6 Nisan 2007
"Koku, hayatın anlarını yeniden hayata geçirir" diyor ünlü modacı Karl Lagerfeld. Parfümler kadının görünmeyen ama baştan çıkaran en önemli aksesuvarlarından. Sadece tek bir notası bile erkekleri büyülemek için yeterli. İyi bir kokunun, onu kullanan kişinin karakterini yansıtması ise en belirgin özelliği. Bu yüzden bu kadar geniş bir koku yelpazesi içinde herkesin kendine uygun parfümü bulması, biraz zaman alan bir deneyim.
ALTIN Parfüm KURALLARI
1Doğru parfümü nasıl bulursunuz?Bir parfüm satın almanın en doğru zamanı sabah saatleridir. O süreçte henüz koku alma duygusu uyanıktır ve gündelik kokular henüz havaya karışmamıştır. Ama yine de burnun çok kolay yorulduğunu belirtmekte fayda var. Öyle ki, sadece üç koklamanın ardından aradaki farkı ayırt etmekte zorlanmaya başlar. Bu yüzden uzmanlar koku duyunuzu temizlemenin en iyi yolunun taze bir kahveyle mümkün olabileceğini belirtiyor. Kahve aroması diğer tüm kokuları nötralize ediyor ve sonraki seçimleriniz için size yeniden fırsat yaratıyor. Denediğiniz parfümü el bileğinizin içinde değil aynı zamanda yanınızda taşıyabileceğiniz deneme çubuklarından koklayın. Böylelikle aralarından seçim yapamadığınız farklı kokuları evde yeniden test etme imkanı bulabilirsiniz.
2Parfüm ne zaman ve nasıl kullanılmalı?Uzmanlara göre, parfümün en ideal sürülme zamanı duş sonrası. Hızlı kan dolaşımı dolayısıyla oluşan vücut ısısı, kokunun cilde daha kalıcı bir şekilde alınmasını sağlıyor ve aromasının değişmesini önlüyor. El bileğine sürülen parfüm ise ovuşturmanın etkisiyle molekülleri zarar gördüğü için koku kimliğini kaybediyor. Parfüm gurusu Estee Lauder’ın parfüm sürmeyle ilgili efsane bir yöntemi var; kokuyu önce havaya sıkın ve daha sonra oluşan koku bulutunun altında durun...
3Parfümün en kalıcı olduğu bölgeler
Kokunun kalıcığını uzatan en ideal vücut bölgeleri arasında şakaklar, iki göğüs arası ve kol içleri öne çıkıyor. Vücudun bu belirtilen bölgeleri kan damarlarının cilde en yakın olduğu yerler, dolayısıyla buralarda ısı daha yüksek. Bu da kokunun bu bölgelerde mükemmel şekilde tende hapsedilmesini sağlıyor. Kulak arkasına koku sürme alışkanlığını derhal değiştirin! Çünkü bu bölgede cilt daha fazla yağ üretiyor, o da kokuyla bir araya geldiğinde içeriğinin değişmesine yol açıyor.
4Parfüm nerede saklanmalı?Hepimizin parfümlerimizi sergilemeyi en sevdiğimiz yerlerden biri banyolar. Ancak bu aydınlık, sıcak ve nemli ortam, parfümün ömrünü kısaltıyor. En iyisi kapağı kapalı olarak nemsiz, serin ve karanlık bir yerde, örneğin dolapta ya da çekmecede saklamak... Hatta buzdolapları, parfümler için ideal yerler olarak tavsiye ediliyor.
5Kokuları karıştırabilir miyiz?Aslında her kokunun kendi içinde bir uyumu söz konusu. Birkaç farklı kokunun aynı anda kullanılması, hafif bir uyumsuzluk yaratabilir. Dolayısıyla her parfümün kendi kişiliği zarar görür ve ortaya kötü kokular da çıkabilir. Parfümlerinizi karıştırarak kullanmak istiyorsanız, en azından aynı koku ailesinden olmalarına dikkat edin.
6Neden parfümler her tende farklı kokar?Parfümler alkol, bir dizi aromatik yağ ve sudan oluşmaktadır. Bu yağlar ciltle buluştuğunda her ten tipine göre farklı reaksiyon gösteriyor. Bir tende hafif diğer tende güçlü reaksiyonlar da farklı şekilde kokmalarına neden oluyor.
7Gün içinde parfümü değiştirmek mümkün mü? Bunun için önceden mutlaka duş alınmalı mı?
Duş almak parfüm değiştirmek için mutlaka yapılması gereken bir eylem değil. Kokular yaklaşık dört saat içinde notalarının büyük kısmını kaybettiklerinden, bu süreden itibaren başka koku kullanmanızda sakınca olmayacaktır.
8Hangi koku ne zaman kullanılmalı?Ağır, oryantal kokular özel gecelerde hoş durabilirken, bir iş yemeği için fazla kaçabilir. Dolayısıyla gün ne kadar erken başlarsa, parfüm de o kadar hafif olmalı. Gecenin ilerleyen saatlerinde ise daha ağır kokular kullanabilirsiniz.
