Gerekli adımlar atıldı, yasal düzenlemeler yapıldı, hazırlıklar tamamlandı. Bu açıdan bakıldığında 2024’te de kentsel dönüşüm gündem olmaya devam edecek ve dönüşüm çalışmaları hızlanacak. Birkaç veriyi paylaşayım, sonrasında asıl bahsetmek istediğim konuya geleyim.
İstanbul’da kentsel dönüşüm kapsamında 1.5 milyon, Türkiye genelinde ise 5 milyon konutun değiştirilmesi gerekiyor. İstanbul’da, ilk etapta 350 bin konut dönüşecek ancak 600 bin konutun daha acil yenilenmesi gerekiyor. Bu dönüşümün bir kısmı kamu eliyle yapılacak ancak büyük bir kısmı da vatandaş, müteahhitlerle anlaşarak yapılacak. İşte, bu noktada bazı sorunlar var. Konutunu dönüştürecek olan vatandaşta, ‘müteahhit bitirip teslim eder mi, edemez mi, edemezse benim halim ne olur?’ gibi; haklı endişeler var. Çünkü bu konuda geçmişte yaşanmış kötü tecrübeler var. Bu endişeler yüzünden de vatandaş dönüşüme tereddütle yaklaşıyor. Öyle ki, binanın depreme dayanıksız olduğunu ve acil yenilenmesi gerektiğini biliyorlar ama bu endişe yüzünden tereddüt ediyor.
Bu endişeyi ortadan kaldırmak için de müteahhit ile vatandaş arasına güvence sağlayacak bir sistemin konması gerekiyor ki; o da, sigorta. Kentsel dönüşüm uzmanları da aynı görüşte; sigorta olmadan kentsel dönüşümün olamayacağını söylüyorlar. Bunun için sigorta sektörünün geliştirdiği ürün de var; bina tamamlama sigortası. Nitekim aybaşında Şişli Belediyesi ile Quick Sigorta işbirliğine giderek, ilk sigortalı kentsel dönüşüm projesi, Şişli’de başladı.
BİNA TAMAMLAMA SİGORTASI
Kentsel dönüşümde sigorta nasıl bir görev üstleniyor, kısaca özetleyeyim. Vatandaş dönüşüm için müteahhit ile anlaşmaya oturduğunda müteahhitten bina tamamlama sigortası yaptırmasını istiyor. Vatandaşın istemesine gerek kalmadan müteahhit de sigortayı yaptırıp, anlaşmaya ekleyebilir. Dönüşüm başlamadan, sigorta şirketi, sigortalayacağı inşaat şirketinin mali yapısını, tecrübelerini inceliyor. Riskli görür, projeyi bitiremeyeceğine karar verirse; sigortalamıyor ya da ek teminatlar istiyor. Riskli görmezse, bina tamamlama sigortasını yapıyor. İnşaat süresi içinde şirket, sigortacıya karşı yükümlülüklerini yerine getirmez, mali yapısını bozacak girişimler içinde bulunur ya da işi ucuza getirmek için farklı yolları tercih ederse; sigorta şirketi sözleşmeyi sona erdiriyor ve bunu da yetkili kurumlara bildiriyor.
BELEDİYELER İÇİN İYİ MODEL
İnşaat süresi içinde müteahhit iflas eder, konutları sahiplerine teslim edemezse; devreye sigorta şirketi giriyor, konut için o tarihe kadar ödenen tüm bedeli tüketiciye ödüyor ya da sigorta şirketi, inşaatın tamamlanmasını sağlayıp, tüketiciye konutunu teslim ediyor. Sistem bu kadar basit. Şunu da belirteyim, bina tamamlama sigortası, 2024 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’na da girdi. Bu da şu anlama geliyor, bu yıl kentsel dönüşümün büyük bir kısmı sigorta kapsamında yapılacak. Özellikle de belediyelerin yürüteceği mahalle bazlı kentsel dönüşüm için bina tamamlama sigortası iyi bir model.
DÜZENLEME BEKLENİYOR
Yeni bir af daha diyorum, çünkü Meclis’teki Torba Kanun ile önceki yapılandırma kanunlarından yararlanamayan, yapılandırmalardan yararlanıp da zorunlu genel sağlık sigortası prim borçlarını ödeyemeyenlerden 1 Ocak 2014 öncesi prim borcu olanlara af geliyor. Af kapsamında da ödenmemiş genel sağlık sigortası primleri ile gecikme cezası ve gecikme zammının tamamından vazgeçilecek. 23 Aralık tarihindeki Cumhurbaşkanlığı kararı ile sağlık sigortası prim borcu olanlara yeni bir imkân daha tanındı. Peki, kimler bu haktan yararlanacak?
