Osman Müftüoğlu

Kemikler ve kıkırdaklar neden eriyor?

1 Eylül 2018
Yaşı 40’ı geçen hemen herkesin ortak bir derdi var: Eklem sorunları! Eskiden 60’ından sonra bile pek az görülen bu tür sorunlar şimdilerde neredeyse 30’lu yaşlarda bile can sıkmaya başlayabiliyor. Rakamlara bakılırsa her üç yetişkinden birinin dizi, kalçası, omuzu, sırtı, boynu ya da beli ağrıyor. Peki, ne oldu da kemik ve eklemlerimiz bu kadar sık ve erken hastalanıyor? Ne oldu da bu ölçüde kıkırdak kaybına uğruyor?

Yaşı 40’ı geçen hemen herkesin ortak bir derdi var: Eklem sorunları! Eskiden 60’ından sonra bile pek az görülen bu tür sorunlar şimdilerde neredeyse 30’lu yaşlarda bile can sıkmaya başlayabiliyor. Rakamlara bakılırsa her üç yetişkinden birinin dizi, kalçası, omuzu, sırtı, boynu ya da beli ağrıyor. Peki, ne oldu da kemik ve eklemlerimiz bu kadar sık ve erken hastalanıyor? Ne oldu da bu ölçüde kıkırdak kaybına uğruyor? Tendonlarımız neden kopuyor, bağ dokumuz eriyor? İskeletimizin yapısı kemiklerimizin bütünlüğü neden hızla bozuluyor? Kısacası kemik ve eklemlerimiz neden hızla yaşlanıyor?
Yukarıdaki soruların bir değil, birçok yanıtı olsa da en önemlisinin beslenme hatalarımız olduğu kesin. İkinci sıraya ise aktivite yanlışlarımızı yazmamız gerekir. Başka hatalarımız da var ama sadece bu ikisi bile “eklem ve kemik bozar” nedenlerin yüzde 90’ını oluşturuyor. Detaylar için buyurun...

GAG fakiri olduk

Glikozaminoglikan (GAG) denilen maddelerin (kolajenin, hyaluronun) doğal kaynakları öncelikle kemikli hayvan etleridir. Bunları kazanabilmek için de biz tavuğu, hindiyi, kırmızı eti, balığı tencerede bol suyla kısık ateşte sulu tencere yemeği veya buğulama şeklinde pişirmek sonra da onu suyu ile birlikte afiyetle yemek zorundayız.
Yemeği suda uzun pişirerek içlerindeki GAG’ların (bunlara jelatin yapısındaki maddeler de diyebiliriz) o yemeğin suyuna geçmesine müsaade etmemiz gerekiyor.
Ne var ki biz artık tavuğun, etin kemiğini, balığın kılçığını görmüyor, tavuğun göğsünü, etin sırtını, balığın kılçıksızını yiyoruz. Pişirme yöntemi olarak tencere yemeklerini çoktan terk etmiş durumdayız. Bu sayfanın okurlarının tamamına yakını da sanırım kelle paça çorbayı, iliğiyle birlikte pişirilmiş sulu et yemeklerini, tavuk suyu çorbalarını unutmuş olmalılar.
Oysa bu besinlerin hepsi eklemlerimiz, özellikle de kıkırdaklarımız için hayati değere sahip bağ dokusu ana maddesi kolajen, hyaluronik asit ve diğer glikozaminoglikan’larla tıka basa dolu.

Yazının Devamını Oku

8 farklı sağlık sorusu

31 Ağustos 2018
Sayfamızı bugün de sizden gelen sorulara ayırıyoruz. Sorularınız gerçekten şaşırtıcı, düşündürücü ve enteresan! Yanıtlarımız da bu nedenle biraz eğlenceli. Hatta komik olabilir. Umarız işinize yarar. Buyurun...

Limon tuzu mu, Çin tuzu mu

Bana sorarsanız limonla tuzu birbirine hiç karıştırmayın, limonu tuzdan ayrı bir yere ayırın. Limon bir sağlık mucizesi. Yapısındaki sitrik asit, bir asit olmasına rağmen harika bir alkali güce sahip. Ayrıca tıka basa da C vitamini dolu. Kabukları ise sağlığa faydalı flavonoidleri ihtiva ediyor.
Tuza gelince... Tuzu kararında tüketmek lazım. Limon tuzunu ise ayrı bir kenara ayırın, tuzu tuz, limonu limon olarak kullanın.
Çin tuzuna gelince... Mümkünse ona hiç bulaşmayın! Monosodyum glutamat içeriği sağlam ve hâlâ yeteri kadar aklanmış bir besin bileşeni değil. Çin tuzu yan MSG, iştah açan, tat bağımlılığı yapma potansiyeli olan endüstriyel bir ürün.

