Noyan Doğan

İşte trafik sigortasında yeni yol haritası

7 Ekim 2024
Geçen yazımda, trafik sigortasında yeni düzenleme yapılacağına, bedeni hasar tazminatları için havuz kurulacağına, vefat ve sakatlık tazminatlarının da kamunun kuracağı bu havuzdan ödeneceğine değindim.

Geçen hafta 13’üncüsü kutlanan Sigorta Haftası kapsamında düzenlenen Uluslararası Sigorta Zirvesi’nde birçok sigorta şirketi yöneticisi ile bedeni hasar havuzunu konuştuk. Herkesin bu konudaki fikri farklı olsa da ortak buluştukları nokta, trafik sigortasındaki soruna köklü çözüm getirilmesi yönünde. Nitekim bu çözümler, Sigorta Zirvesi’ne katılan, Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Osman Çelik’e de aktarıldı.

Sigorta yöneticilerini sorunlar ve çözümler konusunda dinledim. Sizlerle de paylaşayım. Trafik sigortasında sigorta şirketlerinin zarar etmesi –ki, bugünkü zarar tutarı 10 milyar TL, sene sonu bu rakamın 20 milyar TL’ye çıkacağı tahmin ediliyor- ve sürücülerin de fiyatların yüksekliğinden şikayet etmesinin temel nedeni, hasar maliyetlerinin kontrol altına alınamaması; bundan dolayı da şirketlerin önünü görememesi. Maliyeti oluşturan kalemler ise; maddi, vefat ve sakatlıktan kaynaklanan bedeni hasarlar ve değer kaybı tazminat. Hasarların yüzde 45’i bedeni, yüzde 25’i değer kaybı, yüzde 30’u da maddi hasarlardan oluşuyor.

ÖLÜM TAZMİNATINA STANDART

Peki, sorun nerede? Aslında bu üç alanda da sorun var. Mesela, bedeni tazminat hesaplamasında bir standart yok. Standart vardı ama Anayasa Mahkemesi geçtiğimiz yıllarda hesaplama yöntemini iptal etti. Bu durumda da sigortacılar, trafik sigortasından kime, ne kadar tazminat ödeyeceklerini bilemiyor. Örneğin, 45 yaşında, çalışan, evli, iki çocuklu biri trafik kazasında hayatını kaybettiğinde, geride kalanlara ödenecek tazminatın standart bir hesaplaması yok. Olmadığı için de konu hukuka yansıdığında her mahkeme farklı farklı tazminata hükmediyor. Yöntem olmadığı için de vefat tazminatlarının neredeyse tamamına yakını hukuka yansıyor. Benzer şekilde sakatlık tazminatlarının tespitinde Sağlık Bakanlığı yönetmeliklerine uygun olmayan raporlarla mahkemelere gidiliyor. Mahkemeler de 3-4 yıl sürüyor. Sigortacılar, sigortadan ödenecek bedeni tazminatlara standart getirilmesini istiyorlar ki, kime, ne ödeyeceklerini bilsinler. Bu sayede vatandaş da yıllarca mahkemelerle uğraşmayacak.

ASLINDA DEĞER KAYBI DİYE BİRŞEY YOK

Maliyeti artıran unsurlardan biri de kaza sonrası hasar gören araçlarda trafik sigortasından ödenen değer kaybı tazminatı. Bu konuda da geçmişte bir standart vardı ama Anayasa Mahkemesi iptal etti. İşin ilginç tarafı trafik sigortası, değer kaybı tazminatı diye bir teminatı da içermiyor. İçermediği için de şirketler, bu konuda sürücüden prim almıyor. Yani olmayan teminat, alınmayan prime karşılık şirketler, değer kaybı adı altında bir tazminat ödüyor. Üstelik toplam ödedikleri hasarın yüzde 25’ini değer kaybı tazminatı olarak ödüyorlar. Sigortacılar ne istiyor? Değer kaybı trafik sigortası teminatına konsun, biz de bunun için ayrı prim alalım ki, gelen tazminat taleplerini ödeyelim.

Bir üçüncü maliyet kalemi ise trafik sigortasından ödenen maddi tazminatlara konu hasar onarımında orijinal parça yerine orijinale eşdeğer parça kullanımına izin verilmesi. Bu, hem yerli üretimi destekleyecek hem de ithalata bağımlılığı ve cari açığı azaltacak.

