Çıksın diziden!

Bir insan ekmek yediği bir alanı ancak böyle kötüleyebilir. Böyle ihanet edebilir meslektaşlarına...

Haberin Devamı

“Kızılcık Şerbeti” oyuncusu Evrim Alasya, “Vizyonsuzluk ve çapsızlık zaten bu coğrafyanın bir gerçeği. Bu insanların gerçeği. Dizileri çok ciddi bir okumayan kitle izliyor” demiş
Kanım dondu dinlerken.
Ama bitmedi, devam etmiş ‘vizyonsuz’ açıklamalarına Alasya:
“İzlediğimiz programların seviyesinden anlıyoruz. Bu okumayan topluma belli bir kriterde dizi yazılabiliyor. Hiç kimse sizi bırakmıyor ki derinlemesine işler yazılsın. Shakespeare okuyorsun, sonra geliyorsun mahalle kadını tadında birini oynamak zorunda kalıyorsun.”
Senaristin yerinde olsam hemen çıkarırdım diziden Alasya’yı.
Bence kendisi de çıkmak istiyor zaten.
Bırak o zaman Evrim Hanım.
Aldığın paraları geri ver ya da bedava oyna...
Bir insan böyle ihanet eder mi içinde bulunduğu sektöre?
Arkadaşlarına böyle hakaret eder mi? Sanırım bir güç zehirlenmesi yaşıyor kendisi.
Çok talihsiz bir açıklama yapmış. Nasıl geri dönüşü olur, onu bilemem.
Ama o dizide çok da fazla barınabileceğini sanmam...

Bu mobbingdir

Haberin Devamı

Hürriyet yazarı Fulya Soybaş’ın hikâyesinde okudum. O meşhur, yılların mekânına Kurtuluş’taki Adana Ocakbaşı’na gitmişler.
Ufak bir dükkândır, bilen bilir. Neyse...
Üç kadın oturdukları masada önce garsonların saçma sapan tavırlarına maruz kalmışlar. Garsonlar resmen hesabı şişirmek için uğraştıkça uğraşmışlar.
Sonra sohbetlerinin daha 3’ncü saatinde “Kapıda çok müşteri var, size yüzde 10 indirim yapalım, gidin” demişler.
Pes arkadaşlar! Siz kendinizi ne sanıyorsunuz?
Rakipsiz de değilsiniz.
Müşteriye böyle tacizde bulunmak, en sonunda da “Gidin” demek hangi misafirperverliğe sığar?
Bana ne kapında kuyruk varsa? Ben gelmişim oturmuşum masaya, istediğim zaman kalkarım ve istediğim kadar yer içerim, sana ne!

Güzel Marmaris’im!

Yaz sezonu geliyor. Tatil planları yapılıyor.
Son zamanlarda gündemin yoğunluğundan gözden kaçan bir konuyu fark ettim. Bir sürü mail de gelmiş konuyla ilgili.
Ortalık yangın yerine dönmeden uyarmak, belki de alınan yanlış kararlardan döndürmek de bu köşede görevim.
Haberlerini okumuştum ama olayın bu boyutunu bilmiyordum. Marmaris konu. Cennet Marmaris...
Turizm deyince akla gelen ilk yerlerden olan Marmaris.
Bölge sakinlerinin bir süredir rahatsız oluğu konu ise Marmaris Belediyesi’nin taşınmaz satışı.
Satışa çıkarılan dört taşınmaz, bölgedekilerin canını sıkmış.
Bunun en büyük nedenlerinden biri de fiyatlar.
Önce milyon liralık bedellerle açılan ihaleler zamanla yarı fiyatlarına indirilmiş. Hâl böyle olunca akıllara garip sorular gelmeye başlamış.
Belediyenin parası halka harcanmalı. Halk da yaşadığı bölgenin değerlerine sahip çıkmalı. İşte Marmaris’te halk bunu yapmaya çalışıyor.
Turizm nedir?
Bence çeşitlilik turizmin en önemli mevzularından biridir.
Ama belediye bu çeşitliliğin önünü kesip “Açık mı, kapalı mı? O ülkeden mi, bu ülkeden mi” sorularıyla sektörün önünü kesmeye çalışmış zaman zaman.
Yahu açığı da gelsin kapalısı da, Rus’u da gelsin, Alman’ı da kime ne?
Yapmayın etmeyin! Marmaris’i ziyan etmeyin.
Milyon dolarlar kazanması gereken bölgemizi borca mahkûm etmeyin!
Bir de İçmeler bölgesinde yapılan Kızılbük projesi, o projeye çektirilenler var ki...
Yıllardır bir kangren olmuş durumda. İnceleyin, bakın projeye.
Son olarak mahkeme belediyenin Kızılbük projesine kestiği tüm cezaları iptal etmiş.
Ama olan bir bakın kime, neye olmuş? Turizme, bölge halkına, aslında hepimize.
Ahhh ahhh!

Yazarın Tüm Yazıları