Paylaş
Gönül ister ki, bu önemli buluşma Suriye’de akan kanın durması yönünde atılmış ilk adım olsun. Ancak bölgeden gelen haberler, anlatılanlar çözümün hiç de kolay olmayacağı yönünde.
Bu hafta size çoktan beri ihmal ettiğim Suriye’deki son gelişmeleri özetleyeceğim.
*
HER şeyden önce içsavaş Suriye’yi feci bir şekilde bölmüş durumda. Bu parçalanmışlık özellikle Türkiye sınırında daha da kendini belli ediyor.
Mardin’in Nusaybin İlçesi’nin karşısındaki Kamışlı PKK’ya yakın Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) kontrolünde.
Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinin sınır komşusu Resulayn’da El Nusra ile yoğun çatışmaların ardından PYD, buraya da bayrak çekti. Arada yine çatışmalar çıkıyor.
Kasım ortasında PYD, Kamışlı ve Rojova diye anılan bölgede geçici özerklik ilan etti.
*
ESAD rejimi ülkenin kuzeyini ılımlı Özgür Suriye Ordusu, daha radikal El Nusra ve El Kaide bağlantılı Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütüne terk etmiş vaziyette.
Dün İngiliz Daily Telegraph Gazetesi’nde yer alan bir makaleye göre Türkiye sınırından 60 km ötedeki Halep’e kadar neredeyse farklı grupların 30 kontrol noktası bulunuyor.
Yerel bir hayır kurumunda çalışan bir Halepli durumu şöyle özetliyor:
“Eskiden Halep ve komşu İdlib’te seyahat etmek güvenliydi. Şimdi evimden dışarı çıkmaya çekiniyorum. Çünkü her defasında soyulma, kaçırılma ya da dövülme riskiyle karşı karşıyasınız. Her şey kontrol noktasında bulunan kişilerin o gün kendilerini nasıl hissettiğine bağlı.”
*
DEVLET otoritesinin bulunmadığı bölgede tam bir ortaçağ atmosferi hâkim.
Her köyü, kazayı, kasabayı kontrolü altına alan komutan, küçük bir derebeyi kesilmiş durumda. O ne derse kanun, o ne isterse yasak.
Tıpkı mart ayından bu yana kökten dinci IŞİD’in kontrolüne geçen Şanlıurfa’ya komşu Rakka’da olduğu gibi.
Rakka ilinin 1 milyon nüfuslu başkenti Rakka için El Kaide’nin denetiminde olan dünyanın en büyük kenti tanımlaması yapılıyor.
Suriyeli radikaller ile dünyanın çeşitli yerlerinden bölgeye akın eden cihatçılardan oluşan IŞİD mensupları, yurtdışından gelen para ve silah desteğiyle de bölgede tam bir terör estiriyor.
Alkol satışı yasak; sinema yasak, tiyatro yasak, kuaför yasak, parlak renkler yasak, kadına tesettür zorunlu, IŞİD’e biat etmek ise şart.
IŞİD’e başkaldırana işkence ve kırbaç, kurallara uymayanlara ağır cezalar var.
*
SURİYE’nin kuzeyinde şimdi böylesine bölük pörçük olmuş bir siyasi ve askeri yapı söz konusu.
Esad Yönetimi ise Batı ile vardığı kimyasal silah anlaşmasına harfiyen uyduğu için itibar tazelenmesi yaşıyor. Nitekim Cenevre’de “iktidar devri”ni görüşmeyeceklerini ilan etti.
Öte yandan Suriye ana muhalefet grubu Suriye Ulusal Koalisyonu, Cenevre’deki görüşmelere katılacağını açıkladı. Türkiye ve İran ise Suriye’de içsavaşın sona erdirilmesi için taraflarla ortak çalışma iradesi ilan etti.
‘Cenevre 2’ bir umudun adı. Ancak bölgede oluşan Afganistan tarzı yapılanma, bölünmüşlük, savaş ve kanunsuzluğun yarattığı rant, çözümün hiç ama hiç kolay olmadığı gösteriyor.
Çok zor ama... Masada bir formül bulunsa ve taraflar anlaşsa bile derebeylerine söz geçirmeye kimin gücü yetecek? Sanırım Cenevre’deki en kritik sorulardan biri bu olacak.
Paylaş