Paylaş
Gel gör ki, biz dışarıdan izleyenler için bu polemiği seyretmek sofistike bir tenis turnuvasından ziyade şimdilik “Ağır Roman”ın berbat bir versiyonunu andırıyor.
Çünkü Demirkubuz’un bıçkın söylemleri “Üç Maymun” filmiyle ilgili iddiaları unutturdu:
◊ “Eğer cart curt ederse giderim köşede beklerim.”
- “Kış Uykusu’ndaki göndermeyi kabaca gördüm. B*k gibi sahneydi. Daha iyisini çeksin.”
◊ “Konuşmayacağım. Yalnız şu koşulla; susacak, dişini sıkacak, tek kelime etmeyecek.”
◊ “Antalya Film Festivali jürisinde Cannes’dan bir lavuk var, bunun arkadaşı...”
◊ “Gittim yanına ‘nasılsın, iyi misin’ diye. Başını çevirdi. İçimden bir tane tokat atasım geldi.”
SOSYAL MEDYADA BENZERİ ÇOK
Kimileri Demirkubuz’un bu tavrını “çok gerçekçi”, “çok samimi” buluyor ve şöyle yorumluyor: “Ajandası yok, duygularını gizlemiyor.”
Doğru, Demirkubuz kafasına göre takılıyor.
Ama maalesef bu tarz tavırları sosyal medyada her gün görüyoruz zaten.
Sosyal medyada herkes en ufak bir olayda birbirine laf sokmayı, yerli yersiz öfkelenmeyi, itibar zedelemeyi spor gibi görmeye başladı.
Buna bayılıp elini ovuşturan da var, benim gibi fena halde bıkmış olanlar da...
Bu nedenle ülkenin iki önemli yönetmeni polemiğe girecekse söylem daha seviyeli olsun, bu polemikten bize de bir şey kalsın istiyor insan.
Çünkü polemik de incelik ve sorumluluk ister.
Ama görünen o ki, öyle bir şey pek olmayacak gibi.
İkinci ve üçüncü kişiler yaktı bizi...
Zeki Demirkubuz’un açıklamalarında bir de sürekli iki yönetmen arasında laf iletenler, olayla ilgili yorum yapanlar var, şöyle ki:
◊ “Yıllar önce en yakınındaki akrabasına, en yakın arkadaşına her şeyi anlattım. Ne düşünüyorsam her şeyi söyledim ve ‘Bunların hepsini ona anlatın’ dedim.”
◊ “Bu konuşma ortaya çıkınca onu da tanıyan birisiyle konuştum. ‘Bunca yıl sonra bu meseleyi niye gündeme getiriyor?’ diye sordum. O da ‘Vardır bir çıkarı’ dedi.”
İkinci ya da üçüncü kişileri kullanarak mesajını iletmek ya da onların yorumlarına itibar etmek en son lisede kaldı diye düşünüyordum.
Paylaş