Sen hangi şehrin şairisin?

Niyetim iyi...

Haberin Devamı

Güzel şeyler yazmak istiyorum İzmir’in geleceği için; umutlarım var hâlâ, heyecanlarım, düşlerim...
Macellan’ın karısına söylediğine özenip, “bir tur atıp” dönüyorum eve. Gözlerimin önünde, başka kentlerin resmi.
İster istemez karışıyor aklım. Oturuyorum klavyenin başına.
Gördüklerimden ilham alıyorum ufkum açılıyor.
Yaşadıklarımdan bahsediyorum beklentilerim depreşiyor.
Buraya kadar iyi...

Tam yazıyı bitireceğim sırada, aklıma Melih Cevdet düşüyor...
Emin olun kalbim temiz. Ama fikrime takılınca onun dizeleri, “kendini kandırma” diyor içimden bir ses. “Sen hangi şehrin şairisin?”
Malûm Usta diyor ki:
“Ben güzel günlerin şairiyim.
Saadetten alıyorum ilhamımı.
Kızlara çeyizlerinden bahsediyorum,
Mahpuslara affı umumiden...
Çocuklara müjdeler veriyorum.
Babası cephede kalan çocuklara...

Haberin Devamı

Fakat güç oluyor bu işler.
Güç oluyor yalan söylemek...”

Bunalınca, kalkıp bir kahve içiyorum. Tam kendimle barışmışken, bu sefer de Metin Eloğlu’nun dertlenmesini anımsıyorum.
Seninkisi, benimkisi, şuranınki, buranınki, İzmirinki derken...
“Hiç yazmasam mı acaba, hiç eleştirmesem mi?
Kimseyi üzmesem mi? Uyuyanları uyandırmasam mı?” dediğim günler oluyor.
“Helâlinden köşe yazarı olmak zor zanaat” biliyorum.
Malûm Şair diyor ki:
“Eloğlu binlik bozdurur
Ben bozduramam
Eloğlu başını yastığa kor komaz uyur
Ben uyuyamam
Eloğlunun sofrasında dokuz türlü
Benim aç yattığım olur bazen
Benim evim gecekondu
Eloğlunda apartıman
Eloğlunda ince müzik
Benimkisi aman aman
Benim kuru başım bana yeter
Eloğlunda karı kızan
Ben keçileri kaybettim
Eloğlu usta çoban

Bu soyadı bana haram...”

Yazının sonu geliyor. “Bu isim ve bu şöhret fazla mı bu kente, yoksa biz mi hakkını veremiyoruz?” diye söylenmeye devam ediyorum.

Yazarın Tüm Yazıları