9Bir kokunun kalıcılığı ne kadardır?Genel kural; bir parfümün alkol içeriği ne kadar fazlaysa kalıcılığı da o kadar uzundur. Saf bir parfümün koku konsantrasyonu yüksektir, ancak düşük alkol oranına sahip kokuların en geç altı ay içinde tüketilmesi gerekmektedir. Eau de parfum ve eau de toilette, alkol oranı yoğun kokular olduğundan üç yıla kadar dayanabilir. Eğer parfümünüzün kokusu ve rengi değişmişse yapacağınız tek şey onu atmaktır.
10 Parfümün tendeki kalıcılığı nasıl sağlanır?
Parfümün kalıcılığı cildin tipiyle yakından alakalıdır. Kuru ciltler kokunun aromatik içeriklerini yağlı ciltler kadar iyi muhafaza edemez. Bu yüzden parfüm denerken, cildinizin küçük bir bölgesine hafif yağlı ve kokusuz vücut losyonu sürüp parfümü bunun üzerine sıkın.
KOKU SEÇİMİ
7 TATLI: Bu tarz kokular tarzlarıyla oynamayı seven kadınlar için ideal... Pastel tonlarla uyum sağlayan tatlı kokular şifon elbiseler, seksi üstler ve balerin ayakkabılarla birlikte kullanılabilir.
7 TAZE: Bu tarz kokularla günden geceye devam etmeniz mümkün. Sportif tarz giyimden hoşlanan, neredeyse hiç aksesuvar kullanmayan, seçimlerini trendi jean’ler, spor ayakkabılar ve rahat giysilerden yana yapanlar, tercihlerini taze notalardan yana kullanmalı.
7 EGZOTİK: Bu sezon egzotik kokular oldukça revaçta. Baştan çıkarılmaya hazır olun ya da siz baştan çıkarın. Bu tarz kokular siyah deri ceketler, vücut hatlarını ortaya koyan elbiseler, derin dekolteli üstler ve yüksek topuklara mükemmel uyum sağlıyor.
7 UNISEX: Kadın ya da erkek herkes unisex parfüm kullanabilir. Ayrıca bu tarz kokular sevgiliye alınabilecek en şık hediyelerden biri olacaktır. Böylelikle sevdiğiniz erkek de sizin kokunuzu her gittiği yerde üzerinde taşımış olur.
Kadınların koklama yeteneği
Yapılan son araştırmalar, mutluluk formülünün "kimya" değil "koku alma duyusu" olduğunu ortaya koyuyor. Kısa bir süre önce Amerikalı bio-genetikçiler, kadınların bildiği değil yabancısı olduğu kokulara yöneldiğini keşfettiler; yani tanımadığımız moleküllere...
Bu gen gruplamasının adı MHC yani "Major Histocompatibility Complex" ve birçok varyasyonu bağışıklık sistemini aktive ederek hastalıkların nedenlerini de ortaya çıkarıyor. Tüm bunlar kulağa pek romantik ya da seksi gelmese de olayın hayati bir boyut taşıdığını belirtmek gerekiyor.
Peki, bu moleküller kendini nasıl belli ediyor? Aslında bunun için kadınların çok da yorulduğu söylenemez. Çünkü bilim insanlarına göre MHC’yi kadın cinsi olarak hepimiz "koklama" yeteneğine sahibiz.
Koku kodları Yeşil; tazeliğin rengi
Modern renk semboliğinde yeşil tazelik, saflık ve doğallık olarak kabul ediliyor. Eğer siz de yeşil rengi sevenler grubuna dahilseniz, o zaman koku seçiminizi turunçgiller, baharat ya da ağaçsı notalar arasından yapabilirsiniz.
Kırmızı; aşk ve cazibe Bu renk, sinir sistemini harekete geçirmesiyle ünlü. Adrenalin salgısını artırıyor, kan basıncını hızlandırıyor, nefes alıp vermeyi sıklaştırıyor ve nabzı yükseltiyor. Koku literatüründe ise kırmızı, baharat ağırlıklı kokularda kendini ortaya koyuyor.
Mavi; su ve gökyüzü
Maviyi işaretleyenler, içinde bulunduğu ruh haline ve hayallerine göre hareket eden lerden oluşuyor. Bu grubun koku seçiminde, parfüm bedenden ruha kadar ulaşmalı. Vanilya, badem, süt ya da pudralı çiçek türleri size göre...
Pembe; seksi, romans
Pembe, çekiciliği, romantizmi ve baştan çıkarıcılığı sembolize ediyor. Gül, yasemin ya da orkide dışında patçuli de tüm bu duyguları harekete geçiren notalar arasında sayılıyor.
