İşte Beyaz Saray’daki ‘azar’ın ruh hali

Zelenski’nin medyanın önünde ABD’yi yeterince yardım etmemekle suçlaması,

Trump’ın Zelenski’yi azarlaması...

Zelenski’nin Beyaz Saray’ı terk etmesi.

Topraklarının bir bölümünü kaybetmiş Zelenski’nin şimdi de topraklarının altındaki madenleri vermek üzere olması.
“Yenilmişlik” ve “kaybetmişlik” halinde ülkesine dönüş psikolojisinin yarattığı sinir.

Belli ki anlaşma diplomatlar tarafından önceden hazırlanmamış.

Belli ki iki devlet arasındaki anlaşmaların hazırlanma teamülü işlememiş.

Bu yüzden her şey oradaki iki liderin ruh hallerine kalmış.

Her neyse benim üzerinde durduğum diplomasi değil;

Oradaki ruh hali.

Zelenski’nin psikolojisi zaten dünyanın gözü önünde.

Ben bu yazıda Trump’ın “mağdur” karşısındaki “azarlayıcı” ve yukarıdan konuşan buyurgan ruh halini ele alıyorum.

Ve bunun için bir önceki yazılarıma gidiyorum...

ABD Başkanı Trump’ın Gazze’yi tatil köyü yapıp,

Gazze kasabı Netanyahu ile plajda içkilerini yudumlarken, dansözlerin dans ettiği filmle ilgili yazım.

Trump’ın yalnızca güce ve güçlüye ayarlı “Yeni Ortaçağ” arayışı.

İşte örnekleri:

2) BAŞKANLIĞINI EN KANLI ARENADA KUTLADI

24 Kasım 2024’te aynen şöyle yazmıştım:

“Dünyanın nefesini tutup “Acaba ne yapacak?” diye merak ettiği Başkan Trump, zaferini nerede kutladı biliyor musunuz? Seçildiğinin ertesi günü, çıplak ellerle her türlü vuruşun serbest olduğu o kanlı kafesin hemen dibindeydi.

UFC (Ölümüne Dövüş) Şampiyonası’nda.

Yanında Elon Musk...

Yüzünde muzaffer bir gülüş, sağ yumruğu havada.

Trump’ın ruh durumunu biraz olsun anlatması açısından bu görüntüleri sayfaya alıyorum. Trump’ın dünyaya nasıl bir ruh durumuyla yaklaşacağının sinyallerini burada bulabiliriz.”

Bu fotoğrafları daha seçilmeden gördüğüm için Trump’ın bu kararları ve tavırları beni şaşırtmıyor.

Biraz daha geri gidelim; İşte bir örnek daha:

3) GLADYATÖRÜN ELİNİ SIKARKEN

14 Ocak 2024’te şöyle yazmışım...

“Trump, binlerce seyircinin olduğu salona Roma döneminde gladyatörleri selamlayan bir imparator edasıyla girip kafesin önüne oturuyor.

Hangi kafes mi?

Dünyanın en kanlı dövüşlerinin yapıldığı UFC kafesi bu.

Yani; Ultimate Fighting Championship...

Ben buna ‘Ölümcül Dövüş Şampiyonası...’ diyorum. Şiddetin zirvesi yani. İşte rakibini kanlar içinde yere seren dövüşçünün elini sıkan Trump ve Musk... Şampiyonluk kemeri Trump’ın belinde.”

Ve yazının sonunda yaptığım şu hatırlatma:

“Bu kanlı dövüşleri büyük bir keyifle izleyen Trump’ın bu ruh durumu, en azından Gazze’de ve dünyanın değişik problemlerinde nasıl bir rol oynayacağını göstermesi açısından önemli bir işarettir.”

İşte şimdi o işaretleri görüyoruz.

Utanç verici Gazze filmini görüyoruz.

Ukrayna’da, Grönland’da görüyoruz.

4) NATO-BM-AB DÜZENİ KARIŞTI DAHA NELER GÖRECEĞİZ

Şimdi bu fotoğrafları ve tespitleri hatırlatarak geliyorum bugüne;

Güçlü kazanır. Güçsüz ezilir...

Ruh durumu bu.

İşte geçmişte Ukrayna’ya verilen bütün sözleri bir kenara itip,

NATO’nun, AB’nin, Ukrayna’ya verdiği sözleri bir kenara atıp,

Diğer güçlü Rusya ile birlikte Ukrayna’nın yeraltı kaynaklarına çökme planı. Ruh hali bu.

Bakın tekrar söylüyorum.

Hiç kızmanın anlamı yok. Trump zaten bunları söyleye söyleye geldi.

Yarın kim bilir daha ne sürpriz gelişmeler yaşayacağız?

Mesela Suriye’de neler olabilir?

Eminim devletimiz her düzeyde bu soruları ve alternatifleri sorguluyor, muhtemel gelişmelere göre alacağı önlemleri düşünüyordur. (Terörsüz Türkiye ve İmralı çağrısı ile iç cepheyi güçlendirme projesi örnektir.)

Ben güçten anlayanlara yalnızca şu hatırlatmayı yapıyorum:

Şanlı bir tarihten gelen Türkiye bugün dünyanın en güçlü ordularından birisine sahiptir.

Yalnızca kara kuvvetlerimizin; daha onlar devlet bile olmadan, 2 bin yıl öncesinden, Mete Han’dan geldiğini hatırlatmak isterim.

Daha da önemlisi;

Emperyalizme karşı çağımızın en büyük mücadelesini vermiş, Kurtuluş Savaşı’yla taçlandırmış bir millettir bu.

Elbette ki mağdura, mazluma aman dileyene gönlümüz açılır.

Mağdur durumdaki Zelenski’yi elinde şemsiyeyle karşılayan Cumhurbaşkanı Erdoğan en güzel örneğini vermiştir.

Umarım Rusya ve ABD heyetleri barış görüşmeleri için geldikleri 600 yıllık imparatorluğun başkenti İstanbul’da, bu milletin tarihini ve geleneklerini görmüş ve hatırlamıştır.

Umarım bize bunları bilerek bakarlar.