İzmir Türkiye'nin 'Köprücük Kemiği'dir

Haberin Devamı

OYUNCU Ayça Varlıer’in attığı bir tweet’ten öğrendik hepimiz: “Geçen gün TRT Okul programına konuktum. Kıyafet konusunda bazı uygulamalar getirilmiş. Sıfır kol ve anladığım kadarıyla köprücük kemiğine kadar olan yakalar uygun değilmiş, mini etek zaten olamaz. Programa çıkmadan bana söylediler. Açıkcası yorumu sizlere bırakıyorum...”
Üstüne pek çok şey söylendi. Can Dündar ve Kanat Atkaya yazdı, “köprücük kemiği” mevzuunu... Ben geciktim bile sayılır. Ama istedim ki, bir de İzmir’den bakalım.
Ortalama bir sözlükteki bilgiye, esası bozmadan ama azıcık zenginleştirerek baktığınızda, “Köprücük kemiği, insan anatomisinde, ‘iman tahtası’ (sternum) ile ‘kürek kemiği’ (scapula) arasında köprü görevi gören ve yetişkin bir insanda ortalama 15 cm boyunda olan, ayakta durduğunuzda (anatomik pozisyondayken) yatay olarak bulunan tek uzun kemiktir” gibi bir tarifle karşılaşırsınız. Bu paragraftan, karşıt kavramlar yoluyla ve pek az sündürerek çıkartılabilecek sonuç, “köprücük”ün yan yatmış bir insanda da dik durmakta ısrar eden tek uzun kemik olduğudur.
“Uç”ların, “en”lerin şehri diye tarif eden var İzmir’i; “inat”tır diyen var... Âlemin “ak” dediğine “kara” demesiyle metheden var. “Burnunun dikine gitmeyi sevenlerin şehri” diye övgüler düzenler var. Araya sıkıştırılmış “gâvurluktan memnunuz” söylenceleri var. Bu satırların sahibi, fanatizm ve şovenizme karşıdır. Buna “abartılı İzmir güzellemeleri” de dahildir. Çünkü inanır ki, aslında o tarif edilen ve başkalaştırılan zıtlardan biri değildir İzmir... Aksine, zıtları birbirine bağlayan bir “köprücük kemiği”dir. Estetik, alımlı, hayatî ve işlevsel...
Aydınlığın evrensel ve yükselen ateşini “kürek”le attığı heyecanla her dem taze tutan da İzmir’dir. Farklı inanç ve değerleri, pazara çıkartılmamış samimi bir “iman”ın renkli yelpazesinde yaşatan da İzmir’dir. Kürekle iman arasındaki bu rolüyle İzmir, biraz da Türkiye’nin köprücük kemiğidir... Şimdi soralım: “Köprücük kemiği görünse ne olur, görünmese ne olur? Üstü kapatıldığında, varlığını inkâr edebiliyor musunuz?”

Haberin Devamı

NEREDEN BİLDİRLER ACABA ?

Haberin Devamı

EXPO 2020’ye aday olan İzmir’de inceleme yapmak üzere gelen dokuz kişilik Uluslararası Sergiler Bürosu (BIE) heyetinin başkanı Christensen, başarı formülünü “... EXPO öylesine bir faaliyet ki, yalnızca katılanı değil, aynı zamanda bütün katılımcıların ve sivil toplum kuruluşlarının desteği ile ortaya konan bir şey... / ... Sizden gelecek sesi duymadan önce özellikle şunu söylemek istedim. Böyle bir işbirliğinin araç olarak kullanılması için aynı şekilde bir orkestra gibi çalışılması lazım. Yani burada bu diyalogda bir harmoni (uyum) gerekmektedir” diye özetlemiş. İnsanın hemen sorası geliyor, tek eksiğimizin “uyum” olduğunu nerden bildi acaba?
Başkan Kocaoğlu ise ev sahibi olduğu gecede, özgüvenini, “... sizler kentimizden ayrılırken, eminim ki, EXPO 2020 İzmir’e ilişkin, kafanızda ‘tek bir soru işareti bile’ kalmayacak” gibi
bir iddia ile ortaya koymuş. Yazının son sorusu, “Sayın Başkan, -EXPO 2020 denilince- hemşehrilerinin kafasında da tek bir soru işareti olmadığından bu kadar emin mi?”

 

Yazarın Tüm Yazıları