Paylaş
1938’de doğmuş büyük usta Neşet Ertaş... Kabaca bir hesapla Celal Bey’in gençlik dönemlerinde ortalığı sazıyla kasıp kavuruyordu Neşet Ertaş.
Ama ne hikmetse tanımıyormuş hatta ismini hiç duymamış Celal Hoca.
Ne yalan söyleyeyim hiç inanmıyorum ismini duymadığına.
Ama neden böyle bir açıklama yaptı onu da hiç bilmiyorum.
Yaş almışlığına mı vermek lazım emin değilim.
Çünkü Şengör gibi biri sırf konuşulmak için ortaya böyle laflar atmaz diye düşünüyorum.
Bazı isimler vardır ki ana vatanını, toprağını, milletini temsil eder ve sen de bu isimleri mutlaka bilmek zorundasındır.
İşte onlardan biridir Neşet Ertaş. Ama gelin görün ki ülkenin en bilindik profesörlerinden biri hem türkü kültürünü yerin dibine sokuyor hem de ardından Neşet Baba’yı hiç tanımadığını söylüyor.
Hangi birine yanalım biz.
Filtreler kaldırıldı
Instagram radikal bir kararla binlerce filtreyi kaldırdı.
Sadece kendi filtrelerini bıraktı sisteminde.
Bunu bir uygulama üzerinde yapılan bir güncelleme gibi görmemek lazım.
Tamamen toplumsal bir olay çünkü bu.
Uzun zamandır sosyal medya ve gerçek hayat ayrımını yapmakta zorlanıyduk.
Gerçek hayatla instagram’daki uçurumun en büyük sebebiydi filtreler.
Bastıkça basıyorlar filtreyi kendilerini hiç olmadıkları biri gibi gösteriyordu insanlar.
Tam gerçeklikten kopmak üzereydik ki kalktı o filtrelerin birçoğu.
Benim için hiç sorun yok, zaten hiç kullanmamıştım. Kullananlar düşünsün.
Hep sonradan!
Dün sabah ne kötü bir güne başladık ülkece!
Tam sömestir tatilinde, en çok gidilen yerlerden birinde, Kartalkaya’da bir otelde yangın çıktı.
Eminim bir sürü çocuk vardı o otelde... Kısa tatilleri için aileleriyle kayağa gitmişlerdi.
Ve yine eminim bir ihmalin kurbanı oldular. Şimdi birçok otel sahibi talimatları vermiştir çalışanlarına.
Yangın sistemlerimiz çalışıyor mu?
Yangın merdivenlerimizin durumu nasıl?
Olası bir yangında kaçış alanlarına gerekli oksijen akışı sağlanacak mı?
Alarm sistemlerimiz ne durumda?
Çünkü biz hep başımıza geldikten, canımız acıdıktan, içimiz yandıktan sonra önlem alıyoruz.
Öncesinde hiç olmayacakmış, hiç başımıza gelmeyecekmiş gibi yaşıyoruz bizler.
Hep sonradan yani maalesef hep sonradan!
Boş verin kralını, prensini
Soruyorlar arabesk sanatçılarına, “Ferdi Tayfur kral mıydı, prens miydi” diye.
İbrahim Tatlıses “O arabeskin prensiydi” diye bir açıklama yapmıştı.
Sonra kızı Tuğçe Tayfur “Prens değil kraldı” dedi.
Adam göçtü gitti, arkasından mal varlığı mı dersiniz, krallık prenslik mi dersiniz, çocuklarının kavgaları mı dersiniz konuşulmadık konu kalmadı.
O “Kral mıydı, prens miydi” sorusunun yöneltildiği isimler aynı alanda oldukları için ‘kral’, ‘baba’ demekte zorlanabilir.
E normaldir, insan egosu bu.
Ama endişe etmeyin, birden fazla kral, birden fazla prens de olabilir.
Hatta başına hiçbir sıfat koymaya gerek yoktur bazı isimlerin. Ferdi Tayfur
gibilerin.
Paylaş