Noyan Doğan

Enflasyonun üzerinde getiri mümkün mü?

25 Mart 2024
Merkez Bankası, politika faizini 500 baz puan artırıp, yüzde 50 seviyesine çekince gözler de mevduat faizine çevrildi.

Birkaç gündür dikkat ediyorum, ‘hangi banka ne kadar faiz veriyor, şu kadar parayı bankaya yatırırsan şu kadar getiri alırsın’ konuşuluyor. O getiri reel getiri midir; kimse bunu sormuyor. Peki, bu ortamda enflasyonun üzerinde getiri var mı? Aslında var da; maalesef altın, faiz, dolar, hissenin dışında başka bir yatırım enstrümanını bilmiyoruz.

Peki, ne var? Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) var. Birilerin, ‘o tasarruf aracı, yatırım değil’ diyecek. Yanılgıda burada. Eskiden belki öyleydi de artık öyle değil. Özellikle emeklilik şirketleri ile fon yönetim şirketlerine yatırım danışmanlığı imkanı tanınması ile birlikte durum değişti. BES’in bu özelliğini keşfeden keşfetmiş ki, bugün sisteme giren paranın yüzde 40’ı yatırım amaçlı toplu para yatıranlardan geliyor.

BES, ALTIN, DOLAR, FAİZ, HİSSE

Hem BES’in hem de diğer yatırım araçlarının getirisine bakalım. 2024’ün Ocak ayından bu yana BES’in ortalama getirisi yüzde 15.05 olmuş. Ortalama getiri ile kastım, tüm emeklilerin fonların ortalamasından bahsediyorum ki, sonra fon bazında da konuya değineceğim. Aynı dönemde enflasyon ise yüzde 11.54 olduğuna göre BES, enflasyonun 3.51 puan üzerinde getiri sağlamış.

Aynı dönemde bir de diğer yatırım araçlarının getirilerine bakalım. Hisse senedi (BIST-100) yüzde 19.54, mevduat faizi yüzde 9.71, altın yüzde 19.21, dolar yüzde 9.82 yatırımcısına getiri sağlamış. Buna göre, yatırım aracı olarak altını tercih edenler enflasyonun 7.67 puan, hisse senedini tercih edenler 8 puan üzerinde reel getiri sağlamışlar. Yani, yatırımları enflasyon karşısında değerlenmiş. Bu dönemde faizin getirisi yüzde 9.71, doların getirisi ise yüzde 9.82 olmuş. Enflasyon yüzde 11.54 olduğuna göre; faiz 1.93 puan, dolar ise 1.72 puan negatif getiri sağlamış. Daha açık bir anlatımla faizi ve doları tercih eden yatırımcıların yatırımları enflasyon karşısında erimiş. Bu tabloya bakarak, iki buçuk ayda BES’in, hisse ve altından sonra enflasyonun üzerinde reel getiri sağlayan üçüncü yatırım enstrümanı olduğunu söyleyebiliriz.

İKİ BUÇUK AYDA %22.07 GETİRİ

Ama ortalama getiriden çıkıp da emeklilik fonlarına göre duruma bakarsak; işte, orada tablo değişiyor. Dedim ya; emeklilik şirketleri ile fon yönetim şirketlerine yatırım danışmanlığı imkanı tanınması ile birlikte BES artık tasarruf aracının yanı sıra yatırım aracı haline de dönüştü diye... Tasarruflarını ya da yatırımlarını kendi seçtikleri fonlarda değerlendirmek yerine bu işi emeklilik şirketlerine veya portföy yönetim şirketlerine bırakıp da, o birikimlerine değerlendiği Değişken-Agresif Fonların getirisi iki buçuk ayda yüzde 22.07 olmuş. Bu da enflasyonun 10.53 puan üzerinde gibi rekor bir getiri demek.

