Paylaş
Birden fazla olmasıyla kadının doğurganlığını, iç içe geçmesiyle de annenin korumacı yönünü betimliyordu. O yıldan sonra, dünyanın her ülkesinden talep görmeye başladı. Ahmet Adnan Saygun, Fuarın kapılarını kapatmasından 3 yıl sonra doğdu... İşin tuhafı, Musorgski’nin öldüğü yıl Selânikte doğan Mustafa Kemal’in, günümüzden 100 yıl önce İzmir’i kurtaracağını ve Belkahve’den şehre bakıp, “hitâmuhû misk – mis gibi bitti” diyeceğini de, bu yazıyı yazan, okuyan, hattâ yazıda adı geçen hiç kimse bilmiyordu… İşte, Uluslararası İzmir Festivali’nin, “35. Yıl Açılış Konseri”ni, “kurtuluşunun 100. yılını kutlayan İzmir’e armağan edişi”, resmin “coğrafya” bölümüydü.
İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı’nın (İKSEV) evsahipliğindeki, 35. Uluslararası İzmir Festivali’nin, “Açılış Konseri”nde, Şef Gürer Aykal yönetimindeki İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, uzun geceye, Hasan Uçarsu’nun son satırlarına “Şu İzmir’den Çekirdeksiz Nar Gelir...” serpiştirilmiş “İzmir, Güzel İzmir” adlı eseriyle başladı. Ardından, “Türk Keman Okulu”nun uluslararası arenadaki itibarlı temsilcisi “Cihat Aşkın”ı ağırladı… Akademisyen yorumcu, Mozart’ın “5. Numaralı Keman Konçertosu / Türk-çe” adlı eserini seslendirdi ki, tarifi bu köşeye sığmaz !
Okuduğunuz yazıya, “matruşka yakıştıması” için ilhâm veren de, aslında konserin solistiydi. Çünkü aynı gün, sosyal medyada, paylaştığı satırlar, öykünün iç içe geçen kısmını tarifliyordu: “…Besteci Hasan Uçarsu, kuşkusuz günümüzde eserleri ülkemizde ve yurt dışında yorumlanan en önemli bestecilerimizden biri. Yazı dili, orkestrasyon ustalığı, farklı renkler ve tınıları kullanarak yeni soluklar getirmesi en çok dikkat çeken unsurlardan. Onun daha önce bir çok eserinin seslendirilmesinde bulundum. Eserlerinin felsefî ağırlığı, akıcılığı ve çeşitliliği karşısında, geniş bir kitlenin beğenisi ortada… Bugün onun ‘Güzel İzmir’ isimli eseri, açılış konserinde ilk defa seslendiriliyor…” Cihat Aşkın’ın, sonraki satırlarda özetlediği kompozisyondan, kendi matruşkamıza ilişkin, küçük bir ev ödevi çıkartmak gerekiyordu… Ben de öyle yaptım.
“…Maestro Gürer Aykal, Ankara Devlet Konservatuvarı kompozisyon bölümünden, Adnan Saygun’un sınıfından mezun; yani Saygun’un öğrencisi… Besteci Hasan Uçarsu ise, İstanbul Devlet Konservatuvarı kompozisyon bölümü, lisans programında Adnan Saygun'un öğrencisi olmuş. Açılış konserinin ilk bölümünde, Saygun’un bir öğrencisinin bestesini, bir başka öğrencisinin yönetimindeki orkestra seslendirdi. Konserin son bölümünde ise öğrencisi Gürer Aykal, hocasına ait ‘Opus 39, 3 numaralı Senfoni’nin, İzmir’de ilk kez seslendirilmesine imza attı. Saygun İzmirliydi ve bu açılış gecesi, bir müzik mâbedi olan Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde yaşandı…”
Gecenin ortasına rastlayan efsanevî “bis”ten bahsettiğimizde, büyük resim, bizi yazının en başına götürecek. Neden mi ? Çünkü, Cihat Aşkın’ın virtüöz kumaşından, dinleyiciler için bu akşamlık biçtiği armağan, gündemi de ıskalamayan asil bir gösteriydi. Sahnedeki “Sakin Güç”, Ukrayna Ulusal Dansı Gopak’ı (Hopak) , Musorgski’nin notalarıyla yorumladı.
Ve gelelim son soruya… Peki, bu seçkin eserlerin hepsi aynı gece mi çalınmalıydı ? Yani açılış dediğin, böyle matruşka gibi mi olmalıydı ? Onun yanıtını da, seyirciler versin artık. Benim kişisel çıkarımım, “Coğrafya kader” derlerdi ; “repertuvar” da öyleymiş !
Festival seyircisi, 9 Haziran 2022 Perşembe akşamı, saat 21.00’de, Efes- Celsus Kütüphanesi’nde , Şef Aziz Shokhakimov yönetimindeki TEKFEN FİLARMONİ ORKESTRASI’nın eşliğinde, genç kuşağın gelecek vaat eden piyanisti Can Çakmur’u alkışlamaya hazırlanıyor.
Paylaş