Noyan Doğan

DASK deprem hasarlarını hangi fiyattan ödeyecek?

13 Kasım 2023
Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK), Kahramanmaraş depreminde zorunlu deprem sigortası olup da konutu hasar görenlere DASK’ın, 2022 yılı tarifesine göre ödediği sigorta tazminatının 2023 yılı tarifesine göre ödenmesi yönünde tavsiye kararı aldı.

KDK, neden böyle bir karar verdi? 2022’nin kasım ayında DASK’ın verdiği teminat artırılarak, inşaat birim metrekare maliyet tutarı bin 508 liradan 3 bin 16 liraya, bir konut için 320 bin lira olan en yüksek teminat tutarı da 640 bin liraya çıkarıldı ve bu artış Resmi Gazete’de yayımlandı. Nasıl ki, vergiden emekli maaşındaki artışa kadar alınan kararlar Resmi Gazete’de yayımlanarak, duyuruluyorsa; DASK, teminat artışı da kamuoyuna öyle duyuruldu.

Duyuru sonrasında da zorunlu deprem sigortası olanların yeni teminatlardan yararlanması için ek prim ödeyerek, poliçesini değiştirmesi, bir başka ifade ile zeyilname yaptırması gerekiyordu. Kimileri bu değişikliği yaptı, kimileri yapmadı. Kahramanmaraş depreminde zeyilname yaptıranların hasarları, zorunlu deprem sigorta poliçesi üzerinde yazan yeni teminatlar üzerinden; yaptırmayanların ise poliçede yazan eski teminatlar üzerinden ödendi.

KDK’NIN DASK KARARI

Depremde konutu hasar görenler, sigorta tazminatının 2022 fiyatı olan bin 508 lira üzerinden hesaplandığını, tazminatın 2023 yılı birim fiyatı olan 3 bin 16 lira üzerinden hesaplanarak ödenmesi için KDK’ya başvurdu. KDK da 2022 yılı tarifesine göre ödenen sigorta tazminatının, 2023 yılı tarifesine göre ödenmesi yönünde tavsiye kararı verdi.

Şimdi burada biraz duralım. Bu tavsiye kararı sonrası aklıma şöyle bir soru geliyor. Mesela, geçen yılın sonunda teminatlarını artıran ve depremde konutu hasar görüp de yeni teminat üzerinden DASK’tan hasarını alanların durumu ne olacak? Öyle değil mi; ek prim ödeyerek, zeyilname yapmış, poliçelerini değiştirmiş, teminatlarını artırmışlar. Bunu yapan on binlerce sigortalı var, belki daha da fazla. Şimdi, bu kişiler de, KDK’ya; ‘zeyilname yaptırmayanların tazminatlarının yeni tarife üzerinden ödenmesi yönünde karar vermişsiniz, ek prim ödeyip, teminatını artıranlar için de ödenen o primlerin iadesi yönünde karar verin’ diye şikayette bulunmazlar mı? Bence bulunurlar; haklarıdır da. Onların suçu ne?

BU İŞ SİGORTACILIKTAN ÇIKIYOR

Bu durumda KDK, ‘siz de haklısınız’ deyip, primlerin iadesi yönünde bir tavsiye kararı daha yayınlar mı? Yayınlayabilir. Açıkça söyleyeyim, bu iş artık sigortacılıktan çıkıyor. Prim almadan tazminat öde, tazminat ödediğinin primini iade et dedin mi; bunun artık sigortacılıkla falan bir alakası kalmıyor, devlet yardımı haline geliyor.

Peki, DASK, zeyilname yaptırmayanların tazminatlarını yeni tarifeden ödeyemez mi? Öyle ya, koskoca kurum, vatandaşa fazladan ödeme yapsa ne olacak? Elbette öder ama sonra ne olur; işte orasını anlatayım. DASK, Kahramanmaraş depreminde zarar gören 500 bin konut için 35 milyar TL hasar ödedi. Bunu da kendi kasasından ya da sigortalılardan topladığı primlerden ödemedi, ödeyemez de. Ne yapıyor? Her sene sigortalanan konuta, o konutlara verdiği toplam teminata göre DASK da kendini yurtdışına sigortalatıyor. Buna da sigortacılıkta reasürans deniyor. Depremde hasar olduğunda da yurtdışındaki reasürans şirketleri bu hasarın tamamına yakınını ödüyor. Sigorta sistemi böyle işliyor; hesap kitap işi yani. Reasürans olmazsa DASK ne sigorta yapabilir ne de hasar ödeyebilir. Buraya kadar sistemi nasıl işlediğini anlatabildim sanırım.