Hadi o fonu değil de yatırımları değerlendirmek için hisse fonunu seçtiniz diyelim, aynı dönemde emeklilik fonları içindeki hisse fonlarının getirisi yüzde 20.32 olmuş. Bu da enflasyonun 8.78 puan üzerinde getiri anlamına geliyor. Dikkatinizi çekerim, BES’te değilde yatırımlarını münferit olarak hissede değerlendirenler yüzde 19.54 getiri sağlamıştı. Emeklilik fonlarının içindeki hissede değerlendirenler tek başına hisseye yatırım yapanlardan daha çok getiri sağlamış. Niye, çünkü birikimin münferit değerlendirilmesi ile BES havuzunda top 17 milyon katılımcının birikimleri ile birlikte değerlendirilmesi çok farklı. Büyük sayılar kanunu, yani. Lafı fazla uzatmayayım, emeklilik fonlarının neredeyse büyük kısmı enflasyonun üzerinde getiri sağlamış.

Yazının Devamını Oku

1.66 çalışan 1 emekliyi finanse ediyor

21 Mart 2024
SOSYAL Güvenlik Kurumu (SGK), 2023 yılı verilerini açıkladı, hem gerçekler hem de durumun ne kadar kötüye gittiği ortaya çıktı.

Buna aslında “EYT düzenlemesinin sosyal güvenlik sistemindeki dengeleri nasıl bozduğu ortaya çıktı” da diyebiliriz. Rakamlarla kafanızı biraz yoracağım ama bu konu başka türlü anlatılmaz.

2023 yılında işçi, memur, Bağ-Kur’lu dahil aktif sigortalı sayısı 25.3 milyon olmuş. 2022 yılında bu sayı 26.3 milyon kişiymiş. Buna göre 2023 yılında aktif çalışan sayısı bir önceki yıla göre yüzde 3.89 azalmış. 2023 yılında pasif sigortalı (emekli maaşı, dul ve yetim aylığı, malullük aylığı, iş göremezlik geliri alanların toplamı) kişi sayısı 16 milyon olmuş. Geçen yıl pasif sigortalı sayısı, bir önceki yıla göre 3.9 milyon kişi, yani yüzde 15 artmış. 

Bir de emekli aylığı alanların sayısına bakalım. 2022 yılında SGK’dan emekli aylığı alanların sayısı 9.4 milyon kişi iken, 2023 yılında bu sayı 2 milyon kişi artarak 16 milyona çıkmış. Daha açık bir anlatımla geçen yıl 2 milyondan fazla kişi emekli olmuş. Son 10 seneye baktığımızda sosyal güvenlik sistemi ortalama her yıl 250 bin kişiyi emekli etmiş; kimi yıllar bu sayı 350 bine çıkmış, kimi yıl 150 bine düşmüş ama ortalamaya bakarsak her yıl sistemden ortalama 250 bin kişi emekli olmuş. Geçen sene ise 2 milyon kişi emekli olarak, sistemden emekli aylığı almaya başlamış. Tahmin edeceğiniz gibi bunun büyük çoğunluğu EYT’den emekli olanlar.

ÇALIŞAN AZALDI EMEKLİ ARTTI

Buraya kadar bahsettiğimiz, sosyal güvenlik sisteminin tamamı. Bir de bunun kırılımı var; işçi (4/a), Bağ-Kur’lu (4/b) ve memur (4/c) statüsünde olanlar. Onlara da kısaca bakalım. 2023 yılında işçi statüsünde çalışanların sayısı 18.6 milyon olmuş ki, bir önceki seneye göre 4/a’lı çalışanların sayısı 1.2 milyon kişi azalmış. 2023’te 1 milyon 811 bin kişi emekli olarak, aylık almaya başlamış. Genelde sosyal güvenlik sisteminden her yıl ortalama 4/a’lı statüsünde 300-350 bin kişi emekli oluyor.