Salatalık suyu mu portakal suyu mu daha güçlü

Kahvaltı yaparken en fazla dörtte bir bardak portakal suyu içilebilir. Antioksidan ve C vitamini açısından zengindir. Detoks yaparken ise portakal suyu yerine salatalık suyu tercih edilebilir.
Kalorisi sıfıra yakındır, detoks kabiliyeti fazladır, koenzimden, potasyumdan çok zengindir. Ama bence suyunu içmek yerine salatalığı kabuğu ile birlikte de bütün olarak yiyin. Üzerine biraz da elma sirkesi eklenince sizi uzun süre tok tutar ve kilo vermenize yardımcı olur.

Hamileler spor yapmalı mı

Yazının Devamını Oku

Omega-3 depresyonu önler mi?

30 Ağustos 2018
Omega-3 yağları DHA ve EPA, sadece bedenimiz için kazanılması zorunlu mikrobesinler değiller. Ruh sağlığımız için de bu ikiliye ihtiyacımız var. Özellikle depresyonla mücadelede omega-3 yağlarının önemli olduklarını gösteren pek çok güvenilir kanıta sahibiz.

Başlıktaki soruyu hiç tereddüt etmeden hem de güçlü bir şekilde “evet!” diye yanıtlayabilirsiniz.
Nedeni şu: Omega-3 yağlarının sağlığımız için ne kadar önemli ve vazgeçilmez olduklarını hepimiz öğrendik.
Daha çok omega-3 depolamak için daha çok ve sık yağlı balık yiyor, bol bol ceviz tüketip semizotu salatasına yükleniyoruz.
Bütün bunlar iyi, güzel şeyler. Tamam ama bir konuda hâlâ yeteri kadar bilgilenemediğimiz kesin.
O konu da şu: Omega-3 yağları DHA ve EPA, sadece bedenimiz için kazanılması zorunlu mikrobesinler değiller. Ruh sağlığımız için de bu ikiliye ihtiyacımız var.
Özellikle depresyonla mücadelede omega-3 yağlarının önemli olduklarını gösteren pek çok güvenilir kanıta sahibiz.
Mesela 2010’da Journal of Clinical Psychiatry dergisinde yayınlanan bir çalışma var.

Yazının Devamını Oku

Bol posa kiloya frendir

29 Ağustos 2018
Sofralarımız posa fakiri. Oysa yüksek posa içerikli bakliyat, sebze, tam tahıl, meyve tüketimi arttıkça kolay kilo verir, zor kilo alırsınız.

Önemli bir yanlışı ısrarla yapıp duruyoruz. O yanlış şu: Sofralarımız posa fakiri. Oysa, tencerede kaynayan yemekte de, sofrayı süsleyen salatalarda da, atıştırmalık tercihlerimizde de posa zengini besinlerin daha fazla olması lazım. Bu çok mühim bir sağlık ayrıntısı. Birçok da sebebi var:
Yüksek posa içerikli bakliyat, sebze, tam tahıl, meyve tüketimi, besinlerdeki glikoz ve früktozun kana karışma hızını düşürmekte, kan şekeri ve insülindeki dalgalanmaları engellemektedir. Ayrıca, posada kalori de yoktur. Kilo aldırmaz. Tersine güçlü bir kilo freni görevi yapar. Posada günlük bir ‘kazanım limiti’ de söz konusu değildir.
Sadece ‘alt sınır’ vardır, o da 25-30 gram civarıdır. Rakamı 50-60 gramın üzerine çıktığınızda bağırsaklarınız da, metabolizmanız da rahatlamaktadır.
Özetle beslenmenizdeki posalı gıdaların miktarı arttıkça, kolay kilo verir, zor kilo alırsınız. Kanınızdaki şekeri, trigliseridi, insülini, leptini daha kolay dengelersiniz.
Neticede de şeker, insülin, kolestrol, trigliserid seviyelerinizi daha rahat ayarlarsınız. Kabızlıktan da korunursunuz. Posa fakiri olmayın...

Glutatyon cilt lekelerini azaltır mı

Bedenin kendi doğal antioksidanı olan ve antioksidanların patronu veya ustası olarak tanımlanan glutatyon takviyesinin cildin kalitesini de desteklediğini, yaşlılığa bağlı cilt sorunlarını önemli ölçüde hafiflettiği biliniyor. Zaten bu yüzden glutatyonlu kremler ve damar ya da kas içine glutatyon takviyeleri özellikle Uzak Doğu’da hanımların ilk tercihi anti-aging ürünleri arasında sayılıyor.