SORUNU ÇÖZMEK KAMUNUN GÖREVİ

Yazının Devamını Oku

Borcu olan Bağ-Kur’lunun sigortalılığı durdurulur

4 Ekim 2024
Soru: 2015’te dükkân açtım. Bir defa Bağ-Kur primlerini sildirdim. Bağ-Kur sigortalılığım durdurulmuş görünüyor. 24 aylık da Bağ-Kur borcum gözüküyor. EYT’den emekli olmak istiyorum ama olamıyorum. Sigortalılığım neden durdurulmuş? Emekli olabilmek için ne yapmam gerekiyor. Murat T.

Cevap: 12 ay veya daha fazla prim ödenmemiş Bağ-Kur sigortalıları son primi ödenmiş ay itibarıyla sigortaları durduruluyor. Eğer hiç prim ödenmemişse ilk Bağ-Kur tescil tarihinden itibaren sigortalılık süresi durduruluyor. Durdurulan bu süreler sigortalılık süresinden sayılmıyor. Bu nedenle de emekli olamıyorsunuz. Durdurulan hizmet süresini isterseniz yeniden aktif hale getirebilirsiniz. Bunun için cari prim tutarı üzerinden hesaplanacak borç tutarını üç ay içinde ödemeniz halinde durdurulan hizmet süreniz geçerli hale gelir. Böylece emekli olabilirsiniz.

7000 PRİM GÜN İLE 58 YAŞINDA EMEKLİ OLACAKSINIZ

Soru: 1986 doğumluyum. İlk sigorta tarihim 12.3.2006. Şu anda 6000 sigorta primim var. Ne zaman emekli olabilirim? Arzu T.

Cevap: 7000 prim gün ile 58 yaşında emekliliğe hak kazanıyorsunuz. Bu durumda 1000 gün yani 2.5 yıl daha prim ödemeniz gerekiyor. Prim gün sayınızı doldursanız bile emeklilik için 58 yaşını bekleyeceksiniz.

HAMİLE KADINA ANALIK SİGORTASINDAN PARA ÖDENİR

Soru: Eşimin hamileliği uzadı ve geç doğum yaptı. Bu süre içinde çalışmadı. Bu gibi durumlarda analık sigortasından para ödeniyormuş. Bu parayı nereden ve kimden alabileceğiz. Doğum süresi uzaması halinde de bize ödeme yapılır mı? Nevzat K.

Cevap: Bahsettiğiniz konu analık sigortasına giriyor. Gebeliğinin başladığı tarihten itibaren doğumdan sonraki ilk sekiz haftalık, çoğul gebelik halinde ise ilk 10 haftalık süreye kadar olan gebelik ve analık haliyle ilgili rahatsızlık ve engellilik halleri, analık hali kabul ediliyor ve bu süreler için hem iş göremezlik ödeneği hem de emzirme parası ödeniyor. Ödemeyi de SGK yapıyor. Hastanede elektronik ortamda düzenlenen analık raporları SGK sistemine de geçiyor. Burada dikkat edilmesi gereken husus, gebelik nedeniyle istirahat raporu alınmasına karşın çalışılmaya devam edilir veya rapor alınmadan istirahate çıkılırsa SGK ödeme yapmaz. Geç doğum olması halinde ise geçici iş göremezlik ödeneği ayrıca ödeniyor. Geçici iş göremezlik ödeneği ise yatarak tedavilerde günlük kazancın yarısı, ayakta tedavilerde ise üçte ikisi kadardır.

Yazının Devamını Oku

5 soruda emekli olacakların 2024-2025 maaş farkı

2 Ekim 2024
2024 yılında emeklilik dilekçesi vermenin, 2025’e göre maaş açısından daha avantajlı olacağı ortaya çıkınca, emeklilik furyası esmeye başladı.

Sene sonu yaklaştıkça da bu konuda okuyuculardan çokça soru alıyorum. Yüzde 35’lere varan maaş farkı nedeniyle yüz binlerce kişi bu yılsonuna kadar emekli olmak istiyor ama bir taraftan da kafalar karışık. Kimileri emekli olunca çalışamamaktan yakınırken, kimileri de emekliliğini ertelerse yüzde 35 daha az maaş almaktan endişe duyuyor. Peki, bu yıl emekli olmakla gelecek yıla bırakmak arasında emekli maaşı açısından ne kadar fark oluşacak, bu farkın nedeni ne ve ne yapılabilir? İşte detaylar...

