“MÜMİNUN” suresinin ilk ayetleri müminleri tanımlar. Bu ayetlerde bahis konusu olan ideal Müslüman’dır. Sokakta, caddede görülen Müslüman bu çizginin çok dışında olabilir. Çoğu kez de dışındadır.
Kendimizi kandırmayalım. Allah’a karşı da kendimizi övecek halde değiliz. O halde doğrusunu söylemek gerek: Ya imanda, ya ibadette, ya alışverişimizde, ya nefsi temayüllerde, ya da başka hususta Kuran-ı Kerimin hedeflediği İslami hassasiyetin çok uzağındayız. Sure şöyle başlıyor; “Müminler gerçekten kurtuluşa ermişlerdir. Onlar ki namazlarında derin saygı içindedirler. Onlar ki, faydasız işlerden ve boş sözlerden yüz çevirirler... Onlar ki, zekatı öderler. Onlar ki ırzlarını korurlar.” (1-5) Müminlerin özellikleri diğer surelerde şöyle anlatılır: “Onlar Rabbine kavuşacaklarını ve O’na döneceklerini bilirler.” (2/46) “Onlar, bağışlanma dileyenlerdir.” (3/17) “Peygamberler arasında ayrım yapmazlar.” (4/152) “Kötülüğü iyilikle savarlar.” (13/22) “İnsanları affederler öfkelerini yutarlar.” (3/134) “Cimrilik yapmazlar.” (25/67) “Allah’ın haram kıldığı, canı haksız yere öldürmezler.” (25/68) “(Bağışlanma hususunda) Korku ve ümit arasında bulunurlar.” (32/16) “Geceleyin uykularını bozup korkar; ibadet ederler.” (32/16) “Çok günah işlemezler. Fasık olarak anılmazlar.” (32/18) “Yalnız Rablerine tevekkül ederler. Güvenip dayanırlar.” (8/2) “Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir.” (23/57-60) “Kalpleri ancak Kuranla yatışır.”Kuran-ı kerim onları tatmin eder. (39/23) “Ayetlere karşı sağır ve kör değillerdir.” (25/73) “Gaybe ve ahirete şüphesiz iman ederler.” (31/8) “Yoksula verirken, cimrilik etmezler, hayırda yarışır, zekatlarını öderler.” (25/67; 23/61; 3/4) “Bir kötülük yaptıklarında Allah’ı hatırlar ve bağışlanma dilerler.” (3/135) “Alçakgönüllüdürler. Mütevazidirler.” (25/63) “Zina etmezler. Irzlarını korurlar.” (70/29; 25/68) “Büyük günahlar işlemezler.” (53/32 ) “Ahiret aleminde güvendedirler. (6/82) “İmanlarına şirk bulaştırmazlar.” (6/82) “Onların dostu Allah’tır.” (6/127) “Allah’ın helal kıldığını helal, haram kıldığını haram kabul ederler.” (16/116) “Rablerine karşı çok şükredicidirler.” (28/73; 30/46; 67/23) “Öfkelerini yutarlar. Ve insanları affederler.” (3/134) “Haklarına tecavüz edildiğinde yardımlaşırlar.” (42/39) “Ölüm veya kıyamet günü gelmeden önce Rabbin çağrısına uyarlar.” (42/47) “Onlar zan dan bilmeden, araştırmadan dedikoduyla hareket etmekten- sakınırlar.” (49/12) “Kusur ve mahremiyeti araştırmazlar. Gıybet yapmazlar.” (49/12) “Edepli davranırlar. Allah’a din öğretmeye çabalamazlar.” (49/16) “Müslüman olmalarını bir lütufmuş gibi Allah’a söyleyip durmazlar.” (49/17) “Güvenilmedik bir kaynaktan gelen habere değer vermezler. Haberin doğrusunu araştırırlar.”(49/6) “Birbirlerini alaya almazlar. Birbirlerini karalamaz, kötü lakaplarla çağırmazlar.” (49/11) “Dünya hayatının bir oyun, bir eğlence, bir süs ve övünme yarışı olduğunu bilirler. Günün birinde bütün bunların yok olacağını da bilirler.” (57/20) Yukarıda özetle verdiğim bazı ayetler Kurana uygun yaşayan Müslümanların bir takım vasıflarından bahsediyor. Bu vasıflar akıl ve şuur sahibi, vicdanlı her insanın onaylayacağı pozitif özelliklerdendir. Sanıyorum bu ayetlere baktığımızda şu tespiti rahatça yapabiliriz; pratik hayatta Müslümanlarda gördüğümüz bazı yanlışlıklar, eksiklikler Kitaba