Yazının Devamını Oku

Gözden kaçan 2 mühim beyin dostu

28 Ağustos 2018
Beyni beslemeyi de belleği desteklemeyi de sadece yeme içme ile ilgili bir iş gibi düşünmemeliyiz. Beynin en büyük besinlerinin de B12 vitamini, omega-3 yağları veya demir takviyeleri değil, huzur ve sakinlik olduğunu bilmeliyiz.

Beynin ve belleğin diğer mühim dostları daha pozitif düşüncelere sahip olmak, olup bitenlere iyimser bakabilmek, hatalardan ders alıp, değiştiremeyeceğimiz şeyleri kabul edebilmektir.
Beynin diğer bir mühim besini ise düzenli egzersizdir. Yaşımız ne olursa olsun sloganımız; “ne kadar çok huzur ve hareket o kadar güçlü bir beyin ve bellek” olmalı. Atalarımız boşuna dememiş: “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.” Ne yiyip içeceğimiz bunlardan sonra gelir.

Balık tüketirken nelere dikkat edelim?

◊ Balığın omega-3 üretmesi için bol bol yosun ve omega-3 yüklü bir deniz canlısını yemesi gerekir. Bu nedenle çiftlik balıklarındaki omega-3 eksiği yerine koymada yeterli olmaz. Temiz ve doğal ortamda büyümüş ve yaşamış doğal deniz ürünleri yiyerek gelişmiş yağı balıkları tercih edin.
◊ Balık ne kadar soğuk bir suda (deniz, ırmak, göl ) büyümüş ise onu soğuktan koruyan antifiriz maddesi omega-3 yağlarından o kadar çok üretir. Soğuk sularda yaşamış yağlı balıklara öncelik verin.
◊ Balığı una bulayıp kızartırsanız içindeki omega 3 azalır, o balık yemeği zararlı bir omega-6 ve trans yağ bombası haline gelir. Izgara veya buharda pişen balıkları tercih edin.
◊ Konserve balıkların (ton balığı) da balık ihtiyacınızı karşılamada işe yaradığını unutmayın. Özellikle “atıştırmalık” veya “ ara öğün” tercihlerinizde protein ihtiyacınız için konserve balık olasılığını değerlendirin.

5 mühim bellek düşmanı

Yazının Devamını Oku

Sağlık tavsiyeleri neden çelişkili

27 Ağustos 2018
SAĞLIK önemli bir konu.

Sağlığımız ile yakından ilgilenmekse en mühim görevimiz.

DEĞİŞMEZ BİR KURAL DA ŞU: Yaşımız ne olursa olsun, sağlığımızı dikkatle izleyip kendimize iyi bakmak zorundayız. Zaten bu nedenle televizyon, dergi ve gazetelerdeki sağlık haberlerini takip ediyor; yazılıp çizilenleri, anlatılıp söylenenleri dikkatle izliyoruz. Ne var ki güvenilir sağlık uzmanlarının tavsiyeleri bile zamanla değişebiliyor. Hatta bazen birbiri ile çelişebiliyor. Peki bu değişme ve çelişkilerin sebebi ne? Yanıtım şu: Bilim insanları sürekli araştırıyor, sağlık alanındaki bilimsel veriler de sürekli yenileniyor da onun için. Bir köşe yazarının şu cümleleri işte bu mühim gerçeği göz önüne seriyor: “Tıp haberlerinde de sanki modasını geçirme uygulaması var. Bugünün devası yarının zehri olabiliyor. En yeni araştırmalardaki önerilerin son kullanma tarihi bile kahvaltı gevreği paketlerinin üzerindeki tarihten daha kısa.” (Ellen Goodman/Boston Globe).

Peki ne yapmalı? Çelişkilerden daha az etkilenmek için nasıl bir strateji izlemeli? Cevabım yandaki kutuda...

HABERLERİ NASIL DEĞERLENDİRELİM?

Yazının Devamını Oku

Hızlı yemek kilo aldırıyor

20 Ağustos 2018
ESKİ bir bilgi bir kez daha teyit edildi: Güvenilir bir araştırmanın sonuçlarına göre sadece çok yiyip kötü beslenenler kilo almıyor.

