Paylaş
95- Mezarlıkta namaz kılmayı hoş görmezdi. Babil topraklarından geçtiğinde (Ad kavminin helak olduğu topraklardır) o bölgede namaz kılmaktan alıkoymuştur. Daha ileri bir noktada namazını kılmıştır. Helak olan milletlerin yaşadığı mekanda namaz kılmamıştır.
96- Camiye girdiğinde şöyle dua ederdi: ”Allah’ın adıyla. Allah’ın peygamberine selam olsun. Allah’ım, günahlarımı bağışla. Bana rahmet kapılarını açıver.”
97- Camiden çıktığında da şöyle dua ederdi: ”Allah’ın adıyla çıktım. Selam Allah’ın peygamberine olsun. Allah’ım günahlarımı bağışla. Bana fazilet kapını açıver.”
98- Binitiyle bir yere gittiğinde sürekli Allah’ı anardı. Tespihi ağzından eksik etmezdi.
99- Bir mazereti olduğunda binitinin üzerinde farz namazını kılmıştır. Nafile namazını da binitinin üzerindeyken kılardı.
100- Çok az olmakla beraber önemli bir olay olduğunda, namazında başını sağa veya sola çevirdiği olmuştur. Ama namazda göğsünü kıbleden çevirmemiştir.
101- Kendisi namazdayken birisi selam verdiğinde cevap vermezdi, ama parmağıyla -namazda olduğunu anlaması için- işaret ederdi. (Ebu Davud, 925)
102- Bahçe, bostan gibi yerlerde namaz kılmayı severdi.
103- Çok sevindiği bir haber aldığında yer müsaitse secde eder ve Allah’a hamd ederdi.
104- Cemaatinde ihtiyar ve hasta ile zayıflar varsa namazı uzatmazdı. Uzun sure okumazdı.
105- İnsanlara imamlık yapacağı zaman safların arasındaki boşlukları doldurmalarını ister, safları düzeltir ve kalplerinizi de saflarınız gibi birbirinize bağlı tutun derdi.
106- Namaz kıldırırken herhangi bir şeyi unutursa kendisine hatırlatmalarını isterdi.
107- Cuma namazını kaçırmamaları konusunda cemaatini uyarırdı.
108- Cuma ve diğer günkü genel konuşmalarını ayakta yapardı. Minbere çıkınca selam verirdi.
109- Cuma konuşmalarında ses tonu yüksek olurdu. Konuşmaları ne kısa ne de uzun olmazdı.
110- Cuma günü camiye sonradan gelenlerin, insanları rahatsız ederek öne geçmelerini hoş görmezdi.
111- Cuma namazının ilk rekatında Cuma suresini okurdu.
112- Sabah namazının farzından önceki iki rekat sünnet -nafile- namazı son derece önemserdi.
113- Sabah namazının farzına kalkamazsa ki çok ender olmuştur, mutlaka güneşin doğuşundan sonra kaza ederdi. (İbn Mace, hd: 1115)
114- Öğle namazından önce dört, sonrasında ise iki rekat sünnet kılardı.
115- Öğle namazının dört rekatlık sünnetini kılamazsa, farzdan sonra kılardı.
116- İkindiden önce dört rekat sünnet kılardı. Ama bu sünnetleri ikişer rekat halinde kılardı. (Tirmizi, 429)
Zor zamanlardaki
tavırları:
117- Belanın bir imtihan olduğunu vurgulardı.
118- Hasta ziyaretlerini son derece önemserdi.
119- Genellikle hasta olan kişiyi hastalığının üçüncü gününde ziyaret ederdi.
(İbn Mace, hd:1437)
120- Hastaya mutlaka: ”Yiyecek bir şey istiyor musun? İhtiyacın var mı? Kendini nasıl hissediyorsun?” diye sorardı.
121- Hastanın yanına girdiğinde şöyle buyururdu: “İyisin inşallah. Hastalık senin günahlarını temizliyor. Sıkıntın gidecek.”
122- Birisi vücudundaki belli bir ağrıyı şikayet ederse, ağrıyan yere sağ elini kor ve şöyle dua ederdi: ”İnsanların Rabbi! Bu sıkıntıyı gider. Şifa ver. Şifa verebilecek olan ancak Sen’sin. Sen şifa verdiğinde iyileşmeyecek hiçbir hastalık kalmaz.”
123- Hasta olana kendisini tedavi etmekte duanın gücünden yararlanmaya yönlendirirdi.
