Yabancı hakem mevzusu

Galatasaray-Fenerbahçe derbisini yabancı hakemin yöneteceği açıklandıktan sonra “Türk hakem mi kalmadı kardeşim?” eleştirileri geliyor.
Yurtdışında bu ses şöyle yankılanabilir:
“Türklere bak, hakemlerine güvenmiyorlar, o yüzden yabancı hakem getirtiyorlar!”
E iyi de kardeşim sistem çürüdü çürüyecek burada.
Evet, çok iyi hakemlerimiz var ama güven yok burada.
Teslim olmuş o hakemler bazılarına. O yüzden göstermiyorlar performanslarını, sergileyemiyorlar yeteneklerini.
O nedenle pazartesi akşamı ilginç anlara tanıklık edeceğiz hepimiz.
Dünyanın da gözü bence o derbide olacak.
Ve sonra hep birlikte karar vereceğiz:
Türk hakem mi, yoksa
yabancı hakem uygulamasına devam mı?
Bakalım...

Sus be kardeşim

Bir de eski hakem Ahmet Çakar gibiler var. Canı sıkıldıkça kafasına göre konuşan tipler...
Demiş ki; “Bu işte bir terslik var, burnuma pis kokular geliyor”...
Yahu Ahmet Bey... Maalesef sizin gibi birinin bile dediklerini ciddiye alan insanlar var bu ülkede.
Siz bir gün Fener’i överken ertesi gün yeren, bir gün Galatasaray’ı yüceltirken ertesi gün yerin dibine sokan birisiniz.
Tamamen gündeme göre hareket ediyor ve Prof. Dr. Oytun Erbaş’ın yerine oynuyorsunuz.
Sizin o garip ses tonunuzla, ilginç bakışlarınızla oynadığınız televizyon rollerini aklı başında kimse yemiyor ama...
O yüzden bırakınız böyle manipüle etmeyi insanları.
Dürüst olsanız, içinizden geçenleri söyleseniz inanın daha saygıdeğer bir yerde olacaksınız. Şimdi siz çıkıp derseniz “Bu işte bir terslik var”, yarın öbür gün maçın sonucu ne olursa olsun insanlar sizi referans göstereceklerdir.
Tamam, anlıyorum, hoşunuza gidiyor sevilmek de sövülmek de... Ama yanlış yoldasınız haberiniz ola.
Günün sonunda kötü anılacak ve hiç sevgi sözcüklerine maruz kalmayacaksınız, benden söylemesi...

Sanırsın 100 cm

Mesela aşırı yoğun olsam ya da günlerce uyusam, sonra gözümü açsam ve Burak Özçivit’in paylaşımlarını görsem derim ki “Abov yandık”!

Derim ki “İstanbul kardan kıyamet yaşıyor”...
Derim ki “Aman Orkun sakın dışarıya çıkma”...
Ya öyle paylaşımlar yapmışlar ki eşi ve çocuklarıyla, sanırsın kar 100 cm. Sanırsın dışarıda yürünmüyor. Sanırsın hayat iptal!
Tamam, anlıyorum onları da. Sürekli Arap ülkelerine git-gel, sürekli sıcacık iklimlerde paraları cukkala ve sonra buraya gelip kar gör. E şaşırırsın tabii... Ama abartmamak lazım sanki...

Bence güzel tanıtım

Milli sporcu Kaan Beğeç almış eline kahvesini, giymiş üzerine lacilerini ve İstanbul Boğazı’nda sörf yapmış.
Elektrikli sörf aletiyle bence çok güzel görüntüler vermiş.
Neden bilmem ama çok hoşuma gitti benim.
İşte böyle yaparak İstanbul’u tanıtabiliriz aslında.
Adam hem göze hitap ediyor hem de şehrini tanıtıyor.
Biz olsak 3 saniye içinde Boğaz’ın serin sularını boylarız, o dakikalarca ayakta duruyor, üzerine bir de kahve içiyor.
Vallahi helal olsun...

Akşam ‘Piyasa’ya giriyoruz

Çok değil, birkaç gün içinde dilimize şöyle yeni terimler girecek:
‘Piyasa’ya bizim giriş şeklimiz...
Yok ya ‘adam’ kalmadı bu ‘Piyasa’da...
‘Piyasa’ya girerken benim eşgal... Gibi...
Bunları son dönemin
ektörü domine eden kanalı Kanal D’nin yeni dizisi “Piyasa” sayesinde yaşayacağız. Çünkü iddialı, çünkü dokunaklı, çünkü bizi damarımızdan yakalayan bir dizi başlıyor bugün.
Ben heyecanlıyım, ben artık Türk dizilerine çok inanıyorum.
Ben artık ikinci bir “Uzak Şehir” neden olmasın diye düşünenlerdenim...