GELİR TESTİNE GİRMEYENLER
Çalışan ve emekliler ile bunların bakmakla yükümlü olduğu kişiler sosyal güvenlik kapsamında olduklarında genel sağlık sigortası kapsamında devletin sunduğu sağlık hizmetinden yararlanıyor. Bu kişilerde sağlık hizmeti alma konusunda sorun yok. Ancak herhangi bir sosyal güvenlik kapsamında olmayan, 18 yaşından sonra okumayan, 20 yaşında liseyi bitirip de üniversiteye devam etmeyenler, üniversite mezunu olup da çalışmayanlar da genel sağlık sigortası kapsamına giriyorlar, ancak primlerini kendileri ödemeleri gerekiyor.
Bu kişilerin önünde iki alternatif var. Ya gelir testine girecekler ve bu testin sonucunda gelirleri asgari ücretin üçte birinden düşük çıkarsa, sağlık primlerini devlet karşılayacak, böylece devletin sunduğu sağlık hizmetinden yararlanacaklar ya da SGK’ya her ay sağlık primi ödeyip, sağlık hizmeti alacaklar. Genel sağlık sigortası primleri de asgari ücrete göre belirleniyor ve 2023 yılı için ödenecek prim tutarı aylık 402 lira. 2024 başında asgari ücretteki artışa paralel genel sağlık sigortası primleri de artacak.
BAĞ-KUR’LULARI DA İLGİLENDİRİYOR
Gelir testine girmeyen ve primlerini de ödemeyenler SGK tarafından prim borçlusu sayılıyor. Bugün için 2 milyona yakın kişinin genel sağlık sigortası borcu olduğu tahmin ediliyor. Prim borçluları devletin sunduğu sağlık hizmetinden yararlanamıyor. Yararlanamayan kesim arasında Bağ-Kur’lular da var. Bu kapsamda Bağ-Kur’a kayıtlı olmasına karşın prim borcu olanlar sağlık hizmeti alamıyorlar. Öyle ki, 60 günden fazla prim borcu olanlar da aynı şekilde devletin sağlık hizmetlerinden yararlanamıyor.
İşte, Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararı ile bu kişilere af geldi. Buna göre, Bağ-Kur sigortalıları ile genel sağlık sigortası prim borcu olanlar ile bu kişilerin bakmakla yükümlü olduğu kişiler; 60 günden fazla prim borçları olsa bile 2024 yılının Aralık sonuna kadar sağlık yardımlarından yararlanabilecek. Şunu da belirteyim, bu kişilerin borcu duruyor, sadece devletin sunduğu sağlık hizmetlerinden yararlanabilecekler.
Kimileri, ikramiyenin ne zaman yatacağını soruyor, kimileri ikramiye alıp alamayacağını merak ediyor, kimileri de gecikmenin nedenini soruyor. Hepsine cevap vereyim. Malum, 5 bin liralık ikramiye başta, sadece çalışmayan emeklilere bir kereliğine ödenecekti, çalışan emekliler bu imkandan yararlanamayacaktı. Öyle de oldu; çalışmayan emekliler ile dul ve yetimleri 5 bin liralık ikramiyelerini kasım ayı içerisinde aldılar.
Sonrasında da Cumhurbaşkanı Erdoğan, emeklilerin bir kısmının dışarıda bırakılmasının hakkaniyetli olmadığını ve tüm emeklilerin ikramiyeden yararlanacağını açıkladı. Böylece başta çalışan emekliler olmak üzere 4 milyon 689 bin emekliye de 5 bin liralık ikramiye ödenmesinin yolu açıldı.
ÖDEMELER NEDEN GECİKTİ?
Peki, ikramiyenin ödenmesi neden gecikti ve ne zaman ödenecek? Çalışan emeklilere de ikramiye ödenmesine yönelik kanuni düzenleme Meclis’te görüşmeleri süren 86 maddelik torba kanun tasarısı içine eklendi ve Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan kanun teklifi geçti. Ancak, bu teklif, Meclis’teki bütçe görüşmeleri dönemine denk geldiği ve öncelik de bütçe görüşmelerinde olduğu için yasalaşması gecikti.