Lokmalarını yeteri kadar çiğnemeden yutan, yani çok hızlı yiyenler de risk altındalar. Bu kötü alışkanlığı ısrarla sürdürenlerin yavaş yiyenlere göre en az yüzde 40 daha fazla “kilo riski” var. Aynı araştırmaya göre orta hızda yemek yiyenlerle yavaş yiyenler karşılaştırıldığında oran yüzde 20’ye iniyor. Bizim klinik gözlemlerimiz de bu bilgiyi destekliyor. Bize göre de ne hızda yediğiniz en az neyi ne kadar yediğiniz kadar mühim bir ayrıntı. Bir lokmayı ne kadar çok çiğnersek, ağzımızda ne kadar çok döndürürsek kilo alma riskini o ölçüde azaltabiliyoruz. Lokmanın lezzetini daha fazla almak da bu işin bir başka faydası. Netice şu: Her lokma en az 20 defa çiğnenmeden yutulmayacak, mümkünse 30-40 defa çiğnemek hedeflenecek...

KALIN BAĞIRSAK KANSERİ ÖNLENEBİLİR Mİ

- KALIN bağırsak kanseri de çoğu kanser gibi akşamdan sabaha oluşan bir kanser türü değil. Gelişimi uzun bir süreç gerektiriyor. Bağırsakta önce bir polip oluşuyor. Bu polip zaman içinde kötü yönde bir dönüşüm geçiriyor. Bu dönüşüm, çok hızla ilerleyebilen bazı genetik geçişli kanser tiplerinde bile 3 yıldan az değil. Genelde 5 ila 7 yılı buluyor. Bu nedenle şu bilginin altını ısrarla çizin! 40’ından, hele hele 50’sinden sonra herkesin bir kolonoskopik inceleme yaptırması ve bu incelemeleri ortalama 5 yıllık aralıklarla tekrarlatması şart. Bu incelemeyi yaptıralım ki eğer kolonoskopide bir polipe rastlanırsa erkenden yakalanıp sapından koparılmış bir elma gibi koparıp atılsın...

7 MADDEDE ŞEKER DETOKSU

1-Uykusuz kalmayın. Uykusuzluk şekerli besinlere yöneltir.

2- Protein zengini bir kahvaltı yapın. Tok tutar, şeker ihtiyacını azaltır.

3- Çaya, kahveye şeker atmayın. En etkili şeker detoksu budur.

4- Nişasta zengini besinlerden uzak durun. Özelllikle unlu besinlere dikkat edin.

Yazının Devamını Oku

Menopoz için iki mühim tavsiye

17 Ağustos 2018
Menopozla birlikte kadınların vücudunda bazı değişiklikler olmaya başlar. Bu süreçte menopozun etkilerini en aza indirmek için uygulanacak bazı noktalar var...

Menopoza giren her kadın duygusal anlamda bazı değişiklikler hissetmeye başlar. Bazıları eskiye oranla daha alıngan, tereddütlü, kararsız, geri çekilmeye hazır, depresif bir yapı sergiler. Bazılarının tepkileri daha erken, reaksiyonları daha abartılı olabilir.
Bunların tamamı beklenen şeylerdir, normaldir. Dış görünümdeki değişimler ise çoğu zaman çaktırmadan yerleşir. İlk önce karın ve kalça bölgesinde yağ birikimleri gelişir. Bu değişikliklerin ilk nedeni menopozla birlikte devreye giren insülin direncidir.
O direnç nedeniyle karın ve kalça bölgesindeki yağ deposunun artmasıdır.
Eğer menopoz sonrasında yağlanma ihtimalinizi azaltmak veya farkına varmadan kazandığınız fazla kilolardan kurtulmak istiyorsanız, gidip bir “insülin direnci testi” yaptırmanızı tavsiye ederim.
İkinci tavsiyem de gizli bir tiroit tembelliğini (hipotiroidi) araştırmak için “TSH seviyelerinizi” ölçtürmenizdir. Eğer sorun varsa ikisini de gecikmeden tedavi ettirin.
Bu ikisi olmasa bile menopoz sürecinde eskisinden daha az un, şeker, nişasta, tatlı, pilav, pizza, makarna, meyve suyu, ekmek, börek, çörek, açma ve poğaça tüketin. Beslenme planınıza daha fazla yoğurt, balık, yağsız kırmızı et, kaliteli tavuk eti, yumurta, mümkün olduğu kadar da bol sebze eklemenizi, daha çok egzersiz yapıp, hemen her gün 45-60 dakika tempolu yürümenizi öneririm.

Çikolata ömrü uzatabilir

Bitter çikolatanın faydası Harvard Üniversitesi’nin yaptığı yeni bir çalışma ile de ispatlandı.

Yazının Devamını Oku