Paylaş
Çılgın projeler peşinde dağları düzleyip ağaçları devirdiğimizden pek işimize gelmiyor. Duyuyoruz da duymazdan geliyoruz. Farkındayız ama bilmek istemiyoruz.
Geçen hafta küresel ısınmanın kutup ayılarının, kelebeklerin ve mercan kayalıklarının işi olmaktan çıktığına dair tedirgin edici veriler yayınlandı. Buna göre artık iklim değişikliği, doğrudan bizleri etkilemeye başlamıştı.
Ve eğilim bu şekilde devam eder önlem alınmazsa faturası dünyaya daha da ağır olacak...
*
İLK uyarı BM’ye bağlı Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nden (IPCC) geldi. Rapora göre, bilim insanları iklim değişikliğinin hem karada hem denizde gıda üretimini etkilediğine dair güvenilir kanıtlara ulaştı.
Yakın gelecekte hava değişiklikleri deniz ve temiz su sistemlerini daha fazla etkileyecek. Karada yaşayan hayvanlar, bitki ve diğer türler, sıcaklıkların artmasıyla birlikte kutuplara doğru göç edecekler ya da nesilleri tükenecek. İnsanlar da özellikle gıda açısında daha belirsiz ve kırılgan bir döneme giriyor ya da girdi bile.
*
İŞTE uluslararası bilim ve siyaset çevrelerinde tartışma yaratan bu rapor sonrasında bir veri daha açıklandı.
Bu kez BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), dünya çapında gıda fiyatlarının son 10 ayın en yüksek seviyesine ulaştığını bildirdi. Et, süt ürünleri, şeker ve tahıl gibi 55 farklı ürünün ortalamasından alınan Gıda Fiyat Endeksi’nin yüzde 2.3 oranında yükseldiği duyuruldu. Gerekçe olarak da ABD ve Brezilya’da istenmeyen, ama öngörülen olumsuz hava koşulları ve Kırım krizi dolasıyla Karadeniz’de artan gerilim gösterildi. En çok da şeker kamışı üreticisi Tayland ve Brezilya’daki kuraklık yüzünden şeker endeksi fırlamıştı.
*
DÜNYA nüfusu halihazırda 7.1 milyar olarak tahmin ediliyor. 2050 yılı için öngörülen nüfus yaklaşık 9.5 milyar. Dolayısıyla gıda ve temiz suya olan ihtiyaç daha da artacak.
Romanya’nın başkenti Bükreş’te geçtiğimiz hafta içinde bir araya gelen devlet yetkilileri ve bilim insanları ise küresel ısınmanın gölgesinde gıda güvenliğinin nasıl korunabileceğini, ne tür önlemler alınması gerektiğini tartıştılar.
FAO Genel Direktörü Jose Graziano da Silva, “FAO’nun son tahminleri 2050’deki dünya nüfusunu besleyebilmek için gıda üretimini yüzde 60 oranında arttırmak gerektiğini gösteriyor. Gıda kayıp ve israfını bugünkü oranının yarısı kadar azaltabilirsek üretim artışının sadece yüzde 25 olması gerekecek” diyor.
*
İSRAF. Dünya nüfusunda artış devam ederken tarımsal ürünlerin üçte biri üretim ya da tüketim aşamasında heba oluyor.
Yoksul ülkelerde kayıp daha çok üretim, zengin ülkelerde ise tüketim sırasında yaşanıyor. Mesela gelişmiş ülkelerde ekmek ve unlu ürünlerin yüzde 25’i tüketilmeden çöpe gidiyor.
Sera etkisine neden olan gazların salınımı yüzünden yaşlı gezegen zaten zor ve belirsiz bir dönemden geçerken insanın böyle bir lüksü olamaz.
Tam da bu nedenle yetkililer, hem özel sektöre, hem de devletlere, israfın azaltılması, kıt kaynakların doğru kullanılması için çağrı yaptılar.
*
DEMEM o ki, doğaya yönelik stresi artıran büyük projelerin büyüsüne kapılmışken yarını da düşünmek lazım. Çünkü susuzluk, kuraklık, yokluk gibi nedenlerin sosyal gerginlikleri, savaşları tetikleyebileceği bir dönem öngörülüyor. Ve şimdiden bunları tartışıp önlem almak, politika geliştirmek gerekiyor. Çok geç olmadan.
Not: 3’üncü köprü inşaatında ölen üç kişinin yakınlarına başsağlığı diliyorum. Umarım devlet ailelerine sahip çıkar, bu tür kazalar bir daha yaşanmaz.
Paylaş