12 Eylül 2009
Dekolte giymeyi seviyoruz. Ama kusursuz bir görsellik için özellikle üst kolların sıkı görünmesi şart. Bu anlamda birçok ünlünün kol kasları da dikkate şayan! ıçlerinde bazıları var ki, erkeklere taş çıkarır cinsten. Biz de örnek olsun diye hem dünyadan hem de bizden birkaç isim seçtik. Bakın bakalım, en seksisi hangisi...
Böylesi kasların bir kadına ait olduğunu düşünmek insanı şaşırtıyor. Üstelik bu derece ön plana çıkan bir görüntü elde etmek için ne kadar çok çalışmak gerektiğini tahmin etmek hiç de zor değil.
Geçtiğimiz günlerde 51’ine basan pop kraliçesi Madonna bu konuda birinciliği kimseye kaptırmıyor. Sizi bilmem ama şahsen ben bu aşırılığı Temel Reis sendromu olarak adlandırmaya karar verdim.
BİR DİRHEM ET...
Ebru şallı’nın “insanüstü” zayıflığı tabii kollarına da yansıyor. Belirgin damarlar bazı erkeklere seksi gelebilir. Ama bence üst kollara biraz et gerekiyor. Eskilerin dediği gibi “bir dirhem et bin ayıp örter”... Ama o, pilates sayesinde gücünün kuvvetinin yerinde olduğunu kanıtlar gibi poz veriyor.
Peki ya Angelina Jolie’ye ne demeli? Bana kalırsa onu yaşadığı stres eritiyor böyle... Altı çocuk ve Brad Pitt’le paparazzilerin gölgesinde yaşadığı ilişki dışında bitmek bilmeyen dedikodular... Daha ne olsun!
EGZERSİZ FARKI
Sörf, Çağla Kubat’ın vazgeçilmez tutkusu... Bu açık hava sporu doğal olarak üst kol kaslarına sağlıklı ve formda bir görüntü kazandırmış.
Hollywood yıldızı Cameron Diaz da tam bir spor tutkunu... Günde en az 30 dakika yürüme bandında yürüyüş, 20 dakika pilates egzersizi yapıyor. Bir yaşam tarzı haline getirdiği spor da vücuduna işte böyle yansıyor.
40 YAŞ ÜSTÜ
Aslında o, 40’ın hayli üzerinde ama “süperstar” hâlâ vücuduyla şaşırtmaya devam ediyor. Yaz aylarında mayoyu andıran kıyafetiyle sunduğu bacak şovuyla kendi mucizesini ortaya koymuştu. Ama Ajda Pekkan’ın mucizesi sadece bacaklarıyla sınırlı değil. 40+ bir kadın için kollarının da hayli sıkı olduğuna dikkatinizi çekmek isterim.
SIKI KOLLAR İÇİN KÜÇÜK EGZERSıZLER
Tişörtler ve kolsuz elbiseler ancak güzel kollara sahipseniz görsel bir etki yaratır. Aşağıdaki egzersizler gergin ve sıkı kollara sahip olmak için bire bir...
Üst kol ve sırt kaslarını güçlendiren bu egzersiz programı aynı zamanda bağ dokusunu da güçlendiriyor.
Ağırlıkla: Bacaklarınızı omuz genişliğinde açın. Ağırlığı aldığınız sol kolunuzu, eliniz kalça kemiği üzerinde olacak şekilde bükün. şimdi kolunuzu dirseğinizden itibaren arkaya doğru uzatın ve kalça hizasına getirin. Aynı hareketi 20 kez tekrarlayın ve diğer kola geçin.
Elastik bantla: Bandı uçlarından sıkıca (bir-iki kez ellerinizi dolayarak) kalça hizasında tutun. Vücudunuzun arkasında yavaşça çekerek gerginleştirin. Daha sonra yeniden serbest bırakın. Aynı hareketi 20 kez tekrarlayın.
EDİTÖRDEN...
Sex sells
Bir ürünü pazarlamanın en etkili yolu, sunuma seks unsuru katmaktan geçiyor. Bu çok eski yöntem, kozmetik dünyasının da en önemli silahı... D&G ve Yves Saint Laurent’in yeni parfümleri de buram buram seksapel kokuyor. Özetle “sex sells” diyoruz, yani “seks satar”!