Yazının Devamını Oku

5 bin liralık ikramiyede merak edilenler

9 Kasım 2023
Soru: Haziran ayında EYT’den emekli oldum. Ayda dört gün bir işyerinde çalışıyorum. İşyeri dört günlük sigortamı yatırıyor. Kalan günlerde çalışmam yok. Bu durumda emeklilere ödenecek 5 bin liralık ikramiye bana da yatacak mı? Şebnem K.

Cevap: İkramiye ile ilgili son günlerde okuyuculardan çokça soru alıyorum. Kimileri, soruyu soran okuyucu gibi yararlanıp yararlanamayacağını, kimileri ikramiyenin ne zaman yatırılacağını soruyor. 5 bin liralık emeklilik ikramiyesi konusunda tüm merak edilenlere cevap vereyim.

* İkramiye, çalışmayan emeklilere ödenecek. Emekli olup da çalışmaya devam edenler ikramiyeden yararlanamayacak.

* 1-31 Ekim tarihleri arasında bir gün bile çalışması olan ve bundan dolayı sosyal güvenlik destek primi ödeyen emekliler ikramiye alamayacak.

* İkramiye bir defaya mahsus ödenecek.

* Banka sandıklarında çalışmaya devam eden emeklilere ikramiye ödenmeyecek.

* İş göremezlik geliri alanlar, ölüm ve yetim aylığı alanlar, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünü yüzde 50 oranının altında kaybetmesi nedeniyle sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış iken ölenlerden, ölümü iş kazası veya meslek hastalığına bağlı olmayanların hak sahipleri, yabancı ülkelerle akdedilen sosyal güvenlik sözleşmeleri uyarınca kısmi gelir veya aylık alanlar 5 bin liralık ikramiyeden yararlanacak ancak hisseleri oranında ikramiye yatırılacak. Örneğin, sigortalı eşinden dolayı yüzde 75 oranında ölüm aylığı alanlar 5000 liralık ikramiyenin yüzde 75’ini alabilecekler. Yüzde 50 oranında ölüm aylığı alanlara 5 bin liralık ikramiyenin yarısı yatırılacak. Yetim aylığı alanlar ise yüzde 25 paya göre 5 bin liralık ikramiyenin yüzde 25’ini alabilecek.

* Birden fazla dosyadan gelir ve aylık alanlara, en fazla ödemeye imkân veren bir dosya üzerinden ödeme yapılacak.

* Emekli olduktan sonra Bağ-Kur’a kayıtlı çalışmaya devam edenler ikramiye alamayacak ancak Bağ-Kur’a kayıtlı olmayanlara ikramiye yatırılacak.

Yazının Devamını Oku

EYT’nin sosyal güvenliğe maliyeti belli oldu

8 Kasım 2023
Açıkçası EYT düzenlemesinin, sosyal güvenlik sistemi üzerindeki etkisini ve aktif/pasif oranına nasıl yansıdığını merak ediyordum.

Nedir, aktif/pasif oranı? Sosyal güvenlik ve sistemin sürdürülebilirliği konusunda en önemli orandır. Şöyle anlatayım: Çalışanlara aktif sigortalı; emekli, dul, yetim, malul sigortalılara pasif sigortalı deniliyor. Aktif/pasif oranı da; kaç aktif çalışanın, kaç pasif çalışanı finanse ettiğini gösteriyor.

Neden önemli? Çalışanlar prim ödeyecek, ödedikleri bu primler SGK’nın bütçesine girecek, SGK da buradan emeklilerin maaşlarını ödeyecek. Bu sayede SGK’nın, devlet bütçesine yükü azalacak ve daha önemlisi sosyal güvenlik sistemi sürdürülebilir olacak. Dünyada kabul görmüş aktif/pasif oranı 4’tür. Yani 4 çalışan, 1 emekliyi finanse ederse sosyal güvenlik sistemi sürdürülebilir olur. Sürdürülebilirlikten kastım da bütçeye yük olmadan, olsa da az yük olarak emekli maaşlarının gelecekte de ödenebilmesidir.