 

1-Emekli aylığı nasıl hesaplanıyor?

Emeklilik maaşı hesaplamasında ilk sigortalı olunan tarihe göre, 2000 yılı öncesi, 2000-2008 arası ve 2008 sonrası olmak üzere üç farklı tarih var. Çalışanın ödediği prim gün sayısı, aylık ortalama kazanç, enflasyon, büyüme hızı, aylık bağlama oranı, gösterge rakamına göre maaşlar hesaplanıyor ve değişiyor. 2000 yılı öncesi sigorta girişi olanların gösterge rakamı için, çalışanın yıllık ortalama kazancı hesaplanıyor; aylık bağlama oranının yüzde 60’ı, katsayı için de 12.000 alınıyor. 2000-2008 arası ilk sigorta girişi olanlarda gösterge rakamı yerine güncelleme katsayısı kullanılıyor ve emekli olunacak tarihten bir önceki yılın büyüme hızı (gelişme hızı) ve enflasyonu (TÜFE) hesaba katılıyor. Çalışanın 2000-2008 yıllarında sahip olduğu kazançları güncellenerek ortalaması alınıyor. Kazançların güncellenmesinde de yıllık TÜFE ve gelişme hızının yüzde 100’ü alınıyor. 2008 yılından sonra sigortalı olanlarda aylık kazancın ortalamasına, güncelleme katsayısına, TÜFE oranına bakılıp hesaplama yapılıyor. Güncelleme katsayısı emekli olunacak tarihten bir önceki yılın TÜFE oranının yüzde 100’ü, gelişme hızının yüzde 30’u alınıyor.

İŞTE FARKIN NEDENİ

2-2024 yılı içinde emekli olmakla 2025 yılına ertelemek arasında emekli maaşı açısından neden fark oluşacak?

Aslında bu fark, tamamen 2025 yılında hedeflenen ekonomi politikalarından kaynaklanıyor. Farkın temel kaynağı da enflasyon ve büyüme hızı. 2024 yılında emekli olacakların emekli maaşı hesaplaması; 2023 yılındaki yüzde 4.5’lik gelişme hızı ve yine 2023 yılındaki yüzde 64.77’lik TÜFE’ye göre yapılacak ve buna göre de güncelleme katsayısı 1.6612 olarak uygulanacak. 2024 yılının Ocak ayında emeklilere yüzde 49.25, temmuz ayında da yüzde 24.73 oranında zam yapıldı ve 2024 yılında emeklilere kümülatif olarak yüzde 86.16 zam yapılmış oldu. 2024’ün sonuna kadar emekli olacakların maaş hesabına bu tutar da eklenecek. Özetle; yüzde 4.5’lik gelişme hızı, yüzde 64.77’lik enflasyon ve yüzde 86.16’lık zamma göre emekli maaşı hesaplanacak. Dolayısıyla da maaş yüksek olacak.

Yazının Devamını Oku

Trafik sigortasında yeni düzenleme yapılacak her şey değişiyor

30 Eylül 2024
Trafik sigortasında yaşana soruna formül bulundu.

Önce, trafik sigortasındaki durumu özetleyim. 2024’ün ilk yarısında sigorta şirketleri trafik sigortasında 10 milyar TL zarar açıkladı. 2023 yılını ise 13 milyar TL zararlar kapatmışlardı. Muhtemelen bu zarar bu yılın sonunda 20 milyar lirayı geçecek. Trafik sigortasındaki zarar konusu yılların sorunu. Bir taraftan sigorta şirketleri, kamunun belirlediği trafik primlerinin yeterli gelmediğinden şikayet ediyor, sürücüler ise primlerin yüksekliğinden yakınıyor.

Sigorta şirketleri de trafik primlerini artık kamunun belirlememesini, serbest piyasa koşullarında fiyatların belirlenmesini talep ediyor. Primlerin, yeterli olmamasının temel nedeni ise trafik kazalarında sigortadan ödenen vefat, sakatlık gibi bedeni hasarların yüksek olması. Özellikle bu hasarların tamamına yakınında sigorta şirketleri ile vatandaş mahkemelik, davalar da en az üç-dört yıl sürüyor ve sonunda masraflarla birlikte bedeni hasarın boyutu ikiye hatta üçe katlanıyor. Rakamla anlatayım ki, daha iyi anlaşılsın. 2024’ün ilk yarısında sigorta şirketlerinin trafik sigortasında ödeyecekleri bedeni hasar toplamı 4.5 milyar TL, bunun 1 milyar TL’si ödenmiş, 3.5 milyarı mahkemelik. Trafik sigortasında durum özetle böyle.

