Paylaş
Büyüyen, gelişen, okuma yazma oranı artan ve bir ölçüde de zenginleşen bir ülkeyiz. Bu iyi gelişmeler doğal olarak hayatımızı da etkiliyor ve “hayat kalitesi” kavramını yeniden sorgulamamıza neden oluyor. Belki de bu yüzden daha kaliteli bir hayat sürmek, hayattan daha çok keyif alıp mutlu ve huzurlu bir hayat kurabilmek hepimizin en büyük arzularından biri, son yılların en hızlı yükselen yıldızı oldu.
Kaliteli hayatı tarif etmek pek kolay değil. Değil, çünkü herkesin kendine göre bir kalite beklentisi, tanımı ve anlayışı var. Sağlık açısından kaliteli hayatı biz “hasta ve sorunlu geçirilen sağlıksız günlerin sayısının azaltılması, hayata daha anlam, form, sağlık, mutluluk ve huzur ekleyen günlerin çoğalması” anlamında kullanmayı tercih ediyoruz.
Böyle baktığımızda kaliteli hayat aslında “iyi hayat”tan güzel ve keyifli bir yaşamdan başka bir şey değil. İçinde iyi uyumak, her sabaha genç ve dinamik uyanmak, iştahla yiyip içmek ama her an zıplayabilecek bir enerjiyi taaa ilişkilerinize kadar duymak, ağrıdan, sızıdan, dertten, tasadan uzak kalmak dâhil her şey var.
Beden-ruh/akıl ilişkisini mükemmel bir denge içinde tutmak, temiz bir çevrede tozdan, kirden, hormonlar, antibiyotikler ve katkı maddelerinden, öfkeden, kederden, kavgadan, hiddetten uzakta bir yaşam kurmak, sağlıklı gençler, tecrübeli ve formda yaşlılardan oluşan ve barış içinde yaşayan bir toplumda sevgiyle, neşeyle, coşkuyla, el ele bir hayat sürmek de kaliteli hayatın köşe taşları, başrol oyuncuları, kaliteli hayat filminin senaryolarıdır.
İÇİNİ DOLDURUN
Kısacası kaliteli hayatın içinde sadece para, pul, varlık, şöhret, güç, etkinlik yok! Güvenlik, eğitim ve saygı var.
Bu saygı ekolojik dengeye saygıyı da içine alan bir kavram. Toplumsal, sosyal, kültürel gelişmelere açık olmak ve bu alandaki ilişkilere daha özenle bakmak var.
Dostluk ve arkadaşlık var. Hayatı sevgi, şefkat, hoşgörü ve yardımseverlikle daha bir güzelleştirmek, yaşlılara daha saygılı, hatır naz davranmak.
Çocukları koruyup kollamak, hoş görmek, iyi davranmak, engellileri anlamak, acılara ortak olup sevinçleri birlikte yaşamak, şükretmek, mevcutla yetinmek, birlikte büyüyüp gelişmek, birbirini tamamlamak, kısacası hayatı daha yaşanır kılmak var.
Sözün özü kaliteli hayatta daha çok insan olmak, insan kalmak ve hayata taraf olmak var.
Hayatınıza daha çok anlam katmak ve onu daha çok ve uzun yaşamak istiyorsanız şu “hayat kalitesi” konusuna birazcık kafa yormanızı tavsiye ederim.
Daha keyifli bir hayat için...
-Hayatınıza daha çok eğlence katın.
- Esprili, nüktedan biri olmaya çalışın.
-İyimserliği bırakmayın.
-Dostlarınızı, ailenizi, akrabalarınızı daha sık arayın.
-Gülmekten de, ağlamaktan da korkmayın.
- Daha sık tatil yapın.
- Sevdiklerinize yaklaşın, dokunun, sık sık sarılın.
-Kendinizi şımartın.
- Daha çok şaka yapın.
-Kin, nefret, düşmanlık ve korkudan uzak kalın.
Öfkenizi kontrol edin
Sinirlendiğiniz zaman tam bir adrenalin banyosu yaparsınız: Kalp atışlarınız hızlanır, solunumunuz sıklaşır ve derinleşir, kan basıncınız yükselir. Sık sık sinirlenmek sizi erken yaşlandırır.
Öfkenin kalp hastalığına, hipertansiyona ve daha pek çok yaşam tehdidi sorununa davetiye çıkardığı bilinmektedir.
Öfke zihinsel kapasitenizi azaltır, odaklanmanızı güçleştirir, veriminizi düşürür.
Kendinizi genç hissetmenizi sağlayan enerji ve yaratıcılık gibi duygularınızı olumsuz yönde etkiler. İşte, öfkenizi azaltmak için yapabilecekleriniz:
İş yükünüzü azaltın: Zaman zaman kısa molalar vermeyi unutmayın. Gerektiğinde, sizi sinirlendiren ortamlardan uzaklaşıp biraz yalnız kalmaya fırsat yaratın.
Değiştiremeyeceğiniz problemleri belirleyin: Trafik sorununu, gürültü kirliliğini siz çözümleyemezsiniz. Bu gibi durumlarda öfkelenip boşuna enerji harcayacağınıza müzik dinlemeye, bir şeyler okumaya kısacası enerjinizi artırıcı kanallara geçmeye çalışabilirsiniz.
Olumlu düşünün: Sahip olduklarınızı önemseyin ve şükredin. Bazı sorunların olumlu yanlarını da görmeye çalışın.
Katılımcı olun: Mutlu insanlarla daha sık birlikte olmaya, katılımcı bir davranış içinde bulunmaya özen gösterin.
Duygularınızı frenlemeyin: Gerektiğinde kahkaha atmaktan da, ağlamaktan da çekinmeyin. Ağlamak, büyük bir ruhsal boşalmadır. Ağlamazsanız, yanlış insandan sinirinizi çıkarmak gibi bir hata yapabilirsiniz.
Kendinizi de, karşınızdakini de önemseyin: Böyle bir yaklaşım sizi daha baştan öfkelenmekten alıkoyacaktır.
Eğer öfkelenme sorununu doğru bir şekilde ele alırsanız; kalp hastalığı, kanser ve depresyon gibi sağlık problemlerinizin pek çoğunu azaltabilirsiniz.
Paylaş