Bağ-Kur’da ise, 2023 yılında aktif Bağ-Kur’lu sayısı 3.1 milyon kişi olmuş. Bir önceki seneyle mukayese edildiğinde Bağ-Kur’lu sigortalı sayısı 151 bin azalmış. 2022 yılında 1.6 milyon kişi emekli aylığı alırken, bu sayısı 131 bin artarak, 2023 yılında 1.7 milyon kişiye çıkmış. Yani, 2023 yılında 131 bin Bağ-Kur’lu emekli olmuş ki, genelde de Bağ-Kur’dan her yıl 20-30 bin kişi emekli olur. Peki, memurlarda durum nedir? 2022 yılına göre aktif memur sayısı 366 bin artarak, 3.6 milyon kişiye çıkmış. 2022 yılında 1.5 milyon memur emekli aylığı alırken, bu sayı 65 bin artarak, 1.6 milyon kişiye çıkmış. Buna göre 2023 yılında 65 bin memur emekli olmuş.

ÇALIŞAN BAŞINA DÜŞEN EMEKLİ

Gelelim asıl konuya; durumun gittikçe kötüleştiğini gösteren tabloya; aktif/pasif oranına. Daha açık bir anlatımla; sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği, gelecekte emeklilere maaş ödenip ödenmeyeceği, sosyal güvenlik sistemine bütçeden ne kadar aktarılacağı gibi birçok parametreyi belirleyen orana. Nedir, aktif/pasif oranı? Çalışanlara aktif sigortalı; emekli, dul, yetim, malul sigortalılara pasif sigortalı deniliyor. Aktif/pasif oranı da; kaç aktif çalışanın, kaç pasif çalışanı finanse ettiğini gösteriyor. Ya da kaç çalışanın kaç emekliyi finanse ettiğini gösteriyor. Bu oran ne kadar yüksekse, sosyal güvenlik sistemi o kadar iyidir, sürdürülebilirdir, emeklilere uzun süreli ve yüksek maaş verilir. Dünyada kabul görmüş aktif/pasif oranı, 4’tür. Yani 4 çalışan, 1 emekliyi finanse ederse sosyal güvenlik sistemi sürdürülebilir olur. Altını çizeyim, iyi olmaz, sürdürülebilir olur.

Yazının Devamını Oku

Prim gün sayısı düşecek Bağ-Kurlu erken emekli olacak

20 Mart 2024
Soru: Eşim 1975 doğumlu. İlk işe giriş SSK’lı olarak 10.4.2003 tarihinde, 21 gün çalıştıktan sonra işten ayrıldı ve birkaç sene  çalışmadı. Daha sonra 2006 senesinin Mayıs ayında Bağ-Kura giriş yaptı ve bu güne kadar aralıksız primlerini yatırdı. Toplam prim günü 6500 gün ödemesi var. Bağ-Kur pirim günleri 7200 güne düşer ise kanun yürürlüğe girdiğinde ne zaman emekli olur? Diğer bir konu; bugün tarihi itibarı ile SSK’dan ödeme devam ederse emekliliğinde nasıl bir değişiklik olur? Sezer E.

Cevap: Yapılacak yeni düzenleme ile SSK’lılar ile Bağ-Kur’luların prim günleri eşitlenecek. Bağ-Kur’luların prim gün sayısı 9 bin günden, 7 bin 200 güne düşecek ama yaş şartı değişmeyecek. Böylece 7 bin 200 prim gün sayısını tamamlayan Bağ-Kurlular kadın ise 58, erkek ise 60 yaşında emekli olacak. Düzenlemenin ne zaman yapılacağı henüz netlik kazanmış değil. Düzenleme sonrası eşiniz 700 prim günü ödediğinde prim gün sayısını dolduracak anca ancak emeklilik için 58 yaşını bekleyecek. SSK’dan emeklilik konusuna gelince; son 7 yıl hangi kuruma prim ödenmişse -ki, bu da 2520 gün prim ödenmesi anlamına geliyor- veya da son 7 yıl fiili hizmet süresi hangi kurumdaysa, hangi kuruma daha fazla prim ödenmişse ve son prim ödenen kurum hangisiyse o kurum üzerinden emekli olunuyor ve o kurum üzerinden emekli maaşı bağlanıyor.

