Karşıyaka’yı en kötü oynadığı maçlarda bile kazandığı için alkışlayanların, yere göğe sığdıramayanların başındayım... Koşulları bildiğim, yaşananların hissettiğim içindi duygusallığım... Hala da öyle... Antep ve Adana Demirspor facialarına rağmen değişmedi bakış açım... Elbette bu kadar sorun yaşayan bir takımın, bu kadar yokluk çeken bir futbolcu grubunun yenilmeye hakkı var, lastik patlatması normal... Ama yenilmek var, yenilmek var... Gerek olay yerinde, gerekse ekran başında Karşıyaka’nın tüm maçlarını izledim... 3-0 teslim oldukları Antep deplasmanı da dahil haddini aşmayan, ayağındaki topun kıymetini bilen, iyi oynayarak değil savaşarak sonuç almayan çalışan ve bunu da ilk 5 haftada ziyadesiyle başaran bir takımdı Karşıyaka... Ya dün gece... Topuk varyeteleri mi aramazsın, kendi ceza sahası civarında risk dolu pas üçgenleri mi? Ya 30-35 metreden gol denemelerine ne demeli? Sezon başından beri ilk kez göze hoş gelen futbol oynamaya kalktı Karşıyaka, hezimete uğradı... Bildiğimiz gibi oynasa, ezer bozmaya kalkmasa yenilgiyi normal karşılayabilirdim... Ama haddini bilmediği için yediği tokat hiç yakışık almadı... Cihat Hoca’nın 2-1’den maçı çevirmek adına yaptığı Fatih-Emre Aktaş değişikliği tribünlere cesurca gelebilir ama kelimenin tam anlamıyla intihar girişimiydi... KSK’nin göbeğinde meydanı boş bulan Adanalılar, yeşil kırmızılı savunmayla kedi-fare misali oynadı. Atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra Onur Türk ve Banahene hamleri de boşuna oldu. Bir de Onur Akbay gerçeği... Onun sakatlanıp çıktığı maçta Ankaragücü’nün 8-9 net pozisyonu vardı. Oynamadığı Antep ve Demirspor maçlarında Karşıyaka 7 gol yedi. Sevgili Onur... Necati’yi seviyorsan, ne olur bir an önce iyileş...