“Sinyal vermek” üstüne bir açılım

Haberin Devamı

 

 

GÜZEL memleketimin pek çok yerinde olduğu gibi, İzmir’de de arabaların camlarına yazılan yazılar, “fikrî, hissî, kültürel, sosyal ve ideolojik” kamplaşmanın rengi ile sahibinin tercih ve kimliğini, başkalarının gözüne sokma çabasıyla alevli... Dahası, işin boyutu hakkında, çarpıcı ve düşündürücü ölçekte bir fikir de veriyor.

Bu halimize, “farklılık ve benzerliklerin yönetimi” parantezinde, “mozaik halimizin medenî ve hoş yansımaları” deyip geçmek isterdim. Yapamayacağım !

Bugünlük, arabalarına “yazı-çizi, resim, imza” iliştirenleri, bu yazı için sadece iki temel gruba ayırarak inceleyelim. Siz onları birbirlerinden çok ayrı kişiler sanıyorsunuz.

Haberin Devamı

İlk grubun camlarında, “Egemenlik ulusundur” yazıyor; diğer grubun camlarında ise, “Hakimiyet Allah’ındır...”

Oysa bu farklı (gibi görünen) grupların aslında güçlü bir ortak noktası var: Her iki grup da “berbat ve tehlikeli araç kullanıyor!”

Yazıya son verirken, her iki gruba birden hatırlatmak istediğim birkaç ayrıntı var:

Trafikle ilgili yasal düzenlemelerin “manevralar” başlığını taşıyan (ve belgelendirme için sınavla da sorgulanan) bölümünde, defalarca, “... dönmek üzere kavşağa yaklaşırken işaret verilir...” türünde lâflar edilmiştir.

Diğer taraftan, “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz” diye seslenen Hadis-i Şerîf’in neyi telkin ettiği, herhalde izaha muhtaç değil.
 
Yani araç kullanırken sinyal vermek, “hem yasal bir zorunluluk, hem de sünnettir...”

Demem o ki, her neye inanıyorsanız, (ve eğer samimi iseniz...) lütfen, bu güzel şehrin sokaklarını yarış pistine çevirmekten vazgeçin artık!

Yazarın Tüm Yazıları