D&G, insanlığın temel sorusu “Ben kimim? Kim olmak isterim?”e beş farklı karakterdeki kokusuyla cevap veriyor. Parfüm için Claudia Schiffer, Eva Herzigova, Fernando Fernandes, Naomi Campbell, Noah Mills ve Tyson Ballou çıplak olarak kamera karşısına geçmiş.
Ve ortaya seks unsurunu koleksiyon imajlarında da ön planda tutan D&G’nın gerçekten de karakterini yansıtan son derece seksi bir sonuç çıkmış. Parfümün Türkiye’de de reklam filmi, gazete ve dergi ilanları olacak. Ama tahmin edebileceğiniz gibi dünyadakinden biraz daha farklı...
20 SANİYELİK BİR ŞEY
Makyajda dünya pazarının ilk üç markasından biri olan Yves Saint Laurent, şu anda L’Oreal’in yatırımları ve kendi dinamikleriyle parfüm pazarındaki iddiasını yineliyor. Markanın son parfümü “Parisienne”... Onu temsilen tercih edilen isim ise Kate Moss...
Çekimleri Paris’te gerçekleşen “Parisienne” için ateşli bir aşk hikayesinden yola çıkılmış. Öğrendiğim kadarıyla orijinali 60 saniye olan reklam filmi bizde tematik kanallarda 20 saniyelik “hafif kırpılmış” haliyle yayınlanacakmış. Bana sorarsanız, göz açıp kapayıncaya kadar bitse de film en az 60 saniyelik olanı kadar etkili...
Yazının Devamını Oku 
15 Ağustos 2009
Batı ülkelerinde insanlar daha fazla yaşlanıyor. Bugün doğan her iki kız çocuğundan biri 100 yaşına kadar yaşama şansına sahip. Ama bu yaşlanmanın da gelecekte kolaylaşacağı ve kırışıklıklar ya da cildin elastikiyetini kaybetmesi gibi yan etkileri olmayacağı anlamına gelmiyor. İşte bu yüzden gün geçmiyor ki ‘anti-aging endüstrisi’ piyasaya yeni bir gençlik iksiri sunmasın. Ama cildin yaşlanmasını önlemede sadece kozmetik ürünleri yeterli mi? İşte, bu ve aklımıza takılan diğer soruların cevapları...
SORU 1: Anti-aging ürünleri hangi yaştan itibaren kullanılmaya başlanmalı?
- 25 yaşla birlikte cildin elastikiyeti azalmaya başlıyor ve ilk mimik kırışıklıkları ortaya çıkıyor. Bu yüzden uzmanlar 20’lerin ortasından itibaren anti-aging ürünleri kullanmaya başlamak gerektiğini belirtiyor. Özellikle göz çevresinde görülen ilk çizgiler ve kırışıklıkların oluşumunu önlemek için bu şart. Çünkü bu bölgedeki cilt yapısı özellikle ince ve hassas. Dolayısıyla 25’ten itibaren kaliteli bir göz kremi kullanmak gerekiyor. Cildin nem ihtiyacını karşılayan, anti oksidan ve UV koruma etkisi olan ürünlerle ilk çizgilere karşı savaşmanız mümkün.
SORU 2: En etkili anti-aging maddeleri nelerdir?
- Antioksidanlar vücudu karbondioksitin zararlı etkisinden böylelikle serbest radikallerin oluşumundan koruyor. Antioksidanlar arasında A, C ve E vitamini, koenzim Q 10, yeşil çay, üzüm çekirdeği ve yosunları saymak mümkün. Güneş filtresi de cildi UV ışınlarından dolayısıyla erken yaşlanmanın olumsuz etkilerinden sakınıyor. AHA-meyve asitleri üzüm, limon, elma ve şeker kamışında bulunuyor. Cildi ölü deri hücrelerinden arındırırken aynı zamanda doğal hücre yenilenme sürecini harekete geçiriyor, cilt yüzeyini pürüzsüzleştiriyor, nem dengesini sağlıyor ve serbest radikallerden koruyor.
SORU 3: Beslenmenin kırışıklıklar üzerinde etkisi var mı?
