31 yaşındaki Liam Payne, Arjantin’in başkenti Buenos Aires’teki bir otelin üçüncü katından düşerek hayatını kaybetmişti.
Yeni açıklanan otopsi raporuna göre Payne’in ölümüne birden fazla travma, iç ve dış kanama ile düşme sonucu kafatası yaralanması neden oldu.
Şarkıcının yükseklikten düşmeye bağlı olarak 25 yaralanması olduğu söylendi.
Ölüm nedeni düşme olsa da asıl sorular düşme öncesine ait. Otel personeli, Payne düşmeden kısa bir süre önce acil polis yardımı talep ediyor ve “Uyuşturucu etkisinde ve alkol kullanan bir misafirimiz var. Her şeyi dağıtıyor” ifadelerini kullanıyor.
Payne’in tamamen dağınık otel odasında uyuşturucu, enerji takviyeleri ve diğer reçetesiz satılan ilaçlar etrafa saçılmış ve odadaki çeşitli eşyalar kırılmış halde bulunuyor.
Trajik ölümün ardında daha da trajik bir hikâye var yani. Ölümünden birkaç gün önce müzik şirketinin kendisiyle yollarını ayırdığı da bir dip not olarak burada kalsın.
Müzik sektörünün saygın isimlerinden, Blur, Robbie Williams, Supergrass, Arctic Monkeys ile de çalışmış olan, EMI ve Columbia’nın eski patronlarından Mike Smith, “Genç müzisyenler kariyerlerini ne kadar erteleyebilirse, onlar için o kadar iyi. Genç yaşta bir müzik grubuna tabii ki dahil olabilirler ama işin profesyonel boyutu geç gelmeli.
Başkanımız Hasan Arat da “Ömür koyu Beşiktaşlıdır zaten” diyordu.
Rahmi Bey sohbetimizi şöyle sürdürdü:
“Beşiktaş’ı yazman çok güzel, yaz, daha çok yaz.”
O ister de ben yazmaz mıyım, zaten dünden razıyım.
Evet, geçtiğimiz akşam Beşiktaş camiası olarak Tüpraş Stadyumu’nun içindeki White Pepper Restoran’ın açılışındaydık.
Açılışın başka özel bir anlamı daha vardı. Kulübümüzün yaşayan en eski üyesi, Divan Kurulu üyemiz, Koç Holding Onursal Başkanı sayın Rahmi Koç’un doğum günü için de bir araya gelmiştik.
Meme kanseri erken teşhis ve doğru tedaviyle tamamen iyileşen bir hastalık oldu.
Ama bu ikisi olmadığı zaman hâlâ öldürücü ve dünyada teşhisi konulan kanserlerin yüzde 23.8’ini oluşturarak ilk sırada yer alıyor. Yılda yaklaşık 2.3 milyon kadının hayatını etkiliyor.
İşte bu nedenle bu yazıyı dikkatle okumanızı istiyorum.
Her yıl ekim ayında düzenlenen Meme Kanseri Farkındalık Ayı’nın içindeyiz.
Pek çok kuruluş meme kanseri üzerine seminerler düzenliyor, bilgilendirmeler yapıyor, kadınlarda bu farkındalığın artması için çağrıda bulunuyor.
Ben de yıllık kontrollerimi ve mamografi çekimimi yapmak üzere Sonomed’in yolunu tuttum ve soluğu Dr. Ezgi Balaban’ın yanında aldım.
Mamografi sonucumu alıp rahatladıktan sonra da kayıt cihazımı açtım ve tüm merak ettiklerimi sizler için sordum.
Evinde kedi ya da köpek besleyenlerden gelen en sık gelen soru “Zaten tek yaşıyor, kısırlaştırmalı mıyım, yoksa bir arkadaş bulup anneliği babalığı tatmasına izin mi vermeliyim” şeklindeydi.
Bu soruya cevabım net:
Dışarıda yuva arayan bu kadar sokak canı varken bilerek isteyerek dünyaya getirilen her bebek sokakta ya da barınakta olanın hakkına giriyor.
Yani evde ya da sokakta fark etmez, önümüze çıkan, hayatımıza giren her dişi ve erkeği hemen kısırlaştırmalıyız.
Konuşmacılar arasında şu sıralar doktora tezini yazmakta olan veteriner hekim Selin Çelikten de vardı.
Selin olaya bilimsel açıdan şöyle yaklaştı ve kısırlaştırmanın sağlık açısından önemine değindi: “Kısırlaştırılmayan hayvanlarda kanser riski ilk kızgınlıkla birlikte 2-3 katına çıkar, dişilerde meme kanseri, pyometra, yalancı gebelik, çeşitli rahim hastalıkları ve hormon bozuklukları, dermatolojik hastalıklar ve daha birçok çeşit kanser görülme riski artarken, erkeklerde ise prostat kanseri, dermatolojik hastalıklar, pankreas kanseri gibi birçok kanser türünün yanı sıra davranış problemleri, agresyon, havlama, uluma, liderlik, itaatsizlik gibi problemler daha ilk kızgınlıkta kendini gösterir.