Yazının Devamını Oku 
4 Nisan 2007
Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğrencileri, geleceğin kozmetik üssünü yaratmak üzere inanılmaz çalışmalara imza atıyor. Rebul Eczanesi’nin sahibi ve okulun öğretim görevlisi Mehmet Müderrisoğlu’nun liderliğinde yürütülen kozmetik çalışmaları, kısa süre önce ilk meyvesini verdi. Pharma 7 bakım kreminin ardından sıra saç dökülmesi ve akne sorununa çözümlerde...
editepe Üniversitesi Ar-Ge Müdürü Eczacı Mehmet Müderrisoğlu, Eczacılık Fakültesi bünyesinde kurdukları 1000 metrekarelik "kozmetik fabrikacığı"nda öğrencileriyle birlikte kendi markaları Pharma 7’yi üretiyor. Kırışıklığı 28 günde yüzde 60 oranında azaltan ürünün en önemli özelliği dokuda 12 saat kalabiliyor olması...
Şu anda kullandıkları teknolojinin piyasada olmadığını belirten Müderrisoğlu, "Okulun imkanları gerçekten de öğrencilerimiz için bulunmaz bir nimet. Bazı öğrencilerim anneleri için krem üretiyorlar. Hepsinin yarattıkları bir numara... Türkiye’de kozmetiği onlar kalkındıracak" diyor.
Pharma 7 nasıl doğdu
Rebul Eczanesi’nin sahibi ve markanın yaratıcısı olan Müderrisoğlu’na göre dünyada var olan tüm kremlerin içerikleri aşağı yukarı aynı. Her şeyin işe yarar bir dozu olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Bir ton suya bir tane bezelye tanesi atsanız da adı bezelye çorbası oluyor, aynı ölçüdeki suya kıvam verecek sayıda bezelye atsanız da..."
Müderrisoğlu, kozmetikte iki şeyin ürünü sattırmada etkili olduğunun altını çiziyor. Biri kullanınca etkisini görmek, diğeri ise marka imajı: "Bugün dünyanın belli büyük markaları ne yaparsa yapsın, piyasaya bir ürün çıkardığında hatrı sayılır sayıda insan onu satın alır. Burada en önemli hadise pazarlama. Harcadıkları, Türkiye’de çok ciddi ama kendi ülkelerinde çok da ciddi sayılmayacak rakamlar. Biz üniversite olarak bir işin nasıl ciddi, nasıl köklü ele alınabileceğini ve araştırmaların nasıl birtakım formasyonlar içinde yapılabileceğini ispat için yola çıktık. Bir misyon üstlendik. Pharma 7 markası, işte böyle doğdu."
Yeni ürünlerle şaşırtmayı amaçlıyor
Şu anda üniversitede çalıştıkları laboratuvarın dünyadaki her yenilikten nasibini aldığını anlatan Müderrisoğlu, üzerinde çalıştıkları birkaç yenilikten bahsediyor. Bir tanesi kelliğe çare olacak bir saç ürünü. Şu anda beş kişi üzerinde deneniyor ve aldıkları sonuçlar inanılmaz.
Onun yanı sıra akne kremiyle ilgili araştırma yapıyorlar. Bir de saç boyasının ömrünü uzatacak bir ürünlerinin müjdesini veriyorlar: "Saça sprey halinde sıkılıyor ve saçta kalıyor. Ultraviyole ışığı absorbe ediyor, dolayısıyla aynı zamanda saçın rengini de filtre ediyor. Oysa bu ürünle saçın rengini uzun süre muhafaza etmek mümkün olacak."
Türk erkeği Amerikalıdan daha fazla estetik yaptırıyor
Estetiğe harcanan para hızla artıyor. Türkiye’de estetik yaptıran erkeklerin sayısı ise ABD’ye göre daha fazla... Detayları, The American Society for Aesthetic Plastic Surgery’ın toplantısına katılan Dr. Cansen Yeni’den öğrendik.
Doktor Cansen Yeni, Türkiye’de de Amerika’da olduğu gibi cerrahi olmayan estetik uygulamaların daha yaygın olarak kullanıldığını söylüyor. Türkiye’de cerrahi ve cerrahi olmayan estetik uygulamalar konusunda detaylı bir araştırmanın olmadığını belirten Yeni, mevcut verinin 25 doktordan alınan bilgi doğrultusunda oluşturulduğunu anlatıyor: "Türkiye’de estetik uygulama yaptıranların yüzde 89’unu kadınlar, yüzde 11’ini de erkekler oluşturuyor. Türkiye’de estetik uygulama yaptıran erkek oranı ABD’ye göre biraz daha fazla. Bunun nedeninin burun estetikleri olduğunu düşünüyoruz."