- Sağlıklı beslenme ve yeterli sıvı tüketimi (günde 2-3 litre) etkili bir anti-aging önlemidir. Pürüzsüz bir cildin düşmanı ise şeker ve kan şekerini hızlı yükselten diğer besin maddeleridir. Bunların yerine uzmanlar mümkün olduğunca omega 3 yağ asitleri bakımından zengin balık tüketmeyi öneriyor. Ayrıca yine tavuk ya da deniz ürünlerinden elde edebileceğiniz yüksek değerdeki protein tüketimi de sağlıklı hücrelerin yapılanması açısından önem taşıyor. Taze meyvelerin de güzel bir cildin mimarları olduğunu hatırlatmakta fayda var. İçerdikleri C vitamini, kolajen üretimine yardımcı oluyor ve hücre koruyucu bio-flavonoid’leri agresif moleküllere karşı savunuyor.
SORU 4: Sigara kullanmak kırışıklıkları artırıyor mu?
- Michigan Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre sigara kullananların ciltlerinde daha fazla kırışıklık oluştuğu gözlenmiş. Bugüne dek sigara ve güneş ışığı kombinasyonunun cildi yaşlandırdığı biliniyordu. Şimdi ise sigara kullananların güneş görmemiş bazı bölgelerinde bile sigara içmeyenlere oranla çok daha hızlı kırışıklıkların oluştuğu gözleniyor. Ayrıca sigara kullananların cildinde nemi depolama söz konusu olamıyor. Kuruyan cilt doğal olarak kırışıklıkların oluşumuna yol açıyor.
SORU 5: Yeterli uyku ne kadar önemli?
- Yeterli uyku cilde yardımcı oluyor. İdeal olan gecede 7-8 saatlik bir uyku süresi. Çünkü gece boyunca hücreler kendilerini gündüze oranla 10 kez daha hızlı yenileme şansına sahip. Bu dinlenme fazında cilt yorgunluğunu atıyor ve yeterli su depolama şansına sahip oluyor. Bu etki de ciltte dinginlik ve gerginlik yaratıyor. Aynı şekilde uyksuzluk stresi de beraberinde getiriyor. Bu da hem fiziksel hem de ruhsal gerginliğe neden oluyor. Metabolizma yavaşlıyor, cildin bakımı sekteye uğruyor. Ayrıca bağ dokusunda da kasların sürekli gerginliği dolayısıyla baskı meydana geliyor.
SORU 6: Seks yaşlanmayı yavaşlatır mı?
- İngiliz Sağlık Bakanlığı’na bağlı bir kurum olan ‘NHS Direct’de yapılan bir araştırmaya göre seks, spor kadar etkili bir fitness. Hatta orgazm sırasında serbest kalan endorfinin kırışıklıklar dışında kanser hastalıklarına da iyi geldiği belirtiliyor. Çünkü endorfin bağışıklık sistemini destekliyor. Seks sırasında harcanan 300 kalori kalp fonksiyonlarını düzenliyor, saçların güzelleşmesine, cildin arınmasına ve kırışıklıkların azalmasına yardımcı oluyor.
SORU 7: Anti-aging ürünü seçerken cilt tipine dikkat etmek gerekir mi?
Farklı cilt tiplerinin farklı gereksinimleri var. Çok kuru ciltlerin kırışıklık sorunu diğer tiplerine oranla daha fazladır. Üstelik ince kırışıklıklar ciltte daha derin yerleşir. Epidermis özellikle hassas olduğundan rahatsızlıkların ortaya çıkması da daha kolaydır. Bu cilt tipi güneş filtresi içeren kuru ciltlere özel bir bakım ürününe ihtiyaç duyar. Yağlı cilt artan yağ üretimiyle savaşmak zorundadır, bu yüzden sıklıkla parlar. Bu durumda elastikiyet kaybını önleyici ve aynı zamanda yağ üretimini sınırlayıcı bir ürüne gereksinim duyar. Karma ciltte ise hem yağlı hem de kuru cildin sorunları vardır. Ancak yüzün büyük bir bölümü kuru olduğundan karma cilt ürün seçiminde kuru ciltlere önerilen anti-aging ürününe yönelilmelidir.