BEDENİ HASAR HAVUZU KURULUYOR

İşte yıllardır süren bu sorunun çözümü için formül bulundu. Tek cümleyle, trafik sigortasındaki bedeni hasarlar için kamu bir havuz kuracak, vefat ve sakatlık tazminatları kamunun kurduğu bu havuzdan ödenecek. Şimdi konuyu biraz açayım. Kamu, trafik sigortasına özel, sadece vefat ve sakatlık tazminatları için bedeni hasar havuzu kuracak. Bugün trafik sigortasında illere, araç grubuna ve sürücünün hasar basamağına göre trafik sigortası primlerini Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) belirliyor.

Yeni uygulamada SEDDK, belirlediği trafik sigortası priminin bir kısmını bedeni hasarlar için ayıracak. Bu oran henüz net değil. Önümüzdeki günlerde Türkiye Sigorta Birliği (TSB) ile SEDDK bu konuda ortak çalışma yapacak. Sigorta şirketleri de sattıkları her poliçede, bedeni hasar için belirlenen primin belirli oranını kamunun kuracağı bedeni hasar havuzuna devredecek. Bu oranın da yüzde 50 ila yüzde 80 arasında olması bekleniyor. Yani, isteyen şirket bedeni hasar priminin yüzde 50’sini havuza devredecek, isteyen yüzde 60’ını, isteyen yüzde 80’ini. En yüksek devir oranı yüzde 80 olacak. Tabi bu oranlar sigorta şirketlerinin mali yapısına göre de belirlenecek. Mali yapısı güçlü olan şirket yüzde 50’sini devrederken, mali yapısı diğerlerine oranla daha zayıf olan ya da sermaye yeterliliği diğerlerine göre daha düşük olan yüzde 80’ini havuza devredebilecek. Hasar olduğunda da vefat ve sakatlık tazminatları havuzdan ödenecek.

PRİMİN YÜZDE 50’Sİ HAVUZA AKTARILACAK

Konuyu bir örnekle açayım. Diyelim ki, SEDDK, satılan her trafik poliçesinin priminin yüzde 50’sini bedeni hasar primi olarak belirledi. Yine diyelim ki, İstanbul’da, otomobil sürücüsünün trafik sigortası primi de 10.000 lira. Bu 10.000 liranın, 5.000 lirası bedeni hasarlar için belirlenen prim olacak. Sigorta şirketi de bedeni hasar priminin yüzde 50’sini hasar havuzuna devretme konusunda başta anlaştı. İşte bu 5.000 liralık bedeni hasar priminin 2.500 lirasını sigorta şirketi bedeni hasar havuzuna devredecek. Misal, bir başka şirket, primin yüzde 80’ini havuza devretme üzerine anlaştı, diyelim. O zaman da o şirket, 5.000 liralık bedeni hasar priminin 4.000 lirasını havuza devredecek. Böylece bedeni hasarlar sigorta şirketinin sorumluluğunda olmayacak, vefat, sakatlık tazminatları ile uğraşmayacak, en önemlisi mahkemelerde süren davalarla uğraşmayacak; hasarlar kamu havuzundan ödenecek. Artık mahkemelerle, tahkim hakemleri ile bedeni hasar havuzunu işletecek kurum –ki, bu da kamu kurumu olacak- uğraşacak.

VEFAT TAZMİNATINI ŞİRKETLER ÖDEMEYECEK

Yazının Devamını Oku

Gaziantep gastronomi merkezi olmaya aday

27 Eylül 2024
14-22 Eylül tarihlerinde GastroANTEP Kültür Yolu Festivali için Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in davetlisi olarak festivalin ilk günü Hürriyet ekibi ile Gaziantep’teydik.

Hatta festivalin açılışında düzenlenen “Gaziantep’te Gastronomi Sektörüne Yapılacak Yatırımlar, Girişimcilik Fırsatları ve Yeni Ekonomik Modeller” konulu panelin de yöneticiliğini üstlendim.