SGK, 2023 yılı Ocak-Ağustos verilerini yayınladı. Böylece mart ayında uygulamaya giren EYT düzenlemesinin sistem üzerindeki etkisi de ortaya çıktı. Bundan sonra yazacaklarımla kafanızı rakamlarla meşgul edeceğim ama bu konu başka türlü de anlatılamaz.

ÇALIŞAN AZALDI, EMEKLİ ARTTI

SGK verilerine göre, geçen yılın ağustos ayında işçi (4/A), Bağ-Kur (4/B), memur (4/C) statüsünde çalışanların toplamı 23 milyon 358 bin iken, bu yılın aynı döneminde bu sayı 335 bin azalarak, 23 milyon 22 bine geriledi. Aynı dönemde işçi statüsünde çalışanların sayısı 685 bin, Bağ-Kur’lu olarak çalışanların sayısı 85 bin azaldı. Yani, bu yılın ağustos ayından geçen yılın aynı dönemine göre işçi ve Bağ-Kur’lu çalışanların sayısında ciddi bir azalma var. Buna karşın memur statüsünde kamuda çalışanların sayısı ise 436 bin kişi arttı.

Yine SGK’nın son açıkladığı verilere göre; pasif sigortalıların sayısı yani sosyal güvenlik sisteminde emekli aylığı, malullük, sürekli iş göremezlik, ölüm aylığı alanların sayısı; 2022 yılının sonunda 13.9 milyon kişi iken, 2023’ün ağustos ayında 1 milyon 695 bin kişi artarak 15.6 milyon kişiye çıktı. Aynı dönemde emekli aylığı alanların sayısı 1 milyon 644 bin kişi artarak 9.4 milyondan 11.1 milyona yükseldi. Hatırlatayım; EYT için mart ayında yaklaşık 1.9 milyon kişi başvurdu, bunların da 1.6 milyonu emekliliğe hak kazandı. Çalıştıkları statüye göre emekli sayılarına da baktım. Geçen yılın sonundan ağustos sonuna kadar 1.5 milyon 4/A’lı çalışan, 115 bin 4/B’li, 58 bine yakın da 4/C statüsünde çalışan emekli olup, emekli aylığı almaya başlamışlar.

SON 15 YILIN EN DÜŞÜĞÜ

Gelelim, aktif/pasif oranına... 2022 aralık sonu itibarıyla aktif/pasif oranı 2.01. Yani, geçen yılın sonunda 2.01 çalışan ile bir emeklinin maaşı ödeniyordu. Peki, şimdi ne oldu? Ağustos sonu itibarıyla bu oran, 1.68’e geriledi. Artık 1.68 çalışan, bir emekliyi finanse ediyor. Ve bu oran son 15 yılın en düşük oranı.

Yazının Devamını Oku

Asansör kazasında ölen Ertaş için sigortadan para ödenecek mi?

6 Kasım 2023
AYDIN’DA kız öğrenci yurdunda arızalanan asansörün düşmesi sonucu 22 yaşındaki Zeren Ertaş’ın hayatını kaybetmesinin üzerinden 10 gün geçti.

O günden bu yana da asansör kazalarını, ihmalleri, hataları, denetim eksikliklerini konuşuyoruz. Bu tartışmalar da yeni değil. Son 10 yılda binlerce asansör kazaları yaşandı ve bu kazalarda 200’e yakın kişi hayatını kaybetti, bir o kadarı da yaralandı. Her kaza sonrası da aynı tartışmalar belirli süre yapıldı.

2018 yılıydı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, o dönem, yaptığı incelemelerde asansörlerin yüzde 30’unun uygunluk belgesi alamaması ve artan kazalar nedeniyle yasal düzenlemeye gitti. O dönem, Türkiye’deki asansör sayısı 477 binin üzerindeydi ve bunun 100 bine yakını denetimlerde tehlikeli bulunmuştu. Bunun üzerine de Bakanlık, asansörlerde zorunlu sigorta uygulamasını getirmek istedi. Sigortayı da hem bina sahipleri ya da apartman yöneticileri hem de asansörün bakımından sorumlu olan kurumlar zorunlu olarak yaptıracaktı. Böylece sigortacılar bir taraftan denetim sorumluluğunu üstlenecek, diğer taraftan kazalarda zarar gören tarafların bedeni zararları karşılanacaktı.