Saçların rengini açmak için doğal bir yöntem: KÜLTÜR MANTARI
Bio, bio, bio... Yeni yüzyılın iyileştirici bu trend kelimesi, kozmetik dünyasında bağlayıcı ve değişmez değeri olan garantili bir satış unsuru. Ancak aşağıdaki metinle bir bütün oluşturularak okunduğunda daha da ilginç bir hal alıyor; Japonya’nın Tokyo kentinde bilimadamları bir enzim yardımıyla saçların rengini yumuşak ve doğal bir şekilde sarartan bir kültür mantarı keşfetti... Yeni sarışın fanatikleri aynı zamanda ilginç bir de ismi hafızalarına yerleştirmek durumda, ‘Basidiomycete ceriporiopsis’.
Araştırmacılar, saçları açmak için peroksitten tamamıyla vazgeçilemeyeceğini ancak formülasyona küçük bir ölçüyle bile ulaşılabileceğini belirtiyorlar. Şimdi üzerinde çalışılan en önemli nokta, bu kültür mantarının hızlı bir şekilde çoğaltılması ve arzulanan miktarı elde etmek.
Yazının Devamını Oku 
8 Ağustos 2009
Rebul Eczanesi’nin sahibi Mehmet Müderrisoğlu, eczaneyi aynı zamanda ilaç ve kozmetik ürünleri geliştirilen bir sanayi kuruluşu olarak tanımlıyor.
Müderrisoğlu, son olarak karın bölgesinde 30 dakikalık masajla 1-3,5 santim incelme sağladığını iddia ettiği yeni keşfini piyasaya sürmeye hazırlanıyor.
? Sürüldüğü andan itibaren etkisini gösterdiğini söylediğiniz inceltici kremden bahseder misiniz?
- Bu kremle yağ birikimi olan karın bölgesine 30 dakika masaj yapıyorsunuz. Bu süre sonunda 3,5 santime kadar incelme sağlanıyor. İncelme oranı tabii kişiye göre değişiyor. Örneğin yağ miktarınız çoksa, incelme oranı yükseliyor. Ama yağ miktarı inceyse, haliyle 3,5 santim incelme olmayabiliyor. Kullananlar arasında bir haftada 5-6 santim incelme olduğunu söyleyenler bile oldu.
? Bu incelme sonrasında o yağlar hızla geri alınıyor mu?
- Saunaya girecek olursanız, iki kilo verir çıkarsınız ama dışarıda bir bardak su için, o kilolar geri gelir. Çünkü verdiğinizi sandığınız kilo aslında sudur. Ama bu kremle giden yağ olduğu için, vücut tekrar o yağı oluşturuncaya kadar geri gelmiyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, bu incelme 1-1,5 ay muhafaza edilebiliyor. Tabii egzersizle de desteklemek gerekiyor.
? Peki bu krem karın bölgesine nasıl nüfuz ediyor ve yağları yok ediyor?
- Cildin katmanlarının altında yağ dokuları bulunur. Yağ dokunun altında da kaslar vardır. Arada da kılcal damarlar... Biz biber karışımlarıyla -ki bu kaya biberidir- bu dokuyu ısıtıyoruz. Doku ısınınca altındaki yağ tabakası da yavaş yavaş yumuşuyor. Kremin içeriğinde Guarana özü var. Guarana özü, yağ parçalanmasını hızlandıran bir madde. Guarana, Güney Amerika’da yetişen bir meyvedir. Kremin içeriğinde ayrıca pek çok besin desteğiyle birlikte yağ parçalayıcı özelliği olan L-Karnitin var. İçerisinde B1 vitamini damarlarda belli bir genişleme sağlıyor ki yağlar daha fazla absorbe edilebiliyor. En basit anlatımıyla bu şekilde yağlar eriyor. Tabii gergin duran cildin içini boşaltınca deriniz buruşur. Kremin içeriğindeki Hindistan’da üretilen bir bitki ise dokuyu adeta ütülüyor. Kişi incelirken çatlama, buruşukluk gibi bir sorunla karşılaşmıyor. İşte formülün güzelliği de burada. Biz bu karışımın sonuçlarının ölçülebilir olduğunu söylediğimiz için kremin kutularına birer de mezura koyuyoruz. Akşam yatıyorsunuz 75 santim, sabah kalkıyorsunuz 73,5 santim, daha heyecan verici bir şey olabilir mi?
