Paylaş
Şimdi size niye yalancı bahar hissine kapıldığımı anlatacağım.
Çünkü Suriye’de Deraa’da ilk kıvılcımın çaktığı Mart 2011 tarihinden beri devam eden içsavaşta ölümlerin çok azı kimyasal silahlardan oldu.
Başka bir deyişle, Halep, Humus, Deraa, Azaz, İdlib’te can verenlerin çoğu tank, tüfek, makineli silah, RPG gibi konvansiyonel silahlardan can verdi. Kimyasal silahlardan ölenlerin sayısı yüzde 2 gibi düşük bir oranla sınırlı kaldı.
Ancak 21 Ağustos 2013’te Gutalı masum çocukların, kameralar önünde son nefeslerini vermesi, kimyasal kıyımda can kaybının 1400 gibi korkunç bir rakama ulaşması uluslararası vicdanı rahatsız etti.
*
DÜNYA, ABD Başkanı Barack Obama’ya bir yıl önceki “Suriye’de kimyasal silah kullanılması kırmızı çizgimizdir” sözünü hatırlattı.
Nobel barış ödüllü Başkan, bir anda adeta savaş tanrısı kesilip esip gürledi. Beşar Esad’ın yaptığı yanına kalamazdı, ayrıca kitle imha silahlarına meraklı İran ve Kuzey Kore’ye de bir gözdağı verilmeliydi. En önemlisi de buydu.
Ancak Obama’yı en yakın müttefiki İngiltere bile yarı yolda bıraktı. En kötüsü de ABD Kongresi’nden savaş tezkeresi çıkmaması olasılığı ağır bastı. Fransa ve Türkiye dışında destek cılız kaldı.
İşte, tohumları ay başında St. Petersburg’ta yapılan G-20 zirvesinde atıldığı anlaşılan Suriye’nin müttefiki Rusya’nın geliştirdiği bir formül hem Beşar Esad’a hem de Obama’ya can simidi oldu.
*
İYİ haber ABD ve Rusya, ilk kez Suriye içsavaşında ortak bir zeminde buluşabildi.
Kötü haber, zemin o kadar kaygan ki, her an işler raydan çıkabilir.
ABD ve Rusya’nın anlaşmasına göre Esad rejimi, en geç 2014 Temmuz ayına kadar yaklaşık 1000 ton olduğu tahmin edilen kimyasal silahını uluslararası denetçilere teslim edecek.
Ancak barış zamanında bile bu kimyasalların tespit edilip imha edilmesi kolay iş değil.
Guta saldırısı sonrasında olay bölgesinden numune almak isteyen BM görevlilerine çıkarılan zorluklar hafızalarda taptaze duruyor.
Esad rejiminin, rejim içindeki hiziplerin ya da muhaliflerin benzer engeller çıkarmayacaklarının garantisi de yok.
*
AYRICA ABD ve Rusya’nın, her ne kadar uzlaşsa bile Suriye’deki gelişmeleri farklı yorumlayacakları yaptıkları açıklamalardan belli. ABD, Suriye’nin ‘oyunu bozması’ halinde askeri müdahale hakkının saklı olduğunu söylüyor.
Ancak Rusya, ‘oyunun ne zaman bozulmuş’ sayılacağına BM Güvenlik Konseyi’nin karar vereceğini savunuyor.
Nihayetinde olası bir askeri müdahale ötelendi; ABD ve Rusya, pürüzlere rağmen diplomasiye bir şans verdi.
*
ALDATICI bir iyimserlik çıktı ortaya.
Bu anlaşma hayata geçerse, Suriye’de savaş da bitecekmiş gibi yanlış bir algı oluştu.
Oysa devam eden tartışma tamamen kimyasal silahların kullanımının denetlenmesi etrafında dönüyor.
Esad’ın ya da muhaliflerin kimyasal silahları ortadan kalksa, ölümler duracak, ya da savaşın vahşeti ortadan kalkacak mı?
Öte yandan tüm bu yanıltıcı havaya rağmen, kimyasal uzlaşı ABD ve Rusya arasında bir ilk.
Bu olumlu hava, Suriye’de siyasi çözüm bulunması için canlandırılmaya çalışılan Cenevre 2 sürecine de yansıyabilir. Nitekim Kerry ve Lavrov, ay sonunda New York’ta yeniden buluşacak.
Anlaşmaya ihtiyatlı yaklaşmak lazım. Ama küçücük olsa da bir umut ışığı belirdi. Bu nedenle savaşı kışkırtacak hamleler yerine diplomasiyi güçlendirecek adımlara her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Ölen 100 bin kişinin hatırına.
Paylaş