Dr. Cansen Yeni, Türkiye’de en fazla uygulanan estetik yönteminin botoks olduğunu ifade ediyor. Botoksu dolgu, peeling, lazerle cilt gençleştirme ve mikrodermabrazyon yöntemlerinin izlediğini belirtiyor: "Elimizdeki kısıtlı veriye göre, cerrahi uygulamalarda ise burun ameliyatları ilk sırada yer alıyor. Liposuction, meme büyütme ve küçültme, göz kapağı ameliyatları da Türkiye’de en çok tercih edilen diğer cerrahi yöntemler olarak karşımıza çıkıyor. Cerrahi uygulamalardaki oranları ASAPS verileri ile karşılaştırdığımızda, birtakım farklılıklar olduğunu görüyoruz. Bu da bizim etnik özelliklerimizden kaynaklanıyor."
ÜRÜN MARKET
Cildinizde bahar havası
Mevsim, doğada canlanmayı ve yenilenmeyi beraberinde getiriyor. Peki vücut ikliminizin göstergesi olan cildiniz bahara hazır mı? Bunun için iyi bir bahar temizliğinin tam zamanı. Skincode sizin için Ekstra Hassas Cilt Yenileyici’yi geliştirdi. Krem formundaki ürün, içerdiği elma ekstresi ile cildi temizleyerek olağanüstü bir canlılık ve parlaklık kazandırıyor. Formülündeki salatalık ekstresiyle de cildi besliyor, tazeliyor ve nemlendiriyor. Skincode’un tüm cilt tipleri için geliştirdiği Extra Gentle Skin Refiner, en hassas ciltleri dahi sorunsuz yeniliyor. Teni tahriş etmeden ölü hücreleri cilt üzerinden uzaklaştırarak derin bir temizlik sağlıyor.
Yazının Devamını Oku 
2 Nisan 2007
Kronik hastalıklar çoğunlukla fazla kilolar, obezite, hamilelikte alınan ve verilemeyen kilolarla ilişkili...
Hamileliği boyunca ve sonrasında fiziksel olarak aktif olan kadınların, hareketsiz bir hamilelik geçirenlere göre doğumdan sonra fazla kilolarından daha kolay kurtulduklarını gösteren çok sayıda kanıt var. Memorial Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Asena Ayar "Hamileik döneminde egzersiz" konusunda bilgi verdi.
Egzersizin doğuma ve bebeğe etkileri konusunda Ayar şunları söyledi: "Çoğu çalışma fetüsün kalp atışlarının hızlandığını gösteriyor. Bu fizyolojik bir cevap. Bazı çalışmalar gebeliği boyunca fiziksel olarak aktif olan kadınların doğum süreçlerinin daha kısa sürdüğüne ve daha az komplikasyonla karşılaştıklarına işaret ediyor."
<B>Egzersizde dikkat edilmesi gerekenler</B>
á Egzersiz programı sırasında anne adayının izin verilen kalp atım limitlerinde kalmasına dikkat edilmeli. Bu da maksimum kalp atım hızının yüzde 60 ve yüzde 80’i arası alandır. (maks. kalp atım hızı = 220 - hamilenin yaşı)
á Hamileliğin ilk üç ayından itibaren yatar pozisyondaki direnç artırıcı ve ağırlıkla yapılan egzersizlerden kaçınılmalı, aerobik hareketlerine önem verilmeli.
á Hamileliğin verdiği semptomlara göre egzersiz yoğunluğu değiştirilmeli.
á Hamileliğin son üç ayında dengeyi sağlamakta problem olabileceğinden step aerobik gibi egzersizler tercih edilmemeli.
á Karın bölgesine olası travmalardan kaçınmak için kayak, paten, sörf gibi sporlardan kaçınılmalı.
Yazının Devamını Oku 
2 Nisan 2007
Günümüzde kronik hastalıkları önlemede, fiziksel aktivitenin çok önemli rolü olduğu yaygın olarak kabul ediliyor. Toplum sağlığı araştırmalarına göre kalp hastalıkları, kemik erimesi ve diğer birçok kronik hastalığın riskini azaltmak için kadınlara haftanın birçok gününde fiziksel aktivitelere ağırlık vermeleri öneriliyor.
ronik hastalıklar çoğunlukla fazla kilolar, obezite, hamilelikte alınan ve verilemeyen kilolarla ilişkili... Hamileliği boyunca ve sonrasında fiziksel olarak aktif olan kadınların, hareketsiz bir hamilelik geçirenlere göre doğumdan sonra fazla kilolarından daha kolay kurtulduklarını gösteren çok sayıda kanıt var. Memorial Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Asena Ayar "Hamileik döneminde egzersiz" konusunda bilgi verdi.
Egzersizin doğuma ve bebeğe etkileri konusunda Ayar şunları söyledi: "Çoğu çalışma fetüsün kalp atışlarının hızlandığını gösteriyor. Bu fizyolojik bir cevap. Bazı çalışmalar gebeliği boyunca fiziksel olarak aktif olan kadınların doğum süreçlerinin daha kısa sürdüğüne ve daha az komplikasyonla karşılaştıklarına işaret ediyor."