Bütçe görüşmeleri bitti, sıra emekli ikramiyesini de içeren kanun teklifine geldi. Bu hafta sonuna kadar kanun teklifi Meclis’ten geçerek, yasalaşıp, Resmi Gazete’de yayımlanacak. Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra da iki gün içinde 5 bin liralık ikramiye emeklilerin hesabına yatırılacak.
Nitekim Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, yaptığı açıklamada yasa teklifinin Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından 2 gün içerisinde ikramiyenin yatırılması konusunda çalışmaları tamamladıklarını açıkladı. Özetle, 29 Aralık tarihinde ikramiyeler emeklilerin hesaplarına yatırılmış olacak.
ÇİFTÇİ VE BAĞ-KUR’LU DA ALACAK
Kimler, ikramiyeden yararlanacak? SSK, Bağ-Kur, emekli sandığı da dahil SGK’dan emekli aylığı almasına karşılık çalışmaya devam eden, devam ettiği için çalıştığı kurumdan maaş alan ve kasım ayında ikramiye alamayan tüm emeklilere 5 bin liralık ikramiye, emekli maaşı aldıkları bankaya otomatik olarak yatırılacak. 5 bin liralık ikramiye bir defaya mahsus ödenecek.
Bu da nereden çıktı diyeceksiniz, hatta ‘olur mu öyle şey, depremde konut yıkılmışsa, hasar da alınmışsa depremzede neden aldığı hasarı geri iade etsin?’ diyeceksiniz. Anlatayım.
Aslından her şey AFAD’ın, geçtiğimiz ay sonunda yayımladığı bir genelge ile başladı. Genelgeye kadar, deprem belgesindeki tüm orta hasarlı binalar ağır hasarlı sayılıp, yıkılacaktı. Ancak genelge ile bu durum değişti ve orta hasarlı binaların güçlendirilmesinin yolu açıldı. Buna göre, orta hasarlı binasını güçlendirmek isteyenler başvuruda bulunacak. Başvuruda bulunanlar, deprem bölgesinde yeni yapılan konutlarda hak sahibi olamayacak, güçlendirme yapılacak binada da yıkım işlemi duracak ve ruhsat verilecek. Üstelik binalarının teknik ve ekonomik açıdan güçlendirmeye uygun olduğuna dair rapor ve güçlendirme projelerini sunarak onarım için yapı ruhsatı alanlar; AFAD’ın sunduğu onarım ve güçlendirme kredi imkanlarından da faydalanacak.
BİRDEN FAZLA KONUTU OLANLAR
Peki, niye böyle bir yola başvurulmuş? Onu da anlatayım. Malum, devlet, depremde konutu yıkılanlara, bir konut imkanı tanıyor. Diyelim ki, Kahramanmaraş’ta, iki-üç eviniz var ve hepsi depremde hasar gördü, devletin yaptığı yeni konutlardan bir tanesinde hakkınız oluyor. Bu noktada bir ara vereyim. İşte sigortanın önemi de burada ortaya çıkıyor. Kaç tane eviniz olursa olsun, devlet size bir ev veriyor ama sigorta, yıkılan tüm konutlarınız için ayrı ayrı ödeme yapıyor. Devam edeyim. Hal böyle olunca deprem bölgesinde birden fazla konutu olanlar, uğradıkları ekonomik kaybı telafi etmek için orta hasarlı konutlarını güçlendirme talebinden bulundular. Karşılık da buldu ve AFAD yayımladığı genelge ile bu imkanı tanıdı.
TAZMİNAT İADELERİ BAŞLADI
Bu aşamadan sonra da DASK devreye giriyor. DASK, yıkılan, yıkılacak olan, orta hasarlı, ağır hasarlı tüm konutların hasarlarını ödedi. Hasar ödendikten sonra da artık o konutlar konut listesinden düşüyor. Düşünce de tapuda işlem yapılamıyor, elektrik, su bağlanamıyor. Yani, o konut artık yasal olarak yok.
Ağır hasarlı olup da orta hasarlı konuta dönüşen, güçlendirme izni alan konut sahiplerinin de DASK’tan aldıkları hasarı iade etmeleri gerekiyor ki, DASK, bu konutları yeniden listesine alarak, orta hasarlı konut statüsüne sokabilsin. Şimdilerde bu durumda olan konut sahipleri aldıkları tazminatları DASK’a iade etmeye çalışıyor.