20 YILLIK SÜRE 18 YAŞINDA BAŞLAR

Soru: Doğum tarihim 1978. SGK giriş tarihim 1.8.1995 (yaş 17). 18 yaşını doldurduğum tarih, 9.12.1996. Bu durum da ben SGK’dan emekli olabilmem için işe giriş tarihim olan 1.8.1995 tarihine göre 5.825 gün ile mi yoksa 18 yaşını doldurduğum 9.12.1996 tarihine göre 5.900 gün ile mi emekli olabilirim? Zeynep B.

Cevap: 20 yıl çalışıp, 5900 prim gün ödeyip, 53 yaşında emekli olacaksınız. Yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların yani emekliliği belirleyen sigortalılık süresi 18 yaşını doldurduktan sonra başlar. 18 yaşından önce sigortalı olmanız prim gün sayınızı etkileyecek ancak emeklilik için geçerli olan 20 yıllık çalışma süresi 18 yaşını doldurduğunuzda başlayacak.

EMEKLİLİĞİNİZİ ERTELEMEYİN

Soru: 1978 doğumluyum. 15.11.1995 yılında ilk işe girişim oldu. Prim gün sayım 7599. Son 2 yıldır maaşım asgari ücretin biraz üstünde yatırılıyor. 2024 Ocak ayında maaşım 27500 TL oldu. Emekliliği hak ediyorum. Ben şimdi emekli olursam mı daha karlı, yoksa bu şekilde 2-3 yıl çalışıp emekli olursa mı daha karlı olur? Uğur A.

Cevap: Emekliliğiniz geldiyse bekletmeyin, emekli olun derim. 2023 yılına ait büyüme rakamı yüzde 4.5 olarak açıklandı. Bu sene emekli olacaklar bu büyüme hızından yararlanacak. Emekli maaşları, 2023 yılı TÜFE’nin tamamı ve GSYH’nın yüzde 30’u olarak hesaplanacak ve güncelleme katsayısı 1.662 olacak. Bu yıl emekli olmanız halinde bu katsayı maaşınıza yansıyacak ve artış olacak. Kaldı ki, asgari ücretin biraz üzerinde maaş alıyorsunuz. Dolayısıyla bu yıl emekli olmanızda fayda var.

SGK’YA TOPLU PRİM ÖDENMİYOR

Yazının Devamını Oku

İstanbul depreminin etkisi hesaplandı durum çok vahim

18 Mart 2024
Yazacaklarım kimilerinin hoşuna gitmeyecektir, kimileri de felaket tellallığı ile suçlayacaktır ama doğru tespitleri de yapmak gerekiyor.

Kahramanmaraş depremlerinde 40 bine yakın bina yıkıldı, 200 binden fazla bina hasar aldı, başta küçük işletmeler olmak üzere sanayi tesisleri büyük zarar gördü. Depremin ekonomiye maliyeti ise 100 milyar doları geçti. Sadece bu yıl için merkezi yönetim bütçesinin yüzde 9.3’ü deprem bölgesi için ayrıldı, önümüzdeki yıllarda da ayrılmaya devam edecek. Sadece iki yıl için bütçeden ayrılan pay 1.8 trilyon liranın üzerinde.

Peki, depremde, toplam ekonomik kaybın ne kadarını sigorta sektörü üstlendi? Sadece 5 milyar dolarını, yani yüzde 5’ini. Neden? Çünkü sigortalanma oranı çok düşüktü de ondan. Yüksek olsaydı daha fazlasını karşılayabilirler miydi? Sigortacılar, 30-35 milyar dolarını rahat rahat karşılayabileceklerini açıkladılar. 