Egzersizde dikkat edilmesi gerekenler
á Egzersiz programı sırasında anne adayının izin verilen kalp atım limitlerinde kalmasına dikkat edilmeli. Bu da maksimum kalp atım hızının yüzde 60 ve yüzde 80’i arası alandır. (maks. kalp atım hızı = 220 - hamilenin yaşı)
á Hamileliğin ilk üç ayından itibaren yatar pozisyondaki direnç artırıcı ve ağırlıkla yapılan egzersizlerden kaçınılmalı, aerobik hareketlerine önem verilmeli.
á Hamileliğin verdiği semptomlara göre egzersiz yoğunluğu değiştirilmeli.
á Hamileliğin son üç ayında dengeyi sağlamakta problem olabileceğinden step aerobik gibi egzersizler tercih edilmemeli.
á Karın bölgesine olası travmalardan kaçınmak için kayak, paten, sörf gibi sporlardan kaçınılmalı.
á Egzersiz sırasında harcanan kalorileri karşılayacak iyi düzenlenmiş bir beslenme programı takip edilmeli.
á Isı değişiminin sağlıklı olabilmesi için yeterli sıvı alındığına, ortam sıcaklığına, kıyafetlerin yapılan aktiviteye uygun olduğuna dikkat edilmeli; yüzme bu açıdan bakıldığında hamilelik dönemi için çok uygun bir spor aktivitesi.
á Hamilenin basınç değişikliklerinden etkilenme olasılığı yüksek olduğundan, scuba dalışlarından ya da yükseklerdeki spor aktivitelerinden kaçınılmalı.
Doğum sonrası egzersiz
Op. Dr. Asena Ayar, egzersize başlamak için önerilen sürenin doğumdan sonraki 6’ncı hafta olduğunu belirtiyor: "Ancak bu süre, hamileliği boyunca aktif olan kadınlarda yarıya inebilir. Egzersiz sütü etkilemez. Ancak egzersizden hemen sonra yapılan emzirmede sütte laktik asit oranı artacağından egzersiz saatlerinin ayarlanması gerekir."
ÜRÜN MARKET
Bobbi Brown’dan makyaj kitabı
Bobbi Brown, 50. yaşını kutlamaya hazırlandığı sırada, 40 yaşın üstündeki kadınlar için güzelliği yeniden tanımlayacak bir kitapla okuyucuların karşısına çıkıyor. Brown, bu kitapta okurlarına yılların yüzlerde bıraktığı izlerin cilt bakımı ve makyajla nasıl yok edilebileceğini gösteriyor. Brown, yaşlanmaya doğal ve olumlu yaklaşarak, her kadının ilham kaynağı oluyor. Living Beauty kitabında makyajla yüz gerdirmenin cildi nasıl renklendirebileceğini, gerdirebileceğini ve parlatabileceğini gösteren Bobbi Brown, bir kadının görünüşünü değiştirmeden cildini farklı kılabilecek güzellik ürünleri ve malzemelerinin izini sürüyor.
Yazının Devamını Oku 
28 Mart 2007
Koyu renk kalemler gözleri belirginleştiriyor ve ışıldamasını sağlıyor. İşte bu yüzden ünlülerin bu makyaj stilini tercih etmelerine şaşmamalı. Üstelik, bu makyajın uygulaması da oldukça kolay...
Bu yaz hepimiz stil ikonu Sienna Miller’ın göz makyajını örnek alabiliriz. Veya Naomi Campbell’ın; çünkü o da göz kalemini cesurca kullanmaktan çekinmeyen ünlülerden... Campbell, gözlerinin tamamını çerçeveleyerek kedi gözü efekti yaratmayı seviyor. Gözlerde ekstra seksapel yaratmanın bir diğer formülü ise göz içine siyah kalem çekmek... Bu makyaj tekniği gözü optik olarak küçük gösterdiğinden, özellikle gözlerinizin gerçekten iri olduğunu düşünüyorsanız uygulamanız yerinde olacaktır.
Koyu renk göz kalemleri özellikle renkli gözlerde dikkat çekici bir görüntü yaratıyor. Gözlerin tamamını siyah bir eye-liner’la belirginleştirin. Göz kapağında ise çikolata kahve tonlarında far kullanın. Eğer doğal olarak çok iri gözleriniz yoksa göz kapaklarını komple boyamanız pek hoş olmayabilir. Ama bu da seksi bir eye-liner’dan sizi mahrum bırakmamalı. Dolayısıyla siz sadece gözünüzün üst kıvrımına eye-liner çekebilirsiniz. Koyu ve dışarıya doğru uygulanan rimel de ışıldayan gözler kazanmanıza yardımcı olacaktır.
Yaza bakımlı ve güzel girmenin adresi
Yaz gelmek üzere ama siz hálá fazlalıklarınızdan mutsuzsunuz... Artık bir güzellik ve sağlık merkezine uğramanızın zamanı geldi. 4. Levent'te üç yıldır hizmet veren Saka Beauty Center son derece uzman ekibi, donanımlı ve hijyenik ortamı, dinginlikle sarmalayan atmosferiyle zayıflamak için aklınıza gelen güzellik adreslerinden...