600 MİLYON TL TAZMİNAT ÖDENDİ

2019 yılında düzenleme yapıldı ancak sadece yetkili servisler tarafından asansöre verilen bakım, onarım ve servis hizmeti ile ilgili olarak mesleki hata veya ihmaller nedeniyle bina sorumlusunun ve diğer üçüncü şahıslar tarafından ileri sürülecek zarar ve ziyan taleplerini karşılamak üzere mesleki sorumluluk sigortası yaptırılması düzenlemede yer aldı. Bu sigorta halen geçerli.

Asıl bunun dışında sigorta şirketlerinin uyguladığı asansör kazalarına karşı sorumluluk sigortası var ama zorunlu değil. Sigorta, konut ya da işyerlerindeki periyodik bakımı yapılan, markalı asansörlerde meydana gelebilecek bir kaza sonucu zarar gören üçüncü kişilerin maddi ve bedeni zararlarını karşılıyor. Sigorta ile ölüm, sakatlık, yaralanma teminatları veriliyor. Kaza sonucu ölen kişilerin yakınlarına sigortadan tazminat ödeniyor. Özellikle işyerleri, alışveriş merkezleri, büyük siteler bu sigortayı yaptırıyor ama çoğunluk yaptırmıyor, hatta böyle bir sigortanın varlığından bile bihaber. Sigorta şirketleri sadece 2023’ün ilk yarısında asansör kazaları nedeniyle 600 milyon TL’nin üzerinde tazminat ödediler.

MEĞER SİGORTASI YOKMUŞ

Peki, sorun nerede? 2019 yılında bir düzenleme yapıldı, düzenleme ile yetkili servislere sigorta zorunluluğu getirildi ama ne bu sigortayı yaptıran var ne de yaptırılıp yaptırılmadığını denetleyen. Bina yöneticileri de asansörün bakımını yapana sigortan var mı diye sormuyor. Denetleyen olmazsa, yaptırım olmazsa, soran da olmazsa; kimse de bu sigortayı yaptırmaz. Sonra da kazalarda; o sorumlu, bu sorumlu diye herkes topu birbirine atar. Sigorta olsa, denetim olsa, yaptırım olsa; bak bakalım sadece eli tornavida tutanı bakım yapsın diye oraya gönderirler mi?

Sordum, soruşturdum; 22 yaşındaki öğrencimizin hayatını kaybettiği kazada ne asansör sigortası var ne de mesleki sorumluluk sigortası var. Olmadığı için de devreye sigorta girmeyecek.

Yazının Devamını Oku

Emeklilik yaşı artıyor mu, aylık bağlama sistemi değişiyor mu?

3 Kasım 2023
Günlerdir okuyuculardan soru yağmuruna tutuluyorum.

Kimileri ‘Emeklilik yaşı artıyormuş niye bu konuya değinmiyorsun’ diye soruyor, kimileri ‘Emekli maaş hesaplaması değişiyor mu, maaşlar daha da düşecek mi’ diye merak ediyor.

Soruların ve endişelerin kaynağı ne?

2024 Yılı Cumhurbaşkanlığı Programı yayımlandı. Programda, sosyal güvenlik alanında 2024 yılında yapılacaklar ve atılacak adımlar sıralandı. Doğrudur; yapılacaklara bakıldığında, emeklilik sisteminde reform ufukta gözüküyor. Gerçi, yapılacakların tamamı 2024 yılında biter mi, şüphelerim var.

Neler yapılacak? Madde madde sıralayayım.

-Aylık bağlama sistemi kişilerin daha çok istihdamda kalmasını teşvik edecek ve mali yük getirmeyecek şekilde yeniden düzenlenecek. Çalışanların daha uzun süre istihdamda kalmasını teşvik edecek bir aylık bağlama sistemi için maliyet çalışması yapılacak.

-Doğuşta beklenen yaşam süresindeki artışa uyumlu olarak hem emeklilik kriterlerinin hem de emeklilik yaşının belirlenmesi için otomatik ayarlama mekanizmalarına ilişkin çalışmalar yapılacak.