Yazının Devamını Oku 
4 Temmuz 2009
Kozmetik markalarının yeni sezona ait ışıldayan altın ve bronz tonları tam da güneşin dokunduğu ciltlere özendiriyor.
Tenler, dudaklar ve tırnaklar yaz mevsiminde kışkırtıcı bir şekilde güneşi anımsatıyor.
Yaz sezonu her yıl olduğu gibi bu yıl da bronz tenlerin birbiriyle adeta yarıştığı bir mevsim olarak hayatımıza giriverdi. Eh, tabii ki bu arada ünlü kozmetik markaları da boş duracak değildi. Onlar da yeni sezon makyaj renklerini güneşin en can alıcı tonlarından seçtiler. Ve kadınlar için yine kusursuz makyaj renklerinin ve formlarının bulunduğu koleksiyonlar hazırladılar.
Bronz makyaj trendi, her sezon olduğu gibi 2009 yaz sezonunda da kadınların gözdesi olmaya devam ediyor. Bronzlaşmış tenlerde daha etkili bir görünüm kazandırırken, henüz tatile çıkmamış olanları da sevindiriyor. Renklerin sağladığı doğal bronzluk en az güneşin etkisi kadar kendini gösteriyor.
Markaların yaz makyaj koleksiyonlarında ağırlıklı olarak Hint esintisinin hissedildiğini de unutmadan ekleyelim. Sürme etkisi yaratan göz kalemleri, cilde parlaklık veren pudralar, ‘terracotte’ etkili brozlaştıran allıklar kadar bakır tonlarındaki tırnak cilaları ve ışıltılı dudak parlatıcıları da yazın ‘hit’ ürünleri arasında yerini çoktan almış durumda.
ÜRÜN MARKET
Yaşlandırmayan güneş bakımı
Shiseido’nun güneş serisine ait koruyucusu ‘Protective Tanning Cream N SPF 10’, altın ışıltısıyla bir bronzluk sağlarken, cildi UV ışınlarına karşı koruyan nemlendirici yüz kremi olma özelliğini de taşıyor. Ciltte nemli bir görüntü sağlıyor, aynı zamanda ipeksi bir pürüzsüzlük yaratıyor.
Duyularınızı harekete geçirin
Yazının Devamını Oku 
3 Temmuz 2009
Uzun kış günlerinin ardından içimizi ısıtan güneş, zaman zaman yakıcı etkisiyle bunaltıyor.
Hele tatil için bedenlerimizi teslim ettiğimizde bu etki bir kat daha artıyor. Ciltteki riskleri bir kat daha artan güneş ışınlarının, geri dönüşü olmayan zararlarına karşı mutlaka önlem almak gerekiyor.
Güneşe hepimizin ihtiyacı var. Hem bedenen hem de ruhsal olarak... Ama fazlası herşeyde olduğu gibi kalıcı hasarlara yol açabiliyor. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Doç. Dr. Nahide Onsun’un güneşin zararlarıyla ilgili ilginç saptamalarına kulak verelim.
? Güneşin zararlı etkileri neler, kısaca bahsedebilir misiniz?
- Yaz mevsiminin etkisini hissettirdiği şu günlerde güneşin keyfini çıkarırken zararlarına karşı da korunmayı unutmamak gerekiyor. Güneşe ilk çıktığımızda karşılaşabileceğimiz güneş yanığı, alerjik reaksiyonlar ve halk arasında uçuk adıyla bilinen ‘herpes simplex’ gibi bazı viral enfeksiyonlar güneşin kısa dönemli zararları arasında. Güneşin en tehlikeli zararları ise uzun dönemde ortaya çıkıyor. Cilt kanserleri ve erken cilt yaşlanmaları uzun dönemli etkileri. Yapılan araştırmalar cilt kanserinin en büyük nedeninin güneş hasarları olduğunu ortaya koyuyor.