Merkez bölgesel incelme, anti-aging uygulamaları, kalıcı makyaj, IPL epilasyon, el ve ayak bakımı, yosun uygulamaları, masaj, sağlıklı beslenme ve diyet danışmanlığı, dolgu ve vitamin enjeksiyonları, kimyasal peeling ve mezoterapi, cilt ve vücut bakımı gibi güzellik ve bakım konularında kadınlara birçok seçenek sunuyor. Yaza henüz vakit varken seçim de size kalıyor...
Yazının Devamını Oku 
26 Mart 2007
Saç rengi, sahibine hem görsel olarak kusursuz bir değişim sağlıyor hem de ruh sağlığını yakından ilgilendiriyor. Her ikisinin de aynı anda etkili olabilmesi için bu yaz kararınızı verin: Sarışın mı, esmer mi? Bu yaz kendinizi nasıl görmek istiyorsunuz?
Kadınlar hayatları boyunca en az bir kez saçlarının rengiyle oynuyorlar. Ya kuaförlerine düzenli olarak saçlarını boyatıyorlar ya röfle yaptırıyorlar ya da araya iki tutam renk attırıyorlar. Siz de saçlarınızda zaman zaman değişiklikten hoşlanıyorsanız, aklınızda bulunsun: Bu yaz dikkat çekici bir renk, en az trendi bir aksesuvar, XXL bir çanta veya dolgu topuklu ayakkabılar kadar önemli olacak.
"Saçlarının rengini değiştirenler, tercih ettikleri renkle kimliklerini de değiştirmiş oluyorlar." Bu, kadınlardan sarışın bir bomba yaratmak niyetinde olan erkeklerin hayallerinden biri değil, bilimsel bir psikolojik araştırmanın sonucu... Kadının kullandığı saç rengi aynı zamanda onun kimliğini, bireyselliğini sorgulayan bir detay olarak karşımıza çıkıyor. Bu yüzden de giderek birçok kadın saç rengiyle daha sık oynamaya başlıyor.
Bu değişimin en bilinen nedenlerinden biri yeni bir yaşama sevinci kazanmak... Esmer kadınlar kendilerini sıcakkanlı, hassas ve zeki olarak tanımlarken, buna karşın sarışınlar daha canlı, çekici ve baştan çıkarıcı olduklarına inanıyorlar. Belki de önümüzdeki yaz sarışınların nüfuslarında artış gözlenecek olması da bu yüzden...
* Hangi renk en çok kime yakışıyor?
Sarı saç geçmişten günümüze en dikkat çekici renk olarak tarihe geçmiştir. Bazen şık ve seksi, kimi zaman da soğuk, uzak ama aynı zamanda romantik olarak algılanmıştır. Peki, sarı rengin farklı tonları en çok kime yakışıyor?
Uzmanlara göre çocukluğunda sarışın olanlar, büyüdükçe koyulaşan saçlarını doğru tonla yeniden açtıklarında doğal bir görüntü yakalıyorlar. Diğer saç tonlarından sarışınlığa terfi etmek isteyenler için ise kural aynı: Pembe, açık ten rengine sahip olanlar için en ideali kül rengi tonları... Esmer tenliler ise bal, karamel ya da altın gibi sıcak tonlarla uyumlular.
* Kahve tonları baştan çıkarıyor
Bugüne dek koyu renk saçları çekici bulmayanları konuyla ilgili olarak yeniden düşünmeye çağırıyoruz. Çünkü kahve şu sıralar kadınlar tarafından inanılmaz derecede ilgi görüyor. Şık görüntüsü, dikkat çekici ve seksi duruşuyla beğeniliyor. Kahverengi saçlı kadınlar normal ve sıradan bir görünümde algılanırken, artık bu karakterler pozitif özellikleriyle yüceltiliyor. Genetik olarak kahverengi saç, sarı ve siyahın karışımından ortaya çıkıyor. Sayısız ara tonları ise görsel bir çeşitlilik sağlıyor. Kahverengi saçların en çok kimlere yakıştığı sorusunun cevabı ise iç açıcı; herkese...
Mahmut Ebil (Ebil Kuaför)
Bu yıl sarı saçlar revaçta
Çok kalın telli, koyu renk saçlara sahip olmayan kişiler için sarışın olmak daha uygundur. Çünkü saçın doğal yapısı renk açmaya daha müsaittir. Saçın ana rengi eğer koyu kumral ya da koyu kumraldan daha açık bir ton ise, o saçta sarı tonları yakalamak kolay olur. Ancak koyu kumraldan daha koyu bir tona sahip saçların sarıya dönmesi sırasında yıpranma yaşanır. Bu, kişinin kendi ten rengine de yakışmaz.