EMEKLİLİKTE REFORM YOLDA

Bu maddelere bakılınca emeklilik yaşında ve emekli maaşının belirlenmesinde kullanılan aylık bağlama oranında revizyona gidileceği anlaşılıyor ki, bu da aslında sosyal güvenlikte yeni bir reform demektir. Neler yapılmak isteniyor; tek tek değineyim. Önce aylık bağlama oranından, daha doğrusu emekli maaşının hesaplanmasından bahsedeyim.

Yazının Devamını Oku

Tamamlayıcı sağlık sistemine geçiliyor

1 Kasım 2023
TAMAMLAYICI emeklilik sisteminden sonra, 2024 yılında tamamlayıcı sağlık sistemine de geçilecek. Devlet, BES’te olduğu gibi özel sağlık sigortasına da destek olacak; hem SGK’nın üzerindeki sağlık yükü azalacak hem de özel sağlık sigortası tabana yayılacak.

2024 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı Resmi Gazete’de yayımlandı. Programa göre, sosyal güvenlik sistemi, emeklilik refahının artırılması ve kişilere ilave sağlık güvencesi sağlanması amacıyla tamamlayıcı emeklilik ve sağlık sistemleri desteklenecek. Bu kapsamda; genel sağlık sigortası sisteminin sürdürülebilirliğinin güçlendirilmesi, kişilere alternatif bir sağlık güvencesi sağlanması ve sağlık hizmet sunumundaki kapasitenin etkin kullanımı için tamamlayıcı sağlık sigortacılığı teşvik edilecek. Bunun için de kişilere uygun maliyetlerle alternatif sağlık güvencesi sağlamak üzere tamamlayıcı sağlık sigortacılığı yaygınlaştırılacak.

ÇALIŞANLARI KAPSIYOR

Aslında tamamlayıcı sağlık sigortası bugün yaygın olarak uygulanıyor ve 4 milyona yakın çalışanın tamamlayıcı sağlık sigortası bulunuyor. Nedir, tamamlayıcı sağlık sigortası? SGK ile anlaşmalı özel hastanelerin ayakta ve yatarak tedavilerde talep edeceği her türlü fark ücretini karşılayan özel sağlık sigortası. Sigorta, SGK’nın ödediğinin üzerini tamamlıyor. Daha açık şöyle anlatayım. Hastanelerin vatandaşlardan fark ücreti adı altında para talep etme hakkı var. Tamamlayıcı sağlık sigortası bu fark ücretini karşılar. Örneğin, sağlık sorunu nedeniyle hastaneye gittiniz, gerekli tetkik ve incelemeler yapıldı ve hastane 2.000 lira fatura çıkardı. SGK, bunun 800 lirasını SUT (Sağlık Uygulama Tebliği) kapsamında sizin adınıza ödedi. İşte, tamamlayıcı sağlık, SGK’nın ödediğinin üzeri olan 1.200 lirayı karşılar.

İşçi, Bağ-Kurlu, memur yani, sosyal güvenlik şemsiyesi altındaki tüm çalışanlar sigortayı yaptırabilir. Sosyal güvenlik şemsiyesi altında olmayanlar ise tamamlayıcı sigortayı yaptıramıyor. Tamamlayıcı sağlık sadece büyükşehirlerde değil SGK’nın anlaşmalı olduğu Türkiye’deki tüm hastanelerde geçiyor. Avantajı ise, özel sağlık sigortasına göre fiyatının çok daha avantajlı olması; neredeyse yarı yarıya. Çünkü tamamlayıcı sağlık, SGK’nın ödediğinin üzerini karşılıyor. Belirttiğim gibi bugün 4 milyon çalışan tamamlayıcı sağlık sigortası kapsamında bulunuyor ve bir iki yıl içinde bu sayısı 8 milyona çıkması bekleniyor.

