Paylaş
Hele bu mahkemenin tek tek bazı üyelerini hedef tahtasına koyup, acımasızca -hatta ahlaksızca- hırpalayanlar?
Acaba utanmış olabilirler mi?
Anayasa Mahkemesi, bildiğiniz gibi 5982 sayılı yasayla gerçekleştirilen Anayasa değişikliği konusunu karara bağlayarak, sadece Anayasa Mahkemesi ve Yüksek Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSYK) üyeliğiyle ilgili iki ibareyi “Anayasa’ya aykırı” buldu. Kısaca, aday belirlemede oy kullanacak olanların örneğin üç sandalye için oy pusulasına 3 değil sadece 1 adet isim yazmasını emreden sözcükleri iptal etti.
Bir de Cumhurbaşkanı’nın, tutup HSYK’ya “iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleriyle üst kademe yöneticileri” arasından atama yapmasının önünü tıkadı. Böylece örneğin Çevre Bakanlığı’nda görev yapan bir mühendisin HSYK üyesi olması önlendi.
Bu dediğimizi abartı sanmayın. Çünkü “Kamu yönetiminde liyakati esas alacağız” diyen bu iktidar döneminde “imamlar” illerde Sağlık Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyor.
Anayasa Mahkemesi’nin kararına dönersek:
Başkan Haşim Kılıç’ın yaptığı açıklama, sadece genel bir “bilgilendirme” niteliği taşıdığı için, kararın içeriğini değerlendirmekte acele etmemek lazım. Öyle ya, her mahkeme kararı, “gerekçesi” ile anlam kazanır.
Ama bu karar dolayısıyla özellikle siyasi iktidar kanadından kamuoyuna yansıyan tepkiler, bazı ipuçları veriyor.
O bağlamda TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin ile halen yurtdışında bulunan Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in sözleri ilginç.
Mehmet Ali Şahin, Yüksek Mahkeme’nin, Anayasa değişikliğini sadece “şekil” yönünden inceleme yetkisi olduğu halde “esasa” girdiğini ileri sürüyor. Bu nedenle:
“Anayasa Mahkemesi’nin bu yetki gaspı, siyaset kurumunun ve parlamentonun itibarını zedeleyecek ve demokraside zafiyet sorunu yaratacaktır” dediği bildiriliyor.
Yüksek Mahkeme bildiğiniz gibi Anayasa’nın 10 ve 42’nci maddeleriyle ilgili değişikliği iptal ederken, yaptığı incelemenin aslında “şekli” bir nitelik taşıdığını ileri sürmüştü. Bunu da “konunun, Anayasa’nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen ilk üç maddesini ilgilendirmesiyle” açıklamıştı.
Bu son kararda da aynı durum var. Sadece fark, bir öncekinde “laiklik” ilkesini koruma çabası o karara yol açmıştı. Bu defakinde “hukuk devleti” ilkesini koruma amacıyla aynı metot uygulanmış görünüyor.
Ama Mehmet Ali Şahin buna belli ki karşı. O nedenle hem “Anayasa Mahkemesi’ne yaptırım uygulama”dan söz ediyor, hem de “Yeni bir modelin veya Anayasa değişikliğinin zamanı gelmiştir” diyor. Kısaca “torbadaki turplara” atıfta bulunuyor.
Cemil Çiçek zaten “Kararı fevkalade olumlu buluyorum” diyerek iktidar dünyasının değerlendirmesini açıklamış.
O memnuniyetin sebebini sonra yazarız.
Paylaş