LAF demokrasiden açılınca birinciliği kimse başkasına bırakmıyor. Ama sıra “demokrasi”nin temel ilkelerini kendi yaşamımızda ne kadar uyguladığımızı irdelemeye gelince, sınıfta kalmayan yok gibi. Başbakan Erdoğan’dan söz edecek değiliz. O artık her türlü kayıt ve kural üstü.
Bize Salim Uslu yetiyor.
Keza Salim Uslu kimdir bilmiyor olabilirsiniz.
Bu zat daha çok “sağ” eğilimli kişilerin egemenliğindeki 10 işçi sendikasını etrafına toplamış bulunan, Hak-İş isimli İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun Başkanı. Salim Uslu birkaç gün önce Çorum’da bir konuşma yaparak “2001 yılındaki Anayasa değişikliğini desteklediklerini gazete ilanları ile duyuran” TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği), TÜSİAD (Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği), DİSK (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu) gibi önde gelen Sivil Toplum Kuruluşlarına, 12 Eylül’de oylanacak Anayasa değişikliğine açık açık “EVET” demedikleri, bunu kamuoyuna ilan etmedikleri için, “Bunlar Sivil Toplum Kuruluşu değil, sivil toplum konsomatrisidir” dedi.
“Konsomatris” deyimi Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde “Gazino, bar gibi eğlence yerlerinde, müşteri ile birlikte yiyip içerek çalıştığı yere kazanç sağlayan kadın” olarak açıklanıyor.
Ama Sami Uslu’nun o deyimi çok daha uçta bir anlam yükleyerek kullandığı belli. Çünkü Uslu’nun “para için her şeyi yapabilecek karakterden” söz ettiği sırıtıyor.
İşte bu zat, 10 Temmuz günü kamuoyuna bir açıklama yapmış ve: “Referandum kutuplaştırmaz, ancak bu süreçte kullanılan üslup ve söylemler demokratik terbiye ve olgunluğa uygun olmalıdır” demişti.
Şimdi işte bu, “Terbiyeli konuşalım arkadaşlar” uyarısı yapan zat tutuyor, Anayasa değişikliği konusunda kendisinden farklı düşünen insanları ve kurumları, “terbiye dışı” yakıştırmalarla yeriyor.
Gerçi TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’le DİSK Başkanı Süleyman Çelebi hak ettiği yanıtı vermekte gecikmediler. Örneğin Boyner, “Bu yakışıksız ve düzeysiz ifade”nin “tercih açıklama baskısı ve baskının tehdit aşamasına ulaştığı propaganda dönemi”nde kullanılmasına ayrıca dikkat çekti. Uslu’ya, “kendi oyunun konsomatrislerinkiyle eşit olduğunu” anımsattı. Kısaca iyi bir “demokrasi terbiyesi” verdi.
Bir de 12 Eylül referandumu öncesinde siyasi iktidarın yürüttüğü “baskı” kampanyasına ilişkin değerlendirmeleri tarihe geçsin diye:
“(...) Artık etik kavramların dışında kalan bu hakaretler ülkemizin içinden geçmekte olduğu siyasi iklimin, çeşitli kesimleri ne boyuta kadar deformasyona (bozulmaya) uğrattığı yolunda tarihe kara bir örnek olarak kaydedilmiş bulunmaktadır.
Bu bir linç mantığıdır. Türkiye’de demokrasi alanını genişleteceği iddiasını taşıyan bir referandum paketinin savunulma yöntemi bu değildir” dedi.
Çelebi de, “Hak İş Başkanı’nın irtifasını kaybetmiş” olduğunu söyledi.
Ama dün Hak-İş’in internet sitesine baktık. Uslu yaptığı yeni bir açıklamada hâlâ, “Ne var bunda?” demeye getiriyordu.