Saç renkleri insan ruhunun aynasıdır. Kadınlar seçtikleri renkler ile olmak istedikleri veya benzemek istedikleri örnekleri canlandırırlar. Bunlara ulaşabilmek için sadece saç renklerini değiştirmek yeterli değildir. Giyim tarzını, makyajını, parfümünü ve hatta hareketlerini de bu konsepte uydurmak zorundadır. Bütün olarak bu değişimi yaşamak önemlidir. Ancak o zaman o saç renginin insanı olabilir ve onu güzel taşıyabilir.
Renk değiştirirken en önemli konu kuaförün bilgili olmasıdır. Saçın yapısını iyi analiz edip kaliteli malzemeler ile çalışılması gereklidir. Bir başka önemli konu ise seçilen saç renginin tene, göz rengine ve yaşam tarzına uyumudur. Seçilen renk ile saçın boyu ve kesim şekli de birbiri ile örtüşmelidir. Saçın dokusuna da bakılması önemlidir. Yıpranmış bir saça yapılacak bir uygulama ile işlem görmemiş bir saça yapılacak uygulama sonuçları farklılık gösterecektir.
Bu yaz ağırlıkla sarı saçlar revaçta. Dipten uca tek renk sarıya boyanmış saçlar ve bunun üzerine platin ışıklar göze çarpacak. Moda yönünden bakarsak bu sene çok doğal tonlar ön planda; kahveler, bal tonları, bakır tonları... Fazla röfleli ve gölgeli saçların yerini daha doğal olan balyajlar aldı. Saçların belirli bölgelerine yapılan değişik tonlarda balyajlar ön planda, ayrıca birkaç renk aynı anda kullanılıyor.
Yazının Devamını Oku 
21 Mart 2007
Sizi daha fazla bekletmek istemiyoruz ve yazın ısıtan sahnesine davet ediyoruz. Hazırsanız, taptaze bir cilt, yumuşacık bakımlı el ve ayaklar için en etkili bakım ipuçlarını veriyoruz.
Bu yaz ayaklar özgür
İyi yapılmış bir pedikürle ayaklarınızın yaza hazır olacağından emin olabilirsiniz. Tabii mükemmel bir görünüm, oje sürmeden olmaz. Bu yaz tırnaklarda da inanılmaz canlı renkler hakim. Siz şimdiden birkaç tane edinin. Ayaklarınızdaki kıştan kalma yorgunluğu ve bakımsızlığı gidermenin en etkili yollarından biri de şüphesiz asla ihmal edilmemesi gereken kremler. Özellikle gece yatmadan önce ayaklarınıza bolca sürün ve üzerine çorap giyin. Gece boyunca kremin etki etmesini bekleyin. Sonuca inanamayacaksınız.
Parlak saçların sırrı
Açık bırakılmış ya da serbestçe arkada toplanmış saçlar yaz mevsiminin en bilindik modelleri arasında. Sezona yepyeni bir saç kesimiyle başlamaya ne dersiniz? Böylelikle hem saçlarınızın uçlarındaki kırıklardan kurtulmuş olursunuz hem de yeni bir mevsime giriyor olmanın heyecanını yaşarsınız. Ayrıca kıştan kalan zarar görmüş saçları eski canlılığına kavuşturmak için bakım kürleri de şart. Bunlar hem saça kaybetmiş olduğu nemi kazandırıyor hem de ışıltı katıyor.
Portakal kabuğu görüntüsü mü?
Kozmetik markaların etkili selülit kremlerinin yanı sıra bolca hareket ve sebze-meyve ağırlıklı beslenme, vücudunuzdaki portakal kabuğu görüntüsünü en aza indirmek için birebir. Tabii günde en az 2 litre su tüketmek gerektiğini eklemeliyiz. Ayrıca sabahları yapılan soğuk-sıcak duşlar kan dolaşımını harekete geçireceğinden, dokulardaki fazla yağın vücuttan atılmasını kolaylaştıracaktır.
Sağlıklı bronzluk
Solgun görünen bacaklar uzun zamandan beri etek giymemek için bir neden sayılmıyor. Yeni jenerasyon otobronzanlar hem pratik kullanımlarıyla hem de vücuda kattıkları doğal bronzlukla oldukça etkililer. Ancak otobronzan ürünü kullanmadan önce kullanım kılavuzunu dikkatlice okumanızı öneriyoruz. Doğru uygulama bronzluğun vücudunuzda kalıcılığını daha da artıracaktır.
Güzelliğin aynası eller
Gerçi bu kış eldiven giymeye fırsatımız olmadı ama ellerimiz yine de soğuklara maruz kaldı. Yaz mevsimine girerken el bakımının en önemli detaylarından biri de tırnaklar olmalı. Kış aylarının yüzeyde küçük çatlaklara neden olduğu, kırılmalara yol açtığı tırnakları doğal yağlar ve yoğun içerikli kremlerle eski haline getirmek mümkün. Tabii öncesinde mükemmel bir manikür yaptırmalısınız. Küçük bir hatırlatma; çantanızdan el kreminizi eksik etmeyin.
