Paylaş
Şöyle hakkıyla düşünmek için, bir koltuk iyi olur.
Sabah gözümü açtığımda genellikle kendimi rüyanın tozundan pasından silkeliyor oluyorum.
“Evde Tek Başına” filmi gibi rüyalar gördüğümden, genellikle “Oh be bunlar gerçek değilmiş” hissiyle uyanıyorum.
Sonra bütün o olanları nasıl da yaşadığımı ve kendime yaşattığımı anlayıp, uzun uzun beynin yapısı ve gerçeklik hakkında düşünüyorum.
Yattığım yerde, gözüm kapalıyken bu kadar gerçekliği kendime yaşatmayı başarıyorsam, gün içinde gözüm açıkken düşündüklerimle kendime neler ediyorum diye düşünüyorum bu sefer.
Bildiniz! Ben düşündüklerimi bile düşünüyorum.
Bu iyi bir şeymiş ama.
Hatta düşünmeden önce, düşüneceğin şeyi iyi düşünmen lazım.
Bunu bana İtalyan bir arkadaşım söylemişti.
Yazım var bu konuda yazdığım. Bir yaz yazısıydı hatta.
Eğer sabah kalkınca ve gece yatmadan, şöyle okkalı güzel bir düşünceyle güne başlayıp bitireceksem, bunun ayrı bir mekânı olmalı diye düşünürüm...
Koltuğa bu yüzden uzun uzun baktım.
Bence bu yeşil koltuk, bu iş için yapılmış.
Zaten kimse oturmuyor, üzerine kıyafet atılıyor.
Şimdi ise benim için uçan halı gibi bir şeye dönüştü.
Üzerine biniyorum ve beraber düşüncelere gidiyoruz.
Keşke daha önce birisi bana, gözünü kapatıp yapmak istediklerini teker teker tüm detaylarıyla hayal etmenin, kafanda o resmi çizip boyamanın ne kadar etkili bir şey olduğunu söyleseydi.
Bu dünyada gün gibi ortada olup, çok az bilinen şeylerden.
Otur, hayalini kur, iç gözünle gör, seyret, yaşat kendine.
Sonra bak bakalım, tren seni nereye götürüyor.
Sanırsın hayat, seninle beraber bir hayale dalıyor.
Cümleler de güçlü bu sebeple.
Kâinat seni ne derken duyuyor? Sürekli dinliyor.
Dinlediği çok şeyi gerçek sanıyor.
Korkularını
söyleyip durursan, onlar olabilir hale geliyor.
Dile benden ne dilersen gibi, dillendir bana ne dillendirirsen.
2024 böyle başladı, bu yeşil koltukla.
Her sabah otur, güzel bir cümle geçir içinden.
Her gece otur, güzel bir cümle geçir içinden.
Şarjı dolu
telefon olmak gibi bir şey.
Bana bazen “Siz hep gülüyorsunuz” diyorlar...
Ben kendimi güldürüyorum.
Hayatın şakasını anlamayınca, yeşil koltuktan günlere bir bakmadıkça, her şey ağır ve sağır.
Bir kerelik buradaysak, hangisini seçelim?
Paylaş