Tüm bu sebeplerden dolayı pediatrik kısırlaştırma çok önemlidir. Ayrıca pediatrik kısırlaştılmayan hayvanlarda yani kızgınlığa girdikten sonra kısırlaştırılanlarda böbrek üstü bezlerinden bu hormonlar hasta kısırlaştırılsa dahi salgılanabilir, hayvan kısır olmasına rağmen seksüel davranışlar gösterebilir, davranış sorunları kısmi de olsa kalıcı olabilir.”
Uzun lafın kısası hem popülasyon açısından hem de sağlık açısından erken kısırlaştırma son derece önemli ve gerekli.
Bir şeyin gerçekleşmesi için istemenin, gerçekten ve kalpten istemenin öneminin daha da farkındayım artık.
Ama şunu da söylemeliyim ki, sadece istemekle hiçbir şey değişmiyor.
Yerli, yabancı yüzlerce ünlü ve başarılı insanla yaptığım röportajlardan öğrendiğim en önemli şey, başarının sadece istemekle değil, çalışmak hem de çok çalışmakla geldiği.
Çalışmak bir yerde yeteneğin bile önüne geçip insanı başarıya götüren sihirli anahtar.
Kişisel gelişim kitaplarını okurken sadece niyet etmekle, evrene pozitif enerji yollamakla beklenti içine girenleri uyarmış olayım.
‘Lüküs Hayat’ Bodrum’da
Bodrum, bildiğiniz ikinci İstanbul.
O kadar çok arkadaşım buralardan gidip yaz-kış Bodrum’da yaşamaya başladı ki...
National Geographic için de çalışan, Kanadalı ödüllü vahşi yaşam ve doğa fotoğrafçısı, deniz biyoloğu Paul Nicklen (Instagram’da takip etmiyorsanız çok şey kaçırıyorsunuz) geçtiğimiz gün o üzücü paylaşımı yaptı.
30 yıl boyunca kutuplarda çekim yapıp sadece bir ölü kutup ayısına rastlamışken, kısa bir süre önce 2 hafta arayla iki kutup ayısı ölüsüyle karşılaştığını söyledi.
Hayvanların nesillerinin tükenme hızındaki bu artış endişe verici.
Nedeni ise hepimizin artık çok iyi bildiği ama ne yazık ki sadece bir kısmımızın umursadığı küresel ısınma.
Kutup ayıları, yeterince buzul kalmadığı için artık üzerinde avlanacak kara parçaları bulamıyor.
Çoğu, uzun süre suda kalmak ve yüzmek zorunda kalıyor.
Bir süre sonra da açlıktan ve yorgunluktan bitap düşüp, ölüme yatıyorlar.
Bu durumdan hem yolcular hem de kabin görevlileri rahatsız.
Düşün-senize, iki yolcu ya da bir yolcu ve kabin görevlisi arasında kavga çıkıyor ve siz küçücük tüpün içinde çaresiz ve korku içinde olanları izliyorsunuz.
Başıma geldi, korkunç rahatsız edici ve ürkütücü bir durum.
“Durdurun uçağı, sağa çekin bu ikisi insin, bir polis çağıralım” diyeceğiniz bir durum da yok.
Öyle kalıyorsunuz!
Şu ana dek ciddi, yaralanmalı ya da ölümlü bir kavga olmaması olmayacağı anlamına da gelmiyor.
Artan vukuatlara ve gerginliklere bakılırsa tehlike yaklaşmakta.
Her sitede olduğu gibi orada da hem göl hem de koru etabında bahçelerde sokak kedileri var. Onları çok sevip, tek tek hepsini bilip, besleyen bir hayvansever site sakini grubu da var.
Ben de annemlere gide gele bu güzel insanların grubuna dahil oldum.
Kedilerin beslenmesi çok güzel ama karnı tok her hayvan gibi akıllarına ilk gelen şey çiftleşmek oluyor.
İşte bu noktada devreye besleme ile birlikte hemen kısırlaştırmanın da girmesi şart.
Aksi takdirde ne kadar sahiplendirsek de sokaktakilerin sayısı kontrolden çıkabiliyor.
Aramızda bir WhatsApp grubu kurduk ve Akasya site yönetiminden bir toplantı talep ettik.
Harika geçen toplantının sonunda site sakinimiz veteriner hekim Umut Demir’in de desteği ile yönetim, hem mama odakları kurma hem de kısırlaştırmalara ve sahiplendirmelere destek olma kararı aldı.