124- Hasta olan kişi gayrimüslim de olsa ona uğrar, ihtiyacını giderir, yardımcı olur ve bu arada Müslüman olmasını da ona tavsiye ederdi. (Buhari, hd: 1356)
125- Ölenin gözlerini kapatırdı. Ölenin başında durur ve dua ederdi.
126- Bazı arkadaşlarını, tanıdıklarını öldükten sonra öpmüştür. Arkadaşlarının ölümüne ağlamıştır. Çoğu kez yanaklarından gözyaşları akmıştır.
127- Cenazeyi uzun müddet bekletmeyi hoş görmezdi.
128- Bazen öleni görmeden kefenlenmesine müsaade etmezdi.
129- Cenazenin arkasından değil, önünden yürürdü. (Tirmizi, 1010)
130- Cenazeye katılırsa, cenaze mezara konmadan oturmazdı.
131- Herhangi bir cenaze geçiyorsa, oturuyorsa ayağa kalkardı. Bir seferinde Yahudi bir insanın cenazesi geçtiğinde de ayağa kalkmıştı. Bazen sebebi sorulduğunda: ”Ölüm çetin bir iştir” buyurmuştur.
132- Erkek cenaze için namaz kıldırdığında cenazenin baş hizasında, kadın cenaze için namaz kıldırdığında cenazenin ortasına gelecek tarafta dururdu.
Tabii ki, Peygamberimize ait özellikler bunlarla sınırlı değildir. Eserinde Kasım Tantavi bunu 500 madde halinde sıralıyor. Önemli olan bu özellikleri doğru okumak ve hayata doğru yansıtmak değil midir?
SORALIM ÖĞRENELİM
Dünya şehidi diye bir kavram duydum. Bunu açıklar mısınız?
ELİFCAN KORKMAZ/ VAN
Bildiğiniz gibi Allah yolunda dinini, kitabını, vatanını, bayrağını ve benzeri kutsalları savunurken hayatını kaybeden Müslümana şehid denilir. Sizin sorduğunuz dünya şehidi ise çok farklı bir şeydir. İslam âlimlerinin tasnifine göre; ganimet için savaşan, dünyalık için savaşan, nam için savaşan, ırkçılık için savaşan, batıl için savaşan öldürülse de şehit sayılmaz. Bunlara dünya şehidi denilir.
Bu soru vesilesiyle şehid askerlerimizi rahmetle yad ederiz.
? Müslümanın meleklerden üstün olduğunu söyleyen bir konuşmaya muhatap oldum. Doğru mu? İSMAİL KUTLU/ KÜTAHYA
Dört büyük melek insanlardan üstündürler. Peygamberlerin ise onlardan üstün oldukları söylenmiştir. Normal bir mü’min kişinin ise bazı meleklerden üstün olduğuna dair rivayetler bulunmaktadır. (İbni Mace, hd: 3947)
Peygamberimizden sonra Peygamber olduğunu iddia eden kişiler olacak mı?
SEZEN KANAT/ MÜNİH
Hz. Peygamber bir hadisinde: Kıyamete yakın zamanda 30’a yakın yalancı deccal çıkacak ve hepsi peygamber olduklarını iddia edecekler diye haber vermektedir. (İbni Mace, hd:3952; Fiten, bab:9)
Tarihin farklı dilimlerinde nebi veya resul (peygamber) olduğunu iddia eden ruh hastaları olmuştur. Bundan sonra da olmaya devam edecektir.
İçki Mekke’de mi yasaklandı?
KADRİYE KILIÇ/ SAMSUN
İçki tedrici olarak yasaklanmıştır. İlk ayetlerde içkide büyük günah olduğu, ama aynı zamanda ticari bir meta olduğuna dikkat çekilir (Bakara, 219). Daha sonra inen Nisa suresindeki ayette içkiliyken namaza yaklaşılmaması emredilir. Bu ayet içkinin haram kılınacağına dair açık bir ön mesajdı. Daha sonra inen (Maide,9) ayeti ise net ifadelerle yasaklar. Ayeti duyan Hz. Ömer’in o anda “vazgeçtik ya Rabbi” dediği aktarılır. Son ayetin Medine’de 9. hicri yılda indiği de rivayet edilir. Yüce Allah içkiyi belli zaman periyoduna yayarak yasaklamış, bize de bu konuda yol göstermiştir. İnsanlara dini tebligatta katı ve aceleci olmamaları hatırlatılmış ve sabırla muamele etmemiz öğütlenmiştir bu ayetler vesilesiyle.
Paylaş