? Güneşin en zararlı ışınları hangileri? Ayrıca güneşe bağlı olarak ciltte ne gibi hasarlar görülebilir?
- Güneşin tüm ışınları korunulmadığı sürece zararlı. Ancak ultraviyole A ışınları uzun dönemli zararlara neden olduğu için daha zararlı sayılıyor. Ultraviyole B ışınları ise kısa dönemli zararlara neden oluyor. Örneğin güneş yanıkları bu ışınlar yüzünden oluşuyor. 10 yaşın altındaki çocukların yüksek derecede ultraviyole ışınlarına maruz kalması daha ileriki yaşlarda cilt kanseri riskini artırıyor. Bu nedenle çocukların güneşten korunması daha önemli.
? Güneşin yarattığı bu zararlı etkilerden nasıl korunabiliriz?
Yazının Devamını Oku 
27 Haziran 2009
Güzellik artık sadece kadının meselesi değil. Değişen dünyayla beraber fiziksel görünüşle ilgili iyi hissetme kriterleri erkeklerde de kendini gösteriyor. Yaşam süresinin uzaması, doğala dönüş eğilimi, anti-aging akımı, vitrinde durmayı gerektiren mesleklerin artması bu estetik görünme ihtiyacının nedenleri olarak öne çıkıyor.
Kuşkusuz erkeklerin ve kadınların estetik anlayışı aynı değil. Kadınlar mükemmeli hedeflerken erkekler daha gelişmiş, sağlıklı, genç ve sportif bir görünümü hedefliyor. Diğer yandan estetik, erkekler için konuşulması, fikir alışverişi yapılması, topluma bildirilmesi hâlâ zor bir konu. Estetik Plastik Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Erhan Eryılmaz, erkeklerin yüzde 55’inin saç ekimi, yüzde 30’unun burun estetiği ve yüzde 15’inin ise yağ aldırma, jinekomasti ve kepçe kulak için estetik cerrahlara başvurduğunu söylüyor.
Erkeksi burunlar
Erkeklerin yaptırmayı tercih ettiği bir diğer ameliyat burun estetiği. Erkeklerin önemli bir kısmı beraberinde nefes problemleriyle geliyor. Estetikle beraber bu problemleri de çözülüyor. Bazısı da sedece estetik kaygılarla başvuruyor. Burunda erkekleri küçük, nefes alamayan, daralmış, sırtı oyulmuş yani kadınsı burunlar rahatsız ediyor. Erkeğin burnundan mutlu olabilmesi erkek yüzünün doğasına uygun olması gerekiyor. Erkeklerde burun çok kaldırılmıyor, ucu daha kaba ve yüze uygun yapılıyor. Profilden görünümde, burun ucunun duruşu ve açısı dudağa ve çeneye uygun ve orantılı durmak zorunda. Bu nedenle bazen milimetrik ayrıntılar önem taşıyor. Uygun ve erkeksi bir burun genç ve estetik görüntüyü beraberinde getiriyor, ve yüz hatlarının ortaya çıkmasını sağlıyor.
Gençlik arzusu estetiğe itiyor
Erkekler arasında yaygınlaşmaya başlayan bir diğer operasyon türü, yüz gençleştirme operasyonları. Özellikle gelişen yeni tekniklerle yapay görünümden hızla uzaklaşılıyor ve izsiz yüz gençleştirme yaptıran erkeklerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Bu ameliyatlarda erkeksi görünümün korunması, doğal bir görünüm elde edilmesi erkekleri tatmin eden kriterler oluyor. Erkeklerin ilgilendiği diğer bir ameliyat da kepçe kulak. Yıllardır kepçe kulak ile ilgili toplumun olumsuz tutumuna, dahası kendi olumsuz beden algılarına ve düşüncelerine maruz kalan erkekler, çoğu zaman lokal anestezi ile yapılabilen en fazla kırk beş dakika süren bir operasyonla yeni kulaklarına kavuşuyor.
Artık dişlerimizi daha fazla fırçalıyoruz
Ağız ve diş sağlığı sektöründeki güncel veriler dişlerimize daha fazla özen gösterdiğimize işaret ediyor. Türkiye’de kişi başına düşen diş macunu tüketim miktarı 45 yıl öncesine kadar 86 gram iken bugün yılda 105 gram olarak telaffuz ediliyor.
