Paylaş
MALÛM, belediye otobüslerinde cep telefonuyla konuşulamıyor; en azından (çıkartmalarla hatırlatılan) kural böyle. Araç kullanırken de yasaklıyız zaten; çok normal olarak... Hattâ, trafik polislerimizin, emniyet kemeriyle birlikte, çevirmelerde en çok ceza yazdıkları “ihlâl”ler arasında yer aldığı gibi, kaza istatistiklerinde de “cep telefonu” ön sıralarda...
Önce “tesadüf” sandım. Sonra dedim ki, “algıda seçicilik”. Ama gözlem rastlantı boyutunu aşınca, yazmaya karar verdim. Bir genelleme yapmak istemiyorum. Fakat son günlerde, gerek trafik lambalarında yan yana durduğumuz ve gerekse seyir halinde göz göze geldiğimiz ESHOT otobüs şoförlerinin ellerinden düşmüyor cep telefonu! Bazen mütebessim, bazen kızgın bir çehreyle, hararetli hararetli konuşuyorlar. Koca otobüs, tek elle kullanılıyor doğal olarak... Aklın, dikkatin ve refleksin yarısı, “olması gereken yer”den çok uzaklarda... Yolcular da müdahale edemiyor anlaşılan. Onlarca canı sırtına alıp kamu hizmeti yapan bu arkadaşları bir denetleyen yok mudur acaba? Sivil görevliler binmez mi bu otobüslere? Abuk subuk şeyleri çekip de internete kadar düşen, şu meşhur MOBESE kamera kayıtlarını filân kimse izlemez mi zahmet edip? Benim gördüğümü görecek, bir tek “görevli göz” çıkmaz mı İzmir’de? Yine gazete manşetlerine düşen bir “facia” haberiyle mi, vahlanıp, tühlenip, akıllanacağız (?!)
Türkçe öğren John Malkovich!
Geçen pazar, Kelebek’te “İzzet Çapa röportajı”nı okuyorum. Sadece “dünyaca ünlü aktör” demenin yetmeyeceği bir isimle; “John Malkovich”le sohbet tadında, samimi bir görüşme yazıya dökülmüş. Üslûba bakarsanız, tanışıklığın öncesi var gibi görünüyor. Bir bölümünde soru – cevap ilişkisi, şöyle gelişmiş:
- Türk ahbapların çok galiba?
- Sürekli görüştüğüm birkaç kişi var, ama her gelişimde yeni yeni dostlar ediniyorum. En son “Infernal Comedy” operası için geldiğimde, bir gecede nerede 100 oyuncu ile tanıştım.
- Oha!
- Pardon, anlamadım...
- İmza günü filan mı vardı demek istedim!
Bir Hürriyet okuru olarak, bu kadar seçkin bir ismi gündemine konuk eden ve bizlere dolu dolu bir sayfa sunan Sayın Çapa’yı kutluyorum. Sitemim Malkovich’e etbette...
“Değerli usta, biz sizi pek severiz, haddimiz olmayarak beğenir, alkışlar, feyz alırız. İstanbul’a kadar gelmişken, sizi sahnede izleyememiş olduğumuza hayıtlanır, yolunuzun İzmir’e de düşmesini bekleriz. Ama bu son röportajın –alıntılanmış- bir bölümünde, biraz hayal kırıklığına uğrattınız hayranlarınızı. Artık komşu kapısı yaptığınız bir ülkenin diline ve o dilin inceliklerine az buçuk vâkıf olmanızı beklerdik. Size “Oha” denildiğinde, bu ünlemi “pardon, anlamadım...” şeklinde geçiştirmenizi ve anlamı konusunda tereddüte düşmenizi hem yadırgadık, hem de ayıpladık. İnsan birkaç kelime olsun Türkçe öğrenmez mi? Hiç değilse, en zariflerinden birkaç kelime canım! TDK sözlüğüne bakmış olsanız, ‘Oha’ ünleminin karşılığında, -Büyükbaş hayvanları durdurmak için kullanılan bir seslenme sözü- yazdığını görecek ve boş yere mahcup olmayacaktınız. Şânınıza yakıştı mı şimdi?”
Paylaş