Gaziantep’e, senede en az iki-üç kere düzenlenen toplantılar nedeniyle giderim. Her gidişimde de şehirde yaşanan değişimi gözlemlerim. Çok eskilere gitmeye de gerek yok, son 10 senede bile Gaziantep’teki değişim ve gelişim göze çarpıyor. Ben genelde Gaziantep’i şöyle anlatıyorum: Öyle bir şehir düşünün ki; tarih var, kültür var, lezzet var, sanayi var, tarım var, ihracat var, turizm var.

JEOPOLİTİK KONUMU AVANTAJ SAĞLIYOR

Tabi bu varların içinde, Gaziantep’in, jeopolitik avantajını da çok iyi kullandığını söylemekte fayda var. Jeopolitik konum diyorum, çünkü yabancı yatırımcılar için Ortadoğu ülkelerine yakınlık açısından üst olma avantajı sağlıyor, Adana, Mersin gibi illerle olan bağlantısı yatırımcıları cezbediyor. Şunu da unutmamak lazım, Gaziantep’in, tarihten bu yana köklü bir ticaret kültürü de bulunuyor. Açıkçası hem yerel sanayiciler hem de belediye bu avantajları iyi kullanıyor ki, şehir, her geçen yıl daha da gelişiyor.

Tüm saydıklarım arasında sıralama yap deseler; tekstil, tarım, ekonomiden sonra gastronomiyi koyardım ama GastroANTEP Kültür Yolu Festivali bu sıralamayı değiştirdi. Şöyle ki, Gaziantep’te gastronomiye yapılacak yatırımlar hem ekonomiye katkı sağlayacak, hem de yerli, yabancı yeni girişimcilerin şehre gelmesini sağlayacak. Nitekim festivalin açılışında gerçekleşen toplantıda da ortak görüş, gastronomi sektörünün sadece Gaziantep için değil bölge için stratejik öneme sahip olduğu yönündeydi.

SAN SEBASTİAN’DAN NE EKSİĞİ VAR

Gaziantep, gelecek dönem; inanç, kongre ve sağlık turizminin merkezi olmaya aday. Bir şeye daha aday; o da gastronomi merkezi olmaya. Fatma Şahin, bu konuda, “İtalya ile yarışıyoruz, eksiğimiz yok fazlamız var. İspanya’nın San Sebastian’ı ve İtalya’nın Roma ve Napoli’siyle rekabet ediyoruz. Gaziantep ruhunu dünya sahnesine taşıyacağız” diyor.

Yazının Devamını Oku

SGK sağlık prim borcu olanların peşine düştü

26 Eylül 2024
Önce, bir okuyucumdan gelen şikâyetle başlayayım...

Okuyucum, SGK’dan genel sağlık sigortası kapsamında birikmiş prim borcu olduğu, prim borcunun ödenmemesi halinde yasal işlem ve icra takibi başlatılacağı yönünde mesaj aldığını yazıyor. Arkasından da böyle bir prim borcundan haberi olmadığını, SSK’lı bir işte çalışmadığını, borcu ödeyecek gücünün de olmadığını belirtiyor.

Bu tür bir şikâyeti ilk kez almıyorum. Sosyal medyadan da benzeri soru ve şikâyetlerle karşılaşıyorum. Hatta kimileri, devletin sunduğu sağlık hizmetinden yararlanmamasına karşın sağlık sigortası prim borcu çıkarılmasını da eleştiriyor. Hepsine açıklık getireyim...

Öncelikle şunun bilinmesinde fayda var; toplumun tamamı zorunlu Genel Sağlık Sigortası kapsamında. Adı üstünde, zorunlu. Yani, nüfusun tamamı bu sistemin içinde. Çalışanlar ve emekliler SGK’ya bağlı olduklarından kendileri ve bakmakla yükümlü bulundukları kişilerle birlikte GSS kapsamında ve devletin sunduğu sağlık hizmetinden yararlanıyorlar.

VATANDAŞ BORCUNDAN HABERSİZ

Herhangi bir sosyal güvenlik kapsamında olmayanlar, sigortalı işte çalışmayanlar, sigortasız çalışanlar, 18 yaşından sonra eğitime devam etmeyenler, 20 yaşında liseyi bitirip de üniversiteye devam etmeyenler, üniversite mezunu olup da çalışmayanlar da GSS kapsamında.