Yorgun ciltlere uyandırma servisi
Kış boyunca dışarıdaki soğuk ile içerideki kuru kalorifer sıcakları, cildin doğal dengesini bozuyor. Ve sonuçta cilt her iki duruma uyum sağlamakta güçlük çekerek yorgun düşüyor. Yaz mevsimini ışıldayan bir ciltle karşılamak için öncelikle yüzeyde kıştan kalmış ölü deri hücrelerini etkili bir peeling’le arındırmak ve cildin yenilenmesini sağlamak gerekiyor.
Gerçek güzellik nedir
Gerçek güzellik kavramını tartışmaya açan Dove, düzenlediği panellerle Türkiye’deki güzellik kavramı ve güzelliğe dair önyargıları mercek altına alıyor. Böylelikle güzellik kavramını kalıplaşmış klişelerden kurtarmayı ve gerçek güzelliğin tanımını hep birlikte yeniden yaratmayı amaçlıyor.
Bir değişim elçisi olarak Dove’un dünya çapında yürüttüğü ve halen 41 ülkede devam eden "Gerçek Güzellik Kampanyası", geçtiğimiz hafta Esma Sultan Yalısı’nda düzenlenen bir panelle duyuruldu. Benim moderatörlüğünü üstlendiğim panele, Psikolog Danışman Dr. Işın Akı, Beslenme ve Diyet Uzmanı P. Taylan Kümeli ve Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nilüfer Narlı gibi kendi alanlarında uzman isimler de konuşmacı olarak katıldı.
Şimdi sıra sizde
Gerçek güzellik her yaşta, her vücutta, her kişide... Dove, kadınların basmakalıp güzellik kavramlarının peşinden koşmaktansa, kendi güzelliklerini anlamalarını ve kendinlerine güvenli bireyler olmalarını hedefliyor. Siz de "Gerçek Güzellik" tartışmasının bir parçası olabilirsiniz. Başvuracağınız adres ise www.gercekguzellikkampanyasi.com
Psikolog Işın Akı, diyet uzmanı Taylan Kümeli ve Prof.Dr. Nilüfer Narlı, Dove’un düzenlediği panelde güzelliği tartıştılar.
KADINLAR KENDİNİ BEĞENMİYOR
á Tüm dünyada genç kızların yüzde 92’si fiziksel görünüşlerinin en azından bir yönünü değiştirmek istiyorlar.
á Kadınların yüzde 51’i "Keşke büyürken annem benimle güzellik ve beden imajı konularında konuşmuş olsaydı" diyor.
á Yüzde 79’u, gerçek güzelliğin ne olduğu hakkında genç kızlarla erken yaşlarda konuşmaya başlamak gerektiğini düşünüyor.
á Yüzde 72’si kendileriyle ilgili şüphelerini veya güvensizlik hislerini kızlarına geçirmediklerini umuyor.
Yazının Devamını Oku 
14 Mart 2007
<B>Aşağıdaki üç egzersizi uygulayarak, mükemmel görünen bir dekolte bölgesine sahip olmanız mümkün...</B>
<B>Top egzersizi</B>
Dik bir şekilde sandalyeye oturun ve küçük bir topu ellerinizin arasına alın. Elleriniz göğüs hizasında olacak şekilde (dirseklerinizi hafifçe kırabilirsiniz) pozisyon alın. Şimdi topu sıkıca bastırın. Topu bastırma sırasında kollarınızı öne doğru gergin bir şekilde uzatın ve birkaç saniye öylece kalın. Sonra kollarınızı serbest bırakın. Aynı hareketi 30 kez tekrarlayın.
<B>Uçuş egzersizi</B>
Karnınızın üzerine yatın, bacaklarınızı iyice gerin. Kollarınızı iki yana iyice açın ve karın kaslarını mümkün olduğunca gerin. Daha sonra göğüs ve kollarınızı yerden kaldırmayı deneyin. Kısa bir süre aynı pozisyonda kalın ve yeniden yere yatın. Aynı hareketi 10 kez tekrarlayın.
<B>Yükselme egzersizi</B>
Ayak bileklerinizin altına yerden hafifçe yükselmelerini sağlayan bir yastık koyun. Vücudunuzun üst kısmını ellerinizin de yardımıyla ayaklarınızla aynı hizaya gelecek şekilde yerden kaldırın. Yavaşça eski pozisyonunuza dönün. Aynı hareketi 20 kez tekrarlayın.
<B>Barbie makyajı
</B>Her zaman moda ikonu olarak bildiğimiz Barbie bebekler, bu yazın makyaj trendlerinde önemli bir etkiye sahip. MAC’in Barbie ürünleri biraz asi olsa da, şık stiliyle dudaklara, yanaklara ve cilde mükemmel bir görünüm kazandırıyor.
Yazının Devamını Oku 