325 MİLYAR DOLARLIK HASAR

Gelelim, beklenen Marmara depremine. Kahramanmaraş depreminden sonra hemen hemen her gün olası Marmara ve İstanbul depremi konuşuluyor ve etkisi hakkında senaryolar ortaya konuyor. Sigortacılar da bir modelleme yaptılar. Buna göre beklenen hasar 325 milyar dolar. Mesela, Kahramanmaraş depreminde zorunlu deprem sigortası kapsamında DASK, 600 bin konut için 36 milyar TL’ye yakın ödeme yaptı. İstanbul depremi için beklenen ise bunun üç katı ki, bu da hasarlı bir milyon 800 bin konut anlamına geliyor. Olası Marmara depremi için beklenen 325 milyar dolarlık hasarın bugün sadece yüzde 10’u sigortalı.

KİMSE KONUTUM DEĞERLİ DEMESİN

Kritik soru şu; Kahramanmaraş depreminden nasıl ders çıkardık ve beklenen Marmara depremine ne kadar hazırız? Özet çıkarayım. Mesela, sanayi tesislerinin yüzde 90’ını sigortalı. Üstelik Kahramanmaraş depreminde yaşananlardan korkan sanayiciler sigorta eksikleri varsa onları da tamamladılar. Küçük işletmeler içinse durum vahim; Marmara bölgesinde sadece yüzde 20’si sigortalı. Demek ki, küçük işletmeler depremden ders çıkarmamışlar, beklenen Marmara depremine ne hazırlıklı değiller.

Konutlara bakalım. Mesela, DASK. Bu kadar depreme rağmen Türkiye genelinde zorunlu deprem sigortalılık oranı yüzde 58’lerde. Kahramanmaraş depremi sonrası sigortalılık oranı adeta patladı, sonrasında yavaş yavaş azaldı. Neyse ki, daha önce deprem yaşandığı için Marmara bölgesinde sigortalılık oranı yüzde 65’lerde. Yeterli mi? Deprem beklentisi bu kadar gündemdeyken yeterli değil.

DASK’ın dışındaki konut sigortalarından bahsetmeye ise dilim varmıyor; her 4 konuttan sadece 1’i sigortalı. Üstelik DASK’ın tek konut için ödeyeceği en yüksek hasar, enflasyon koruması ile bugün 1.4 milyon TL. Son iki üç yıldır İstanbul’daki konut fiyatlarından ve ev sahipleri için evlerinin değerinden bahsetmeme gerek yok sanırım. 100 metrekare bir konutun değeri 4-5 milyon liradan aşağı değil. Bu tabloya bakıp, olası İstanbul depremini de düşününce; aslında konut sahipleri açısından konutlarının hiç de değerli olmadığı görülüyor ama onlar bunun farkında değil. Yeri gelmişken belirteyim; DASK’ın, olası İstanbul depremi için sadece bu sene aldığı koruma tutarı 560 milyar lira. Bu rakam İstanbul’da beklenen yıkımın boyutunu hakkında sanırım ipucu veriyordur.

Yazının Devamını Oku

İşte işverene asgari ücret desteğinin şartları

14 Mart 2024
SOSYAL Güvenlik Kurumu (SGK), yeni yayınladığı genelge ile 2024 yılında işverenlere uygulanacak asgari ücret desteğinin şartlarını belirledi.

2023 yılının ilk yarısında günlük 13.33 lira, ikinci yarısında ise günlük 16.66 lira olarak uygulanan asgari ücret desteği 2024 yılında günlük 23.33 liraya çıkıldı. Böylece bu yıl işverene çalışan başına aylık 700 liralık asgari ücret desteği verilecek.

Peki, kimler bu destekten yararlanacak? SGK, yayımladığı yeni genelge ile destekten yararlanma şartlarını tek tek belirledi. Madde madde sıralayayım.