Bu saydığım kişileri SGK, otomatik olarak zorunlu sağlık sigortası kapsamına alıyor. Bu kişilerin primlerini kendileri ödemesi gerekiyor. Ödenmesi gereken tutar da brüt asgari ücretin yüzde 3’ü kadar. 2024 yılı için bu tutar aylık 600, yıllık da 7.200 lira. Yukarıda saydığım başta sosyal güvenlik şemsiyesi altında olmayanlar sağlık hizmeti alabilmek için bu primi ödemek zorundalar. İşte sorun da bu kesimde. Bu kesimin bir kısmı gerçekten zorunlu GSS’den habersiz, bir kısmının ödeyecek gücü yok, bir kısmı devletin sunduğu sağlık hizmetinden yararlanmadığı için bu primi ödemek istemiyor.

Kesin bir rakam olmamakla birlikte GSS prim borcu olan kişi sayısı 3 milyonun üzerinde. Bu durumda ne oluyor? Birincisi devlete prim borcu oluşuyor, ödenmediği için de gecikme zammı ve gecikme cezası işletiliyor. Hal böyle olunca da bu kişilerin ciddi miktarda GSS prim borcu bulunuyor. Kimisinde bu borç 20 bin liranın üzerine de çıkıyor.

Şunu da belirtmekte fayda var, bugüne kadar birçok defa GSS prim borcuna af çıkarıldı. Aftan yararlananlar sadece ana prim borcunu ödediler, gecikme zammı ve faizlerinin tamamı da silindi.

Yazının Devamını Oku

Bu hastalıklar erken emeklilik sebebi

25 Eylül 2024
Bir haftadır okuyuculardan malulen emeklilikle ilgili çokça soru almaya başladım.

Okuyucular, malulen emekliliğe neden olacak hastalıkların güncellendiğini belirtip, hangi hastalıkların kapsama alındığını ve nasıl erken emekli olacaklarını soruyorlar. Önce malulen emeklilik konusunda bilgi vereyim, sonra SGK’nın açıkladığı listede yer alan hastalıklara değineyim.

Bir işverene bağlı işçi olarak çalışanlar, kendi adına Bağ-Kur’lu olarak çalışanlar ve kamu görevlileri çalışma gücünü ya da iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle meslekte çalışma gücünün en az yüzde 60’ını kaybetmesi halinde malulen emekli olabiliyor. Emekli olunabilmesi için de malul olunduğuna dair rapor alınması gerekiyor. Genelde çalışanlar tarafından yanlış bilinen konu, hastaneden alınacak raporun, emeklilik için yeterli olacağı yönünde. Oysa sigortalıların hastanelerden alacakları maluliyete ilişkin raporlar, malul olup, emekli aylığı alabilmeleri için yeterli değil. Çalışma gücünün veya meslekte kazanma gücünün en az yüzde 60’ını kaybettiğine dair SGK Sağlık Kurulunca tespit edilmesi gerekir.

1800 PRİM GÜNLE EMEKLİLİK

Kurul raporu alındıktan sonra malulen emeklilik için gerekli şartların da yerine getirilmesi gerekiyor. Nedir bunlar? En az 10 yıldan beri sigortalı olup, toplam olarak bin 800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın bin 800 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödenmiş olması gerekiyor. Bu şartları yerine getirenlere malullük aylığı bağlanıyor. Malulen emeklilik hakkını elde edebilmek için malullük nedeninin çalışırken oluşması gerekiyor. Doğuştan engelli kişiler için emeklilik şartları farklı.

Gelelim, okuyucuların sağlık sorunları nedeniyle erken emekli olabilmelerine yönelik sorularına. Sağlık sorunu nedeniyle çalışamayacak durumda olanlar erken emekli olabiliyor. Bunlara da çalışma gücü kaybına neden olan hastalıklar deniyor ve bu hastalıklar da SGK tarafından maluliyet ve çalışma gücü kaybının tespiti işlemleri yönetmeliği ile belirleniyor. Daha doğrusu, SGK, malulen emekliliğe neden olacak hastalıkları tek tek sıralıyor. Günün şartlarına göre de bu liste yenileniyor.

159 HASTALIK MALULİYET SEBEBİ

Bu liste de öyle beş-on hastalığı kapsayan bir liste değil. Nörolojik hastalıklar, psikiyatrik hastalıklar, göz hastalıkları, kulak-burun-boğaz hastalıkları, onkolojik hastalıklar, hematolojik hastalıklar, ortopedi ve travmatolojik hastalıklar, romatolojik hastalıklar, gastroenterolojik, kalp ve damar hastalıkları gibi ana başlıklar altında uzun bir listeden oluşuyor. Okuyucular sorduğu için üşenmedim, tek tek malulen emekliliğe neden olacak hastalıkların neler olduğunu saydım. Toplam 159 sağlık sorunu nedeniyle malulen emekli olunabiliyor.