· Türkiye’de yılda kişi başına düşen diş macunu tüketimi 2005’te 85 gram iken şimdi 105 gram.
· ABD’de kişi başına düşen yıllık diş macunu tüketimi 572 gram, İngiltere’de 480 gram, Almanya’da 589 gram, Avrupa’da en düşük miktara sahip olan İspanya’da ise 340 gram.
· 2009’un Ocak-Nisan döneminde kişisel bakım ürünlerinin satış cirosu geçen yılın ilk dört ayına kıyasla yüzde 16,7 arttı.
· Yapılan araştırmalara göre Türkiye nüfusunun yüzde 26’sı hayatında hiç diş hekimine gitmemiş; yüzde 21’i son 2 yılda diş hekimine hiç uğramamış; yani nüfusun yüzde 47’si 2 senedir hiç diş hekimine görünmemiş.
· 2008’de Türkiye’de üretilen diş macunu miktarı 7 bin 480 ton. Toplam ciro ise 180 milyon dolar.
· 2009’un ilk beş ayında diş macunu tüketimi 3 bin 147 ton. Geçen senenin aynı dönemine göre artış oranı yüzde 5. İlk beş ayın satış rakamı ise 64 milyon dolar.
· 2008 yılında Türkiye’de 52 milyon diş fırçası satıldı. Bir önceki yıla kıyasla satışlar yüzde 9 daha fazla oldu.
· 2009’un ilk beş ayında satılan diş fırçası sayısı 22 milyona çıktı. Geçen yılın aynı dönemine göre satışlarda yüzde 7 artış yaşandı.
(Kaynak: Colgate)
Güneşli günler
Plaj sezonuna hızlı bir giriş yaptık. Tabii, bu dönemde tüylerin ve cilt pürüzlerinin sorun olarak görünmemesi gerekiyor. Tüylerden ve bizi rahatsız eden pürüzlerden kurtulmanın en kolay yolları arasında peeling, ağda ve kişisel güneş koruma ürünleri yer alıyor.
Peeling uygulamaları pürüzsüz bir cildi ve dengeli bir bronzluğu garanti ediyor. Şeker içerikli ürünler cilt yüzeyindeki ölü deri hücrelerini arındırırken aynı zamanda nemlenmesini de sağlıyor. İçeriğinde elmas tozları ve deniz ekstreleri bulunan yüksek teknolojili ürünler, hem inceltiyor hem de kan dolaşımını harekete geçirerek vücuttaki atık maddelerin dışarıya atılmasını sağlıyor. İki aşamalı peeling ürünleri ise hidroksil asit ve yeşil çay bileşenleri kolejen üretimini artırırken aynı zamanda siyah noktaları da temizliyor.
Ağdanın sırrını bilmeyen kadın neredeyse yok. Sıcak olarak uygulanan ağda vücuttaki istenmeyen tüylerden uzun süreliğine kurtulmayı sağlıyor. Ağda uygulaması sonrasında uzmanlar cildinizi bir günlüğüne güneşten uzak tutmanızı tavsiye ediyor. İkinci ağda randevusu ise ancak bir ay sonrasında alınmalı diyorlar.
Afrika sıcaklığı
Yanık kahve ya da fildişi tonları yazın en çok öne çıkan renkleri. Kusursuz bir etnik trende bürünmek için tek yapmanız gereken ışıltılı çikolata tonlarıyla doğal bir makyajdan başka bir şey değil.
Göz kapaklarına parlaklık kazandırmak için toprak tonlarındaki farınızı kaş bitimine kadar uygulayın. Bu tonlara kontrast oluşturacak şekilde dudaklarınıza mat “nude” (ten rengi) bir ruj kullanmayı tercih edin. Yine allık olarak neredeyse belli belirsiz bir bronz tonunu seçebilirsiniz. Zaten güneşin bronzlaştırdığı cildinizde abartılı makyajın yeri yok. Afrika trendini yine etnik takılar ve şort ya da pareo gibi parçalarla tamamlayabilirsiniz.