KAMUNUN YÜKÜ HAFİFLEYECEK

2024 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı ile özellikle çalışanlara alternatif bir sağlık güvencesi sağlanması için mevcutta uygulanan tamamlayıcı sağlık sigortası, devlet tarafından teşvik edilecek. Buna ihtiyaç var mı? İki nedenden dolayı var. Birincisi, SGK’nın sağlık harcamaları her geçen yıl katlanarak artıyor. Yine Cumhurbaşkanlığı Programı’na göre SGK’nın 2021 yılında 177.2 milyar TL olan sağlık giderleri, 2022 yılında 283.2 milyara çıktı. 2023 yılında ise bu rakamın 545 milyar TL olması bekleniyor. 2024 yılı programında ise gelecek yılın sonunda SGK’nın sağlık giderleri 852 milyar TL’ye çıkacak. Daha açık bir anlatımla SGK’nın sağlık giderleri sürdürülemez duruma doğru gidiyor. Unutmamak lazım ki, SUT kapsamında fiyatlar arttıkça –ki, geçtiğimiz aylarda SUT fiyatları arttı- hem devletin hastanelere ödediği rakam artıyor hem de vatandaşın cebinden ödediği fark ücreti artıyor. İkinci neden ise kurulan ve bundan sonra da kurulacak şehir hastanelerindeki kapasitenin kullanımı.

MODEL NASIL OLACAK?

- ŞUNU

Yazının Devamını Oku

BES’te çok şey değişecek

30 Ekim 2023
Bundan 20 yıl önceydi, ekim ayı, tam da bu günlerde; Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), uygulamaya geçti.

Amaç, bireyleri tasarrufa teşvik ederek, ülke tasarruflarını artırmaktı. Uygulama başlar başlamaz da eleştirilerin odağı oldu ki, eleştirenlerin başında da sendikalar geliyordu. Eleştirilerde de haklılık payı vardı.

Geçmişte hem hayat sigortalarındaki kötü deneyimler hem de konut edindirme yardımı gibi fonlardan dolayı vatandaştaki güvensizlik; o dönem BES’i hedef tahtası yaptı. Çok iyi hatırlıyorum, ‘bu iş tutmaz’ dendi, ‘vatandaş bir daha bu tür sistemlere kanmaz’ dendi.
20 yıl geçti. 2003’te, 200 bin kişi ve 43 milyon TL’lik fonla başlayan BES’te; bugün, katılımcı sayısı 15.7 milyon kişiye, fon büyüklüğü de 700 milyar liraya ulaştı. Toplam katılımcıların 7.2 milyonu, 2017 yılında başlayan ve işverenlerin çalışanlarını otomatik olarak BES’e dahil ettiği Otomatik Katılım Sistemi’nden (OKS) kaynaklanıyor. Toplam fon büyüklüğü içinde çalışanların fonlarının tutarı ise 50 milyar TL.

SİSTEM 20. YILINDA

Bu rakamlar ne ifade ediyor? Toplam nüfusun yüzde 19’a yakını, toplam çalışanların da yüzde 35’i BES sayesinde tasarruf ediyor. Fon toplamını anlatabilmek için de bir mukayese yapayım, BES ile hemen hemen aynı dönemde kurulan İşsizlik Fonu’ndaki tutar bugün için 165 milyar TL, BES’teki tutar ise 700 milyar TL.

Peki, BES bu hale nasıl geldi? En önemli neden, devletin 20 yılda peşi sıra yaptığı düzenlemelerle sisteme olan desteği. Önceleri yüzde 25 olarak devlet katkısının 30’a çıkarılması, sistemin çalışanları da kapsaması için otomatik katılım uygulamasına geçilmesi, 18 yaş altının sisteme dahil olmasının sağlanması, emeklilik şirketlerine yatırım danışmanlığı hakkı verilmesi, katılımcılara fonlarını senede 12 kere değiştirme imkanı tanınması; kamunun, 20 yılda sistemin büyümesi için yaptığı düzenlemelerden sadece bir kaçı. Açıkça söyleyeyim, kamunun bu desteği olmasaydı, BES bugünkü büyüklüğe ulaşamazdı.

ENFLASYONUN 200 KATI GETİRİ

İkinci neden, BES’in, tek tasarruf sistemi olması. Vatandaşın tasarruf edeceği başka bir sistem yok. Arada devlet eliyle konut hesabı, çeyiz hesabı gibi sistemler kurulduysa da hiçbiri tutmadı. Devlet de bugüne kadar verdiği ve bundan sonra vereceği desteklerle, BES’i tek tasarruf sistemi haline getirdi.