Yazının Devamını Oku

Tamamlayıcı emekliliğin detayları netleşmeye başladı

23 Eylül 2024
Geçen yazımda, tamamlayıcı emeklilik sisteminin 2025-2027 döneminin kapsayan Orta Vadeli Programa girdiğine ve yine programa göre, sistemin 2025’in 4. çeyreğinde kurulacağına değinerek, 2025’te tamamlayıcı emeklilik sistemine geçileceğine değinmiştim.

Konu bir anda gündemin ilk sıralarına oturdu ve tartışılmaya başlandı. Tahmin edileceği gibi de tartışmanın odağına kıdem tazminatı oturdu. Malum çevreler, ‘işçinin hakkı gasp edilecek, kıdem tazminatına çökülecek’ eleştirilerini peşi sıra sıralamaya başladı.

Konu bu kadar gündem olunca Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a da soruldu. Yılmaz, devletin sosyal güvenlik sisteminde bir değişiklik öngörülmediğini belirterek, “Sosyal güvenlik şemsiyesi güçlü şekilde devam edecek. Ama bunu tamamlayıcı, adı üzerinde ikame edici değil, buna ilave olarak neler yapılabilir diye baktığımızda bireysel emeklilik sistemini geliştirdik. Burada insanlarımıza diyoruz ki, siz daha fazla imkana kavuşmak istiyorsanız, gelin tasarruf yapın, biz de kamu katkısı sunalım. Böylece geleceğe daha güçlü şekilde hazırlanın diyoruz.” açıklamasını yaptı.

OTOMATİK KATILIM SİSTEMİ SONLANIYOR

Geçen yazımda, tamamlayıcı emeklilik sistemi üzerine ilgili tarafların ortak çalıştıklarına, sistemin ana hatlarının belli olduğuna da değinmiştim. Okuyuculardan çokça soru aldım. Kıdem tazminatına yönelik soruları bir kenara bırakıyorum, -çünkü Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın da açıkladığı gibi bu işin kıdem tazminatı ile uzaktan yakından akalası yok- okuyucuların merak ettiği konulara; öğrendiğim kadarıyla açıklık getireyim. Hatta madde madde anlatayım.

Tamamlayıcı emeklilik; 2017 yılından bu yana uygulanan ve işverenlerin, çalışanlarını, zorunlu olarak bireysel emeklilik sistemine dahil ettiği otomatik katılım sistemi üzerine kurgulanacak. 

Tamamlayıcı emeklilik başladığında otomatik katılım sistemi artık olmayacak. Bunu biraz açayım. Şöyle ki, otomatik katılım sistemi sonlandırılacak. Otomatik katılım sistemindeki kişiler –ki, bugün 7.5 milyon çalışan bu sistemde- tamamlayıcı emeklilik sistemine devredilmeyecek. Tamamlayıcı emeklilik sıfırdan ve yeni bir sistem olarak kurgulanacak. Yeni sistem başladığında, Bağ-Kur dışındaki sigortalı çalışanlar, yeni işe girenler tamamlayıcı emeklilik sistemine dahil edilecek. Peki, bu durumda, mevcut otomatik katılım sistemindeki 7.5 milyon kişi ne olacak? Bu kişilere sorulacak; isterlerse tüm hak ve birikimleri ile BES’e devredilecek, istemezlerse birikimleri ve hakları kendilerine verilerek, sistemle ilişkileri kesilecek.

SOSYAL GÜVENLİĞİN TAMAMLAYICISI OLACAK

Tamamlayıcı emeklilik sistemini emeklilik şirketleri yürütecek. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın da belirttiği gibi, sosyal güvenlik sistemi aynen devam edecek, tamamlayıcı emeklilik sosyal güvenliğin ikamesi olmayacak ama tamamlayıcısı olacak. Çalışanlar hem SGK çatısı altında olacak hem de tamamlayıcı emeklilik sistemine dahil olacak. Çalışan emekliliği geldiğinde sosyal güvenlik kapsamında işvereninden kıdem tazminatını, devletten de emekli maaşını alacak; üzerine bir de tamamlayıcı emeklilik sisteminden emekli olup, birikimini alacak veya da maaş alacak.

Yazının Devamını Oku