- Asgari ücret desteği sadece malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi ödenen, yani uzun vadeli sigorta kollarına bağlı çalışanlar için ödenecek. Çalışan sayısı ve sektör ayrımı olmadan destekten yararlanılacak.

HER ÇALIŞAN İÇİN 700 TL DESTEK

- Destek, 2024 yılının ocak-aralık dönemi için verilecek ve İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacak.

- İşveren, geçen yılın aynı ayında, çalıştırdığı işçi için prime esas kazancı günlük 671 lira, aylık da 20 bin 130 lira ve altında olan çalışanlar için destekten yararlanacak. Bu çalışanlar için işverene, günlük 23.33 lira, aylık da 700 lira asgari ücret desteği verilecek. Prime esas kazancı toplu iş sözleşmesi uygulanan özel sektör işverenlerine ait işyerleri için günlük 1.341 lira ve linyit, taşkömürü çıkarılan işyerleri için de günlük 1.789 lira olanlar için de günlük 23.33 lira, aylık da 700 lira asgari ücret desteği verilecek.

- Asgari ücret desteği işverenlerin SGK’ya olan prim borçlarından mahsup edilecek.

- Emekli çalışanlar ile EYT’den emekli olanlar için işverene destek verilmeyecek.

Yazının Devamını Oku

2024’te emekli olmak avantajlı

13 Mart 2024
Okuyucuların en çok sorduğu soruların başında, ‘Bu ay mı emekli olsam gelecek aya mı bıraksam, bu yıl mı yoksa gelecek yıl mı emekli olsam, yılın ilk yarısı ile ikinci yarısı arasında emekli olmam arasında fark olur mu?’ geliyor.

Soruların temelinde yatan ise, emekli olunacak tarihe göre emekli maaşında fark olup olmayacağı. 2024 yılında emekli olacaklar için alacakları emekli maaşını etkileyecek büyüme rakamı yeni yayınlandı. Buna göre de bu yıl emekli olmak avantajlı. Nasıl mı? Konunun detayına girmeden önce, emekli maaşı nasıl hesaplanıyor kısaca değineyim.

Konu biraz teknik ve birçok unsur var. En basit şekliyle anlatayım.

4/A’lı çalışanların, yani işçi statüsünde olanların, ilk sigortalı olduğu tarihe göre emeklilik maaşı farklı hesaplanıyor. Burada da 2000 yılı öncesi, 2000-2008 arası ve 2008 sonrası olmak üzere üç farklı tarih var. Buna göre emekli maaşı; çalışanın ödediği prim gün sayısı, aylık ortalama kazanç, enflasyon, büyüme hızı, aylık bağlama oranı, gösterge rakamına göre hesaplanıyor. 2000 yılı öncesi sigorta girişi olanların gösterge rakamı için, çalışanın yıllık ortalama kazancı hesaplanıyor. Aylık bağlama oranının yüzde 60’ı, katsayı için de 1.2000 alınıyor.

EMEKLİ MAAŞI HESAPLAMASI

2000-2008 arası ilk sigorta girişi olanlarda gösterge rakamı yerine güncelleme katsayısı kullanılıyor; emekli olunacak tarihten bir önceki yılın büyüme rakamları ve enflasyonu (TÜFE) hesaba katılıyor. Çalışanın 2000-2008 yıllarında sahip olduğu kazançları güncellenerek ortalaması alınıyor. 2008 yılından sonra sigortalı olanlarda aylık kazancın ortalamasına, güncelleme katsayısına, TÜFE oranına bakılıp hesaplama yapılıyor. Güncelleme katsayısı emekli olunacak tarihten bir önceki yılın TÜFE oranı yüzde 30 olarak alınıyor ve büyüme hızına göre belirleniyor.

BÜYÜME MAAŞLARA YANSIYACAK

Belirttiğim gibi emekli maaşları karmaşık bir formülle hesaplanıyor. Daha fazla formüllerle kafanızı yormadan, 2024 yılında emekli olmak avantajlı mı, değil mi; anlatayım.

