Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan GümüşYazarın Tüm Yazıları

Anlaşma ne anlama geliyor

Ortadoğu hafta sonu iki önemli gelişmeye sahne oldu.

Haberin Devamı

Sünni ekseninin iki ülkesi Türkiye ve Mısır, Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi deviren 3 Temmuz darbesi sonrasında giderek artan görüş ayrılığı nedeniyle köprüleri attı. İlişkiler büyükelçi düzeyinden maslahatgüzar seviyesine çekildi.
Şii ekseninin merkez üssü İran ise P5+1 diye anılan BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi 5 ülke ve Almanya’dan oluşan grupla şüphe çeken nükleer programı konusunda geçici anlaşmaya vardı.

*

CENEVRE’de dört gündür yapılan görüşmelerin ardından dün sabaha karşı Twitter’dan duyurulan anlaşma altı aylık bir süreyi kapsıyor.
Açıklanan güven arttırıcı önlemlere göre, İran, uranyum zenginleştirme seviyesini en çok yüzde 5’te tutacak.
Nükleer silah yapımına yönelik olabilecek yüksek düzeyde uranyum zenginleştirme faaliyetinden vazgeçecek.
Tesisler denetime açılacak.
Buna karşılık uluslararası toplum da yaptırımları hafifleterek Tahran Yönetimi’ne 7 milyar dolarlık bir ekonomik fayda sağlayacak.

*

PEKİ bu anlaşma ne anlama geliyor?
Cenevre mutabakatıyla, İran’a bir zamanlar dâhil edildiği ‘şer ekseninden’ çıkmak için gerçek bir şans tanınmış oluyor.
Hasan Ruhani yaz aylarında İran’da yeni cumhurbaşkanı seçildikten sonra diyalog mesajları artmaya başlamıştı.
ABD Başkanı Obama ve Ruhani, eylül ayında yıllar sonra telefonda da olsa ilk kez doğrudan görüşen iki ülke lideri olmuştu.
Ve haftalardır süren yoğun pazarlıklar neticesinde dünkü bu uzlaşma noktasına gelindi.

*

TARAFLAR, Cenevre’de nispeten istediklerini almışa benziyorlar.
İran, ‘Nükleer zenginleştirme hakkımdan vazgeçmem’ diyordu. Görüşmelerde bunun yüzde 5 seviyesinde tutulmasına karar verildi. Yeni santrifüjler kuramayacak, ancak eskilerini de demonte etmeyecek.
Batı, yaklaşık 10 yıl sonra İran’ı ilk kez geri adıma ikna ederken nükleer tesisleri denetleme hakkına sahip oldu.

*

EĞER bu deneme sürecinde İran ile uzlaşma sorunsuz uygulanırsa Tahran’ın nükleer silah sahibi olmasına engel olacak kalıcı bir anlaşmanın yolu açılacak.
Nihai bir anlaşma sağlanması halinde ise 1979 İslam Devrimi’nden bu yana uluslararası sahnede düşük bir profil izlemek zorunda kalan Tahran Yönetimi, dünya platformuna tam güçle geri dönmüş olacak.
ABD’li bazı analistler, ekonomik rahatlamayla birlikte İran’da ılımlı kanadın güçleneceği hesabını yapıyor.
Her halükarda ABD ile eşit ortak seviyesine yükselen İran’ın bu yeni statüsü Ortadoğu’daki dengeleri de etkileyecektir. Suriye’de savaşın bitmesine katkı sağlayabileceği gibi Şii ekseninin ve onu destekleyen ideolojinin güçlenmesine de katkıda bulunabilir.

*

ŞİMDİ kritik bir altı ay söz konusu.
Geçtiğimiz günlerde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, “İran’ın nükleer silah sahip olmasına asla izin verilmeyeceğini” söylemişti.
Dünkü Cenevre mutabakatını “Tarihi hata” diye niteleyen İsrail, tüm bu müzakerelerden rahatsız olan Suudi Arabistan ve uluslararası toplum büyük dikkatle süreci takip edecektir.
Tıpkı ABD Kongresi’nde ‘İran’a vakit kazandırmaktan başka işe yaramayacak’ diyen Obama’nın muhalifleri Cumhuriyetçiler gibi.
Ancak bütün bu kuşkulara rağmen diplomasiye bir şans tanınmış olması yine de olumlu yönde atılmış bir adımdır.

Yazarın Tüm Yazıları