muhatap olanların nefsani aymazlıklarından kaynaklanmaktadır. Birer Müslüman olarak en bariz hatamız; iman ettiğimize tam iman edemememizdir. Çünkü hem Allah’a ve ahret gününe iman edeceğiz hem de Allah’ın buyruklarını nefsani buyruklarımıza feda edeceğiz. Veya iman ettik demekle ahirette yakayı kurtaracağımızı sanacağız. Hz. Ali’nin, kölelerin imanı dediği iman bu olsa gerek. Komşusunu rahatsız eden, işçisinin hakkını gasp eden, rüşvetle iş yapan veya yaptırmak zorunda kalan, kendisi dışında herkesi tufanda bırakan, menfaatini ilahlaştıran, nefsinin arzularını iffet süzgecinden geçiremeyen, reklamın iyisi-kötüsü olmaz diyerek her vesiletle ve her gün gereksizce insanımızın gündemini meşgul eden, eliyle diliyle olmasa bile kalbiyle insanlara kin besleyen, halkı küçük gören, orta halli veya eğitimsiz insanımızı, kendisinden elli gömlek aşağıda gören, güçlü olduğunda insafı unutan, Allah’tan korkacağına menfaatini kaybetmekten korkan, halkı geminin façasında kendisini ise üst güvertede zanneden bir Müslüman Kuran’ın istediği mümin olamaz. Her ne kadar kimliğinde dini İslam yazsa da o kimlik müslümanıdır. Kendine mümindir, Allah’a ve peygamberine mümin değildir.
SORALIM öğrenelim
Botoks yaptırmak caiz mi?
(Fatih Atak - İzmir) İnsanların yaş geçtikçe derisinde kırışıklıkların, büzülmelerin olması kainatın tabii kanunudur. Yaşlanmak güzeldir ve yaşlanmanın çok güzel bir tarafı vardır. İnsanın ömrünü gözden geçirmesi, yaşlılık dönemini dengeli, ölçülü ve güzel yaşaması ayrı bir nimettir. Botoks konusu ise, yeni bir olaydır. İslam’ın genel prensipleri içinde değerlendirilmelidir. Yaradılışı değiştirmeye çabalama gibi algılanırsa kaçınmak gerekir. Ama kişiyi çok rahatsız eden bir görüntüden kaçınmak gibi algılanırsa tavsiye edilmeyen bir işlem olur. Belki mekruh olarak algılanır. Ama çok katı bir değerlendirme ile haramdır demenin doğru olmadığı kanaatindeyim. Çünkü haram kelimesi ağır bir kelimedir ve içtihat konusu olabilecek konularda bu kavramı kullanırken cimri davranmak gerekir. ? Eşimle beni ayırdılar. Ben her gün ayıranlara beddua ediyorum. Bu sakıncalı mı? (Sabahat Ç. - Adıyaman) Sizi eşinizden zulmen ayıranlar elbette günahkardırlar ve Yüce Allah’ın ahiret mahkemesinde yargılanırlar. Size tavsiyem ise onlara beddua yerine, kendinize dua etmenizdir. Yanlış yapanlar zaten karşılığını bulurlar. Siz onu Allah’a havale edip aradan çekilin derim. ? Ölünün 72. günü yapılır mı? (Onur Gök - Sivas) Ölünün 40, 52 ve 72. geceleri tarzında dini bir uygulama yoktur. Bunlar geleneksel, örfi uygulamalardır. Başka kültürlerden geçmiştir. Siz ölünüz için dilediğiniz gün mevlit ve hatim okutabilirsiniz. ? Haramları terk etmek mi, helalleri yapmak mı sevaptır? (Sezin Uyak - Edirne) Elbette her ikisi de önemlidir. Ancak haramları terk etmek suretiyle, günah işlememek helalleri yapmaktan daha önceliklidir. Zira günah işlememek de helal işlemek gibi kabul edilir. Bir tarafta haram, öteki tarafta ibadet varsa, önce haramdan uzaklaşacağız, sonra da ibadete koşturacağız. Meşhur bir fıkıh ilkesi şöyledir; “Zararları gidermek, maslahatları celp etmekten evladır.” Yani “Zararları gidermek veya işlenmesine engel olmak iyilikleri işlemekten daha önceliklidir.” NOT: Perşembe akşamları saat 01.00 civarında Star TV’deki programlarım devam etmektedir. Uykusuz kalabilirseniz şayet ekranda buluşalım.