İçimiz yanıyor!

Yavuz Bingöl buna ek olarak bir detay paylaştı.
İç acıttı o detay.
Bölgede konuştuğu bir kişinin sözleriydi onlar. Çocuk o konuştuğu kişi üstelik.
O çocuk, “Ot yiyoruz Yavuz Abi.
Kuyulardan çektiğimiz suyla otları pişiriyoruz.
Ekmek veya başka bir şey yok” demiş
Bu sessizlik çok ağır geliyor diye de eklemiş Bingöl.
Haklı değil mi?
Evet her haksızlığa ses çıkarmamız gerekiyor muhakkak.
Bu yaşananlara bağırmamız gerekiyor!
Acı uzakta yaşanınca görünmez olmasın.
Olmaması için elimizden geleni yapmalıyız.
Yoksa gün geçtikçe daha da can sıkıcı bir hal alacak, içimizi yakan çok daha fazla detay ortaya çıkacak...

Eniştecilik nedir nasıl çıkmıştır?

Neşe Karaböcek 1964 yılında Atilla Alpsakarya ile evlenmiş, 10 sene sonra da boşanmıştı.
O boşanmanın hemen sonrasında kardeşi Gülden Karaböcek evlenmişti Alpsakarya ile...
İşte iki usta sesin küslüğü ve tarihe geçen o ‘eniştecilik’ olayı böyle başlamıştı.
Tüm olanı biteni, gençliğini, acılarını, mutluluklarını bir kitapta toplamış Neşe Karaböcek. İşte böyle olaylar ilgimi çeker benim.
O kitabı da alır okurum.
‘Eniştecilik’ çok ağır bir itham tabii. Ne yaşandı ne oldu bitti bilemeyiz.
Her iki tarafı da dinlemeliyiz.
Belki o zamanlar çok nadir rastlanan bir durumdu bu ‘sevgili ya da eş çalma’ ama günümüzde eminim bin beteri yaşanıyor.
O yüzden insanlar sevgililerini gizler hale geldiler, söylemez oldular.
Nazar değmesin falan deniyor ama aslında eşine dostuna güvenmiyor insanlar...
Artık ‘gizli eniştecilik’ yaşanıyor.

Sektöre pislik getirdin

Kocaeli’nde bir günde 648 kişiyi zehirleyen tavuk dönerci kendini ‘sektöre yeni bir lezzet getirdim’ diyerek savunmuş.
E peki neden zehirlendi millet diye sormuşlar?
O da devam etmiş saçmalamaya ve “zehirlendiler çünkü uzun süredir döner yemiyordu o insanlar” açıklamasını yapmış.
Kardeşim sen aynı gün 648 kişiyi zehirlemeyi başarmışsın, insanların sağlığıyla oynamışsın bir de böyle pişkin bir açıklama yapıyorsun.
Cinayete teşebbüsten yargılanmalı o işletmeci.
Sırf bu sözleri bile tekrar yapacağının göstergesi.
Kanun, kural tanımıyor belli ki. Hijyen falan bilmiyor.
Umarım ne o ne de yanındakiler bir daha dükkân falan açar.

Her ay aynı döngü

Birileri bizle gerçekten eğleniyor ve biz gerçekten farkında olmuyoruz.
O eğlenenlere göre ayın 3-4 günü normal yaşıyoruz,
diğer günler hep retro hep metro.
Şimdi okuduklarıma göre 15 Mart’tan beri Merkür retrosu varmış.
Bu hafta bitiyormuş...
Vay vay vay.
Sonra da ne oluyormuş biliyor musunuz?
Bir ferahlama
geliyormuş...
Diğer ay yine gelecek bu retro ve ‘umut taciri astroloğumsular’ “sonrası bolluk, bereket” diye açıklama yapacak.
Ben mi hatırlamıyorum yoksa eskiden retro yaşanmıyor muydu?
Ya da pardon pardon!
Eskiden böyle umut satmak para etmiyordu
değil mi?