Paylaş
Sadece diyabete veya Alzheimer’a, yalnızca koroner kalp hastalıklarına, romatizmal problemlere veya kas ve kemik erimesine, obezite meselesine ya da farklı kanserlere harcanan rakamlar dikkate alındığında sorunun ekonomik açıdan da korkunç boyutlara ulaştığını anlamak mümkün. Zaten bu nedenle de günümüzün en önemli tartışma konularından biri “ömür uzatma” çalışmalarının yerini sağlıklı yaşamı geliştirme ve uzatmanın alması oldu, doğrusu da buydu. Peki, bu iş nasıl başarılacak, bu kilit nasıl açılacak?
UNUTMAYIN
O KİLİT EPİGENETİK YAKLAŞIMDIR
Sağlıklı yaşam kilidini açacak en önemli anahtarlarından birinin “EPİGENETİK YAKLAŞIM” olduğu kesin. Zira sağlığı güçlendirmenin, kronik hastalıklardan korunmanın, “biyolojik yaşı korumaya veya azaltmaya çalışarak” kronik hastalıkların neredeyse tamamının riskini aynı anda azaltmanın yollarından biri de epigenetik yaklaşımdır. Eğer epigenetik uygulamaları daha net ve açık, daha kolay uygulanabilir ve daha yaygın hale getirebilirsek kronik hastalıklar nedeniyle kaybettiğimiz acılı ve kötü yılları yaşamayabilir, daha kaliteli ve uzun bir ömür sürme şansı yakalama imkânını daha kolay buluruz. Diğer taraftan bu yaklaşım aynı zamanda “daha az diz protezi, daha az kalp stenti, daha az bypass ameliyatı, daha az kronik hastalık ilacı kullanımı” anlamına da gelecek, hayatımızın daha güzel yanlarına harcayabileceğimiz mükemmel bir ekonomik kazanca da dönüşecektir.
BU RAKAMA DİKKAT
SADECE BİR YIL = 38 MİLYON DOLAR
Dr. David Sinclair ve çalışma arkadaşları “yaşlanmanın yavaşlatılarak yaşam süresinin dünya ölçeğinde bir yıl uzatılmasının sağlık harcamalarında 38 trilyon dolar tasarruf sağlayacağını” hesapladılar. Bu rakam insanlık için daha iyi alanlara harcansa daha doğru olmaz mı? Sözü daha fazla uzatmadan şu bilginin tekrar altını çizelim: Mademki kronik hastalıklarla mücadelenin en önemli anahtarlarından biri epigenetiktir, önümüzdeki yıllarda hepimizin -öncelikle de biz hekimlerin- epigenetik meselesine daha fazla kafa patlatması gerekiyor. Peki, epigenetik süreç nasıl yönetilecek? Yanıt için sıradaki kutuya geçebilirsiniz...
David Sinclair
ÖNEMLİ
EPİGENETİĞİN ROCK YILDIZI: DNA METİLASYONU
DNA’mızdaki genetik materyalin önemini hepimiz biliyoruz. Genomun haritasını çıkardığımızda bu genetik materyalin yalnızca yüzde 2’sinin protein yapma talimatlarını içeren kodlar olduğunu da öğrendik. Geri kalan yüzde 98’lik bölümü ise ilk başta genetik bir malzeme yığını olarak düşündük. Ama daha sonra fark ettik ki bu “sözde önemsiz genler” aslında proteinlerimizi kodlayan o yüzde 2’lik genlere yardımcı güçlerdir. Diğer taraftan DNA’da oluşabilecek yeni ve farklı metil grupları -DNA METİLASYONU- ise muazzam protein ifadesi sonuçlarına yol açmaktadır. DNA’nın metilasyon süreçleri vücudumuzda her an her hücrede gerçekleşmektedir ve nefes alıp vermemiz kadar yaşamsaldır, önemlidir, gereklidir. Kısacası “EPİGENETİK İFADE” de DNA metilasyonu neredeyse bir “ROCK YILDIZI” gibidir. DNA’daki bu metillenme süreçlerinde de hayatımızın her alanında olduğu gibi “DOZ MESELESİ” hayati önemdedir. Aşırısı da (hipermetilasyon) yetersizi de (hipometilasyon) problemli, hatta tehlikelidir. Nedenine gelince...
İYİ BİLGİ
METİLASYONDA DA DOZ MÜHİM MESELE
Hipermetilasyon yani bir DNA ipliğinin üzerine aşırı metil gruplarının fazlaca eklenmesi o genin sesini kısabilir. Aynı şekilde DNA ipliğinin sahip olduğu bazı metil gruplarının çıkarılması diğer adıyla demetilasyon veya hipometilasyon bir geni açık hale getirebilir.
Çok basit ve özet anlatımıyla DNA METİLASYONUNUZUN İYİ GENLERİNİZİN (ÖRNEĞİN KANSER GELİŞMESİNİ BASKILAYAN GENLER) “AÇIK” VE KÖTÜ GENLERİNİZİN (ÖRNEĞİN İLTİHAPLANMA İÇİN) GENELLİKLE “KAPALI” OLACAK ŞEKİLDE ÇALIŞMASI YAŞAMSAL BİR ÖNEME HAİZDİR.
NOT
ÖZETİ ŞUDUR
Yukarıdaki yazının biraz kafanızı karıştırdığının farkındayım, önümüzdeki günlerde konuyu daha fazla anlaşılır biçimde yeniden paylaşacağım. Ama şu bilgiyi siz bir kenara şimdiden not edebilirsiniz: Sağlıklı ve uzun bir ömür sürmenin en önemli anahtarlarından biri olan epigenetik süreçler yiyip içtiklerinizden, uykunuzdan, egzersizinizden, huzurunuzdan, stresinizden hatta düşündüklerinizden bile etkilenebilmektedir.
İYİ BİLGİ
AZ YİYENLER NEDEN UZUN YAŞAR
Yaşınız 50’yi geçince yeme-içme işinde hafifçe frene basın. 60’ı geçince de ayağınızı gazdan çekip frene yüklenin. Yani, az ve öz yiyin, yediklerinizde yüzde 20 civarında bir “küçültme” yani “azaltma” yoluna gidin. Bu önlem, size 5 mühim avantaj sağlar...
Neticede de daha sağlıklı ve uzun yaşayan biri olma şansı yakalarsınız.
Paylaş