Sadece bir anne olarak değil bir kadın olarak da yemek konusu önceliklerim arasında. Ama benim için lezzet, sağlıktan önce geliyor. Sağlık kısmının sporla dengelenebileceğini düşünüyorum.
Geçen hafta kendimi Almanya’nın Heilbronn Kasabası’ndaki Knorr Kuru Gıda Uzmanlık Merkezi’nde buldum. Gezi sırasında pek çok yeni şey öğrendim. Örneğin çorba, dilimize Farsça şorba kelimesinden girmiş. Kaynamış et suyundan yapılmış ve tuzlu suda ağır ağır pişmiş yemek anlamına geliyor. İngilizce çorba (soup) ise Sanskritçe kökenli ve iyi beslenme demek. Küçük çocuklar, öğrendikleri yeni kelimelerin neredeyse yarısını yemek masasında öğreniyor. Yapılan araştırmalar, ailesiyle yemek yiyen çocukların, okulda daha başarılı olduğunu gösteriyor. Kişinin alkol ve uyuşturucu kullanımını azaltırken, obeziteyi ve anti sosyal davranışları engelliyor. Yine akşam sofraya oturan çiftlerin ilişki ömrü de uzuyormuş. Beslenme ve Diyet Uzmanı Selahattin Dönmez, “Çorba katı besin kadar doyurucu. Çünkü midede iştahı baskılayan bir hormon salgılanmasını sağlıyor ve doyum oluşturuyor. Böylece daha az kalori alınmasını sağlıyor. Bir tas çorba 50-100 kalori arasında. Ayrıca günlük almamız gereken su miktarının da yüzde onunu kazandırıyor. İki yıl boyunca 5 bin Fransız yetişkin üzerinde yapılan araştırmanın sonucunda, haftada beş porsiyondan fazla çorba içen kişilerin gün boyunca daha az yağ ve kalori alma eğiliminde oldukları anlaşılmış. Düzenli çorba içen çocukların da cips, patates kızartması gibi atıştırmalıkları daha az yediği ortaya çıkmış. Ayrıca sebze yemelerini de kolaylaştırıyor. Pek çok çocuk, zaten ilk sebzesini çorba sayesinde yiyor” diyor. Knorr Kuru Gıda Uzmanlık Merkezi’nin amacı, yeni ve yaratıcı ürünlerin, ülkelerin damak tadına uygun lezzetlerin yaratılmasını sağlamak. Farklı ülkelerden şefler bunun için orada. Örneğin Zeynep Yeğenağa. Ülkemize özel ezo gelin, yuvalama gibi yöresel çorbaların formüle edilmesinde çalışmış. Onun bilgisi, merkezin teknolojisiyle birleşince de ağzımızın tadına uygun çorbalar ortaya çıkmış. Besteci Ludwig van Beethoven, “Yalan söyleyenin kalbi temiz olmaz. Kalbi temiz olmayan, iyi çorba yapamaz” demiş. Onu bilmem ama siz bunları bildikten sonra hayata 1-0 galip devam edebilirsiniz...
FAZLA KAYNATMAMAK GEREK
Bir şeyi fazla pişirdiğimiz zaman bütün besin değeri kayboluyor. Bu durum çorba için de geçerli. Yarım saat kaynattığımızda besin değeri düşüyor. Uzmanlar uzun uzun kaynatmamak gerektiğini söylüyor. Bu bakımdan, 15 dakikada pişen hazır çorbaların, yarım saat kaynatılan ev çorbasından daha fazla besin değeri taşıdığını savunuyorlar. Hazır çorba üretilirken doğal ortamda yetiştirilen ve doğal koruma yöntemi ile kurutulan sebzeler kullanılıyor. Isı yardımıyla malzemelerin tüm suyu alınıyor. Suyu alınan malzemeler daha sonra ya küçük parçalar halinde doğranıyor ya da toz haline gelene kadar öğütülüyor. Ardından tariflere uygun olarak karıştırılıp farklı çorbalar yaratılıyor.