Aslında son iki yıldır emekli olanlar emekli maaşı açısından avantajlı. Emekli maaşını etkileyen, 2023 yılına ait GSYH (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla), yani gelişme hızı, yüzde 4.5 olarak açıklandı. 2024 yılında emekli olacakların maaşlarına işte bu yüksek büyüme hızı yansıyacak ve emeklilere GSYH farkı ödenecek. Buna göre emekli maaşları, 2023 yılı TÜFE’nin tamamı ve GSYH’nın yüzde 30’u olarak hesaplanacak ki, bu da 1.35 puan anlamına geliyor. Formüle göre güncelleme katsayısı da 1.662 oluyor.

Yazının Devamını Oku

Mehmet Şimşek’in açıkladığı zorunlu afet sigortasının detayı

11 Mart 2024
Geçen hafta, Gaziantep’te, Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nde gerçekleşen DASK Depreme Dayanıklı Bina Tasarım Yarışması’nda konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bu yılın ikinci yarısından sonra zorunlu afet sigortasını getirecekleri açıkladı.

Açıklama sonrası konu kamuoyunda tartışılmaya başladı. Bazı kesimler de zorunlu afet sigortasını, yeni bir zorunlu sigorta uygulaması geliyor şeklinde yanlış algıladı.

İşin aslı, 2000 yılından bu yana uygulanan zorunlu deprem sigortası yerini zorunlu afet sigortasına bırakacak; artık deprem sigortası olmayacak. Daha açık bir anlatımla zorunlu deprem sigortası ayrı, zorunlu afet sigortası ayrı olmayacak. Hoş, deprem sigortasının, ne kadar zorunlu olduğu da tartışılır. Sadece adı zorunlu. Gerçekten zorunlu olsa, bugün konutların tamamı sigortalı olurdu. Oysa Kahramanmaraş depreminden sonra bile Türkiye genelindeki konutların yüzde 58’i sigortalı.

ZORUNLU DEPREM SİGORTASI KALKIYOR

Peki, getirilmek istenen zorunlu afet sigortası nasıl uygulanacak? Madde madde anlatayım.

-Zorunlu afet sigortası uygulamaya girdiğinde, bugüne kadar DASK kapsamında uygulanan zorunlu deprem sigortası artık olmayacak. Yani, deprem sigortası yerini afet sigortasına bırakacak; konutlar DASK kapsamında, afet sigortası yaptıracak. Uygulama yine zorunlu olacak.

-Zorunlu afet sigortası; başta deprem, sel olmak üzere tüm afetleri kapsayan, bütüncül bir zorunlu doğal afet sigortası olacak. Hatta orman yangını da sigortanın içine dahil edilecek. Böylece konutlara tek bir poliçe üzerinden tüm afet teminatları verilecek.

KONUTTAKİ EŞYA DA SİGORTALANACAK

-Zorunlu afet sigortasının bir farkı da eşyayı da kapsayacak olması. Bugünkü uygulamada, yani zorunlu deprem sigortasında, sadece konutlar için deprem teminatı alınıyor. Zorunlu afet sigortası artık konutun içindeki eşyayı da kapsayacak ve konutun toplam sigorta teminatı içinde eşya da olacak. Mesela, bir selde, konut ve içindeki eşya zarar gördüğünde, zorunlu afet sigortası eşya için de tazminat ödeyecek. Böylece hem konut hem de içindeki eşyalar DASK kapsamında oluyor.

Yazının Devamını Oku

Eski mankenin açtığı dava ve sigortasız çalıştırılanların hakları

7 Mart 2024
İsimlerin ve kurumların önemi yok, önemli olan olay.

Gerçi birkaç gündür konu, magazin dünyasının gündeminde, o yüzden kimleri kastettiğimi anlamışsınızdır. ‘Senin magazin haberleri ile ne işin var?’ diyeceksiniz ama konu sosyal güvenliği yakından ilgilendiriyor ve anlattığımda milyonlarca kişiyi de yakından ilgilendirdiğini anlayacaksınız.