Peki, ne kadarlık bir iadeden bahsediyoruz? Bu konutlar ağır hasarlı olduklarından DASK tazminatın tamamını ödedi. Şimdi ise orta hasarlıya çevrilip, güçlendirilecekleri için tazminatın yarısının DASK’a iade edilmesi gerekiyor. Örneğin, DASK, ağır hasarlı konut için 600 bin lira tazminat ödediyse, bunun 300 bin lirası iade edilecek.
Kimileri, sigortadan ödenecek tazminat tutarını soruyor, kimileri de ‘adam yurtdışına kaçmış bu durumda ne olacak?’ diye merak ediyor. Kazanın sigorta boyutunu öğrendiğim kadarıyla anlatayım.
Önce bazı bilgileri paylaşayım. Kazada hayatını kaybeden motokurye Yunus Emre Göçer, 38 yaşında, evli ve iki çocuk babası. Çocukların yaşları da küçük. Göçer’in, ölümüne neden olan Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlunun kullandığı araç ise Somali büyükelçiliğine kayıtlı ve makam aracı. Bu bilgileri neden verdim? Çünkü başta sigortadan ödenecek tazminat da dahil olayın sigorta boyutunu bu bilgiler belirleyecek.
TRAFİK SİGORTASI DEVREYE GİRECEK
Hem kazaya neden olan aracın hem de Yunus Emre Göçer’in kullandığı motosikletin sigortaları var ve bu sigortaların yapıldığı şirketler belli. Malum, kazaya neden olan kişinin kazadan hemen sonra yurtdışına çıkmış olması nedeniyle konu hukuka yansımış durumda. Kaza sırasında kaza raporunun tutulmamış olması, sürücünün kaza yerini terk etmiş olması, yine sürücünün kaza sırasında alkollü olup olmaması gibi durumlar sigorta açısından önemli. Kaza sonrasındaki raporlarda da araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu yer alıyor. Yani, kazada tüm kusur sürücüye ait.
Peki, bundan sonra sigorta açısından süreç nasıl işleyecek? Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlunun kullandığı aracın trafik sigortası devreye girecek ve kazada hayatını kaybeden Yunus Emre Göçer’in ailesine vefat tazminatı (destekten yoksun kalma tazminatı) ödenecek. Trafik sigortasında; bu tazminat tutarı da kazada ölen kişinin yaşına, emekli oluncaya kadarki çalışma süresine, aylık gelirine, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin yaşına ve sayısına göre hesaplanıyor. Bugün için trafik sigortasından ödenecek en yüksek vefat tazminatı tutarı 1 milyon 200 bin TL. 2024 yılı başında ise tazminat tutarı 1 milyon 800 bin TL’ye (ocak ayında yeni teminatlar devreye giriyor) çıkacak.
ÖDENECEK TAZMİNAT LİMİTİ AŞIYOR
Sigortacılarla konuştum ve yaklaşık bir tazminat hesaplamalarını istedim. Yunus Emre Göçer’in ailesine ödenecek destekten yoksun kalma tazminatı, 5.6 milyon TL gibi, trafik sigortasının limitlerinin çok üzerine bir rakam çıkıyor. İşte, bu noktada işler de değişiyor. Çünkü trafik sigortasının limitine göre ödenecek rakam belli; bu sene sonuna kadar ödenirse 1.2 milyon TL, 2024 başından sonra ödenirse 1.8 milyon TL. Sigorta şirketi bunun üzerine bir kuruş fazla ödeme yapamaz.
Bu durumda ne olacak? Yunus Emre Göçer’in ailesi trafik sigortasının ödediğinin üstü için aradaki 3.8 milyon TL’lik farkı, kazaya neden olan araç büyükelçiliğe kayıtlı olduğu için Somali Büyükelçiliğinden hukuk yoluyla talep edecek. Büyükelçilik de bunu öyle veya böyle bir şekilde ödemek durumunda kalacak.
2011 yılından bu yana İŞKUR kapsamında, istihdamı teşvik etmek amacıyla kadın, genç ve mesleki yeterlilik belgesi olanlara teşvik uygulanıyor. Bu kapsamda işsiz olan kişileri istihdam eden özel sektör işverenlerin prime esas kazançları üzerinden hesaplanan sigorta primi işveren hissesinin tamamı İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanıyor.