Yazının Devamını Oku

Oto pazarı daraldı kaskonun ateşi söndü

27 Ekim 2023
SENENİN başında okuyucu, eş, dost, ‘ne olacak bu kaskonu hali, fiyat artışları daha ne kadar sürecek, herhalde kasko yaptıramayacağız?’ diye sorduklarında; herkese aynı cevabı vermiştim, ‘biraz bekleyin, fiyatlar yerine oturacak, kaskonun ateşi sönecek’ demiştim. Öyle de oldu. Kaskodaki yangın söndü. Tabi bunda; otomobil pazarındaki daralmanın, artık yatırım aracı olarak görülmeyişinin, ikinci el otoda fiyatların düşününün etkisi çok büyük.

Önce, kaskoda neler yaşanmıştı bir hatırlayalım. Geçen senenin başlarında kaskoda fiyatlar önce yüzde 100’lerde, sene ortalarında yüzde 150’lerde, senenin üçüncü çeyreğinde yüzde 200’lerde artmış; yılın sonunda ise artışlar yüzde 280’lerle neredeyse rekor kırmıştı. Öyle ki, bir önceki yıl 5 bin liraya kasko yaptıranlar, 2022 yılında 19 bin liraya sigortasını yeniletmek durumunda kalmış; hatta fahiş fiyat artışları nedeniyle birçok araç sahibi kasko yaptırmamaya başlamıştı. Hatırlayın, kaskodaki bu artıştan ünlü isimler de şikayetçi olunca, konu magazin dünyasında bile gündem olmuştu.

FİYATLAR HANGİ DÜZEYDE?

Okuyucular hatırlayacaktır, geçen senenin tam da bu zamanlarında, ‘160 bin liraya kasko mu olur?’ başlıklı bir yazı yazmış; 560 bin liraya ikinci el araç alan yakın bir dostuma verilen kasko fiyat tekliflerini sıralamış, içlerinden bir şirketin 160 bin lira teklif verdiğine değinmiştim. O dönem, 10 tekliflerin en düşüğü 17 bin liraydı, ortalaması 27 bin liraydı, en uçuk kaçık olanı da 160 bin liraydı.

Aynı dostumun kasko yenilemesi geldi. Kendisinden rica ettim, geçen seneki aynı şirketlerden teklif almasını istedim. Yine 10 şirketin tekliflerini gönderdi. En düşüğü 9 bin lira, ortalaması 11 bin lira, en yükseği 19 bin lira. Elbette yine uçuk kaçık fiyat veren de var; onun da fiyatı 44 bin lira.

Bir sene öncesi ile şimdinin mukayesesini siz yapın artık. Bu arada belirteyim, 650 bin liraya satın aldığı aracın şimdiki piyasa değeri bir milyon liraya yakın. Buradan da anlaşılacağı üzere, şirketler, geçen seneden daha düşük bedele bu sene kasko yapıyorlar. Elbette istisnaları vardır. Hasar durumuna, aracın piyasa değerine, sigorta şirketinin kasko yapma iştahına göre fiyatlar farklılaşabilir.

BİR SENEDE NE DEĞİŞTİ?

Peki, ne oldu da kaskonun ateşi söndü? Birincisi, hükümetin, otomobil pazarına yönelik aldığı tedbirler sonuç verdi, otomobil pazarındaki yangın söndü, pazarda işler tersine döndü. İkinci elde fiyatlar geriledi. Artık geçen seneki gibi otomobilde fiyat artışları yüzde 200’lerde değil. Artan kredi faizleri nedeniyle otoya olan talep yavaşladı. Kaskodaki fiyat ateşinin sönme nedenlerinden biri bu.

İkincisi, sigorta gelecek bir yılı kapsadığından; geçen sene sigorta şirketleri, enflasyon, kur, araç piyasasındaki fiyat artışları gibi etkenlerde dolayı önlerini göremediklerinden, gelecek bir yılı fiyatlayarak, kaskoda primleri artırdılar. Bir anlamda yoğurdu üfleyerek yemeği tercih ettiler. Şimdi ise sigortacılar önlerini görebiliyorlar ve daha rasyonel, mantıklı fiyatlama yapıyorlar.

Yazının Devamını Oku