Paylaş
Birkaç yıldır Türk futbolunu yönetenlerin her icraatı, öncekini aratır hale geldi. İşi ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Şimdi de, “küme düşürülmenin bir seferlik uygulanmaması” gibi akla, vicdana, ahlâka ve hukuka aykırı bir kıvırma peşindeler. TFF’nin 58. maddenin değiştirilmesi için aldığı genel kurulu kararı, evrensel hukukun temel “suç ve ceza prensipleri”ne aykırıdır. Dere geçerken at değiştirilmez! Fenerbahçe’nin affedilmeye ihtiyacı yok. Kişilik hakları çiğnenmeden, dev bir camia yargısız infaz edilmeden, yakıştırmalarla zan altında bırakılmadan, sadece adil yargılanmaya ihtiyacı var! Masumsa aklanmaya, suçluysa cezasını çekmeye ihtiyacı ve hakkı var! Kimse bu hakkı Fenerbahçe’nin elinde alamaz; almamalı. Şike varsa, sebep olanlar, bu “leke”yi yaşadıkça başları önde taşısınlar. Taraftarın payına ise nihayet bir sezonluk aldatılmışlık, burukluk ve gönül kırıklığı düşecek. “Değer miydi?” der geçeriz. Üzülürüz, birkaç gün söylenir toparlanırız. Ölecek halimiz yok. Yayıncı kuruluş düşünsün; sadece Wimbledon’ı seyrederim, olur biter... Şimdi Fenerbahçeli yöneticilerin eline tarihi bir fırsat geçmiştir: “Ne pahasına olursa olsun bu üstü örtülü affın çıkmasına karşı durun. Suçlu ya da masum olmanız fark etmez; her koşulda, sizi ancak böyle affedebiliriz.”
***
-Oh be sıyırdık- diyenlere gelince... Değişikliği isteyenler de karşı gibi görünenler de biliyorlar ki, asıl kendileri bundan böyle rahat bir uyku uyuyamayacaklar. Hesap verememiş olmanın ağırlığı ile yaşayacaklar. Bu ucuz kahramanlığın farkındayız. Senaryo, hukuk karineleri yerle bir edilerek ve “suçluluk varsayımı” ile işletiliyor. Aklanırsak, bu kara gölgenin hesabını kim verecek? Suçluysak, bedelini öderiz; ödedik, ödeyeceğiz, ödemeliyiz. Onların derdi başka: Cezasını çekmiş olmanın ferahlığını yaşasın istemiyorlar. Futbolu temizlemek umurlarında değil.
***
Biz buradayız. Bir yere gitmedik. Şeklen Bank Asya’da olmak da önemli değil; düşersek tekrar çıkarız. Bank Asya’yı ihya eder döneriz. Ama bu hazırlıklar ve telâşınız gösteriyor ki ruhumuz burada ve hep burada kalacak. Çünkü biz buraya ruhunu veren bir takımız. Buraya ruh veren takım, biziz. Tam 105 yıldır, en başından beri, Fenerbahçe neredeyse en üst kategori orasıdır... Fenerbahçe, suçluysa küme düşmeli ki, sırtından geçinenler görsünler Hanya’yı Konya’yı.
***
Fenerbahçe’nin küme düşürülmemesi “af değildir, lütûf değildir”; zulümdür. Tezgâhın sahipleri, bu yolu Fenerbahçe için değil, Fenerbahçe’yi kurtarmak adına değil, kendileri için, kendi kasaları dolsun diye açmışlardır. Fenerbahçe’nin adına sığınarak yaşamaya devam edecekler. Hem yüksek yayın gelirlerinden pay almayı, hem de ligin marka değerinin korunması sayesinde, nemalanmayı sürdürecekler. Ama her fırsatta da dönüp diyecekler ki Fenerbahçe’ye, “biz seni affetmeseydik, şimdi Süper Lig’de olamayacaktın...” Bir taşla iki kuş vurmak için Fener’i yakacaklar. Eğer İslam Çupi’nin dediği gibiyse gerçekten, “Fenerbahçe büyüklüğü, ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğü ise... Onun büyüklüğü başka bir büyüklük ise işte, adı konamazsa...” Bütün Fenerbahçelileri, bu “düzmece ve bir seferlik af” oyununu reddetmeye davet ediyorum. İcat ettikleri bu rezilliği, her fırsatta başımıza kakmalarına engel olmalıyız. Buna izin vermemeli, bu oyunu bozmalıyız. Benimle aynı fikirdeyseniz, lütfen bu yazıyı bütün Fenerbahçelilere ulaştırınız. Mail mi atarsınız, kulübün önünde mi yatarsınız onu bilemem? Sadece kimse kendini filân yakmasın. Başlığı da düzeltiyorum; Fener’i yakmayacaklar, “söndürecekler”.
Paylaş