Ürün market
Tatil hediyesi
Christian Breton, tatile çıkarken kadınlara hoş bir sürpriz yapıyor. Tekin Acar Cosmetics mağazalarına uğrayın, 20 Eylül tarihine kadar Christian Breton ürünlerinden aldığınız her ürün için ikinci ürüne yüzde 50 indirim kazanın.
Yazının Devamını Oku 
26 Haziran 2009
Güneşin en yoğun olduğu yaz günlerinde, güvenli güneşlenmenin kurallarına harfiyen uymak gerekiyor.
Uzun süre ve korumasız bir şekilde güneşe maruz kalmak cilt kanseri, lekeler, kırışıklık ve güneş yanıkları gibi birçok sonuç doğuruyor.
Avrupa Birliği güneşin sağlığa zararını minimuma indirmek amacıyla bir yönerge çıkardı. Buna göre, güneşten korunmada doğru ürünün seçilmesi ve ürünün doğru şekilde kullanılması büyük önem taşıyor.
Etkili bir korunma için, ürünlerin güneşe çıkmadan önce kullanılması sonrasında ise 2-3 saatte bir yenilenerek; özellikle yüzme, havluyla kurulanma ya da terleme nedeniyle kısmen yok olan UV filtrelerinin cilde tekrar kazandırılması gerekiyor.
Güneş koruma faktörü, ultraviyole ışınlarının yol açtığı zararlara karşı ürünün koruma derecesini gösteren bir ölçü birimi. Hiçbir ürün ultraviyole ışınlarını yüzde 100 filtrelemiyor. AB yönergesine göre, sağlıklı güneşlenme için geçerli minimum faktör 6’dır. Ancak açık tenliler daha yüksek koruma faktörlü ürünleri tercih etmeli. Yönerge, ürünlerin üzerinde belirtilen GKF’ye uygun korumanın sağlanması için, kullanılan ürünün cildin her tarafına eşit miktarda yayılması gerektiğini belirtiyor.
Güneşten korunmanın altın kuralları
? Hiçbir güneş koruma ürünü ultraviyole ışınlarını yüzde 100 filtreleyemiyor. Dolayısıyla koruma ürünü kullansanız bile, çok uzun süre güneşe maruz kalmayın.
? Bebek ve küçük çocukları direkt güneş ışınlarına maruz bırakmayın.
Yazının Devamını Oku 
20 Haziran 2009
Üzülelim mi, sevinelim mi bilemiyoruz ama Norveçli bilimadamlarının iddiasına göre kadınlara sonsuz güzellik vaat eden keşiflerine iki yeni madde daha eklendi; sperm ve salyangoz salgısı...
En son anti-aging kazanımlarının son halkası Norveç’ten... Erkek sperminden elde edilen bir madde olan ‘spermine’in kırışıklıklara karşı yeni bir mucizevi buluş olduğu iddia ediliyor. İçeriğindeki yüksek orandaki antioksidanların cildi diğer bilinen E vitaminli ürünlere göre 30 kat daha fazla pürüzsüzleştirdiği belirtiliyor.
Tiksinti faktörünü ortadan kaldırmak için ise İskandinav Enstitüsü ‘Bioforskning’nin bu özel maddeyi sentetik olarak elde ettiği belirtiliyor. Ayrıca enstitü, araştırmaları sırasında hiçbir sperm bankasıyla da ortak bir çalışma yürütülmediği konusunda kesin ifadeler kullanıyor.
Ancak en büyük sorun, şu anda bu maddenin elde edilmesinin oldukça masraflı ve pahalı olduğu. Dolayısıyla spermine’le yapılan bir uygulama 250 dolar’ın üzerinde gerçekleşiyor.
Yine en az spermine kadar revaçta olan bir başka uygulama olan salyangoz salgısı uygulaması biraz daha ucuz; 175 dolar.
Sen sus, makyajın konuşsun
Yaz sezonunda ışıltılı ve neon renkler, yüzlerde ve tırnaklarda gözleri alacak kadar iddialı geliyor. Cesaretleri sınayan mercan tonlarının yanı sıra ona mükemmel bir çift olarak gözlerde deniz renkleri eşlik ediyor. Siz hâlâ ne duruyorsunuz?
SÜRMELİ GÖZLER
Yazının Devamını Oku 