Dönemin ünlü manken ve fotomodeli, eski çalıştığı ajansın sahibine dava açıyor. Dava nedeni ise 1991 yılında ajansta çalışmaya başlamasına rağmen, sigorta girişinin 1997 yılında yapılmış olması. Geç sigorta girişinin yapıldığı ise, EYT’den emekli olabilmek için başvurduğunda ortaya çıkıyor. Hal böyle olunca da eski çalıştığı ajansa hizmet tespit davası açıyor ve sigortasız çalıştığı dönemde oynadığı klibin görüntüleri ile birlikte katalog çekimlerine katıldığı firmaların görüntülerini dava dilekçesine ekliyor. Yani, o dönemde çalıştığını gösteren belgeleri dava dilekçesine delil olarak gösteriyor. Bundan sonrası mahkemenin vereceği karara bağlı.

PRİMLERİ ÖDENMEYEN MAĞDURLAR

Olay magazin konusu olduğundan gündemde ama geçmişte sigorta yapılmadan çalıştırılan ya da sigortası yapılsa bile primleri ödenmeyen milyonlarca mağdur kişi var. Özellikle de EYT düzenlemesi sonrası bu şekilde hak kayıpları ortaya çıkmaya başladı. Peki, bu kişiler, o dönem sigortalı olup olmadıklarını bilmiyorlar mıydı? Geçmişte, sosyal güvenlik işlemleri, e-Devlet üzerinden takip edilmiyordu. Çalışanlar sigorta girişi yapılıp yapılmadığını, yapılsa bile priminin düzenli ödenip ödenmediğini takip edemiyorlardı. Öyle ki, o dönem çalışanlar maaş bordrolarına baksalar bile primlerinin yatırılıp, yatırılmadığını anlamıyorlardı. Ne zaman ki, emeklilik yaşı gelip de SGK’ya başvurduklarında geçmişte sigortalı olup olmadıkları ya da primlerinin yatıp yatmadığı ortaya çıkıyordu.

HİZMET TESPİT DAVASI AÇACAKSINIZ

Peki, sigortasız çalışılan dönemlerin emeklilikten sayılabilmesi için ne yapılmalı, nereye başvurulmalı? Yapılması gereken hizmet tespit davası açmak. Sigorta girişi yapılmadan çalıştırılanlar, sigorta primi eksik yatırılanlar, sigorta girişi yapılmasına rağmen primleri ödenmeyenler, haberi olmadan işe giriş-çıkışı yapılanlar, sigortası geç başlatılanlar; çalıştıkları dönem için, işverene karşı, hizmet tespit davası açabilir. Böylece sigortasız çalışılan süreler ve eksik yatırılan primler hizmet yılına işlenir; bu süreler ve primler emeklilik süresine sayılır. Geçmişte çalışılan işyeri sigortayı yaptırmış ama primleri ödememişse önce SGK’ya başvurup bordroların tespit edilmesi gerekiyor. Bordrolar bulunamıyorsa hizmet tespit davası açılıyor.

Dava açıldığında ise çalışılan günlerin ispatı, davayı açana, yani çalışana ait. Dava aşamasında işe giriş bildirgesi, maaş bordrosu, mesleki kuruluş kaydı, işe giriş çıkış kayıtları gibi o işyerinde çalışıldığını gösteren belgeler gösterilebilir. Hizmet tespit davasında ispat için en sık başvurulan yöntem, aynı işyerinde, aynı dönemde çalışan kişi veya kişilerin tanık olarak gösterilmesidir. Nitekim yazının başında bahsettiğim olayda, fotomodel, çalıştığı dönemde oynadığı klibin görüntülerini delil olarak sunmuş.

ZAMAN AŞIMI SÜRESİ 5 YIL

Yazının Devamını Oku