İşverenin destekten yararlanma süreleri ise çalışanın durumuna göre değişiyor. 18 yaş ve üzeri kadınları istihdam eden işverenlere 24 ila 54 ay, 18-29 yaş arası erkekleri istihdam eden işverenlere 24 ila 54 ay, 29 yaş ve üzeri erkekleri istihdam eden işverenlere 6 ila 30 ay süre ile prim desteği veriliyor. İŞKUR’a kayıtlı olmayı teşvik etmek amacıyla kişinin İŞKUR’a kayıtlı olması durumunda destek süresine 6 ay daha ekleniyor. İşverenler, Türk vatandaşı veya yabancı uyruklu ayrımı olmaksızın çalıştırdığı ve bu şartları taşıyan tüm sigortalılar için prim desteğinden yararlanıyor.
YABANCILAR İŞSİZ SAYILMAYACAK
İşte, bu, kişinin İŞKUR’a kayıtlı olması durumunda destek süresine 6 ay daha eklenmesi konusu tereddüt yarattı. Aslında tereddüt yaratan prim desteğinin 6 ay daha uzatılması değil, İŞKUR’a kayıtlılık konusu. Nitekim yapılan inceleme ve bu inceleme sonrası tutulan raporda, yabancı uyrukluların işsiz olarak değerlendirilemeyeceği ve bu kişilerin işsiz olarak İŞKUR’a kayıt edilmeyeceği tespit edildi. Kasım ayından itibaren de İŞKUR artık, yabancı uyruklu kişilerin İŞKUR’a kaydı uygulamasına son verdi. Özetle, yabancı uyruklular, işsiz olarak sayılmıyor.
Hal böyle olunca da işverenlerin prim desteğinden yararlanma şartları da değişti. SGK, bir yazı yayımlayarak, kasım ayından itibaren işverenlerin, yabancı uyruklu sigortalılardan dolayı mevcut destek süresine ilave verilen 6 aylık destek süresinden yararlanılamayacağını açıkladı. Peki, daha önceden istihdam edilip de prim desteğinden yararlanan veya 6 aylık süre eklenip de destek alan işverenler ne yapacak? SGK, yazısında örneklerle bu konuya da açıklık getirdi. Öncelikle şunu belirteyim, daha önce eklenmiş sürelerin kasım ayından sonraki süreleri iptal edilecek.
Örneğin, Kasım 2021 yılında İŞKUR’a kayıtlı yabancı uyruklu bir kişiyi çalıştırmaya başlayan işveren, 2021’in kasım ayından itibaren 6 aylık ek süre de eklendiğinde 2024’ün nisan ayına kadar teşvikten yararlanması gerekirken; yeni uygulama ile 2023’ün ekim ayında yabancı uyruklu çalışan için alınan prim desteği bitmiş olacak. SGK’nın yazısına göre, geçmişte işverenin 6 aylık fazladan yararlandığı prim destekleri işverenden geri alınmayacak.
İŞVEREN PRİMLERİ İADE ETMEYECEK
Yeni uygulama kapsamında 2023’ün aralık ayında işe alınan yabancı uyruklu kadın çalışan, İŞKUR’a kayıtlı olamayacağından işveren, bu çalışan için ‘kadın, genç ve mesleki yeterlilik belgesi olanların teşviki programı’ndan yararlanacak ancak 6 aylık süre uzatımından faydalanamayacak.
İster memur, isten işçi, ister Bağ-Kurlu olsun tüm çalışanlar, çalışamadıkları döneme ait sosyal güvenlik primlerini sonradan borçlanarak, yani hizmet borçlanması yaparak, ödeyebiliyor. Böylece çalışanlar, emeklilikte ödenmesi gereken prim gün sayısını öne çekebiliyor ve erken emekli olabiliyor. Bu kapsamda da çalışan kadınlar doğum borçlanması, erkekler askerlik borçlanması, yurtdışında çalışanlar yurtdışında geçen hizmetlerini borçlanabiliyorlar.
ASGARİ ÜCRETE GÖRE BELİRLENİYOR
Borçlanma tutarları da asgari ücrete göre belirleniyor ve her yıl asgari ücretteki değişikliğe göre borçlanma miktarı da artıyor. Nitekim 2022 ve 2023 yıllarında asgari ücret senede iki kere belirlendiği için borçlanma tutarları da senede iki kere arttı.
