin paydaşlarca ittifakla belirlenmiş olması şarttır. Paydaşların ittifakla (oybirliği) alacağı kararla otoparkın kullanım şekli belirlenebilir. Örneğin alınacak kararla otopark kullanılan alan yeterli ise her paydaşa bir otopark düşecek şekilde bir kullanım şekli belirlenebilir.
GÖREVLİ MAHKEME HANGİSİ
Paydaşlarca alınacak böyle bir karar diğer paydaşları veya pay üzerinde daha sonra hak kazananları bağlar. Her bir paydaşa bir araç için otopark yeri düşmüyorsa otoparktan yararlanma ve kullanma konusunda paydaşlar arasında uyuşmazlık çıkmış demektir. Bu durumda mahkemeye başvurularak otopark alanının kullanım şeklinin belirlenmesi istenebilir. Kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurulmadığı için burada görevli mahkeme sulh mahkemesi değil asliye hukuk mahkemesidir.”
İKİ METRELİK BAHÇE DEMİRİ NASIL KALDIRILIR
İkinci soru ise okurum T.K.’dan. “Bahçe katında oturmaktayım. Fakat merdiven altı oluyor. Yan tarafımdaki komşu bahçeye kedi bahanesi ile iki metrelik bir demir yaptırdı. Görüşümüz zaten kısıtlı, bir de bu demir yapıldı. Ben bu duruma karşı ne yapabilirim. Apartmanda toplantı bildirimi yapılmadan imza toplanabilir mi? Çünkü apartman yöneticisi defteri dolaştırmak suretiyle imza topluyor” diye sormuş. Kamacı’nın, okurumun T.K.’nın bu sorularına yanıtı da bakın şu:
KIŞ geldi, apartmanlardaki ısınma ve izolasyon tartışmasını da beraberinde getirdi.
Üç bloklu bir sitede, bir bina mantolama isteyip diğerleri istemezse ne yapılacak? Yöneticiniz kaloriferleri kapatıyorsa ve siz üşüyorsanız ne yapabilirsiniz?
Önce okurum A.G.’nin mantolama ile ilgili sorusu:
“Her biri 36 daireden oluşan üç binalı bir sitede oturmaktayım. 36 dairelik binamıza, diğer iki binadan bağımsız, kendi başımıza mantolama (izolasyon) yaptırabilir miyiz? Hukuki bir engel var mı?”
Okurum
Hem sağlık açısından tehlikeli hem de hukuki sorumluluğu var. Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nce bu konuda ilk kez verilen kararı kamuoyunda duyarlılık yaratmak adına paylaşmak istiyorum. İnşaat mühendisi kadın sanığın bir başka kadına kaba etinden iğne yapması, Hemşirelik Kanunu’na muhalefet ve “kabahat” sayılarak cezalandırıldı.
Örnek karar ışığında, hemşire olmadığı halde iğne yapan kişilere bu olaydaki gibi kişinin sağlığı zarar görmese bile şikâyet üzerine idari para cezası uygulanacak. Bu ceza, Kabahatler Kanunu ışığında her yıl yenilenen ve artırılan tarifeye göre kesilecek. 2017 yılı tarifesinde “emre aykırı davranış” olarak geçen bu kabahatin faillerine 227 TL ceza verilebilecek.
Denizli’den Yargıtay’a kadar taşınan dava; özel bir hastanede bir başka kadına, asıl mesleği inşaat mühendisliği olan kadın sanığın iğne yapması üzerine açıldı. Mahkeme sanık mühendisi doktor olmayanların bu mesleği yapmasını yasaklayan 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’un, 1 yıldan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılmayı öngören 13. maddesine göre 6 ay hapisle cezalandırdı. Sanık mühendis ve Denizli İl Sağlık Müdürlüğü’nün temyizi üzerine, Yargıtay, 16 Ekim tarihli kararıyla eylemi “kabahat” sayarak mahkûmiyet kararını bozdu. Meraklısına karar özeti de bakın şöyle:
HEMŞİRE KANUNU’NA GÖRE KABAHATLİ
“Asıl mesleği serbest inşaat mühendisliği olan sanığın özel bir hastanede şikâyetçiye doktor tarafından uygulanan usulüne uygun tedavinin bir gereği olarak verilen ilaçları değişik tarihlerde şikâyetçinin kaba etine ve deri altına şırınga ile enjekte etmesi eyleminin 6283 sayılı Hemşirelik Kanunu’nun 3. maddesi (bu kanun hükümlerine göre hemşire unvanı kazanmış olanların dışında hiç kimse Türkiye’de hemşirelik mesleğini icra edemez) aracılığıyla aynı kanunun 11. maddesinde (bu kanuna aykırı davrananlara mahalli mülki idare amirince para cezası verilmesi) unsurları yazılı kabahati oluşturduğu gözetilmeksizin, sanık hakkında 1219 sayılı Kanun’un Ek-13. maddesi gereği mahkûmiyet kararı verilmesi, kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak hükmün bozulmasına oybirliği ile karar verildi.”
Mahkeme şimdi sanık mühendisi Yargıtay’ın bozma kararı ışığında yeniden yargılayıp idari para cezası verecek.
DEVRE TATİL ŞİRKETİ İFLAS EDERSE