Paylaş
İzmir ipi göğüslemeye niyet etmiş. Bu fotoğraftaki daire 1+1... Brüt 55, net 50 metrekare. Çeşme’de...
İlanda, “Önü kapanmaz, Sakız Adası manzaralı, plaj parası ödemeden denize girme imkânı, dayalı döşeli! Balkonlu bir daire. Fiyatı ise 6.990.00” yazıyor...
Yani 6 milyon 990 lira. Haydi siz 7 milyon deyin...
Vallahi aylık mı, yoksa sezonluk mu bilemem.
Çok da önemli değil.
50 metrekarelik bir daireye 7 milyon isteyen zihniyete ben ne desem az!
Yahu her gün plaj parası versen zaten bu fiyatın çeyreği tutmaz. Lüks bir otelde kalsan, yine bu fiyata ulaşman imkânsız.
Kaldı ki bu fiyatın istendiği daire lüks müks değil.
Balkonu varmış da, Sakız manzaralıymış da, bak bak bak!
A pardon bir de limitsiz internet ve sıcak su var yazmışlar.
Yazarken sinirden kahkaha atıyorum!
Lütfetmişler...
Bir de bu evin aidatı vardır, temizlik masrafı vardır, osu busu vardır...
Bakalım evi tutan çıkacak mı? Takip edeceğim üşenmeden...
Dikkat etmek lazım!
Rap bir müzik türü...
İçinde isyanı, toplumsal bozuklukları, gerçekleri barındırır...
Yurtdışında bizdekinden daha serbesttir sözleri ve daha sert. Bu, onların doğru olduğunu göstermez.
Bizde yıllar geçmesine rağmen halen “Kurtlar Vadisi”nin etkisinden çıkamayan, cinayet işleyip “Polat Alemdar’a özenmiştim” diye ifade veren insanlar var maalesef.
Sırf Polat güzel sigara içiyor diye sigaraya başladı çocuklar, biliyorum!
O yüzden biraz topluma göre hareket etmek, bu hassasiyetleri atlamamak gerekiyor.
En son “HavHavHav” şarkısıyla konuşulan Lvbel C5, şarkı sözlerinde uyuşturucuya özendirmek suçuyla tutuklandı.
Eleştirmek çok ayrı bir şey, bir insanın başına bunların gelmesini istemek ayrı bir şey.
Evet, olmaması gereken şarkı sözleri var Lvbel C5’in.
Dediğim gibi biz özenmeye çok açığız.
Hele ki ‘Z’ kuşağı!
O yüzden daha dikkat etmek gerekiyor.
Ben de yazarım öyle sözler, bu sanat değil ki...
Küfür eden sanatçı ararsanız, bizde bol.
Sahnede yapmaması gereken hareketleri yapan zibidiler ararsanız, bizde o da bol. E bir de şarkı sözlerine alet etmeyelim bu işleri lütfen...
Futbol...
Fenerbahçeli taraftarlar kaderlerini yaşıyor.
Alıştılar artık sonuna kadar getirip havlu atmaya. Bu sene bir de Mourinho ile uğraşıyorlar.
Beşiktaş maçı sonrasında “Ligin sonu başlamadan belliydi” dedi Mourinho.
Haklı tarafları var.
Yani Premier Lig’de bile şampiyonluğunu ilan eden Liverpool’un 3 yenilgisi var. Galatasaray’ın ise bir yenilgisi.
Liverpool, 7 kez berabere kalmış, Galatasaray ise 5 kez.
Yani bu rakamlar bile ortada bir sorun olduğunu gösteriyor.
Evet Galatasaray iyi bir kadro kurdu, iyi oyuncuları var. Ama aynı şeyi Fenerbahçe de yaptı.
Demem o ki, hiçbir kulübün başka kulübü kayırmadığı, eski yöneticilerinin başka kulüplerde as başkan adı altında görevler almadığı, her şeyin sahada oynandığı bir lig hayalim var...
Adamlar ne oynadı be!
Inter-Barcelona maçını izledikten sonra...
∆ Bu adamlar top oynuyorsa bizim takımlar ne yapıyor?
∆ 120 dakika boyunca tempo düşmek yerine artıyorsa, bizimkiler neden 70 dedin mi dökülüyor?
∆ Hakemin maçı durdurmamak adına verdiği çaba muazzamdı, bizim hakemler neden saçma sapan düdükler çalıyor?
∆ Bizim genç oyuncular bar bar gezerken, adamların 17 yaşındaki oyuncusu nasıl böyle inisiyatifler alıyor?
∆ Maçı seyrederken başım dönüyorsa, bizim lig maçlarında neden sıkılıp telefonla oynuyorum?
Gibi gibi garip sorular
geldi aklıma...
Nefis, olağanüstü bir maç izletti bize Inter ile Barcelona.
Özendik, iç çektik...
“Keşke bizde de olsa” dedik ülkece...
Figüranlarla doldu etraf
Ödül töreni mevsimdi açıldı. Tabii organizasyonu yapanlara yaz öncesi para lazım. Neyse...
Basın toplantılarını izliyorsanız gözünüze mutlaka çarpmıştır ve “Bu kim” demişsinizdir.
‘Bu kim’lerin sayısı son yıllarda çok arttı. Kaliteli oyuncular azaldığı için mi yoksa böyle organizasyonlara katılmak istemedikleri için mi bilemem ama ortam artık figüranlara kalıyor. Bir dizinin 50’nci sırasındaki oyuncusu konuşuyor mesela. “Yeni projeler yolda, yazın tatil yok bize” diyor. E yalan tabii...
Bir manken çıkıyor, “Yakında bomba bir diziye başlıyorum” açıklaması yapıyor. E büyük yalan tabii...
Bence kallavi sanatçılarımızın bir silkelenmesi ve ortamı boş bıraktıklarının farkına varması şart artık.
Çıkın da kurtarın bizi bu kendini oyuncu, şarkıcı, sanatçı sananlardan.
Paylaş