Borçlanma karşılığında ödenecek en düşük tutar; asgari ücretin yüzde 32’si, en yüksek tutar da asgari ücretin yüzde 32’sinin 7.5 katı. Çalışanlar bu rakamlar arasında kendi belirledikleri tutar üzerinden borçlanabilir. Kadın çalışanlar bir çocuk için 720 gün, iki çocuk için 1.440 gün, üç çocuk için 2.160 gün üzerinden borçlanabiliyor. Askerlik borçlanması ise en fazla askerlik süresi kadar yani, 540 gün yapılabiliyor.
2023 yılsonuna kadar borçlanmaya konu asgari ücret brüt 13.414 lira, net 11.402 TL. Buna göre en düşük borçlanma tutarı için günlük 143 TL, aylık da 4 bin 292 TL; en yüksek borçlanma tutarı için de günlük 1.073 TL, aylık 32.193 bin TL ödenecek.
BUGÜN İÇİN NE KADAR ÖDENECEK?
2023 sonuna kadar doğum borçlanması yapacak olanlar; en düşük borçlanma tutarı üzerinden hesaplandığında; bir çocuk için 720 gün üzerinden 102 bin 960 TL, iki çocuk için 1.440 gün üzerinden 205 bin 920 TL, üç çocuk için 2.160 gün üzerinde 308 bin 880 TL ödeyecek. En yüksek borçlanma tutarı olan günlük 1.073 lira üzerinden borçlanma yapılmak istenirse; bir çocuk için 772 bin 560 TL, iki çocuk için 1 milyon 545 bin TL ve üç çocuk için 2 milyon 317 bin TL ödenecek.
Özetle, ‘kafamız karıştı, yeni düzenleme bizi nasıl etkileyecek, fiyatlar çok mu arttı, az mı arttı?’ diye soruyorlar. Önce geçen hafta perşembe günü yayınlanan yeni düzenlemeyi kısaca özetleyeyim.
1 Ocak 2024’ten itibaren trafik sigortasının hem primleri hem de teminat tutarları artacak. Bugün için sigorta şirketleri, trafik sigortası primlerini her ay, bir önceki aya göre yüzde 2 artırıyor. Mesela, aralık ayındayız; kasım ayında, araç gruplarına, illere ve sürücünün hasar geçmişine göre Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (SEDDK), belirlediği primleri, şirketlerin aralık ayında yüzde 2 artırma hakkı bulunuyor.
2024 yılı başında aylık bu yüzde 2’lik artışlar, 2024 Ocak ayında yüzde 10’a çıkacak. Şubat, Mart, Nisan aylarında ise sigortacılar, her ay primlerini yüzde 5 artıracaklar. Nisan ayı sonu itibariyle aylık yüzde 5’lik fiyat artış olayı bitecek. Mayıs ayının başında trafik sigortası tarihinde ilk defa ‘hasar maliyet endeksi’ uygulanacak ve primler de bu endekse göre belirlenecek.
BU İŞTEN TÜKETİCİ KÂRLI ÇIKACAK
Bu endeks nasıl belirlenecek? İşin o tarafı biraz karışık. En temel noktalarıyla SEDDK, asgari ücretteki, araçlarda kullanılan yedek parçalardaki artışa, araç fiyatlarındaki artış oranına, araçların bakım onarım maliyetlerindeki artışlara göre 2024’ün Mayıs ayından itibaren her ay hesap yapacak, endeks hazırlayacak ve ona göre de o ay şirketlerin primleri ne kadar artıracağını belirleyecek.
Peki, bu sigortalıları nasıl etkileyecek? Hasar maliyet endeksi bana göre sigortalıların lehine bir sistem olacak. 2024’ün Mayıs ayından itibaren hedeflenen enflasyon oranlarını, gelecek sene asgari ücrete bir kere zam yapılacağını falan hesaba kattığımızda; trafik sigortasındaki aylık prim artışları, yüzde 1.5 ila 2 arasında bile olabilir. Öyle ki, gelecek yılın ortasından sonra bazı aylarda trafik primleri hiç artmayabilir.
Bence bu düzenleme ile SEDDK, 2024’ün ilk 4 ayında trafik sigortasından zarar eden şirketlerin elini rahatlatıp, zararlarının bir ölçüde azalmasına imkan yaratacak; seneni ortasından sonra da trafik sigortasında fiyatlar tüketici lehine seyir izleyecek.
20 BİN LİRA PRİM ÇOK MU?